by Nico Martinez / Çeviri: M. Bahadır Akgün
Bu çevirinin tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.
Bu yazı ilk olarak 1 Eylül 2018 tarihinde The Sportster’da yayınlanmış
Her yıl NBA Draftı’nda Adam Silver’ın ilk turdan seçilen oyuncuları açıkladığını görüyoruz. Daha sonra da o ilk turdan seçilen oyuncular gururla Komisyoner’in elini sıkıp yeni takımlarının şapkalarını giyiyorlar. Tüm bu ritüel esnasında ortaya güzel bir görüntü çıkıyor ve genç bir yetenek sıcak bir şekilde karşılanmış oluyor. Buradaki sorun ise durumun NBA doğasıyla uyuşmuyor olması.
Lig hakkında harika birçok şey olmasına rağmen sadakat onlardan biri değil. Yaz döneminde yaşananlar taraftarları heyecanlandırsa da genelde takımlar ile oyuncular arasındaki uzun vadeli anlaşmalar nadirleşti. Genç yeteneklerin şapkalarını süsleyen takım logoları sonradan yanlış çıkıyor sıklıkla. Hatta bazen o takım draft gecesinde bile değişebiliyor. Kendi takımında kalacak kadar şanslı oyuncular bile bazen takımlarında uzun süre kalamıyorlar.
Peki ya durum böyle olmasaydı? Ya her takım yalnızca kendi seçtiği oyuncular ile oynasa ve dolasıyla draft süreci daha da önemli hâle gelseydi? NBA tamamen farklı olurdu elbette. Takımlarda ciddi bir gözlemcilik organizasyonu ve oyuncu gelişim süreci olurdu. Bununla birlikte takımlar da serbest oyunculara dev paralar verseler de kolay kolay çözülmeyecek takım kurma zorlukları ortaya çıkardı. Elbette bazı takımlar draft yetenekleri ile ödüllendirilirdi ancak bazıları için ise durum çok daha zor olurdu.
Gelin birlikte durumları daha kötü olacak takımlara bakalım: