by Eurohoops Team / info@eurohoops.net
Koçluk yapmanın en önemli yönlerinden birisi de işin psikoloji tarafı. Oyuncuları motive etmek ve tüm takımın tek hedefe konsantre olmasını sağlamak.
EuroLeague tarihinin en başarılı antrenörü Zeljko Obradovic de işin bu yönünü haliyle en iyi yapan insanlardan.
EuroLeague resmi sitesi için işin psikolojik boyutuyla alakalı bir yazı kaleme alan Zeljko Obradovic, oyuncularla iletişimini ve diğer faktörleri anlattı.
“Oyuncularımla muhatap olurken hatırlanması gereken önemli bir şey var: Hepimiz insanız. Onlara saygı göstermeye çalışıyorum. Birisi bana bu oyunculara koçluk yapma fırsatı verdi fakat ben de onlar gibi sadece bir insanım. Eğer hayatlarında bir problem varsa onlara yardım etmek için buradayım. Benim hayatımdaki en iyi arkadaşlarım oyuncularım. Birlikte çok fazla zaman geçiyoruz, daha farklı şekilde olması zaten imkansız.
Bu sebepten ötürü de oyuncularımı dinlemeyi ve onlarla saha içi veya saha dışı her konu hakkında sohbet etmeyi seviyorum. Oyuncuların çoğu genelde zeki olur ve soracak soruları vardır. Ben de bundan hoşlanıyorum. Bazen oyuncular sormak istediklerini takım arkadaşlarının önünde sormazlar. Bu sebepten benimle özel olarak konuşabilirler. Her yeni fikire açığım. Bu işin en iyi yolu bu.
Koç olarak oyuncuların belirli durumlarda nasıl reaksiyon vereceğini bilmek durumundasınız. Benchteyken oyuncuların nasıl olduğunu çözmek zorundasınız. Hepsinin. 12 ayrı karakter var ve hiç kimse bir duruma aynı tepkiyi veremez. Birisiyle daha sert konuşmak zorunda kalabilirsiniz, diğerinde ise biraz yumuşatabilirsiniz. Fakat en önemlisi, günün sonunda onlardan istediğim şeyin hem bireysel hem takım olarak daha iyi hale gelmeleri.
Bizim içimiz çok stresli bir iş. Oyuncular ve koçlar olarak çok çabuk düşünüp karar almalıyız. Bazen çizgiyi aştığımı biliyorum. Fakat bunu yaptığım zaman özür dileme konusunda da problem yaşamıyorum. Oyuncuya; “Tamam, yanlış bir adım attım veya doğru olmayan bir şey söyledim. Beni biliyorsun, bunu bilerek yapmadım. Sadece o anın momentumu o şekildeydi. Özür dilerim.”
Bunu değiştirmeyeceğim, çünkü her maçta yoğun duygular yaşanır ve her şeyi kontrol etmek imkansızdır. Ben sadece işimi en iyi şekilde yapmak, takımıma yardımcı olmak istiyorum. Bazen oyuncuma dokunmak veya agresif olmak zorunda kalabiliyorum. Bazı insanlar “Wow!” şeklinde bir tepki verebilir fakat bu benimle oyuncum arasındadır ve ikimizde bunun neden yaşandığını biliriz.
Oyuncularım benim karakterimi bilir. Direkt konuşur ve onlardan her maç ve idmanda %100’lerini vermelerini isterim. Bunu yapmamanın bir gerekçesi olamaz. Eğer birisi %100’ünü vermiyorsa ben de ona karşı çok net olurum.
Sahada %100’ünüzü vermenin yolu sadece fiziksel değil aynı zamanda zihinseldir. Tüm oyuncularınızın hemfikir olmasını istersiniz çünkü günün sonunda her şey onlara ve onların maçta verdikleri reaksiyonlara bağlıdır. Maç esnasında benim de konsantrasyonum %100 olmak zorunda. Eğer konsantre değilsem takım için problem var demektir. Bu yüzden ben de kendimi bu şekilde hazırlıyor ve her an en iyi çözümü anlamaya çalışıyorum. Tabii her maçın her saniyesinde bunu yapmanın imkanı yok ama yine de deniyorum. Oyuncular için de geçerli, onlar da sürekli konsantre olmak zorunda.
Bu arada işimin diğer önemli parçalarından birisi de oyuncularımı baskıdan uzak tutmaya çalışmak. Bilhassa kritik maçlarda belirli şeylerle oyuncularımı rahatlatmaya çalışıyorum. Rahat olmaları ve basketbol oynamanın hayatları boyunca yapıp keyif alacakları bir şey olduğunu unutmamaları gerekiyor
Fakat bazen onlara ciddi olmalarını da hatırlatmak gerekiyor. Mesela bu sezon öncesi Zadar’daki hazırlık turnuvasında bir maçın ilk dakikalarında benche dönüp: “Şimdi ne yapmalıyım? 5 oyuncunun tamamını da değiştirmeli miyim? Çünkü bunu hak ediyorlar!” dedim. Çünkü yeterli konsantrasyonları yoktu. Bu tip durumlar yaşandığında koçun reaksiyon vermesi gerekiyor çünkü takımdaki herkesin 40 dakika boyunca konsantrasyona sahip olması lazım.
Herkes konsantre olsa dahi basketbol hatalar oyunu. Her idmanda veya her maçta bolca hatalar yapacaksınız. Herkesin ‘harika oynadığınızı’ düşündüğü bir maçta bile kötü şeyler bulunabilir. Oyuncuların hatalarını kabul etmesi her zaman kolay olan bir şey değil. Molalarda, idmanlarda onlarla yapılan hatalar hakkında konuşursanız size güvenirler ama yine de ufak şüpheleri olabilir. “Tamam, doğru ama…”. Bu ‘ama’ kısmını düzeltmenin en iyi yolu videodur. Bırakın hatalarını kendileri görsünler.
Hata olduğu zaman bunun neden olduğunu öğrenmek ve bir daha yaşanmaması için onlara yardımcı olmak isterim. Tek hata -ki bu son derece normal – ile o hatanın sürekli tekrarlanması arasında farklılık var. Bu sebeple oyuncuların aynı hatayı iki kez yapmayacaklarını onlara aktarmalısınız. Bu yaşanmamalı. Bu sebepten maç esnasında genelde bench oyuncularıyla konuşurum, sahadakilerle değil. Çünkü sahaya girdiklerinde aynı hataları yapmamaları konusunda onları hazırlarım.
Her şeyin ötesinde aşılmaması gereken bir çizgi var: Bencillik. Kendi adına güzel şeyler yapmak isteyen bir oyuncu aynı zamanda takımının iyiliği için de yapmalı. Eğer bir oyuncunun bencilliğini görürsem anında reaksiyon veririm: Onu ya oyundan alırım ya da idmanı durdururum. Benim takımındaki herkes, bencil olmanın imkansız olduğunu bilmeli.
Bu konuda çok net olduğumu düşünüyorum. Her sezon başında oyuncularla oturur ve onlara: “Arkadaşlar, burada bazı kurallarımız var. Takım olmalı, her zaman hemfikir olmalıyız. Her zaman. Eğer bununla ilgili bir problemi olan varsa kapı orada. Şimdi çıkabilir” derim. Çok basit gözükebilir ama çok kritiktir.
Elbette oyuncuların kişisel tutkuları olması da çok önemli. İyi oyuncular olmak, bolca sayı atmak ve sahada her şeyi yapabilmek istiyorlar. Bu çok normal ve biz de aç ve hırslı oyuncuları kadroda istiyoruz. Fakat hırslı olmak ile bencil olmak arasında aşılmaması gereken bir çizgi var. Soru şu: “Neden basketbol oynuyorsunuz?” Cevap her zaman takım için olmalı. Her zaman takım için.”
Bu çevirinin tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.
Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!