By Utkan Şahin / info@eurohoops.net
Son 5 yılda 9 kupa, yerel ligde büyük bir dominasyon, EuroLeague’de üst üste dört kez Final Four oynama ve Türkiye’ye getirilen ilk EuroLeague kupası!
Fenerbahçe, Zeljko Obradovic ile yola çıktığı gün hayal ettiklerinden bile yukarısına ulaştı. Baştan başa Avrupa’nın en önemli organizasyonlarından biri haline geldi ve basketbol tarihine geçti.
Tabii bütün bunların bir sebebi var: Avrupa’nın en iyi koçu, yıldız oyuncular, harika bir salon ve güçlü bir bütçe. Fakat bu takımın üst üste ü. yıldır Final Four oynama başarısı göstermesinin bir sebebi daha var: Kadro istikrarı!
Sarı-lacivertli ekip, bu beş yıllık süreçte tam altı oyuncusunu NBA’e kaptırdı. Üstelik birçoğu bu takımın en önemli oyuncularıydı ama Fenerbahçe, gidenlere rağmen kendisine bir kadro çekirdeği oluşturmayı başardı. Kostas Sloukas, Gigi Datome, Nikola Kalinic, Bobby Dixon, Jan Vesely gibi Avrupa’da fark yaratabilen bir çekirdek.
Bu çekirdek sayesinde sadece Türkiye değil, tüm Avrupa Fenerbahçe’nin nasıl bir basketbol sahaya koyacağını biliyor. Taraftarlar bile takımın oynayacağı setleri artık ezberlemiş durumda. Avrupa basketbolunda bu çok önemli bir ayrıcalık çünkü basketbol bir alışkanlık oyunu ve Fenerbahçe’nin en güçlü yanı da sahada alışkanlıkları oturan ender takımlardan biri olması.
Sarı-lacivertli ekip, bütün bunların sayesinde de yeni sezona da katıldığı her kupada favori olarak başlıyor. Hedef yine EuroLeague, hedef yine Tahincioğlu Basketbol Süper Ligi’nde şampiyonluk!
Eurohoops Fırın ise yeni sezon öncesi sizler için Fenerbahçe’yi inceleyerek hedeflerin yerine gelip gelemeyeceğine baktı. Hazırsanız, karşınızda Fenerbahçe takım kartı;
Yaz Dönemi ve Transferleri
Her takım gibi Fenerbahçe de yazın bir önceki sezonun sorunlarını giderecek hamleler yapmaya çalıştı. Peki neydi Fenerbahçe‘nin problemleri?
İlk olarak tabii ki Jason Thompson‘dan alınamayan verim.
Ekpe Udoh’un ayrılışından sonra koç Zeljko Obradovic, uzun rotasyonun yapısını değiştirdi. Bu çok doğal çünkü Ekpe’nin saha içindeki görevlerinin hepsini yerine getirecek tek bir oyuncu bulmak çok zor. Bu yüzden Obradovic de onun görevlerini Melli, Vesely ve Thompson’a dağıtmayı planladı. Fakat Thompson bir türlü adapte olamayınca Fenerbahçe, Thompson’ın transfer olurken vaat ettiği şeylerden mahrum kaldı. Hal böyle olunca da Fenerbahçe için bu büyük bir problem oldu.
Geçen sezon boyunca yazın kimi transfer edileceği konuşulan Fenerbahçe, aslında kimsenin beklemediği bir transfer yaptı ve Joffrey Lauvergne’i Avrupa’ya getirdi.
Açıkçası Chris Singleton transferi çok konuşulsa da Fenerbahçe için doğru oyuncu o değildi. Singleton kısa karşısında kalabilse de Panathinaikos‘ta dışarıda oynamaya çok alışması onu Fenerbahçe oyununa uyumlu yapmıyordu. Lauvergne ise tabiri caizse “cuk” oturdu.
Fenerbahçe’nin Thompson’dan beklediği neydi? Ribaund katkısıydı. Melli ve Vesely özel oyuncular olsa da ribaund konusunda elit oyuncular değil. Geçen sezon bu ikilinin ribaundlara toplam katkısı %27.2’ydi. Beğenilmeyen Thompson’ın tek başına yüzdesi ise %17.6’ydı. Lauvergne ise bu konuda biçilmiş kaftan. Sonuçta 22 yaşında 8.6 ribaund ortalamasıyla EuroLeague lideri olmuş bir isimden bahsediyoruz. Üstelik sadece savunma ribaundlarında değil, hücum ribaundlarında da çok etkili.
Diğer konu pota altı sertliğiydi. Lauvergne, bir çember savunucusu değil. Üstelik atletik de değil fakat kalçaları geniş ve pota altında fazla alan kaplıyor. Ayrıca sert bir oyuncu ve tabii ki doğal olarak bu kıtanın savunma prensiplerini çok daha iyi biliyor. İşin hücum tarafında da çeşitlilik sağlıyor. Vesely’e göre pozisyon bilgisi daha gelişmiş durumda ve her ne kadar son yıllarda şutu biraz erozyona uğrasa da daha güvenilir bir şut yeteneğine sahip.
Sonuçta 27 yaşında, Fransa Milli Takımı’yla en üst seviyede oynamış, NBA ve EuroLeague görmüş bir oyuncu kendisi. Onun gelmesiyle birlikte Fenerbahçe, kesinlikle Avrupa’nın en iyi uzun rotasyonlarından birine sahip oldu.
Fenerbahçe’nin diğer sorunu ise oyun kurucu rotasyonundaki uyumsuzluk ve istikrarsızlıktı!
Geçen sezon takımın iki guardı Fenerbahçe’nin kaybettiği maçlarda toplamda 6.6 asist ortalaması tuttururken kazandığı maçlarda ise 9.6 asist ortalama tutturdu. Fenerbahçe sayı üretmek için diğer oyunculara pozisyon hazırlamak zorunda olan bir takım. Bu yüzden onların performansları skora direkt etki etti.
Wanamaker‘in o liderlik rolünü üstlenememesi yüzünden de değişiklik orada bekleniyordu fakat buradaki değişiklik de kimsenin beklemediği bir isim oldu.
Fenerbahçe’nin oyununa liderlik edebilecek, elit bir yaratıcıya ihtiyacı vardı ve herkes buna göre bir transfer bekliyordu fakat transfer listesindeki ilk iki isim olan Teodosic ve Delaney transferleri olmayınca Obradovic, başka bir profildeki isme gitti ve çaylak guard Tyler Ennis’i getirdi.
Bu tercih çok tartışıldı. Sonuçta Ennis, NBA’de dört yıllık kariyeri iyi geçmeyen, Avrupa basketbolunu hiç tanımayan bir guard. Fakat bu tercih tamamıyla Obradovic’in tempoyu kendi belirleme isteğiyle alakalı.
Son 3 yılın istatistiklerine baktığımız zaman ligin en düşük tempoyla oynayan takımlarının başında Fenerbahçe geliyor. Obradovic kariyerinin büyük bölümünde zaten bunu tercih etti ve kadro yapısına baktığımız zaman da savunmanın verimliliği için de Fenerbahçe’ye bu gerekiyor. Ennis’in NBA’e gitmesine sebep olan performansına baktığımızda ise böyle oynadığını görüyoruz.
Kolejdeki takımı Syracuse, kendi konferansının (ACC) en az pozisyon sayısıyla oynayan dördüncü takımıydı ve o takımın saha içi lideri Ennis’ti. Yani 23 yaşındaki oyuncu, belki de verimli olduğu son dönemi düşük tempoda geçirdi. Bu yüzden Obradovic, Wanamaker tarzında tempo artınca verimli olan bir oyuncu yerine kendi istediği tempoda oynayabilecek bir oyuncuya gitti. Riskli ama tamamıyla bir koç tercihi.
Genel olarak Fenerbahçe’ye baktığımız zaman ise geçen sezonun sorunlarından birini kesin olarak çözen ama diğeri konusunda soru işareti olan bir takım oldu ve üstelik sarı-lacivertli ekibin bu sorunun yanında başka problemleri de var.
Fenerbahçe’nin nasıl bir basketbol oynayabileceğini inceleyeceğiz ama önce gelin, transferleri notlandıralım!
Transfer Karnesi
Oyuncular hakkında uzun bir değerlendirmeyi incelemek yorucu olabileceği için onları karşınıza karne şeklinde çıkartmaya karar verdik. Sadece bu yazın en iyi transferi hakkında daha uzun bir değerlendirme bulacaksınız. Diğerleri için ise üniversitede olduğu gibi oyuncuların karşısında bir not ve küçük bir değerlendirme bulacaksınız.
Not: Oyunculara verilen notlar sadece yeteneklerine göre verilmedi. Özellikle yerli oyuncular piyasadaki değerleri ve takıma verebileceklerine göre değerlendirildi.
Tyler Ennis (C+): Oyun planına uyumlu / Çaylak ve Avrupa’ya adapte olması gerekiyor
En İyi Transfer: Joffrey Lauvergne (A+)
Fransız pivot, geçtiğimiz sezon Thompson’ın gelirken vaat ettiği ama yapamadığı her şeyin daha fazlasını cephanesinde bulunduruyor. Bir kere en önemli artısı ribaund özelliği. Oynadığı her seviyede kendini ribaund konusunda kanıtlamış bir isim. Diğer yandan da fiziksel olarak hem çok sert hem de kalıplı. Belki Tavares gibi dev bir vücuda sahip değil ama geniş kalçasıyla çok fazla yer kaplıyor.
Hücumda ise birden çok özelliği var. Sahayı çok çabuk koşan bir uzun, bunun yanında hem sırtı dönük hem de yüzü dönük bitirebiliyor. Geçen sene Spurs’te sadece 5 üçlük denedi ama kariyerinin diğer dönemlerinde şutunu hücumda bir opsiyon halinde kullanmayı başardı. Savunmada ise sertliğiyle Fenerbahçe‘de çok şeyler değiştirebilir. Partizan ile birlikte özdeşleşen kariyerinde her zaman en büyük özelliği bu oldu.
En büyük eksisi ise Avrupa’dan NBA’e geçişiyle birlikte atletizminde yaşadığı erozyon. Lauvergne, hiçbir zaman bir çember savunucusu olmadı fakat NBA’e gidişi ve vücudunun daha da gelişmesiyle birlikte ayak hızı olarak geriye gitti.
Yine de Fenerbahçe; birçok eksiğini kapatabilecek, uzun rotasyonundaki diğer oyuncularla uyumlu olabilecek ve dünya basketbolunun her seviyesinde kendisini kanıtlamış bir uzun aldı. Kariyer ve yetenek bakımından sadece ligimizde değil, EuroLeague’de de yapılmış en iyi transfer o olarak gözüküyor.
Takım Dizilişi
Oyun kurucu: Kostas Sloukas – Tyler Ennis – Ali Muhammed
Şutör guard: Marko Guduric – Melih Mahmutoğlu – Sinan Güler
Kısa forvet: Gigi Datome – Nikola Kalinic– Egehan Arna
Uzun forvet: Nicolo Melli – Barış Hersek
Pivot: Jan Vesely – Joffrey Lauvergne – Ahmet Düverioğlu
Bu Takım Ne Oynar?
Fenerbahçe‘nin nasıl oynadığını artık herkes biliyor.
Zeljko Obradovic‘in takımı, tempoyu kendi belirleyen ve rakibi kendi oyunu içerisinde giderek daraltan bir takım. Modern basketbolda artık en önemli şey, tempoyu sizin belirlemeniz. Nasıl bir oyun temposunda olduğunuz hiç önemli değil, yeter ki tempoyu siz belirleyin.
EuroLeague’in en düşük tempoyla oynayan takımlarından olan Fenerbahçe ise tempoyu kendi belirlemeyi başarıyor. Fenerbahçe’nin bunu başardığını geçen sezon EuroLeague’de oyun içerinde skoru en çok önde götüren takım olması ve onlara karşı oynayan her takımın ortalama hücum sayısından 3.8 sayı aşağıda olmasından bunu görebiliyoruz.
Tempoyu belirleyebilme faktörü Fenerbahçe’yi iyi yanlarını sürekli ortaya çıkartan, bunun yanında kötü yanlarını ise saklayabilen bir takım haline getiriyor. Bu sayede de temsilcimiz, standart bir şekilde 10 üzerinden 8’lik bir takım olabiliyor. Bunun yanına oyun içi alışkanlıkları koyduğumuz zaman da Fenerbahçe, her zaman standartların üstünde bir takım oluyor.
Fenerbahçe, geçen sezon EuroLeague’de normal sezonda aldığı dokuz yenilginin sadece ikisini playoff dışında kalan takımlardan aldı. Bunun sebebi de bu. Yetenek olarak Fenerbahçe’yle yarışamadığınız zaman onları yenmek çok zor.
Zeljko Obradovic‘in takımı, yeni sezonda da bunu vaat ediyor. Onlardan çılgın bir tempo falan görmeyeceğiz. Yine Sloukas tepede süreyi yiyecek, yine set temposu düşük olacak ve Fenerbahçe ligin iyi savunma takımlarından biri olacak.
Geçen sezona göre en büyük fark ise uzun rotasyonunda izleyebileceğimiz çeşitlilik olacak. Özellikle Zadar’daki turnuvada 4-5 arasında pas trafiğinin yoğun olduğunu gördük. Koç Obradovic, elit uzunlarından bütün verimi alabilmek için elindeki her imkanı zorlayacak.
Dertsiz Tasasız Olmaz!
Fenerbahçe, yine tempoyu düşürüp rakibini boğmaya çalışacak fakat bu sezon elindeki opsiyonlar kesinlikle daha az ve çözülmesi gereken sorunlar daha fazla.
Sarı-lacivertli ekibin geçen sezon kısa rotasyonunda iki ana problem vardı. Birincisi bahsettiğim gibi guardların verimliliği. Diğeri ise ön alan savunmasının zayıflığı. Kalinic geldikten sonra Fenerbahçe ikincisini belirli oranda çözdü. Hatta bence EuroLeague finalinin kaybedilmesinin en büyük sebebi, 3. çeyrekte onunla başlanmamış olmasıydı.
Fakat bu kısa rotasyonuna baktığımız zaman bir atletizm problemi olduğu çok açık. Ana rotasyondaki oyuncuların çoğu birebir savunmada çabuk geçiliyor ve Fenerbahçe’nin buna tek çaresi Kalinic ile alanı daraltma. Eğer Ennis bu konuda beklenenden çok daha üstte bir performans sergilemez ya da Guduric, savunmadaki tembelliğini bırakmazsa Fenerbahçe, bu sorunu yine yaşayacak çünkü bütün sezonu Kalinic ile idare etmek çok zor.
Diğer taraftan hücumda ise tamamen Sloukas‘a bağımlı kalındı. Fenerbahçe, bu sezon başarılı olacaksa elindeki en güvenilir yaratıcı olarak Sloukas’ın performansı çok önemli olacak. Eğer o kötü bir sezon geçirirse işler transfere kadar gidebilir. Ennis’ten ise bu konuda bu sezon bir şey beklemek çok zor. En azından Şubat’a kadar bu kıtaya adapte olmasını beklemek gerek.
Diğer yandan Fenerbahçe’nin birebir oynayan oyuncu problemi de var. Bu takımda birebirine güvenebileceğiniz tek oyuncu 35 yaşındaki Bobby Dixon… Artık günümüz basketbolunda savunmalara karşı eninde sonunda birebire kalıyorsunuz. Çoğu takımda bu konuda birden çok isim varken Fenerbahçe’nin tek oyuncuyla sezona başlaması büyük bir risk.
Lig özelinde takımın bir problemi daha var, o da yerli rotasyonu.
Cumhurbaşkanlığı Kupası’nda da gördük. Melih’ten de katkı gelmeyince Fenerbahçe’de yerlilerden gelen katkı çok azalıyor. Ben bu sezon EuroLeague’e saklamak için Dixon’ın da ligdeki sürelerinin kısalacağını düşünüyorum. Bu da katkıyı azaltacak. Özellikle ligdeki sert maçlarda Fenerbahçe bu konuda zorlanacak.
5 yabancı kuralı da Fenerbahçe’yi etkileyecek. Geçen sezon Thompson’ı adapte etmek için Fenerbahçe’nin elinde lig gibi bir şans vardı fakat yeni kuralla birlikte Fenerbahçe’nin Ennis için böyle bir şansı olmayacak. Eğer böyle bir tercihte bulunurlarsa Sloukas’tan ligde vazgeçmek zorunda kalırlar ya da kısa rotasyonunda birisi denklemden çıkar ama bu durumda da Fenerbahçe’nin bu sorunu toparlayacak yerli rotasyonu yok.
Hazırlık Maçlarının Günahı Olmaz
Hazırlık döneminin başında Fenerbahçe, birçok yıldızından mahrumdu. Bu yüzden hazırlık döneminde Zadar Turnuvasına kadar sarı-lacivertli ekip için bir şey söylemek zordu. Daha sonrası ise bize birkaç fikir verdi.
Zadar’da son yıllarda olduğu gibi yine şampiyonluğa ulaşan Fenerbahçe, Yunanistan’daki turnuvada ise finali kaybetti. Sahada gördüğümüz Fenerbahçe, beklendiği gibi geçen sezonla benzer bir takımdı; oyunun her iki tarafında birçok doğruyu yerine getiren fakat işler sıkıştığı zaman çözüm bulmakta zorlanan bir takım. Geçen sezona göre tek fark 4-5 numaralar arasındaki trafiğin daha fazla olmasıydı.
Sevindirici noktalar ise Dixon’ın geçen sezona göre fiziksel olarak daha iyi gözükmesi ve Sloukas‘ın da çok formda olmasıydı.
Kaybedilen Cumhurbaşkanlığı Kupası’nda ise Melih’in kötü oynadığı maçlarda Fenerbahçe’nin yerli rotasyonunda sorun yaşayacağı gözüktü.
- Fenerbahçe – Tunus Milli Takımı: 89-80 (Marko Guduric 16 sayı) *
- Fenerbahçe-Limoges: 75-84 (Tyler Ennis 17 sayı, Dwight Hardy 17 sayı) *
- Fenerbahçe-Olimpia Milano: 74-79 (Joffrey Lauvergne 22 sayı, Vladimir Micov 27 sayı) *
- Fenerbahçe-Dinamo Sassari: 86-95 (Bobby Dixon 21 sayı) *
- Fenerbahçe-Maccabi: 65-60 (Tyler Ennis 15 sayı, Johnny O’Bryant 15 sayı) *
- Fenerbahçe-Olimpia Milano: 84-79 (Jan Vesely 18 sayı, Mike James 22 sayı) *
- Fenerbahçe-CSKA Moskova: 86-76 (Melih Mahmutoğlu 16 sayı, Alec Peters 16 sayı) *
- Fenerbahçe-Maccabi Tel Aviv: 94-92 (Kostas Sloukas 22 sayı, Jeremy Pargo 21 sayı) *
- Fenerbahçe-Panathinaikos: 80-85 (Kostas Sloukas 15 sayı, Nikos Pappas 12 sayı) *
En İyi / Kötü İhtimal Ne Olur?
Zeljko Obradovic, Avrupa’da bütün denklemleri değiştirebilen bir koç.
Bu kadro başka bir koçun elinde olsaydı, kesinlikle beklentiler bu kadar yüksek olmazdı çünkü biz ne eksik görürsek görelim onun oyun içerisinde işleri kendi avantajına çevirecek yolu bulacağını düşünüyorum. Bu açıdan Fenerbahçe yine doğru basketbolu oynayan, standart üstü bir takım olmayı başaracaktır.
Fakat yavaş yavaş da kadronun değişimi için zaman geliyor. Evet, benim çok övdüğüm kadro istikrarının Fenerbahçe’nin doğru oyun oynamasında büyük bir etkisi var ama aynı zamanda bu oyunun en önemli faktörlerinden biri de motivasyon.
Sürekli başarılı olunca, o motivasyon düşüyor. Taraftarından oyuncuya kadar durum böyle. Bazen oyunculara yeni bir şey sunmak gerekiyor, öbür türlü devamlılık problemi oluyor. Herhalde 2010’dan beri Avrupa’nın en başarılı takımı olan Olympiakos, böyle bir durum yaşadı. Geçen sezon yeteri kadar sert olmayınca Final Four bile göremediler ve bu yüzden de yazın bambaşka bir oyun planına sahip bir koçu getirdiler.
Yanlış anlamayın, Fenerbahçe’de koç değişmeli demiyorum sadece Fenerbahçe’nin kadroda büyük revizyona gideceği zaman yaklaşıyor.
En iyi ihtimal ile, Sloukas, Guduric, Dixon üçlüsü harika bir sezon geçirir, Fenerbahçe pota altında büyük bir üstünlük kurar ve hem ligde hem de EuroLeague’de şampiyon olur.
En kötü ihtimalde ise Fenerbahçe, skor olarak çok kısıtlı kalır ve geçen sezon Olympiakos’un geçirdiği gibi bir sezon geçirir.