by Justin Thomas / Çeviri: Utkan Şahin
Bu çevirinin tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.
Bu yazı ilk olarak 17 Mart 2017 tarihinde fadeawayworld’de yayınlanmış ve uyarlanarak çevrilmiştir.
Dünyanın en iyi ligi olan NBA’de tarih boyunca sayısız süper yıldız bu seçkin ligde yer aldı.
NBA tarihi Michael Jordan, Magic Johnson, Kareem Abdul-Jabbar, Kobe Bryant, Tim Duncan, Shaquille O’Neal, LeBron James, Larry Bird, Wilt Chamberlain ve Hakeem Olajuwon gibi oyuncuların sanatına tanıklık etti. Bu oyuncuların hepsi, şampiyonluğun tadına baktılar. Yarış hep zorluydu ve farklı takımlar farklı sezonlarda başarıya ulaştı.
Maalesef bazı harika oyuncular, basketbolun en büyük kupasını kaldırma şansını hiç bulamadı. Yine de bu durum onların büyüklüklerinden bir şey kaybettirmiyor. Kağıt üzerinde şampiyon değillerdi ancak kalplerimizde ve zihinlerimizde şampiyon olarak yaşayacaklar. O büyük oyuncular, en azından gerçek NBA takipçileri tarafından hatırlanmayı sonuna kadar hak ediyor.
Eurohoops olarak biz de tarihin tozlu sayfalarını çevirip o büyük isimleri adlarına yakışır bir saygıyla anmak istedik.
Kıymetli okurlarımız… Huzurlarınızda NBA tarihinde şampiyon olmanın eşsiz tadını hiç yaşamamış 10 büyük yıldız:
Steve Nash
NBA kariyeri: Dallas Mavericks, Phoenix Suns,1996 Draftı’nda seçilen Steve Nash, 2000’lerin en iyi oyuncularından biriydi.
Milenyum sonrası en çok tartışılan başlıklardan birisi, Jason Kidd’in mi yoksa onun mu ligin en iyi oyun kurucusu olduğuydu.
Nash’in kariyerinin dönüm noktası, Phoenix’e geri dönmesiydi. Mike D’Antoni’nin koçluğunda Phoenix, şimdilerde modern basketbol olarak adlandırılan birçok şeyin öncüsü oldu. Nash de D’Antoni’nin yüksek tempolu, açık saha basketbolunda inanılmaz bir general haline geldi ve tarihin izlemesi en zevkli takımlarından birine öncülük etti.
Onun Amare ile yakaladığı uyumla birlikte Suns, uzun süre Batı’nın en önemli takımlarından biri oldu.O 8 yıllık süreçte Suns, 3 kere Batı Finali oynadı. Birçok kez normal sezonu ilk 3 sırada tamamladı. Fakat beklenen şampiyonluk bir türlü gelmedi. Kimilerine göre bunun sebebi savunmaydı, kimilerine göre ise NBA önlerini kesti. – bkz: 2007’deki Amare ve Diaw aldığı ceza -.
Sebebi ne olursa olsun sonuç olarak Nash ve Suns, hak ettiği o finali hiç göremedi. Nash’in bu konudaki tek tesellisi ise 2005 ve 2006 yıllarında aldığı MVP ödülleri oldu.
2012’de şampiyonluk için gittiği Lakers deneyimi ise faciayla sonuçlandı. Sakatlıklar yüzünden sahaya çıkmakta zorlanan Nash, Lakers taraftarını büyük bir hüsrana uğrattı ve kariyerine son verdi.
Grant Hill
NBA kariyeri: Detroit Pistons, Orlando Magic, Phoenix Suns, LA Clippers
“Ya bileğinden o sakatlığı yaşamamış olsaydı?”
NBA’in en bitmek bilmeyen sohbetlerinden birisi bu. Grant Hill de bu hikayenin kahramanı.
Birçoklarına göre o sakatlık olmasa Jordan sonrası NBA’in yeni yüzü Hill olacaktı. Bazılarına göre ise hiçbir zaman o sınıfta olmadı çünkü playoff’ta hep kaybetti.
Pistons‘ın efsane oyuncusu ve lideri Isiah Thomas sonrasında Pistons’ın kurtarıcısı olarak gelen Hill, gerçekten de o potansiyele sahipti. Çok estetik bir oyuncuydu, çok yönlüydü ve savunmada asla geri adım atmazdı. Henüz ilk yılında All-Star seçildi ve 3. yılında 21.4 sayı, 9.0 ribaund, 7.3 asist gibi muhteşem istatistiklere sahipti.
Ligin en iyi oyuncularından biriydi fakat 6 yıllık Pistons kariyerinde hiç ilk turdan öteye gidemedi. Ancak Jordan da kariyerinin ilk 6 yılında NBA Finali görememişti.
Hill için kariyerinin değişim noktası ayak bileğindeki sakatlık oldu. İlk 6 yılında maçların %92.8’sini oynayan Hill, ayak bileğindeki sakatlık sonrası sahaya çıkamaz hale geldi. Büyük umutlarla Orlando Magic yolcusu olan Hill, ilk 3 yılında sadece 47 maça çıkabildi. Ne zaman sakatlıktan dönse insanları umutlandırdı fakat devamı hep hüsran oldu.
Yine de basketbolu bırakmayan Hill, ilerleyen yaşına rağmen Suns ve Clippers‘ta şansını denedi, hayalini kurduğu şampiyonluğa asla ulaşamadı.
Hill, ayak bileğinden o sakatlığı yaşamasa Jordan sonrası NBA’in yeni yüzü olur muydu?
Bu sorunun cevabını veremeyiz. Yine de parmağında bir şampiyonluk yüzüğü olma ihtimali daha fazla olurdu.
Chris Paul
NBA kariyeri: New Orleans Hornets, LA Clippers, Houston Rockets, Oklahoma City Thunder
Chris Paul hangi ustanın izinden devam edecek?
2005 NBA Draft’ında 4. sıradan seçilen Paul, Deron Williams ile birlikte “Kidd ve Nash” sonrası eski usul oyun kurucu geleneğini devam ettiren isimlerdendi. Bu konuda Deron ile rekabeti uzun sürmedi. Chris Paul, lige girdiği günden bu yana en iyi oyun kuruculardan biri haline geldi. Williams ise kısa bir süre bu rekabette kaldı.
Yine de Paul, 14 yıldır ligin en iyi oyun kurucularından olsa da hayalini kurduğu o şampiyonluğu da kazanamadı. Dönemin Hornets‘ını vasat kadrosuna rağmen Batı’da iddialı bir hale getirse de takım, yarı finalden ötesini göremedi.
2011’de bu büyük bir tartışma sonunda Clippers‘a geldiği zaman herkes onun Griffin ile birlikte en az bir kere NBA Finali oynamasını bekliyordu… O da olmadı. Clippers, bu sürede hep iddialı bir takım olsa da sakatlıklar, kötü eklemeler sebebiyle yarı finalden ötesini göremedi ve bir süre sonra bunun günah keçilerinden biri olarak Paul hedef haline geldi.
Kaderin cilvesidir… Nash de kariyeri boyunca hiç şampiyon olamazken Kidd ise tek şampiyonluğunu 38 yaşında gördü. Bakalım kariyeri Nash gibi mi devam edecek yoksa Kidd gibi şampiyonluk yaşayabilecek mi?
Alex English
NBA kariyeri: Milwaukee Bucks, Indiana Pacers, Denver Nuggets, Dallas Mavericks
Bazen de ne kadar özel bir oyuncu olursanız olsun, hegemonyalara takılabiliyorsunuz.
Alex English, basketbolu bırakalı 25 yıldan fazla sene olsa da onun ismini bir şekilde duymuşsunuzdur. Ya bugünün özel oyuncularının yaptığı bir istatistiğin yanında ya da bu tarz eskileri hatırlatan yazılarda karşınıza çıkmıştır. Bu çok doğal. Çünkü o özel bir skorerdi.
1970’lerin sonunda girdiği ligde ilk dört yılında pek öne çıkmayan English, 82’de gittiği Nuggets ile birlikte ligin en değerli oyuncularından biri oldu. 11 yıllık Nuggets kariyeri boyunca 27.6 sayı ortalama tutturan English, 86’da ligin sayı kralı olmayı da başardı. Fakat şampiyonluk yüzüğünü hiç takamadı çünkü NBA’de onun olduğu dönemi Magic Johnson ile Larry Bird domine ediyordu.
11 yıllık Nuggets kariyeri boyunca 9 kere playoff oynayan English, 85’te takımını Batı Finali’ne kadar çıkardı ama yine karşısında Lakers‘ı buldu.
English kariyerine nokta koyduğu zaman elinde hiç şampiyonluk yoktu. Nuggets, onun 2 numaralı formasını emekli etti.
Chris Webber
NBA kariyeri: Golden State Warriors, Washington Wizards, Sacramento Kings, Philadelphia 76ers, Detroit Pistons
Chris Webber’in en büyük şanssızlığı, her şey beklendiği gibi gitse beraber dominasyon kurup şampiyonluktan şampiyonluğa koşabileceği adam yüzünden şampiyonluktan olması…
Kolejden Fab Five efsanesi olarak gelen Webber, uzun bir süre boyunca ligin en iyi dört numaralarındandı. Patlayıcılığı, skorerliği ve pota altında kurduğu üstünlük, onu öne çıkaran etmenlerdi.
1993 NBA Draftı’nda Orlando Magic tarafından ilk sıradan seçilen Webber, eğer o gün Warriors‘a takas olmasaydı Shaq ile birlikte unutulmaz bir ikili olabilirdi.
Warriors’tan Wizards‘a oradan Kings‘e giden Webber, unutulmaz Sacramento kadrosuyla tekrarShaq’a rakip olmak zorunda kaldı. Peja Stojakovic, Vlade Divac, Mike Bibby gibi oyuncularla birlikte şampiyon olabilecek bir kadroya sahiplerdi. Her seferinde Lakers‘a takıldılar.
2001 Batı Yarı Finali’nde Lakers‘a kaybeden Webber’li Kings, 2002’de yine Lakers ile klasiklerin arasına giren bir Batı Finali oynadı. Bu -hala unutulmayan- çok tartışmalı seriyi 7. maç sonunda Lakers kazandı ve Kings’in boynu bükük kaldı.
Ardından Webber, Kings ve Sixers ile playoff’ta mücadelesini yine verdi… Hiçbir zaman finale ve şampiyonluğa 2002’deki kadar yakın olmadı.