Fenerbahçe Tarihine Damga Vurmuş 9 Oyun Kurucu!

29/Ağu/18 13:50 Temmuz 19, 2020

Utkan Sahin

29/Ağu/18 13:50

Eurohoops.net

Fenerbahçe tarihinde önemli rol oynamış oyun kuruculara göz atıyoruz…

By Utkan Şahin & Fatih Dilber & Aydın Günaydın / info@eurohoops.net

Türk basketbolunun diğer büyük ekiplerinde olduğu gibi Fenerbahçe de unutulmaz ve geniş bir tarihi var.

Bu dönemlerin bazıları aydınlıktı, bazıları ise karanlık ama her büyük takımda olduğu gibi her zaman her durumda taraftarının kalbini sıcacık yapan yıldızları oldu. Özellikle oyun kurucu pozisyonunda Fenerbahçe‘de özel isimler sahne aldı. 2006 öncesi Damir Mrsic, şubeyi taşıyan oyuncu olurken Willie Solomon ile de taraftarın arasındaki bağ hep unutulmaz oldu.

Eurohoops Fırın olarak biz de tarihe gittik, günümüze baktık ve bütün her şeyi dikkate alarak bu yıldızlar arasında en iyi oyun kurucuları belirlemeye çalıştık.

Lafı çok uzatmadan, karşınızda Fenerbahçe tarihinin en iyi dokuz oyun kurucusu;

Aliço (Ali Rıza Limoncuoğlu)

Oynadığı Yıllar: 1982-1993
İstatistikleri: İstatistik bilgisi yok

Fenerbahçe tarihinin unutulmaz oyuncularından Ali Rıza Limoncuoğlu ya da herkesin hatırladığı adıyla “Aliço” sarı-lacivertli formayla tam 9 yıl geçirdi.  Basketbola Ziraat Üniversitesi’nde başladıktan sonra İstanbul’a gelen Aliço, geçirdiği 9 yıllık süreç sonunda şubenin simge isimlerinden bir oldu.

Fenerbahçe‘nin 1980’lerin ortasında iddialı kadrolar kuran ama bir türlü şampiyon olamayan kadrolarının bir parçası olan Aliço, bunun acısını 1991’deki şampiyonlukta aldı. 1991’de Fenerbahçe şanssızlığını kırıp, Antalya’da TOFAŞ’ı mağlup ederek lig şampiyonu olurken maçın son bölümünde Aliço sevinçten topla birlikte sıçrıyordu.

Sarı-lacivertli ekiple biri lig olmak üzere üç kupa kazanan Aliço, driplingleri ve asla top kaybı yapmamasıyla akıllara kazınırken basketbolu da bu formayla 1993’te bıraktı.

Jay Triano

Oynadığı Yıllar: 1985-1986
İstatistikleri: İstatistik bilgisi yok

NBA’de bir dönem başantrenörlük yapan, şimdilerde ise Charlotte Hornets‘in asistan koçu olan Triano, bir dönemler Fenerbahçe‘nin umut bağladığı isimlerden biriydi.

Triano’nun Türkiye kariyeri ise bundan 22 yıl önce yaşandı. NBA’de draft edilmesine rağmen şans bulamayan Triano, Fenerbahçe’yle anlaşarak Avrupa’nın yoluna tuttu. Bir sezon önce final oynayan Fenerbahçe, Triano’nun geldiği sezonda çok başarılı olamasa da Triano mükemmel şut yeteneğiyle sezona damgasını vurmayı başardı. O sezon lige 3 sayı kuralı yeni gelirken Triano, çizginin arkasından gösterdiği performansla herkese kendini hayran bırakmıştı. Özellikle Galatasaray maçındaki 37 sayılık performansı ve Efes karşısındaki 38 sayılık performansı unutulmazdı.

O sezon Michael Terpstra’yla birlikte Fenerbahçe taraftarına şampiyonluk için çok ümit vermişti fakat sezon beklenildiği gibi gitmedi. Yine de Triano, buradaki tek sezonunda iz bırakmayı başardı.

İlginç bir not;eski Fenerbahçe yöneticisi Mahmut Uslu, kısa bir dönem olsa da Triano’ya koçluk yapmıştı.

Levent Topsakal

Oynadığı Yıllar: 1990-1992 & 1993-1994 & 1997-1998
İstatistikleri: 10.2 sayı, 5.2 asist, 3.0 ribaund

1991’de Antalya’da kazanılan şampiyonluğun Fenerbahçe için anlamı çok büyük.

Bir sezon önce Türkiye Kupasını kazanarak kupa hasretine son veren Fenerbahçe, 1991’de ise TOFAŞ karşısında Antalya’da tarihinin ilk şampiyonluğunu kazanmıştı. Sarı-lacivertli ekip, 1 hafta sonra yine TOFAŞ’i mağlup ederek yine kupayı kazanmıştı.

O kadroda yabancı oyuncu olarak sadece Larry Richard vardı ama Hüsnü Çakırgil ile Levent Topsakal gibi unutulmaz yerliler de vardı. Şampiyon kadronun en önemli parçalarından biri olan milli oyuncu, o sezon takıma Efes‘ten gelmişti.

Oyun kurucu olmasına rağmen skorer yönü çok daha ağır basan Levent Topsakal, kendisinden beklenmedik kadar atletikti. Hücumda birden çok silahı olan milli oyuncu, ayrıca işin şov kısmını da severdi. O sezon Efes karşısında tek başına 41 sayı atan eski oyuncu, şampiyonluk serisinde de TOFAŞ karşısında iki maçta takımının en skoreri oldu.

Bir sonraki sezon da Fenerbahçe forması giyen Levent Topsakal, Nasaş’da bir yıl oynadıktan sonra geri döndü ve Harun Erdenay, Conrad McRae gibi isimlerle oynadı. O sezondan sonra Galatasaray‘a geçen Levent Topsakal, 1997-1998 sezonunda geri dönerek Fenerbahçe’nin efsane kadrosunda yer aldı. Bu onun Fenerbahçe’deki son sezonu oldu.

Mark Dickel

Oynadığı Yıllar: 2002-2004
İstatistikleri: 11.5 sayı, 5.7 asist, 4.0 ribaund

2002 Dünya Şampiyonasında tarihin en büyük sürprizlerinden birini gerçekleştiren Yeni Zelanda’nın oyun kurucusu olan Mark Dickel, o turnuvada en çok asist yapan 3. oyuncu olmuştu.  O yazdan sonra Fenerbahçe‘yle anlaşan Dickel, Avrupa’ya da ilk kez sarı-lacivertli formayla geldi.

Bireysel olarak belki büyük skor silahları yoktu ama işin yaratıcılık kısmında oldukça heyecan vericiydi. Bir maçta hızlı hücum sırasında topu yere çarptırarak asist yapması baya büyük olay olmuştu.

Kriz yüzünden pek fazla yatırım yapamayan Fenerbahçe‘nin o sezon en önemli isimlerinden biri olan Dickel, Galatasaray karşısında playoff’ta uzatmaya giden maçta triple-double yaparak – 16 sayı, 13 ribaund, 11 asist – lig tarihine geçti. Fenerbahçe formasıyla da bunu yapan ilk oyuncu oldu. O sezon 5.7 asist ortalamasıyla da lig lideri oldu.

Öbür sezona Oostende formasıyla başladıktan sonra Ocak ayında Fenerbahçe’ye geri dönen Dickel, takıma yine asistleriyle katkı verdi ve Fenerbahçe’nin playoff’ta yarı finale kalmasına yardımcı oldu.

O sezondan sonra Fenerbahçe’yle yolları tamamıyla ayrıldı. Türkiye’de ise iki farklı takımın formasıyla onu yine izledik. Belki Fenerbahçe’ye kupalar kazandırmadı ama o karanlık dönemde sahada izlenmesi en zevkli oyunculardan biriydi.

Damir Mrsic

Oynadığı Yıllar: 2001-2002 & 2004-2010
İstatistikleri: 14.6 sayı, 3.3 asist, 1.6 ribaund

Mrsic, topu soluna vurdu ve üçlüğü gönderdi!

Gerisine bakmanıza gerek yok, eğer Mrsic topu soluna vurduysa o şutu sokmuştur.

Solomon, beşinci günün şafağında gelen Gandalf ise Damir Mrsic de karanlığın en yoğun olduğu anda bile savaşan Aragon’du.

Netaş’ta başlayan kariyerinde dört yıl boyunca Tuborg forması giyen Mrsic, 2001’de ise Fenerbahçe’ye geldi. O sezon Fenerbahçe’yi ayakta tutan oyuncu olan Mrsic, neredeyse tek başına playoff’ta Galatasaray’ı eledi ve Fenerbahçe’yi yarı finale kadar taşıdı. O sezondan sonra Rusya’ya giden Mrsic, 2003’te geri dönerken kariyerine burada nokta koyacağı harika altı sezon geçirdi.

2006’ya kadar Fenerbahçe’yi kısıtlı bütçesine rağmen ayakta tutan Mrsic, 2004-2005’de Sarı-lacivertli ekibi EuroChallenge’da son dört takımın arasına soktu. Final Four’a giden yolda Fenerbahçe çekişmeli bir seri sonucu Beşiktaş’ı elerken efsane oyuncu performansıyla o seriye damgasını vurdu.

2006’ya kadar bütün o düşük bütçeli kadrolara rağmen Fenerbahçe taraftarını salona çeken şey oydu. 2006 sonrasında ise yaşlanması ve Solomon’un gelmesiyle birlikte yavaş yavaş liderlik koltuğundan ikinci adamlığa geçse de yine de her zaman en kritik anlarda sahne aldı ve kazanılan üç şampiyonlukta takımına yardımcı oldu. 2009-2010 sezonunda kariyerine nokta koyan Mrsic, Fenerbahçe tarihinde en uzun süre forma giyen yabancı oyuncu oldu.

Fenerbahçe henüz onun formasını emekli etmedi ancak taraftarının gönlünde onun forması Ömer Onan ve Mirsad Türkcan’ın yanında yer alıyor.

Willie Solomon

Oynadığı Yıllar: 2006-2009
İstatistikleri: 11.7 sayı, 4.7 asist, 1.7 ribaund

İbrahim Kutluay’ın gidişi, basketbol şubesinin bütçesinin düşmesiyle birlikte 2000’lerin başı Fenerbahçe için karanlık bir dönemdi.

Karanlığın bitişi ise 2006’da oldu. 100. yılında şampiyonluk isteyen Fenerbahçe, Ülker ile birleşirken takımın başına Aydın Örs geçti. Birçok yerli yıldızı kadrosuna katan Fenerbahçe, yabancı yıldız olarak ise Willie Solomon’u kadrosuna kattı. Transfer olduğu zaman uzun süre takımın lideri Damir Mrsic ile uyuşmayacağı söylendi, uyumsuz ve sorunlu bir oyuncu olduğu söylendi. Bütün bunların hepsi doğruydu da…

Aydın Örs’un onu dizginlemeye çalışması çok zordu ve hatta bütün bu çabalar özellikle ilk senesinde Fenerbahçe’ye EuroLeague’de kazanabileceği birçok maçı kaybettirdi. Çünkü o asi bir kısraktı ve onu dizginlemeniz imkansızdı. Sonuçta hızlı hücumda turnikeye gitmek yerine üçlük atan bir oyuncuydu o. Fenerbahçe, onu yolunda tutması için evinin burası olduğunu hissettirmesi gerekiyordu.

Sezon sonunda da böyle oldu. Onun liderliğinde Fenerbahçe, taraftarıyla bütünleşti ve harika bir dört maç çıkartarak tarihinin ikinci şampiyonluğunu kazandı. Solomon da o seride oynadığı oyunla da Fenerbahçe taraftarının kalbine sonsuza kadar girdi.

Onun liderliğinde bir sezon sonra Fenerbahçe, Top-8’e kadar yükselirken üst üstte ikinci şampiyonluğunu kazandı. 2008 yazında ise bir anda evinden uzaklaştı ve son kez NBA’de şansını denemeye karar verdi. Taraftarı, ondan sonra gelen oyunculara ısınamadı. Sonuçta deli dolu da olsa sahanın kralı oydu. Yarım sezon sonra “Kral” olduğu yere geri döndü ancak taraftarla yakaladığı uyum devam etse de kulüple yakaladığı uyum bozulmuştu ve yollar ayrıldı.

Hikayenin sonu ne kadar kötü biterse bitsin, o Fenerbahçe taraftarının aklında hep “Kral” olarak kaldı.

Roko Ukic

Oynadığı Yıllar: 2009-2012
İstatistikleri: 11.0 sayı, 2.5 ribaund, 4.1 asist

Roko Ukic’in Fenerbahçe‘deki kariyeri belki çok iyi bitmedi ama çok sevildiği dönemler de olmuştu.

Kaderin cilvesidir, Toronto Raptors‘ta iken Solomon’un süre almasına engel olan ve bu sayede Fenerbahçe taraftarının Solomon’un kavuşmasını sağlayan Ukic, 2009-2010 sezonunda ise Solomon takımdan kesildikten sonra Fenerbahçe’ye geldi.

İlk sezonunda ligde takımın taşıyıcı parçalarından biri olan Ukic, 11.3 sayı ortalamasıyla takımın en skoreri olurken Fenerbahçe’nin bir önceki sezonun intikamını alarak şampiyon olmasını sağladı.

2010-2011 sezonu ise onun bu formayla altın dönemiydi. Neven Spahija’nın takımın başına geçmesiyle birlikte takımı yönetme işini Emir’e bırakan Ukic, sadece işin skor yönüne yönelebiliyordu. Onun önderliğinde Fenerbahçe, EuroLeague’de Obradovic öncesindeki dönemin en iyi performansını sergilerken Olympiakos deplasmanında 17 sayı, 4 asistle galibiyeti getiren performansı unutulmazdı.

O sezon Fenerbahçe, EuroLeague’de daha da başarılı olabilirdi, eğer Ukic, Zalgiris deplasmanı öncesi ağır bir grip geçirmeseydi. Ukic oynamayınca Fenerbahçe, Kaunas’ta hiç beklemediği bir yenilgi aldı ve Top-16’da 4-4 yapma şansını kaybetti. Ligde ise Ukic’in önderliğinde Fenerbahçe, üst üstte ikinci kez şampiyonluğa ulaşırken Hırvat guard final serisinde takımın en skoreri oldu.

3. sezon ise onun için pek iyi geçmedi. Kadro içerisindeki problemler onun geçen sezon yakaladığı verimi yakalamasına engel olurken kritik anlarda sürekli hata yapması da dikkat çekmeye başladı. Hatta unutulmaz Kazan maçında attığı kritik basket sonrası maç sonunda söyledikleri taraftar arasında dalga geçilmesine sebep oldu.  Ligde de Fenerbahçe başarısız bir performans sergilerken takım uzun süre sonra ilk kez çeyrek finalde elendi. O sezondan sonra Ukic takımdan gönderildi. Kariyeri de hep aşağıya doğru gitti.

Bobby Dixon

Oynadığı Yıllar: 2015-?
İstatistikleri: 9.9 sayı, 3.3 asist, 2.7 ribaund

Fenerbahçe kariyerinin hemen öncesinde yakın tarihin en büyük basketbol mucizelerinden biri olan Pınar Karşıyaka şampiyonluğunda en büyük pay sahiplerindendi Bobby Dixon.

Bobby Dixon’ın sözlük anlamı; yürek, karakter, sorumluluk gibi kelimeler. Korkusuzca çıkardığı şutlar, her seferinde maçın finalini yapabilen adam.

Fenerbahçe’de yer aldığı 3 sezonda da Fenerbahçe ligde şampiyon olurken, Euroleague’de final oynadı. Geçtiğimiz sezon Final-Four yarı finalinde Zalgiris maçı, 2016 Berlin’de CSKA Moskova maçının normal süresinin sonları, Bobby Dixon’ın kariyer özeti.

Fenerbahçe’de 3 sezonunun sonunda %40’ın üzerinde 3 sayı yüzdesi ile oynayan Bobby Dixon, geçen sezon yaşadığı sakatlıktan dolayı beklentilerin altında kalsa da önümüzdeki yıl Fenerbahçe’de tehlike anında “Bobby Dixon’ı kullanın” özelliği devrede olacaktır.

Kostas Sloukas

Oynadığı Yıllar: 2015-?
İstatistikleri: 9.3 sayı, 3.4 asist, 1.9 ribaund

Bobby Dixon gibi Kostas Sloukas da Fenerbahçe‘nin son dönemde hem ligde hem de EuroLeague’de kurduğu dominasyonda büyük rol oynadı.

Taraftar belki Dixon’ı daha çok seviyor ama bunun sebebi biraz da iki oyuncunun da gelirkenki durumları… Dixon, Karşıyaka’dan Fenerbahçe‘ye gelirken çok az kişi onun EuroLeague seviyesinde verimli olabileceğini düşünüyordu. Olympiakos’ta Spanoulis’in arkasında iki EuroLeague şampiyonluğu kazanan Kostas Sloukas‘ın Fenerbahçe’ye transfer olduğu zaman ise herkes onun takımın ana yıldızlarından biri olacağını düşünüyordu çünkü Olympiakos’ta bunun ışığı vermişti.

Fakat özellikle ilk sezonunda sakatlığında etkisiyle o ışığı sezon sonuna kadar pek gösteremedi ancak sezon sonuyla birlikte formunu artıran Yunan yıldız, sahada neler yapabileceğini çok iyi gösterdi. Oyun bilgisi ve penetre yeteneğiyle Fenerbahçe’nin sezon sonunda öne çıkan oyuncularından olan Sloukas, Final Four’da da yarı finalde Baskonia karşısında maçı uzatmaya götüren basketi attı. Yunan yıldız, Final Four sonrası ligde de Bogdanovic’in düşüşü sonrasında takımın taşıyıcı parçalarından biri olarak Fenerbahçe’nin şampiyon olmasını sağlamıştı.

İkinci sezonuna çok iyi başlayan Sloukas, sezon ortasında büyük bir düşüş yaşasa da Fenerbahçe’nin hem EuroLeague hem de lig şampiyonluğuna yardımcı oldu.

Geçen sezon Bogdanovic’in ayrılışı sonrasında Fenerbahçe, topu Wanamaker ve ona emanet ederken Sloukas aslında bu konuda düşünülenden daha iyi iş çıkardı. Wanamaker uyum sorunu sebebiyle tam beklenen katkıyı veremese de Sloukas, sezonun bir ayı dışında Fenerbahçe hücumunun ayakta kalması konusunda başarılı bir iş çıkardı. Özellikle playoff’ta çok özel bir performans ortaya koydu.

Dediğim gibi Yunan guard, buraya gelirken herkes onun ligin yıldızlarından biri olmasını bekliyordu. Belki o adamı henüz tam olarak atamadı ama Obradovic‘in oyun sistemine çok uygun profiliyle üç yıldır Fenerbahçe’nin kazandığı bütün başarılara önemli katkılar verdi.

Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!