By Utkan Şahin & Semih Tuna /info@eurohoops.net
Mükemmel kadro diye bir şey yoktur ve her zaman takımlara takviye gerekir.
Tahincioğlu Basketbol Süper Ligi takımları yaz dönemini geride bıraktı ve birçoğu yepyeni kadrolar kurdu. Fakat yukarıdaki önerme hepsi için geçerli. Doğal bir şekilde şampiyonluk peşinde koşan takımların da, hedefi ligde kalmak olan takımların da kadrosunda kağıt üstünde eksiklikler var.
Bu eksiklikleri ortaya çıkarmak isteyen Eurohoops Fırın, yeni sezon öncesi sizler için alternatif bir evren hazırladı. Bu evrende oyuncu transferi var ama bu transferler, daha önce kulübün formasını giyen oyuncular olmak zorunda.
Gerçek dünyada takımların bu oyuncuları transfer etme şansı yok çünkü bazıları kariyerlerini daha iyi yerlerde sürdürürken bazıları ise emekli oldu bile… Fakat hepsinin ortak yönü eğer şu anda hala eski takımlarında olsalardı, o takımda çok şey değiştireceklerdi.
Hazırsanız, karşınızda Eurohoops Fırın’ın sizlere sunduğu alternatif dünya ve takımlara yardımcı olabilecek bir eski yıldız;
Not: Sınırlayabilmek için 2000’den bu yana oynayan yıldızlara göre listeyi hazırladık. Ayrıca en iyi oyuncuyu değil, takımın sorunlarını minimuma indirmeyi hedef aldık.
Anadolu Efes – Cedi Osman
Anadolu Efes, yeni sezon için iddialı bir kadro kurarken takıma birçok önemli ismi kattı.
Lacivert-beyazlı ekibin aldığı isimler kağıt üstünde birbiriyle uyumlu. Ancak bu kadronun kanat savunmasında bir problemi olduğu da aşikar.
Efes, Beaubois-Larkin ikilisini bir araya getirerek hücumda oldukça cezbedici bir guard ikilisi oluşturdu, bu doğru. Yine de bu iki oyuncu pozisyonlarına göre fiziksel olarak küçük.
Bu yüzden Efes‘in ön alanda fiziksel olarak büyük, savunmaya enerji getirebilecek, ceza şutlarını sokacak bir oyuncuya ihtiyacı vardı. Eğer çok istedikleri Broekhoff NBA’e gitmesiydi, bu açıklarını da kapatacaklardı. Yerine getirdikleri James Anderson’ın oyun içinde başka problemleri var. Bu yüzden bu eksiği Efes tarihinden bir oyuncuyla doldurmaya karar verdik ve aklımıza direk Cedi Osman geldi.
Kariyerini NBA’de sürdüren milli yıldızımız, eğer hala Efes kadrosunda olsaydı yetenekleriyle puzzle’ın tamamlayıcı parçası olabilirdi.
NBA’de hem irileşen hem de topla daha fazla oynamaya başlayan Cedi’nin yer aldığı Anadolu Efes, sanırız Baskonia‘daki Final Four’un en önemli favorilerinden biri haline gelirdi.
Banvit – Sammy Mejia
Banvit, bu yaz koç Ahmet Gürgen’in yönetiminde yeni bir kadro kurdu.
Yerli rotasyonunu tamamen kendi altyapısından çıkan oyunculardan oluşturan Banvit, yabancı olarak ise Bircevic dışında kariyerlerinin başlarında olan oyunculara gitti.
Bandırma ekibinin kadrosuna baktığımız zaman en büyük eksik; takıma abilik yapabilecek, kritik anlarda sorumluluk alacak ve hücumda yaratabilecek bir oyuncu. Bu üçü birleşince de Banvit tarihinde akla Sammy Mejia’dan daha iyi bir oyuncu gelmiyor.
Yıllardır ülkemizde oynayan Mejia, hem tecrübesiyle Banvit’in gençlerine yardımcı olabilirdi hem de kısa rotasyonun aradığı o ikinci güvenilir top yönlendirici olabilirdi.
Beşiktaş Sompo Japan – Carlos Arroyo
Beşiktaş, transferine dönemine geç başladığı için oldukça problemli bir kadro kurmak zorunda kaldı.
Ellerindeki kadronun birçok problemi var ve bu problemleri tek bir oyuncu çözemez ama takımı sürükleyecek, lider bir oyuncu onları en azından birkaç seviye yukarı çıkarabilir.
Bu yüzden de Beşiktaş tarihinde böyle bir oyuncuya gitmeye karar verdik ve şampiyon kadronun oyun kurucusu Carlos Arroyo karşımıza çıktı.
Türkiye’de ilk kez Beşiktaş ile izlediğimiz Arroyo, o sezon takımın üç kupa birden kaldırmasında önemli rol oynadı. Bu Beşiktaş kadrosunun şampiyonluk hedefi yok ama en azından Arroyo sahadayken diğer parçalar da daha verimli olabilirdi
Bu da en azından Beşiktaş’ın playoff bileti için daha yarışmacı olmasını sağlayabilirdi.
Darüşşafaka Tekken – Brad Wanamaker
Darüşşafaka, geçtiğimiz sezon EuroCup şampiyonu olarak EuroLeague bileti kapsa da bu yaz bütçe küçültmek zorunda kaldı, daha düşük profilli oyunculara gitti.
Beşiktaş‘ta olduğu gibi Daçka‘nın da kadrosunda birçok problem var. En basitinden oyuncular birbirine pek uyumlu gözükmüyor. Özellikle takımın liderinin kim olduğunun bile belli olmaması onlar için bir sorun. Ray MacCallum’un o isim olmadığını hepimiz biliyoruz.
Bu yüzden hem yetenekli hem de takıma liderlik yapabilecek bir isim aradık ve tercihimiz Brad Wanamaker‘dan yana oldu.
Daha önce Daçka’yı EuroLeague’de playoff’a taşıyan Amerikalı yıldız, top elindeyken ne kadar verimli olduğunu kanıtladı. Bu kadroda da aynısını yapabilirdi. Belki bu sefer Daçka, playoff yapamazdı ama en azından EuroLeague’de daha fazla galibiyet alacakları garanti olurdu.
Arel Üniversitesi Büyükçekmece – Michael Roll
Arel Üniversitesi Büyükçekmece, Koç Özhan Çıvgın’ın ayrılmasından sonra yeni bir kadro kurdu. Kadrolarında iki önemli sorun var: Kısa rotasyonunda güvenilir bir yaratıcılarının olmaması ve uzun forvette Matt Tiby’in bu lig için yeterlilik seviyesi.
Bu yüzden Büyükçekmece için Michael Roll ile Angelo Caloiaro arasında gidip gidip geldik ama en sonunda tercihimiz Roll’dan yana ağır bastı. Çünkü kısa rotasyonunda güvenilir oyuncunun olmaması onları daha fazla etkilerdi.
Büyükçekmece’nin Armstead-Hayes-Eldridge’den oluşan rotasyonuna baktığımızda Armstead yüzünden gelmesi gereken parçanın oyun kurucu olduğu düşünülüyor ama Roll, forvetten de oyunu organize edebileceğini bize bu ligde defalarca gösterdi. Ayrıca Amerikalı oyuncu, yarı sahayı çabuk geçmeyi seven Devin Williams’ı da besleyebilirdi.
Hayes-Roll-Elridge üçlüsü ligin alt sıraları için fark yaratırdı.
Fenerbahçe – Bogdan Bogdanovic
Açık konuşmak gerekirse diğer takımlar için hep birkaç aday üzerinden tartıştık… Ama sıra Fenerbahçe‘ye geldiğinde hiç düşünmeden bir isme yöneldik; Bogdan Bogdanovic.
Fenerbahçe, geçen sezon Wanamaker varken bile takımı sürükleyecek, güvenilir bir kısa yaratıcı bulmakta zorlandı. Bu yaz ise Wanamaker‘ın gidip yerine Ennis’in gelmesiyle birlikte bu problem kağıt üstünde daha da büyüdü.
Bu problemi en iyi çözebilecek oyuncu ise tabii ki Bogdan Bogdanovic. Sırp yıldız, Fenerbahçe’nin EuroLeague şampiyonu olduğu sene takımın ana yaratıcısı olarak kendini OAKA gibi çok zorlu bir deplasmanda kanıtladı ve sarı-lacivertli ekibin tarihine geçti. Ona sırtımızı yaslamamız çok normal. Üstelik Bogdan, geçen sezon çok zorlanan ön alan savunmasını da toparlayabilirdi.
Paralel evrende böyle bir gerçeklik varsa, eminiz oradaki Fenerbahçe taraftarları da Bogdan’ın hala onlarla olmasından dolayı çok memnundur.
Galatasaray – David Hawkins
Geçtiğimiz sezon oldukça kötü bir performans sergileyerek playoff dışında kalan Galatasaray, bu sezona ise daha ümitli başlıyor.
Geçtiğimiz sezonki veteran oyuncular yerine potansiyelli ve yetenekli genç isimlere giden Galatasaray, hücumda takımın birçok opsiyonuyla taraftarı heyecanlandıran düzeye yaklaşıyor.
Bu kadronun en büyük problemi ise tecrübesizlik ve yarı hücumu olarak gözüküyor. Galatasaray, bunu çözmek için Jaka Klobucar’ı aldı ama Galatasaray’ın tarihinde bunu yapabilecek çok daha iyi bir oyuncu var. Evet, David Hawkins’ten bahsediyoruz.
Türkiye’de oynadığı dönemde ligin en büyük yıldızı olan Hawkins; yetenekleri, oyun aklı ve lider karakteriyle bu takımı iki seviyeye yukarı çıkarırdı. Geçiş hücumlarında bu kadar potansiyeli olan bir takımın yarı sahada da Hawkins gibi güvenilir bir yıldıza sahip olması… Üstelik Amerikalı oyuncu, kritik anlarda da sorumluluk alıyor, gözlerimizin pasını siliyordu.
En önemlisi de yarım kalan acıklı bir hikaye tekrardan yazılabilirdi. Hawkins, doping yüzünden sezon ortasında takımdan ayrıldı ve Galatasaray taraftarı bu yüzden ona erken veda etmişti.