By Panos Katsiroumpas/ info@eurohoops.net
Mercek Altında köşemiz Top 16’nın 12.haftasını incelemeye Olympiakos’un Yunanistan’da Efes‘le oynadığı önemli maçtan başlıyor.
Basketbol mucizelerinden konuşacak olursak en önemli 2 guardından (Spanoulis ve Sloukas) ve yaratıcısından yoksun Olympiakos,Efes karşısında çok önemli bir galibiyet alarak bunlardan birini gerçekleştirdi. Bu iki eksiğe rağmen Olympiakos post ve hızlı hücumlarda oldukça iyi gözüktü. Bununla birlikte her fırsatta iyi dağıtıma ihtiyaç duydular.
2 takımın da savunmadaki stratejisi birbirinden farklıydı. Olympiakos her perdelemeden sonra adam değişmeyi ve Heurtel – Draper ikilisinin hem üretimlerini hem de penetrelerink sınırlandırmayı tercih etti. Bu oldukça verimli bir plandı. Heurtel ve Draper ikilisi 6 sayı atarken Fransız yıldız bu sayıların 3’ünü hızlı hücümda kaydetti. 40 dakikada Kırmızılar 5’e 5 oyunda sadece bu ikiliye sadece 3 sayı şansı verdi.
Bu savunma planı bazı riskler de içeriyordu. Efes bir çok kez boyalı alanda ters eşleşmeler yakaladı ve maçın başlarında bunları hep cezalandırdı. Boyalı alandan sayılar buldular ya da içeriden pozisyonlar yarattılar çünkü yardım genelde zayıf taraftan geldi. Efes 3 çeyrek boyunca zayıf taraftan güzel pas dağıtımı yaptı, Janning, Birkan Batuk ve Perperoglou için boş şutlar hazırladı.
Eğer bir takım savunmada adam değişimlerini ikili sıkıştırmalarla savunmayı tercih ediyorsa rotasyonun çok agresif olması ve rakibe daha zor sayı bulma şansı vermeli ya da top kaybına zorlamalı. Maç devam ettikçe Olympiakos daha hızlandı ve ikili sıkıştırmalarda daha agresif oldu. Sert savunma ve rotasyonlar galip gelmelerinin sebeplerinden biriydi. When a team is defending with switches the double teams and the rotations must be very attacking in order to force more difficult executions or turnovers to your opponents. As the game proceed Olympiacos became more quick and more attacking in the double teams, the hedge out defenses and the rotations and this was one reason of their win
Bir başka sebep ise arka alan oyuncuların tüm maçı oynama tarzları… Posttan istikrarlı bir skor tehdidi olmaması ve hızlı hücumların kontrol altında tutulması yüzünden Olympiakos’un guardlarının hücum etmesine ihtiyacı vardı. Mantzaris ve Lafayette öne çıktılar ve Mantzaris’in hücumu yönlendirmeyeceğini, Lafayette’in de penetre etmeyeceğini düşünüp adam değişmeyip boş alan bırakan Efes savunmasına hücum ettiler.
Her ikisi de Efes savunmasının etkili olamadığı noktalardan faydalandılar. Mantzaris ve Lafayette penetre ettiler ve her fırsatta Türk ekibinin savunma planına zarar verdiler. Ayrıca Lojeski 2 numaralı (şutör guard) pozisyonda (kendi alışık olduğu zayıf taraf pozisyonunda değil) oynadı , üretim kısmında oldukça etkiliydi, kanatlardan perdeler aldı ve paslarıyla Türk savunmasını yıprattı.
Ve tüm bunların sonucu inanılmazdı. Olympiakos adına bu 3 oyuncu toplamda 35 sayı attı ve Oly’nin 19 asistinin 16’sını yaptılar. Spanoulis ve Sloukas‘ın yokluğunda kimse Olympiakos guardlarından böyle bir istatistik beklemiyordu.
30 dakika boyunca Olympiakos posttan istikrarlı bir oyun oynayamadı, hızlı hücumlara çıkamadı, serbest atış çizgisinden %50’nin altında attı ve yayın gerisinden %25’in altında attı. Tüm bunlara rağmen Kırmızılar hala maçın içindeydi ve bu da bir basketbol mucizesiydi.
4.çeyrekte Olympiakos alıştığı tepmoyu buldu ve hücumda yardımlaşmaya başladı ama tüm bunlar en parlak Yunan yeteneklerinden Ioannis Papapetrou ile başladı. Papapetrou hücumda çok hareketli ve klas bir oyun sergiledi. Yayın gerisinden tehlikeliydi, posttan bir tehdit oluşturdu ve dribling üzerinden pas dağıttı, Lafayette de perdelerden sonra kritik üçlükler attı ve Kırmızılar da topu güzel dolaştırdıktan sonra Printezis ve Lojeski’yle zayıf taraftan kritik basketler buldu. Bu galibiyet kesinlikle Olympiakos için çok değerliydi, bu sayede oyuncular güven ve momentum kazandılar!