By Utkan Şahin/ info@eurohoops.net
Tahincioğlu Basketbol Süper Ligi’nde ilk yarısı geçtiğimiz hafta sonu oynanan maçlarla birlikte geride kaldı.
Açıkçası geçtiğimiz sezonlara göre ligde basketbol kalitesi çok yüksek değildi ama buna rağmen geride kalan 14 haftada birçok oyuncu lige damgasını vurdu.
Ligin ara vermesinden fırsat bulan Eurohoops Fırın, her yıl olduğu gibi yine sezon ödüllerini dağıttı.
Not: Bu ödüller gelecek için bir tahmin değil, şu ana kadar gösterilen performansların sonuçlarıdır. Ayrıca ilk beşler oluşturulurken takım başarısı da dikkate alınmıştır.
Sezonun İlk Yarısının Üçüncü Beşi
- Diante Garrett (TOFAŞ) 13 maç 14.3 sayı, 3.3 ribaund, 6.0 asist: TOFAŞ için belki ligin ilk yarısı beklendiği kadar iyi geçmedi. Özellikle savunmadaki problemleri takımı çok aşağıya çekti ama Garrett benim beklediğimden takıma daha iyi adapte oldu. Avrupa kariyerinde daha çok birebir üzerinden sayı üretme özelliğiyle öne çıkan Amerikalı oyuncu, Bursa’da ise 6.0 asist ortalama tutturdu ve ligde 3. sırada yer alıyor. Bunun yanında sayı yükünü de çeken Garrett, ayrıca ligde clutch-time’da en başarılı kısalardan biri.
- Kenny Hayes (Arel Üniversitesi Büyükçekmece) 12 maç 19.5 sayı, 1.8 ribaund, 4.7 asist: Sezon başında düşme hattında olmasına kesin gözüyle bakılan Büyükçekmece, ligin ilk yarısını playoff’un bir maç uzağında kapattıysa bunda Devin Williams ile birlikte Hayes’in payı çok büyük. Tecrübesiyle takıma liderlik yapan Amerikalı oyuncu, özellikle sakatlıktan döndükten sonra inanılmaz bir forma giydi. Son 6 maçta Büyükçekmece’nin 3 galibiyet almasını sağlayan Hayes, kazanılan 3 maçta %43.8 saha içi yüzdeyle 28.6 sayı ortalama tutturdu. Üstelik son maçtaki performansıyla Türkiye Kupası’nın kaderini değiştirdi.
- Nikola Kalinic (Fenerbahçe Beko) 9 maç 11.2 yı, 4.2 ribaund, 4.0 asist: Zeljko Obradovic ligde genellikle rotasyonu çok geniş kullanıyor ve Fenerbahçeli bir oyuncunun bir maçta kolay kolay 30 dakika süreler aldığını görmüyoruz. Fakat Nikola Kalinic bunun istisnası. Sırp forvet, özellikle Fenerbahçe için sert geçen Efes ve Telekom maçlarında takımın en güvendiği isimlerinden biri olmayı başardı. 4.0 asist ortalamasından da gördüğümüz gibi Kalinic, bu sezon oyun içerisinde çeşitlilik açısında da kariyerinin zirvesini yaşıyor. Fenerbahçe lig lideriyse bunda Kalinic’in emeği büyük.
- Nigel Hayes (Galatasaray Odeabank) 14 maç 12.1 sayı, 5.3 ribaund, 1.8 asist: Yaz döneminde Galatasaray‘ın en heyecan verici transferlerinden biri olan Hayes, takımın yükselişiyle birlikte kendisini de yukarı çıkardı. Ligin ilk yarısının sonuna doğru istikrarsız görüntüsünden kurtulan Hayes, son 4 maçta 17.0 sayı, 7.0 ribaund ortalama tutturdu. Şut yüzdesi konusunda da dikkat çeken Hayes, ilk yarıyı %50.2 ikilik, %40.8 üçlük yüzdesiyle tamamladı.
- Tonye Jekiri (Gaziantep) 14 maç 11.6 sayı, 10.5 ribaund, 1.5 asist: Sezon başında Tonye Jekiri’nin bu sezona damga vuracak oyunculardan birisi olmasını bekliyorduk fakat o bu beklentilerin de üstüne çıktı. Pota altında inanılmaz bir alan kaplayan Nijeryalı pivot, Gaziantep’i ligin en iyi savunma takımı haline getirdi. Bunun Gaziantep için anlamı çok büyük çünkü yetenek tavanı kısıtlı bir takım ancak savunması sayesinde yarıyı playoff potasında kapatabilirdi. 24 yaşındaki pivot, savunma ratinginde 100.4 ile ligde 4. sırayı yer alıyor. Daha da önemlisi savunmayı atletizmden çok fiziği ve savunma bilgisiyle yapması. Gelecek sezon onu Avrupa’da daha iyi bir takımda görebiliriz.
Sezonun İlk Yarısının İkinci Beşi
- Quino Colom (Bahçeşehir Basket) 13 maç 18.3 sayı, 3.2 ribaund, 6.1 asist: Sezonun ilk beş haftasındaki Colom’un sezonu MVP’i bitireceğinden emindik fakat o seviyede devam edemedi. Yanlış anlamayın, hala etkileyici istatistiklere sahip ve ligde izlemesi en zevkli oyunculardan biri fakat hem sezon içerisinde şut yüzdesi düştü hem de ondan daha iyi bir isim var. Üstelik Bahçeşehir, deplasmanda bu sezon hiç kazanamayan tek takım ve o deplasmanlarda 14.4 sayı ortalamayla oynuyor. Bu oldukça düşündürücü. Yine de ligin en çok sayı üreten (sayı+asist) oyuncusu hala o.
- Jason Rich (Beşiktaş Sompo Japan) 11 maç 12.9 sayı, 3.0 asist, 2.1 ribaund: Ondan daha iyi istatistiklere sahip birçok oyuncu var fakat takımın kaderini değiştiren oyuncu anlamında onun kadar iyisi çok az var. Sezon başladıktan sonra takıma katılan Rich, kısa rotasyonunda lidere ihtiyacı olan takıma cuk diye oturdu. Kritik anlarda takımın taşıyıcısı da olan Rich, yetenek tavanı bu kadar düşük olan bir takımın ligin ilk yarısını playoff’ta tamamlamasını sağladı. Takımın sayılarının %28.9’ünü yarattığını düşünürsek de o olmasaydı bu hiç mümkün değildi. Clutch time’da ligin en etkili oyuncularından biri olan tecrübeli oyuncu, Efes maçında yaptıklarıyla da bunu kanıtladı.
- Aaron Harrison (Galatasaray) 14 maç 14.4 sayı, 3.0 ribaund, 3.3 asist: NBA geçmişi olsa da Aaron Harrison yaz döneminde Galatasaray‘ın en iyi transferi olarak gözükmüyordu. Hem Webster hem de Hayes’tan beklentiler daha yüksekti ancak sezon başlamasıyla birlikte Harrison bu iki oyuncunun da önüne geçti. Sadece 3 maçta tek haneli sayıda kalan Harrison, takımının en istikrarlı oyuncusu olurken 14.4 sayı ortalamasını %46.8 ikilik, %42.3 üçlük yüzdesiyle tutturdu. Takımın kısa alanda lideri haline gelen Amerikalı forvet, Fenerbahçe derbisinde ilk yarının en etkileyici performanslarından birini sundu. Harrison Avrupa kültürüne belki hala tam olarak adapte olamadı ama açıkçası yaptığı başlangıç gelecek için oldukça tatmin edici.
- Jeremy Evans (Darüşşafaka Tekfen) 12 maç 11.5 sayı, 8.5 ribaund, 1.4 blok: Açıkçası daha önceki Avrupa deneyimi ve NBA’deki basketbolunu düşününce Jeremy Evans’ın iyi bir transfer olduğunu düşünmüyordum fakat sezon içerisinde yanıldım. Avrupa’da hem çemberi koruyabilen hem de savunma sonrasında kısanın karşısında kalabilen çok fazla uzun yok ve Evans, devamlılık ve konsantrasyon konusunda problem yaşasa da bu ikisini de yapabiliyor. Savunma ratinginde 102.5 ile takım lideri de o. Üstelik Evans sezon başında hücumda çok fazla opsiyon olamasa da son dönemde bu konuda atılım yaptı. Son dört maçta 14.0 sayı, 11.7 ribaund ortalamaları da bunun göstergesi.
- Devin Williams (Arel Üniversitesi Büyükçekmece) 14 maç 18.8 sayı, 12.5 ribaud, 2.1 asist: Transfer döneminde pek bilinmese de hazırlık maçlarında ilginç bir oyuncu olduğunu gösteren Devin Williams, geride kalan ilk yarıda şov yaptı. Williams’ın ligde sayı krallığında 5. sırada, ribaund krallığında ise ilk sırada olması bunun en büyük göstergesi. Üstelik onun performansı sayesinde Büyükçekmece, ilk yarıyı 9. sırada tamamladı. Bu sırada o takımının sayılarının %29.8’ini üretti ve ligde bu konuda ilk 10’da yer alan tek uzun o. O zaman niye ilk beşte yer almıyor diye düşünebilirsiniz. Birinci ilk beşte çok iyi bir tercihimiz var. İkincisi Williams ligde istatistik “kasmaya” en yatkın oyuncu. Açıkçası bu durumda onu ikinci sıraya attı. Üzgünüm Williams!
Sezonun İlk Yarısının İlk Beşi
- Vasilije Micic (Anadolu Efes) 12 maç 13.3 sayı, 6.7 asist, 2.3 ribaund: Anadolu Efes ile ligimize geri dönen Vasilije Micic, kariyerinin patlama yılını yaşıyor. Alt yaş gruplarında önemli bir potansiyel olan Sırp yıldız, Bursa ve Kaunas’ta geçirdiği sezonlardan sonra en üst seviyeye çıktı. Aslında onun burada liderliği eline almasını kimse beklemiyordu ama Micic, Larkin’in kötü başladığı sezonda liderliği ele aldı ve hücumun bir numaralı yaratıcısı haline geldi. 6.7 asist ortalamasıyla lig lideri olan Micic, oynadığı maçlarda Efes‘in sayılarının %26.8’ini üretti. Maç başına 12.9 sayı üreten Micic, %61.5 ikilik, %42.8 üçlük yüzdesiyle bunu başardı. Ligde Dunston ile birlikte Efes‘in değişilmez yabancılarından oldu. Ondan daha iyisi bu sezon yok!
- Sylven Landesberg (Türk Telekom) 14 maç 21.3 sayı, 3.4 ribaund, 2.2 asist: İspanya’dan büyük bir beklentiyle gelen Landesberg, özellikle Kasım ayıyla birlikte bu beklentileri fazlasıyla karşıladı. Bu Türk Telekom için çok önemli çünkü Dudley sonrasında Telekom hep hayal kırıklığına uğradı ve Landesberg bu hayal kırıklığı serisini bozan oyuncu oldu. 14 maçta 21.3 sayı ortalamasıyla ligin sayı kralı olan Landesberg, üstelik bunu %55.5 ikilik, %46.6 üçlük yüzdesiyle başardı. Amerikalı oyuncu, her maçta çift haneli sayı üretirken onun bu istikrarlı performansı sayesinde Telekom ilk yarıyı ilk dörtte tamamladı.
- Sammy Mejia (TOFAŞ) 13 maç 16.8 sayı, 4.0 ribaund, 3.3 asist: Bir gün bu ligden ayrıldığı zaman onu çok özleyeceğiz. Açıkçası TOFAŞ için çok harika bir sezon olmuyor. Üstelik Mejia’nın ismini basında çok fazla duymuyoruz ama onun standartları o kadar yüksek ki onu ilk beşten başka bir yere yerleştirmemiz hiç mümkün değil. Bu sezon 16.8 sayı ortalamasıyla Türkiye kariyerinin en yüksek ortalamasını tutturan 35 yaşındaki oyuncu, bu her zaman olduğu gibi oldukça verimli yüzdelerle başardı. (61.8 ikilik, %42.5 üçlük) Mejia ayrıca 2.1 top çalma ortalamasıyla lig lideri durumunda yer alıyor. TOFAŞ bu kadar problem yaşamasına rağmen ligde ilk dört sıradaysa ona çok şey borçlu!
- Jan Vesely (Fenerbahçe Beko) 9 maç 13.2 sayı, 6.5 ribaund, 1.8 asist: Jan Vesely, bu sezon tüm Avrupa’da en formda oyuncu olabilir. Kariyerinin en iyi dönemini yaşayan Çek yıldız, Avrupa kıtasının çok üstünde bir oyuncu haline geldi. Bu kıtaya ilk geldiğinde sadece atletizm temelli bir oyun sergileyen Vesely, şimdi ise hücumda top dağıtabilen bir pas kanalı bile oldu ve açıkçası onu bu haliyle durdurmak hiç kolay değil. Fenerbahçe bu ligin en güçlü kadrosu ve bu yüzden Obradovic istediği gibi rotasyon yapabiliyor fakat takımın birçok yıldızı arasında sadece Vesely yok iken Fenerbahçe eksiye düşüyor. Bu da Vesely’in bu takımın kalbi olduğunun en büyük göstergesi.
- Assem Marei (Pınar Karşıyaka) 14 maç 18.5 sayı, 11.0 ribaund, 1.7 asist: Özür dilerim, Assem Marei konusunda hiç alçak gönüllü olamayacağım. Yaz döneminde Mısırlı pivot buraya geldiğinde sezonun en iyi transferlerinden biri olduğunu düşünüyordum. Geldiğimiz noktada bütçeye göre yapılan en iyi transfer olduğu kesinlikle ortaya çıktı. Mısırlı pivot; oyun aklı, ribaund yeteneği ve post-up’ıyla şu ana kadar harika bir performans sergiledi. Açıkçası Fenerbahçe deplasmanında gösterdiği performans onun ne kadar özel bir oyuncu olduğunun kanıtıydı. Bunu 29 sayı attığı için söylemiyorum. Avrupa’nın en iyi savunmalarından birine karşı her savunma hamlesine başka şekilde cevap verebildiği için söylüyorum. Karşıyaka belki ilk yarıyı ilk 8’te bitiremedi ama Marei olmasaydı bence playoff yarışında isimlerinin geçme şansı hiç yoktu. Tüm ligde sahada olduğu anlarda en çok fark yaratan oyuncu olması da bunun en büyük kanıtı.
Sezon İlk Yarısının Bireysel Ödülleri
Sezonun İlk Yarısının MVP’si:
Sylven Landesberg (Türk Telekom) 14 maç 21.3 sayı, 3.4 ribaund, 2.2 asist
İki yıl önce Jordan Theodore, geçen sezon da Sammy Mejia’ya sezonun bu zamanında ödülü verirken hiç zorlanmamıştım. Bu sezon ise o kadar rahat olmadı.
Çok daha fazla aday var ve açıkçası adaylar arasında da fark o kadar fazla değil. Bu yüzden biraz düşündüm ve Eurohoops editörlerinin de fikirlerini aldım. En sonunda oy birliğiyle ödülü Landesberg’e vermeye karar verdik.
Bunun en büyük sebebi ise Telekom’un ligi 4. sırada bitirmesi. Telekom yetenek tavanı yüksek bir takım ama aynı zamanda kadronun içerisinde birçok problem olduğu da aşikar. Bu yüzden bu takım her iki noktaya da gidebilirdi. Üstelik Telekom’un yakın geçmişinin pek parlak olmadığını da düşünürsek bu gidişatın aşağıya doğru olması da kimseyi şaşırtmazdı fakat Telekom iyi bir performansla ligi ilk dörtte tamamladı. Telekom bunu başardıysa takımın sürükleyicisi olarak Landesberg’in emeği büyük. Takımın kazandığı maçlarda 24.8 sayı ortalamayla oynarken kaybettiği maçlarda ise 16.0 sayı ortalamasında kaldı. Ayrıca şut yüzdesi olarak da dramatik bir fark var.
Diğer bir sebebi ise Landesberg’in kısa skorer olarak verimliliği. Yukarıda yüzdelerini sizler için yazdım. Üstelik bunu yaparken ligde asist üzerinden en çok sayı üreten oyuncu oydu. Günümüz basketbolunda bu çok değerli.
Landesberg hem bireysel olarak hem de takımını çıkarttığı seviye açısından şu ana kadar çok başarılı geldi ve MVP ödülünü ona vermek en doğrusu olacak.
Maccabi‘nın ona yaptığı yatırıma rağmen bir türlü EuroLeague seviyesinde elit bir oyuncu olamadı. İsrail’den ayrıldıktan sonra İspanya’da unutulmaz bir sezon geçirdi. Bu sezon Türkiye’de de kendisini yine kanıtladı. Sanırım bu iki sezondan sonra sıradaki durak tekrar EuroLeague olacak!
Sezonun İlk Yarısının Takımı:
Gaziantep Basketbol
Hazırlık maçlarında bize izlettikleri basketbol ile ligin sert takımlarından biri olacaklarını göstermişlerdi ama açıkçası yetenek tavanı bu kadar düşük bir takımın bunu ilk yarı boyunca sürdürmesi bana hiç kolay gelmiyordu.
Gaziantep’e baktığımız zaman yarı saha hücumunda yaratıcı oyuncusu çok az olduğunu ilk bakışta görebiliyoruz. Üstelik hazırlık dönemini muhteşem geçiren McKissic, sezon içerisinde o kısa skorer sorumluluğunu da aynı seviyede devam ettiremedi. Bunun yanında takımın diğer üç önemli kısası ilk yarı boyunca önemli sakatlıklar yaşadı ve günün sonunda yetenek seviyesi bu kadar düşük olan bir takımın ilk yarıyı ilk sekizde bitirmesi hiç mantıklı gözükmüyordu.
Fakat onlar bunu başardılar. Arkalarında Bahçeşehir, Karşıyaka, Darüşşafaka gibi takımları bırakarak sezonun ilk yarısını 7. sırada tamamladılar ve Türkiye Kupası vizesi almayı başardılar. Bunun en büyük sebepleri ise yaptıkları savunma ve iç sahadaki performansları! Ligin açık ara en az sayı yiyen takımı olan Antep, sertlikleriyle rakiplerini bıktırmayı başarırken iç sahada da sadece 2 maç kaybetti.
Yaşadıkları zorluklara baktığımız zaman kesinlikle ilk yarının en iyi takımı onlar ve oyunculardan teknik kadroya bir tebriği hak ediyorlar.
Üstelik geçen sezon büyük hayallere karşılık yaşadıkları hayal kırıklığından sonra bu sezon daha az hayal ile daha fazla başarılı olmaları da basketbol için oldukça güzel bir hikaye!
Sezonun İlk Yarısının Koçu:
Dusko Ivanovic (Beşiktaş Sompo Japan)
Sezon başında Beşiktaş Sompo Japan’ın playoff yapması beklenmiyordu ama geldiğimiz noktada siyah-beyazlı ekip, ilk yarıyı 6. sırada tamamlamayı başardı.
Kadrosunu Eylül başında kuran dolasıyla beş benzemez bir kadronun bunu başarması ancak çok iyi bir koç performansıyla mümkün olabilirdi. Dusko Ivanovic bunu başardı.
Ivanovic bize mükemmel bir basketbol izletmedi. Zaten elindeki kadroyla bunu başarması pek de mümkün değildi. Fakat anlık çözümler üretecek şekilde davranarak takımının kazanan bir takım olmasını sağladı. Bazı yabancılardan katkı alamadığı zaman yerlileri kullandı, yabancı rotasyonunu maç maç çok iyi ayarladı ve sonuç olarak Beşiktaş ilk yarıyı beklenenin üstünde tamamladı.
Bunu başarmasının en büyük sebebi ise Beşiktaşlı oyuncuların oyuncu içi disiplinini hiç kaybetmemesi oldu. Beşiktaş yetenek seviyesi yetmediği için maçlar kaybetti ama oyuncuların sezon ilk yarısında konsantrasyon açısından maçtan kopuk oynadığı çok az gördük ve bu sayede Beşiktaş en azından ligin iyi savunma takımlarından biri olmayı başardı.
Beklentiler ve takımın tavanı açısından Ivanovic, kesinlikle sezonun ilk yarısının en iyisiydi.
Sezonun İlk Yarısının En Çok Gelişim Gösteren Oyuncusu:
Berk Uğurlu (Pınar Karşıyaka) 11 maç 10.3 sayı, 4.0 asist, 2.7 ribaund
Berk Uğurlu’nun Karşıyaka tercihi kariyerini kurtarmış olabilir.
Karşıyaka’ya ilk gittiği zaman Berk için önceliğin oyun içi gelişiminden çok, özgüven olarak kendini toparlanması olduğundan bahsetmiştim. Berk, o zaman belki muhteşem bir sezon geçirmedi ama özgüvenini toparlamayı başardı. Bunu özellikle PAOK deplasmanında son çeyrek ortaya koyduğu performansla çok iyi gördük.
Bu sezon ise ileriye doğru adım atma zamanıydı ve Berk bunu da başardı. 22 yaşındaki guard, bir önceki yıla göre sayı ortalamasını 2.2 sayı, asist ortalamasını 1.0 asist ve verimlilik ortalamasını ise 5.0 artırmayı başardı.
Daha da önemlisi üçlük yüzdesiydi. Bu sezon maç başına 2 üçlük deneyen Berk, %50 üçlük yüzdesi tutturdu ve kariyeri için çok önemli bir adım attı. Şu anda ligin en iyi yerlilerinden biri o ve gelecek sezon onu daha yüksek bir seviyede izleyebiliriz.
Sezonun İlk Yarısının Genç Oyuncusu:
Alp Karahan (Sakarya BŞB) 13 maç 7.7 sayı, 1.6 ribaund, 1.3 asist
Geçen sezon Karşıyaka’da yaşadığı hayal kırıklığından sonra Alp Karahan, kendisini kiralık olarak gittiği Sakarya’da buldu.
İlk önce sezona playoff hedefiyle başlayan Sakarya’da önemli bir rotasyon oyuncusu olmayı başaran Alp, yıldızlar takımdan gittikten sonra da iyi performansını devam ettirdi ve şu anda 21 yaşından küçük olan oyuncular arasında ligde en yüksek sayı ortalamasına sahip oyuncu. Açıkçası Sakarya’nın sezon içerisinde yaşadığı değişimin doğru olduğunu düşünmesem de Alp için şu ana kadar iyi bir sınav oldu.
Sezonun ilk bölümünde daha çok bir bitirici olarak sahada kendine yer bulan Alp, Sakarya’daki değişimle birlikte topu daha fazla yere vuran bir oyuncu oldu ve bu onun gelişimi için önemli. Üstelik savunmasında da geçen sezona göre büyük bir adım attı. Bu iki konuda attığı adımlar hala yeterli değil ama onun açısından ilk adımların gelmesi çok önemli.
Alp, kendini geliştirirken iyi yaptığı şeyleri de unutmadı ve maç başına 2.1 üçlük isabetini %50 üçlük yüzdesiyle tutturdu. Ligde 2.0 üçlük isabetiyle oynayan oyuncular arasında en yüksek yüzdeyle oynayan oyuncu o.
All-Star seçilerek Alp ilk ödülünü aldı ama biz ona bir de bu ödülü verelim.
Sezonun İlk Yarısının Savunmacısı:
Tonye Jekiri (Gaziantep) 14 maç 11.6 sayı, 10.5 ribaund, 1.5 asist
Yaz döneminde onun için bu cümleyi yazmıştım ve ilk yarı sonunda Jekiri, ödülün en büyük adayı olduğunu herkese kanıtladı.
Aslında bu çok bir tahmin değildi, onun yıllar içerisindeki gelişimini gören herkes büyük bir ivmeyle üst tarafa doğru geldiğini görmüştü ve Jekiri, şimdi de oynadığı en üst seviyede bunu gösterdi.
24 yaşındaki pivot, ayak hızı ve savunma sezgisiyle özel bir savunmacı.
Bu tarz uzunlardan genel alışkanlık önüne gelen her şeye zıplayan bir oyuncu olması beklenir. O ise böyle bir oyuncu değil. 0.8 blok ortalaması da bunun en iyi göstergesi. – ligde 11. sırada –
Peki günümüz basketbolunda blok sayısı savunma için (!) bu kadar önemliyken Jekiri, nasıl iyi bir savunmacı olabiliyor? Bir kere o fizikle ayaklarının yere sağlam basması sayesinde Nijeryalı oyuncu çok fazla yer kaplıyor. Bunun yanında savunma sezgileri de çok kuvvetli ve özellikle birebir savunmada rakiplerine büyük sorun yaratıyor. Gaziantep bu sezon ligin en iyi savunma takımı ve bunu başardılarsa Jekiri sayesinde yaptılar.
Açıkçası bu kadar özel bir savunmacıyı bence ileride kesinlikle EuroLeague’de izleyeceğiz.
Sezonun İlk Yarısının Çaylağı:
Devin Williams (Arel Üniversitesi Büyükçekmece) 14 maç 18.8 sayı, 12.5 ribaud, 2.1 asist
Assem Marei, Quino Colom, Sylven Landesberg gibi oyuncuları da ilk kez bu ligde izliyoruz ancak bu isimler daha önce Avrupa’da oynadı. Fakat Devin Williams’ı ilk kez Avrupa’da izliyoruz ve ilk yarıda yaptıklarıyla beraber ödülü ona vermek bana daha makul geldi.
Oyununda problemler olsa da bu kıtaya ilk kez gelen birisi için inanılmaz istatistikler tutturdu. Eksiklerini ileride konuşabiliriz ama şu aşamada ödülü ona vermek en doğrusu!
Sezonun İlk Yarısının Hayalkırıklığı:
Jaka Klobucar (Galatasaray) 8 maç 6.3 sayı, 4.3 asist, 2.2 ribaund
Sezon başında Galatasaray‘ın kurduğu genç ve potansiyelli kadroya Jaka Klobucar eklemesi oldukça mantıklı gözüküyordu.
2006’da İzmir’de oynanan U-20 Avrupa Şampiyonası’nın en ilgi çekici oyuncularından Jaka, kariyeri boyunca o seviyeye çıkamasa da İBB’de geçirdiği sezonlar ve forvetten oyunu yönetebilmesi düşünülünce Galatasaray için çok uyumlu bir parçaydı.
Sezona çok kötü başlayan Jaka, onun için çizilen rolde sürekli eksi yazdı. Jaka, oyun kurgusunda ona ihtiyacı olan Ertuğrul Erdoğan’ı çaresiz bıraktı. Galatasaray o sahadayken bir yandan onun verdiği zararlarla mücadele ederken diğer yandan da kadroda başka böyle bir oyuncu olmadığı için de ona muhtaç durumdaydı. Üstelik takım 6. yabancısı Marko Arapovic’in de sakatlığı sebebiyle haftada 2 maç oynayamaması bu problemi Galatasaray adına daha büyüttü.
Galatasaray bu yüzden sezon başını sallantı da geçirirken Arapovic’in problemin çözülmesiyle birlikte Galatasaray Jaka’yı saha dışına gönderdi. Rotasyondan düşen Sloven oyuncu, ilk yarıda sadece 8 maça çıkabildi.
Sezon içerisinde onun standart performansları bile Galatasaray’ın hücumunu yukarı çekti fakat Jaka o standarta bile çok az ulaşabildi. Bu yüzden hayal kırıklığı ödülü ona gidiyor.