By Utkan Şahin / info@eurohoops.net
Lig başlamadan önce takımların potansiyelleri ve hazırlık döneminde gösterdikleri performanslara göre serinin ilk yazısını yazmıştık.
Fakat beklentilerle ile gerçek arasında her zaman olduğu gibi yine fark ortaya çıktı.
Lig geçen seneye göre daha heyecanlı ancak oyun kalitesi olarak daha aşağıda başladı. Bazı takımlar transferlerden beklenenden fazlasını alırken bazıları ise alamadı. Bunun etkisiyle de dengeler ilk beş haftada büyük değişiklikler gösterdi ve beklenenden çok aşağıda kalan ya da çok yukarıda olan takımlar oldu.
Daha fazla uzatmadan işte karşınızda bütün sezon her ay yenileyeceğimiz “Güçler Sıralaması” yazısı dizisinin ikinci bölümü!
Not: Liste hem ilk beş haftadaki performansları hem de sezonun devamında onlardan beklenen performansa göre hazırlanmıştır.
15- İstanbul Büyükşehir Belediye (↓ 1)
Geçen yazıdaki sırası: 14. sıra
Lig derecesi: 1 galibiyet, 3 yenilgi
Sezona arka arkaya üç yenilgiyle başlayan İstanbul Büyükşehir Belediye, son hafta Afyon’u son saniye basketiyle mağlup ederek nefes aldı ama açıkçası bu galibiyet onları bu listede son sıradan kurtarmaya yetmedi.
Afyon galibiyeti sezonun devamında onlara artı yazacak fakat ellerindeki rotasyonları çok dar. Babic-Holloway-Kulig üçlüsü normalde bir takımın ligde kalması için yeterli fakat sonrası hiç parlak değil. Şu anda ligde benchten en az katkı alan 2. takım onlar. Bunun yanında Mehmet Yağmur’un bir süre daha takımdan uzak kalacak olması da onları derinden etkileyecek.
Böyle bir durumdayken Koç Hakan Yavuz, Avrupa Kupası’nda son maçta sadece yedeklere süre vererek doğru bir karar aldı çünkü bu kadronun haftada iki maçı çıkarması çok zor.
Bir şekilde düzenli olarak katkı aldıkları oyuncu sayısını artırmaları gerekiyor. Eğer bunu yaparlarsa sıralamada yükselme şansları var ama o katkıyı almadan yukarı çıkmaları sadece biraz tesadüf olur.
Gelecek beş maçları: Galatasaray (E), Darüşşafaka (D), Banvit (E), Sakarya BŞB (D), Fenerbahçe (E)
14- Afyon Belediye (↓ 1)
Geçen yazıdaki sırası: 13. sıra
Lig derecesi: 1 galibiyet, 3 yenilgi
Ligin yeni ekibi ise sezona biraz dalgalı başladı.
Afyon, başa baş geçen Bahçeşehir maçı sonrasında bize inanılmaz bir TOFAŞ maçı izletti fakat devamında hem Karşıyaka hem de İBB maçındaki performansları şüpheye düşürdü.
Baktığımız zaman hücumda oldukça verimli olduklarını görüyoruz. Ligde penetre üstünden en çok basket bulan takım onlar ve agresif bir şekilde potaya saldırıyorlar. Bunun yanında Calloway’ın sezona iyi başlaması onların hücumu yönlendirmesini de sağlıyor. Afyon ekibi, yerli oyunculardan da iyi katkı alıyor fakat savunmadaki performansları çok kötü.
Maç başına 83.8 sayıyla ligde en çok sayıyı potalarında onlar görüyor. Özellikle üç sayı savunmasında şu ana kadar felaket bir performans sergilediler ve maç başına ortalama 10 üçlüğü potalarında gördüler.
Afyon, sezon başında kadrolarında olan Andrew White’a resmi maçta şans vermeden gönderdi ve yerine Frank Elegar geldi. Bu hamle bana hücum açısından çok doğru gelmedi. Ege ekibi, özellikle McGee’nin şut sokamadığı günlerde spacing açısından problem yaşayabilir.
Üstelik önlerinde çok zorlu bir fikstür var ve uyum sağlama açısından işleri biraz zor.
Gelecek beş maçları: Beşiktaş (D), Galatasaray (D), Darüşşafaka (E), Banvit (D), Sakarya BŞB (E)
13- Banvit (↓ 7)
Geçen yazıdaki sırası: 6. sıra
Lig derecesi: 0 galibiyet, 4 yenilgi
Beş haftanın sonunda en büyük hayal kırıklığı Banvit yarattı.
İlk yazıda onların sezona kötü girmesini beklediğimi söylemiştim ama bu beklentilerin ötesinde bir başlangıç oldu. Antalya’daki turnuvada onlardan iyi bir basketbol izlemiştik ama sezonun başlamasıyla birlikte takım sanki her şeyi unuttu.
Açıkçası sahada bir organizasyon da çok fazla görmedik. Oyuncu rollerinin oturmadığı gibi, takımın güçlü yanı olan gençlerin de bu düzensizlik içinde verimi düştü. Banvit’in iyi oynadığı diyebileceğimiz anlarda hep sahada fazla efor vardı ve buna bağlı bir şekilde ilerledi. Fakat tüm sezonu bu şekilde gidemez.
Banvit, kötü başlangıç sonrasında Stefan Bircevic ve Marcus Thornton’u takımdan gönderdi ve şimdi takıma iki yabancı gelecek ve Tolga Geçim geri dönecek. Takımı tekrardan kurgulayacaklar ama en azından Perez üzerinden bunu yapmaları işlerini biraz kolaylaştırabilir.
Seçenekleri kısıtlı ama bu hamlelerde doğru atışı yapmaları gerekiyor yoksa sezon onlar için bambaşka bir noktaya gidebilir.
Gelecek beş maçları: TOFAŞ (D), Pınar Karşıyaka (E), İBB (D), Afyon (E), Galatasaray (D)
12- Gaziantep (↓ 3)
Geçen yazıdaki sırası: 9. sıra
Lig derecesi: 2 galibiyet, 3 yenilgi
Sezon başında Gaziantep’i playoff için gizli favori olarak görüyorduk ama sakatlıklar ve hücumdaki problemler onları aşağıya itti.
Aslında sezona çok önemli iki galibiyetle başladılar, Daçka ile Banvit’i mağlup ettiler fakat sonrasında Greene’nin yaşadığı sakatlık, Delroy’un sezona kötü girmesi ve hücumdaki temposuz oyunları onları düşürdü ve son üçü maçı kaybettiler.
Ligin en kötü hücum takımı onlar. Maç başına sadece 65.0 sayı atabildiler. Bunda tempoyu düşürmeleri çok önemli oldu. Yaz döneminde sürekli hızlı hücumu kovalayan bir takım vardı fakat sezonun başlamasıyla birlikte tempoyu düşürme kararı aldılar ve Vasiliauskas ve McKissic’in üreticiliği çok azaldı. Bunu şu ana kadar onlar adına Can Uğur yapmaya çalışıyordu ama o da sakatlandı ve 3 maç yok.
Jekiri sayesinde ligde en az sayı yiyen 3. takım onlar ama hücumdaki tıkanıklığı açmak için biraz daha tempoyu artırmaları gerekiyor. Ellerinde birebir üzerinden sayı üretecek oyuncu yok iken buna mecburlar.
Önlerinde şimdi kolay bir fikstür var. Bakalım, tempo artacak mı yoksa düşük tempo da devam edecekler mi?
Gelecek beş maçları: Büyükçekmece (E), Beşiktaş (E), Anadolu Efes (D), Bahçeşehir (E), Bay
11- Pınar Karşıyaka (↑ 1)
Geçen yazıdaki sırası: 12. sıra
Lig derecesi: 2 galibiyet, 3 yenilgi
Sezona tarihinin en ağır yenilgilerinden biriyle başlayan Pınar Karşıyaka, şu anda da biraz sallantıda gidiyor.
Aslında sezonun devamında doğru oyunu oynamaya başladılar ama bazı oyunculardan gelen düşük katkı onları çok etkiledi.
Assem Marei ve İlkan Karaman ile doğru uzun rotasyonunu yakaladılar. Bu ikiliden maksimum verimi almayı başarıyorlar ama Chatman’ın verimsizliği, Henry’in işin içine girememesi ve Walker’ın sezona kötü başlaması onları çok etkiledi.
Walker’ın işin içinde olduğu iki maçı da kazanmayı başardılar ama takım bir adım ileriye atacaksa bu performansın çok daha istikrarlı bir şekilde gelmesi gerekiyor. Pota altında bu kadar dominant bir oyuncuları varken dışarıdan daha fazla cezalandırmaları gerekiyor ama şu ana kadar %25.2 gibi oldukça düşük bir üçlük yüzdesiyle oynadılar.
İzmir tarafında transfer söylentileri var ama bunun yanında Karşıyaka, kesinlikle diğer oyuncuların verimini de artırmak zorunda.
Gelecek beş maçları: Darüşşafaka (E), Banvit (D), Sakarya (E), Fenerbahçe (D), Türk Telekom (E)
10- Arel Üniversitesi Büyükçekmece (↑ 5)
Geçen yazıdaki sırası: 15. sıra
Lig derecesi: 3 galibiyet, 2 yenilgi
Kadro kalitesi ve yerlilerden alınan katkı açısından potansiyel olarak düşmeye en yakın takım onlardı ama Banvit, Telekom ve Sakarya’yı mağlup ettiler. Üstelik oyunda çok daha üstün taraf olarak bunu başardılar.
Çaylak pivot Devin Williams tabii bu performansta çok etkiliydi ama beni asıl şaşırtan şey, topu bu kadar iyi paylaşmaları oldu. Sezon başında daha çok birebir üzerinden ilerlemelerini bekliyorduk ama maç başına 19.0 asist yaptılar ve bu alanda ligde 5. sıradalar.
Fakat daha yukarısı için işleri biraz zor. Ligde benchten ve yerlilerden en az katkı alan takım onlar. Üstelik son Beşiktaş maçında Williams durunca bazı sorunları da daha çok açık ortaya çıktı. Bu yüzden sezonun devamında böyle gidememe ihtimalleri var.
Yine de düşmeye aday bir takım iken sezona ceplerine ekstradan koydukları 3 galibiyetle başladılar.
Gelecek beş maçları: Gaziantep (D), Anadolu Efes (E), Bahçeşehir (D), Bay, TOFAŞ (D)
9- Galatasaray (↓ 5)
Geçen yazıdaki sırası: 4. sıra
Lig derecesi: 1 galibiyet, 3 yenilgi
Sezon başında Galatasaray‘ın genç ve potansiyelli bir takım olduğundan bahsettim. Hatta sahada gördüklerime göre hala öyleler ama sonuç açısından durum böyle değil.
Sahaya baktığımız zaman ligde kaybettikleri üç maçı da kazanabilirlerdi. Fakat tempoyu, oyunu kontrol edememenin karşılığını gördüler ve üç maçı da kaybettiler. Sezon öncesinde kağıt üstünde planda bu konudaki problemlerinin Jaka Klobucar tarafından çözülmesi bekleniyordu ama sezon başlangıcı itibariyle en kötü performansı o sergileyince bir anda takım dağıldı.
Zaten sezon başında şubenin özgüveni düşüklüğünden bahsetmiştik. Bu durum da eklenince işler daha da sarpa sardı.
Açıkçası onlardan hala beklentim var ama onları bu sırada yazmamın sebebi, gösterdikleri gelişimdeki yetersizlik. Kaybederken gelişmek elbette biraz daha zordur çünkü bu oyunun her zaman bir de mental tarafı var ama Galatasaray‘ın en güçlü yanları enerjisi ve gelişime aç oyuncuların oynaması. Sezon başından beri sarı-kırmızılı ekip, oyun gelişimi konusunda ileriye adım atamadı. Hala aynı seviyedeler ve istikrarsızlar.
Galatasaray taraftarının düşündüğü gibi bu takımın önceliğinin transfer olduğunu düşünmüyorum. Önceliğin saha içi rollerinin daha çok oturması ve keskinleşmesinde olması gerekiyor. Bunu yaparlarsa o zaman eksikleri ve hataları daha doğru görebilirler. Öbür türlü bazı şeylerin üstü örtülecek.
Önlerindeki ilk iki maç kolay ve özgüven kazanabilecekleri maçlar. Eğer burayı sorunsuz atlatırlarsa onlar için daha gerçekçi bir gelecek görebiliriz ve o zaman transferin gerekliliğinden bahsedebiliriz.
Gelecek beş maçları: İBB (D), Afyon (E), Beşiktaş (D), Darüşşafaka (D), Banvit (E)
8- Beşiktaş Sompo Japan (↑ 3)
Geçen yazıdaki sırası: 11. sıra
Lig derecesi: 3 galibiyet, 2 yenilgi
Beşiktaş sezona beklentilerin üstünde başladı ve bu kesinlikle bir koç başarısı.
Transfer dönemine çok geç başladılar ve bu yüzden de yetenek seviyesiyle, oyuncu uyumu olarak çok aşağıdalar. Hatta bence playoff potasındaki bazı takımlar bile onların önünde. Yabancı olarak istikrarlı katkı aldıkları, iki isim var; Buva ve Rich. Diğerlerinden Benzing ile Alexander bazen, Gibson ile Pressey ise hiç katkı vermiyor.
Hal böyleyken bu takım nasıl 3 galibiyet aldı? Ivanovic şu ana kadar bu açığı savunma ve yerlilerden aldığı katkılarla kapatmayı başardı çünkü… Kenan ve Can gibi önemli yerlileri geçtim, Dusan’dan bile belirli ölçüde katkı almayı başardılar. Bu sayede de ligde yerlilerden en çok katkı alan takım açık ara onlar oldu.
Bunun yanında ligde en az sayı yiyen 4. takım onlar. Buva ve Alexander savunmada iyi bir ikili gibi gözükmese de dış alanda yaptıkları baskı sayesinde rakiplerini şu ana kadar %30 üçlük yüzdesinin altında tutmayı başaran iki takımdan biri onlar oldu.
Buraya kadar her şey iyi güzel de gerçekten yetenek olarak çok kısıtlılar. Sahada yaptıkları birçok şey fazla efordan geçiyor ve istikrarlı katkı aldıkları oyuncu sayısı bu kadar az iken her iki kulvarda da bunu devam ettirmeleri çok zor. Bu takımın en az bir tane transfere ihtiyacı var ama ekonomik olarak da geçtiğimiz günlerde iyi bir durumda olmadıkları ortaya çıktı.
Fikstür zorlaştıkça ne yapacakları, nasıl reaksiyon göstereceklerini merak ediyorum. Şu ana kadar gördüğümüz kadarıyla kolay kolay oyun disiplininden kopmazlar ve dolayısıyla onları maçın içerisinde görürüz ama zor maçları kazanabilirler mi, bundan emin değilim.
Gelecek beş maçları: Afyon (E), Gaziantep (D), Galatasaray (E), Anadolu Efes (D), Darüşşafaka (E)
7- Darüşşafaka Tekfen (↓ 2)
Geçen yazıdaki sırası: 5. sıra
Lig derecesi: 1 galibiyet, 3 yenilgi
Bu sezon hem EuroLeague hem de ligde mücadele etmeye çalışan Darüşşafaka, yetenek problemi yaşıyor.
Onlarda sezona zorlu bir fikstür ile başladı. Hatta kaybettikleri maçlar içerisinde bir tek Gaziantep sürpriz ama eldeki oyuncu ve oyun kalitesi, gelecek için çok ümit vermiyor.
İyi yanlardan başlarsak, onlardan beklendiği gibi ligin en iyi savunma takımlarından biriler. Maç başına 73.0 sayı yediler ve rakiplerini saha içi isabette %43.7’de tutmayı başardılar. – Lig 2.’si – Özellikle Evans’ın uyumu ve ön alandaki savunma sertliği Daçka‘yı sert bir takım yaptı. Bu açıdan çok başarılar fakat bu oyun tek taraflı bir oyun değil ve onlar işin hücum kısmında çok çaresizler.
Ligde maç başına 72.2’i sayı attılar ve bu alanda sondan 5. durumdalar. Daha da kötüsü asist üzerinden ürettikleri sayı olarak sondan 3. sıradalar. Ray McCallum’un yanlış bir transfer olduğu sezon başından zaten belliydi. Üretimi forvetlerden yapmaya çalışıyorlar ama Peiners çok önemli bir oyuncu olsa da tüm sezon istikrarlı bir şekilde hücumu taşıyamaz. İş böyle olunca da Darüşşafaka hücumları çok kısıtlı oluyor.
Ligde benchten en fazla katkı alan takımlardan biri olmalarına rağmen durum böyle ve açıkçası tek çareleri transfer. Bir an önce takım için yaratabilecek bir lidere ihtiyaçları var. Bunu sağlarlarsa -ki yapacaklar gibi görünüyor- ellerindeki çekirdekle daha yukarıya çıkabilirler ama bu şekilde işleri zor.
Gelecek beş maçları: Karşıyaka (D), İBB (E), Afyon (D), Galatasaray (E), Beşiktaş (D)
6- Bahçeşehir Basketbol (↑ 4)
Geçen yazıdaki sırası: 10. sıra
Lig derecesi: 3 galibiyet, 2 yenilgi
Bahçeşehir ise aslında sezona beklediğim gibi başladı.
Onların ligde içeride maçları kazanmasını, dışarıda ise zorlanmasını bekliyordum. Şu ana kadar ise içeride oynadıkları 3 maçı kazandılar, deplasmanda oynadıkları 2 maçı ise kaybettiler.
Bu durumun iki sebebi var; ellerindeki kadro yetenek seviyesi yüksek olduğu için içeride daha fazla fark yaratıyorlar ve agresif bir takım olmadıkları içinse de deplasmanda kaybediyorlar.
Bunları biraz daha açarsak, Quino Colom şu ana kadar müthiş bir performans sergiledi. Takımının attığı sayılarının %45.9’unu tek başına üretmeyi başardı. Böylesine bir lider varken işleri çok kolaylaşıyor. Bunun yanında Rautins’ın sezona formda girmesini de ekleyince Bahçeşehir, evinde Colom’un istediği tempoyu elde ettiği her anda fark yaratıyor.
Fakat takımın Colom sonrasında takımın ikinci yaratıcısının Emir olması da diğer problemleri yanında getiriyor. Emir çok yetenekli bir oyuncu fakat en iyi döneminde bile uzun vadede güvenilmezdi. Üstelik işlerin sertleştiği her an geri adım atan bir oyuncu oldu.
İçeride: 10.6 sayı, 4.3 asist, %52.1 saha içi yüzde
Deplasman: 0.5 sayı, 1.5 asist, %11.1 saha içi yüzde
Takımın 2. yaratıcısı olan Emir’in iç saha ve deplasman performansları arasında böylesine bir fark var. Bu yüzden de zorlanıyorlar.
Playoff yarışında olan takımlara göre sezona iki adım daha iyi başladılar çünkü ellerinde Colom gibi bir faktör var ama daha fazlası için organizasyonda değişikliğe gitmeleri gerekiyor.
Gelecek beş maçları: Fenerbahçe (E), Türk Telekom (D), Büyükçekmece (E), Gaziantep (D), Anadolu Efes (E)
5- Sakarya Büyükşehir Basket (↑ 2)
Geçen yazıdaki sırası: 7. sıra
Lig derecesi: 3 galibiyet, 2 yenilgi
Sezon başında Sakarya’nın ligin başaltı takımlarından biri olacağını düşünmüştüm ama sezona felaket başlangıç şaşırttı. Avrupa’da kolay bir turu kaybeden Sakarya, ligde ise ilk iki maçını kaybetti. Arkasından da sezonun ilk “paralar ödenmiyor krizi” Sakarya’dan çıktı.
Fakat bu krizin çözülmesi sonrasında her şey en baştaki beklentiler düzeyine geri döndü. Ligde Efes, Gaziantep ve Bahçeşehir karşısında arka arkaya üç galibiyet geldi ve takım kendini gösterdi.
Ellerinde Douglas gibi takımın sayılarının %40.8’ini üreten bir lider, Landry Nnoko gibi dominant pivot ve Etou-Salumu gibi kendi rollerine uygun iki oyuncu var. Bunun yanında Alp ve Burak da sezona harika girdi. Özellikle Alp’te daha sadece beş hafta geçmesine rağmen gözle görülür bir gelişim var.
Her iki kupada da mücadele etmek onları yoracaktır fakat Bahçeşehir maçında aldıkları galibiyetin tarzı onların bu ligin sert takımlarından olacağını kanıtladı.
Önlerindeki beş maç daha kolay ve onları daha da yukarıda görebiliriz.
Gelecek beş maçları: Bay, TOFAŞ (E), Pınar Karşıyaka (D), İBB (E), Afyon (D)
4- Türk Telekom (↑ 4)
Geçen yazıdaki sırası: 8. sıra
Lig derecesi: 3 galibiyet, 2 yenilgi
Türk Telekom açısında özellikle savunma ve hücumda akıcılık açısından şüphelerim vardı ama açıkçası Ankara ekibi bu şüpheleri kırmayı başardı.
İlk beş haftada iyi oynadıkları Fenerbahçe ile son bölümde kazanabilecekleri Büyükçekmece’ye kaybettiler. Üstelik bütün bunlar olurken sistemin çarklarından biri olan Reggie Redding ve bence Gabriel’den daha fazlasını verebilecek olan Metin yoktu ya da hazır değildi.
Özellikle savunma performansları etkileyiciydi. Kazandıkları 3 maçta da rakiplerini 70’in altında tutmayı başardılar ve maç başına 69.6 sayı yiyerek ligin bu konuda en iyi 2. takımı olmayı başardılar. Bunun en büyük sebebi ise rakiplerini %42.4 saha içi (lig lideri) ve %28.6 (lig 2.’si) üçlük yüzdesinde tutmaları. Savunma konusunda sorunlu bir takım olmalarına rağmen şu ana kadar eforla bunu çok iyi kapattılar.
Hücumda ise topu en çok paylaşan takım onlar. Maç başına 20.4 asistle oynadılar ve takımda Landesberg dışındaki diğer bütün oyuncular sayılarını daha çok asist üzerinden buldu. Ellerinde Redding gibi 2. bir top yönlendirici yok iken bunu yapmaları daha da özel.
Ellerindeki yetenekli kadroyu böyle bir plana çevirmiş olmaları çok değerli ve kesinlikle 4 ile 9 arasındaki takımlar arasında öne çıkmış durumdalar.
Gelecek beş maçları: Anadolu Efes (D), Bahçeşehir (E), Bay, TOFAŞ (E), Karşıyaka (D)