By Utkan Şahin & Fatih Dilber & Aydın Günaydın / info@eurohoops.net
Türk basketbolunun diğer büyük ekiplerinde olduğu gibi Fenerbahçe de unutulmaz ve geniş bir tarihi var.
Bu dönemlerin bazıları aydınlıktı, bazıları ise karanlık ama her büyük takımda olduğu gibi her zaman her durumda taraftarının kalbini sıcacık yapan yıldızları oldu. Özellikle oyun kurucu pozisyonunda Fenerbahçe‘de özel isimler sahne aldı. 2006 öncesi Damir Mrsic, şubeyi taşıyan oyuncu olurken Willie Solomon ile de taraftarın arasındaki bağ hep unutulmaz oldu.
Eurohoops Fırın olarak biz de tarihe gittik, günümüze baktık ve bütün her şeyi dikkate alarak bu yıldızlar arasında en iyi oyun kurucuları belirlemeye çalıştık.
Lafı çok uzatmadan, karşınızda Fenerbahçe tarihinin en iyi dokuz oyun kurucusu;
Aliço (Ali Rıza Limoncuoğlu)
Oynadığı Yıllar: 1982-1993
İstatistikleri: İstatistik bilgisi yok
Fenerbahçe tarihinin unutulmaz oyuncularından Ali Rıza Limoncuoğlu ya da herkesin hatırladığı adıyla “Aliço” sarı-lacivertli formayla tam 9 yıl geçirdi. Basketbola Ziraat Üniversitesi’nde başladıktan sonra İstanbul’a gelen Aliço, geçirdiği 9 yıllık süreç sonunda şubenin simge isimlerinden bir oldu.
Fenerbahçe‘nin 1980’lerin ortasında iddialı kadrolar kuran ama bir türlü şampiyon olamayan kadrolarının bir parçası olan Aliço, bunun acısını 1991’deki şampiyonlukta aldı. 1991’de Fenerbahçe şanssızlığını kırıp, Antalya’da TOFAŞ’ı mağlup ederek lig şampiyonu olurken maçın son bölümünde Aliço sevinçten topla birlikte sıçrıyordu.
Sarı-lacivertli ekiple biri lig olmak üzere üç kupa kazanan Aliço, driplingleri ve asla top kaybı yapmamasıyla akıllara kazınırken basketbolu da bu formayla 1993’te bıraktı.
Jay Triano
Oynadığı Yıllar: 1985-1986
İstatistikleri: İstatistik bilgisi yok
NBA’de bir dönem başantrenörlük yapan, şimdilerde ise Charlotte Hornets‘in asistan koçu olan Triano, bir dönemler Fenerbahçe‘nin umut bağladığı isimlerden biriydi.
Triano’nun Türkiye kariyeri ise bundan 22 yıl önce yaşandı. NBA’de draft edilmesine rağmen şans bulamayan Triano, Fenerbahçe’yle anlaşarak Avrupa’nın yoluna tuttu. Bir sezon önce final oynayan Fenerbahçe, Triano’nun geldiği sezonda çok başarılı olamasa da Triano mükemmel şut yeteneğiyle sezona damgasını vurmayı başardı. O sezon lige 3 sayı kuralı yeni gelirken Triano, çizginin arkasından gösterdiği performansla herkese kendini hayran bırakmıştı. Özellikle Galatasaray maçındaki 37 sayılık performansı ve Efes karşısındaki 38 sayılık performansı unutulmazdı.
O sezon Michael Terpstra’yla birlikte Fenerbahçe taraftarına şampiyonluk için çok ümit vermişti fakat sezon beklenildiği gibi gitmedi. Yine de Triano, buradaki tek sezonunda iz bırakmayı başardı.
İlginç bir not;eski Fenerbahçe yöneticisi Mahmut Uslu, kısa bir dönem olsa da Triano’ya koçluk yapmıştı.
Levent Topsakal
Oynadığı Yıllar: 1990-1992 & 1993-1994 & 1997-1998
İstatistikleri: 10.2 sayı, 5.2 asist, 3.0 ribaund
1991’de Antalya’da kazanılan şampiyonluğun Fenerbahçe için anlamı çok büyük.
Bir sezon önce Türkiye Kupasını kazanarak kupa hasretine son veren Fenerbahçe, 1991’de ise TOFAŞ karşısında Antalya’da tarihinin ilk şampiyonluğunu kazanmıştı. Sarı-lacivertli ekip, 1 hafta sonra yine TOFAŞ’i mağlup ederek yine kupayı kazanmıştı.
O kadroda yabancı oyuncu olarak sadece Larry Richard vardı ama Hüsnü Çakırgil ile Levent Topsakal gibi unutulmaz yerliler de vardı. Şampiyon kadronun en önemli parçalarından biri olan milli oyuncu, o sezon takıma Efes‘ten gelmişti.
Oyun kurucu olmasına rağmen skorer yönü çok daha ağır basan Levent Topsakal, kendisinden beklenmedik kadar atletikti. Hücumda birden çok silahı olan milli oyuncu, ayrıca işin şov kısmını da severdi. O sezon Efes karşısında tek başına 41 sayı atan eski oyuncu, şampiyonluk serisinde de TOFAŞ karşısında iki maçta takımının en skoreri oldu.
Bir sonraki sezon da Fenerbahçe forması giyen Levent Topsakal, Nasaş’da bir yıl oynadıktan sonra geri döndü ve Harun Erdenay, Conrad McRae gibi isimlerle oynadı. O sezondan sonra Galatasaray‘a geçen Levent Topsakal, 1997-1998 sezonunda geri dönerek Fenerbahçe’nin efsane kadrosunda yer aldı. Bu onun Fenerbahçe’deki son sezonu oldu.
Mark Dickel
Oynadığı Yıllar: 2002-2004
İstatistikleri: 11.5 sayı, 5.7 asist, 4.0 ribaund
2002 Dünya Şampiyonasında tarihin en büyük sürprizlerinden birini gerçekleştiren Yeni Zelanda’nın oyun kurucusu olan Mark Dickel, o turnuvada en çok asist yapan 3. oyuncu olmuştu. O yazdan sonra Fenerbahçe‘yle anlaşan Dickel, Avrupa’ya da ilk kez sarı-lacivertli formayla geldi.
Bireysel olarak belki büyük skor silahları yoktu ama işin yaratıcılık kısmında oldukça heyecan vericiydi. Bir maçta hızlı hücum sırasında topu yere çarptırarak asist yapması baya büyük olay olmuştu.
Kriz yüzünden pek fazla yatırım yapamayan Fenerbahçe‘nin o sezon en önemli isimlerinden biri olan Dickel, Galatasaray karşısında playoff’ta uzatmaya giden maçta triple-double yaparak – 16 sayı, 13 ribaund, 11 asist – lig tarihine geçti. Fenerbahçe formasıyla da bunu yapan ilk oyuncu oldu. O sezon 5.7 asist ortalamasıyla da lig lideri oldu.
Öbür sezona Oostende formasıyla başladıktan sonra Ocak ayında Fenerbahçe’ye geri dönen Dickel, takıma yine asistleriyle katkı verdi ve Fenerbahçe’nin playoff’ta yarı finale kalmasına yardımcı oldu.
O sezondan sonra Fenerbahçe’yle yolları tamamıyla ayrıldı. Türkiye’de ise iki farklı takımın formasıyla onu yine izledik. Belki Fenerbahçe’ye kupalar kazandırmadı ama o karanlık dönemde sahada izlenmesi en zevkli oyunculardan biriydi.
Damir Mrsic
Oynadığı Yıllar: 2001-2002 & 2004-2010
İstatistikleri: 14.6 sayı, 3.3 asist, 1.6 ribaund
“Mrsic, topu soluna vurdu ve üçlüğü gönderdi!”
Gerisine bakmanıza gerek yok, eğer Mrsic topu soluna vurduysa o şutu sokmuştur.
Solomon, beşinci günün şafağında gelen Gandalf ise Damir Mrsic de karanlığın en yoğun olduğu anda bile savaşan Aragon’du.
Netaş’ta başlayan kariyerinde dört yıl boyunca Tuborg forması giyen Mrsic, 2001’de ise Fenerbahçe’ye geldi. O sezon Fenerbahçe’yi ayakta tutan oyuncu olan Mrsic, neredeyse tek başına playoff’ta Galatasaray’ı eledi ve Fenerbahçe’yi yarı finale kadar taşıdı. O sezondan sonra Rusya’ya giden Mrsic, 2003’te geri dönerken kariyerine burada nokta koyacağı harika altı sezon geçirdi.
2006’ya kadar Fenerbahçe’yi kısıtlı bütçesine rağmen ayakta tutan Mrsic, 2004-2005’de Sarı-lacivertli ekibi EuroChallenge’da son dört takımın arasına soktu. Final Four’a giden yolda Fenerbahçe çekişmeli bir seri sonucu Beşiktaş’ı elerken efsane oyuncu performansıyla o seriye damgasını vurdu.
2006’ya kadar bütün o düşük bütçeli kadrolara rağmen Fenerbahçe taraftarını salona çeken şey oydu. 2006 sonrasında ise yaşlanması ve Solomon’un gelmesiyle birlikte yavaş yavaş liderlik koltuğundan ikinci adamlığa geçse de yine de her zaman en kritik anlarda sahne aldı ve kazanılan üç şampiyonlukta takımına yardımcı oldu. 2009-2010 sezonunda kariyerine nokta koyan Mrsic, Fenerbahçe tarihinde en uzun süre forma giyen yabancı oyuncu oldu.
Fenerbahçe henüz onun formasını emekli etmedi ancak taraftarının gönlünde onun forması Ömer Onan ve Mirsad Türkcan’ın yanında yer alıyor.
Willie Solomon
Oynadığı Yıllar: 2006-2009
İstatistikleri: 11.7 sayı, 4.7 asist, 1.7 ribaund
İbrahim Kutluay’ın gidişi, basketbol şubesinin bütçesinin düşmesiyle birlikte 2000’lerin başı Fenerbahçe için karanlık bir dönemdi.
Karanlığın bitişi ise 2006’da oldu. 100. yılında şampiyonluk isteyen Fenerbahçe, Ülker ile birleşirken takımın başına Aydın Örs geçti. Birçok yerli yıldızı kadrosuna katan Fenerbahçe, yabancı yıldız olarak ise Willie Solomon’u kadrosuna kattı. Transfer olduğu zaman uzun süre takımın lideri Damir Mrsic ile uyuşmayacağı söylendi, uyumsuz ve sorunlu bir oyuncu olduğu söylendi. Bütün bunların hepsi doğruydu da…
Aydın Örs’un onu dizginlemeye çalışması çok zordu ve hatta bütün bu çabalar özellikle ilk senesinde Fenerbahçe’ye EuroLeague’de kazanabileceği birçok maçı kaybettirdi. Çünkü o asi bir kısraktı ve onu dizginlemeniz imkansızdı. Sonuçta hızlı hücumda turnikeye gitmek yerine üçlük atan bir oyuncuydu o. Fenerbahçe, onu yolunda tutması için evinin burası olduğunu hissettirmesi gerekiyordu.
Sezon sonunda da böyle oldu. Onun liderliğinde Fenerbahçe, taraftarıyla bütünleşti ve harika bir dört maç çıkartarak tarihinin ikinci şampiyonluğunu kazandı. Solomon da o seride oynadığı oyunla da Fenerbahçe taraftarının kalbine sonsuza kadar girdi.
Onun liderliğinde bir sezon sonra Fenerbahçe, Top-8’e kadar yükselirken üst üstte ikinci şampiyonluğunu kazandı. 2008 yazında ise bir anda evinden uzaklaştı ve son kez NBA’de şansını denemeye karar verdi. Taraftarı, ondan sonra gelen oyunculara ısınamadı. Sonuçta deli dolu da olsa sahanın kralı oydu. Yarım sezon sonra “Kral” olduğu yere geri döndü ancak taraftarla yakaladığı uyum devam etse de kulüple yakaladığı uyum bozulmuştu ve yollar ayrıldı.
Hikayenin sonu ne kadar kötü biterse bitsin, o Fenerbahçe taraftarının aklında hep “Kral” olarak kaldı.