By Utkan Şahin & Semih Tuna/ info@eurohoops.net
Avrupa’yla NBA arasındaki uçurumun her geçen gün açılması basketbolseverlerin Avrupalı birçok yıldızı EuroLeague’de izleme şansı elde edememesine neden oluyor.
Özellikle son dönemde pek çok genç yıldız, Avrupa’nın en iyi ligi EuroLeague’de oynamadan direkt NBA yolcusu oldu. Bazıları bunu kolej üzerinden yaptı, bazıları da tüm dünyada gelişen gözlemcilik sistemiyle birlikte yeteneklerini daha düşük takımlarda göstererek başardı. Fakat nasıl yaparlarsa yapsınlar, sonuç olarak biz onları EuroLeague’de izleyemedik.
Eurohoops Fırın ise yeni yazısında bu oyuncuları huzurlarınıza getiriyor. Hazırsanız, EuroLeague’de hiç oynamayan en iyi 8 Avrupalı oyuncu:
Dirk Nowitzki – Almanya
Bugünlerde Avrupa’da kendini hiç kanıtlamadan NBA’e gitmek kolay fakat Dirk Nowitzki bunu 20 yıl önce, üstelik gözlemcilik sistemi bu kadar gelişmeden başardı.
Avrupa’daki kariyerini tek takımda geçiren Nowitzki, bırakın EuroLeague’i kendi ülkesinde bile birinci ligde oynamadı. Altyapısından yetiştiği Würzburg ile Almanya İkinci Ligi’nde oynayan Nowitzki, kendini Nike Hoop Summit maçında gösterdi. O maçta 33 sayı atarak kendine NBA yolunu açan Nowitzki, daha sonrasında da bildiğiniz gibi NBA tarihinin en iyi Avrupalı oyuncu performansını sergileyerek 20 yıldır dünyanın en iyi liginde mücadele ediyor.
Nowitzki’yi NBA’de parladıktan sonra buralara getirmek tabii ki hiç kolay değildi fakat NBA kariyeri başlamadan önce onu transfer etmek isteyen bir EuroLeague ekibi oldu. 1996 yazında Barcelona, Nowitzki’yle anlaşmak istese de Alman oyuncuyu ikna edemedi. Böylece de onu EuroLeague’de izleme şansımız kayboldu.
Evan Fournier – Fransa
Fransa basketbolunun son dönemde çıkardığı en iyi skorerlerden biri olan Evan Fournier’i de EuroLeague’de hiç izleyemedik.
Profesyonel kariyerine Nanterre’de başladıktan sonra Poiters’e geçen Fournier, o yıllarda Fransa Ligi’nin en dikkat çekici yeteneğiydi. İki yıl üst üste yükselen yıldız seçilen Fournier, 2012 Draftı’nda 20. sırada seçildikten sonra ise direkt NBA yolcusu oldu.
Denver’da ilk iki yılında zorlansa da Orlando’ya takasıyla birlikte NBA’de kendini kanıtlayan Fournier, ligin kalburüstü oyuncularından biri olmayı başardı. Henüz 25 yaşında olan Fransız yeteneği, yakın zamanda milli takımlar dışında Avrupa’da izleme şansımız yok ama belki NBA kariyerinin sonunda buralara geri gelir ve EuroLeague’de oynar. Kim bilir?
Giannis Antetokounmpo – Yunanistan
Yunanlıların son harikası, Giannis Antetokounmpo’yu da hiç EuroLeague’de izleyemedik.
Kariyerine Yunanistan’ın İkinci Lig takımlarından Filathlitikos’ta başlayan Giannis, çok kısa bir süre içerisinde herkesin dikkatini çekti ama iş işten geçmişti. Fiziksel olarak herkesi hayrete düşüren Giannis, Avrupa’dan teklifler alsa da NBA’in de ilgisini çekince tercihini dünyanın en iyi liginden yana kullandı. O sezondan sonra hemen drafta giren Giannis, büyük yürüyüşünün başlangıç adımını attı.
Onu EuroLeague’de izleyebilirdik, üstelik Türkiye’de de izleyebilirdik. Dusan Ivkovic’in açıklamasına göre tecrübeli koç, Giannis’i Efes’e önerdi fakat Efes yönetimi beğenmedi.
Kristaps Porzingis – Letonya
Letonyalı yıldızı, EuroLeague’de izleyemedik ama en azından EuroCup’ta görebildik.
Onun yeteneğini henüz 15 yaşında fark eden Sevilla, 2011’de genç oyuncuyu İspanya’ya getirdi. Avrupa’nın efsane koçlarından Aito Reneses’in yanında oldukça öğretici dört sezon geçiren Porzingis, özellikle son sezonunda patlama gösterdi. EuroCup’ta yılın yükselen yıldızı seçilen Porzingis, uzun boyu ve şut yeteneğiyle NBA takımlarının ilgisini çekti.
Draft gecesi kendi taraftarı tarafından yuhalansa da Letonyalı yıldız, kısa süre içerisinde kendini kanıtladı ve ligin en değerli genç yıldızlarından biri haline geldi. Bir sakatlık olmazsa da büyük ihtimal onu EuroLeague’de hiç izleyemeyeceğiz.
Dennis Schröder – Almanya
Son 20 yılda Almanya’dan iki süper star çıkarken Avrupa basketbolu ilkinde – Dirk Nowitzki – olduğu gibi ikincisinden de pek yararlanamadı.
Kariyerine 17 yaşında Braunschweig’de başlayan Dennis Schröder, ilk yılını ikinci ligde geçirdikten sonra hemen Almanya Ligi’ne geçti. Son sezonunda 19 yaşında takımının taşıyıcı parçalarından biri olmayı başarn Schröder, o sezon ligde en iyi genç oyuncu seçildi.
Nike Hoop Summit maçında da kendini kanıtlayan Schröder, ilk turda 17. sırada seçildi ve kendini NBA’e atmayı başardı.
24 yaşındaki guardın önünde daha çok uzun bir NBA kariyeri var ve belki de biz onu milli takım dışında hiç Avrupa’da izleyemeyeceğiz.
Nikola Jokic – Sırbistan
Birçokları onun EuroLeague’e gideceğini düşündü ama Avrupa basketbolu sihirbazı maalesef ki kaptırdı.
Fiziksel hantallığı sebebiyle Avrupa’daki yıllarında son senesi dışında soru işareti olan Jokic, 2014-2015 sezonunda Mega Leks’te her şeyi değiştirdi. O sezon Mega Leks’te unutulmaz performanslar sergileyen Jokic, 20 yaşında ABA Liga’nın MVP’si seçildi.
O performansı sayesinde Jokic, draftta 41. sıradan seçilirken atletizm problemleri nedeniyle onun EuroLeague’de kalabileceği düşünüldü ama o zekanın ve yeteneğin diğer problemleri yenebileceğini NBA’de gösterdi.
Amerika’da fiziksel olarak daha da toparlanan Jokic, ikinci turdan seçilmesine rağmen kısa bir süre içerisinde Denver’in saha içi lideri oldu.
Lauri Markkanen – Finlandiya
Avrupa, Finlandiya basketbolunun altın çocuğu Lauri Markkanen’i ise daha erken yaşta kaybetti.
17 yaşındayken eski kıtada ülkesinde ikinci ligde oynayan Markkanen, NCAA ekiplerinden Arizona’nın ilgisini çekmeyi başardı. Vize problemleri yüzünden zor da olsa NCAA’e giden Markkanen, burada beklenmedik bir patlama yaşadı.
Arizona’yla bütün dikkatleri üstüne çeken Markkanen, harika kolej performansı sayesinde draftta kendini 7. sırada seçilirken buldu. Çaylak sezonunda da kendisini kanıtlayan Markkanen’i bundan sonra Avrupa’da izlemek için tek şansımız milli maçlar…