2018-2019: Bir Üst Seviyeye Çıkabilecek 12+5 EuroCup Oyuncusu

27/Şub/19 11:54 Şubat 27, 2019

Utkan Sahin

27/Şub/19 11:54

Eurohoops.net

7DAYS EuroCup’ta play-off eşleşmeleri yaklaşırken Eurohoops Fırın bir üst seviyeye çıkması muhtemel sezon yıldızlarını belirledi.

by Utkan Şahin / info@eurohoops.net

7DAYS EuroCup her sezon olduğu gibi bu yıl da yıldız ve yıldız adayları ile dolu.

Kimi potansiyelini tam olarak yansıtamadı… Kimi gösterdiği performans ile Turkish Airlines EuroLeague’e terfi etmeyi fazlasıyla hak etti. Eurohoops Fırın olarak her sezon olduğu gibi üst seviyeye çıkabilecek EuroCup oyuncularını sizler için derledik ve değerlendirdik. Geçen sezon bu yazıda yer alan oyunculardan 5’i bu sezon EuroLeague’de mücadele ediyor.

Bakalım bu sezon kimler yükselecek?

Bir üst seviyeye çıkmasını beklediğimiz oyuncuları derlerken bir de kriterimiz vardı: Daha önce Turkish Airlines EuroLeague’de mücadele etmemek.

Sözü daha fazla uzatmadan sizleri 7DAYS EuroCup’ın bu sezonki parlayan yıldızları ile baş başa bırakıyoruz…

Jaime Fernandez – Unicaja Malaga

Pozisyon: Guard
Yaşı: 25
İstatistikleri: 15 maç 12.0 sayı, 4.6 asist, 2.6 ribaund, 14.5 EFF

Jaime Fernandez, İspanya’nın 1993 jenerasyonun en gözde isimlerinden biri.

Estudiantes’ten yetişen Fernandez, asıl patlamasını geçen sezon Morabanc Andorra’da yaptı. Joan Penarroya’nın yanında oyununu çok daha keskinleştiren İspanyol guard, performansıyla dikkat çekmeyi başardı. Bu performanstan sonra geçmişi daha büyük olan bir takıma gitmemesi sürpriz olurdu.

Fernandez, Malaga’nın tarihinde en fazla buyout ödediği – 200 bin euro – oyunculardan biri olarak Endülüs ekibinin yolunu tuttu. Malaga’da daha önemli isimlerle birlikte oynasa bile sürücü koltuğuna geçmeye başlayan Fernandez, EuroCup’ın tartışmasız yıldızlarından.

EuroCup’ta Kazan karşısında muazzam bir maç oynayan 25 yaşındaki guard, ligde de Real Madrid karşısında komple bir karşılaşma çıkarmıştı.

Fernandez’in oyuncu profiline bakarsak… O aslında klasik bir İspanyol guard. Fiziksel olarak çok üst düzey değil ama tempolu, zeki ve yaratıcı bir oyuncu. Altyapı döneminden bu yana üçlük menzilini çok geliştiren İspanyol guard, son iki sezondur %40’ın üstünde bir yüzdesiyle oynuyor.

Kendisinin benzetildiği diğer İspanyol guardların aksine potaya gitme ve faul alma konusunda çok başarılı. Tüm EuroCup’ta guardlar arasında en çok faul alan isimlerden biri. Üstelik clutch time’da da çok başarılı. Malaga’nın yakın giden birçok maçında sahneye çıkmayı başardı.

Fernandez’in en büyük problemi ise savunma. Zaman zaman çok ezilebiliyor.

Malaga geçtiğimiz yaz onunla 3 yıllık kontrat yaptı ve elinde böyle bir yetenek varken kolay kolay ondan vazgeçmeyecektir. Onu EuroLeague’de izlememiz için takımını oraya taşıması gerekiyor. Bir diğer ihtimal de diğer büyük takımların onun için buyout ödemesi.

İspanyolların yıldız oyun kurucuları yaşlandı. Günün birinde hem Barcelona hem de Real Madrid‘in böyle bir hamle yapması gerekecek. Bakalım o gün Jaime Fernandez için gelecek mi?

Javonte Green – ratiopharm Ulm

Pozisyon: Forvet
Yaşı: 25
İstatistikleri: 15 maç 13.9 sayı, 4.5 ribaund, 1.7 asist, 16.5 EFF

Thorsten Leibenath yönetiminde Will Clyburn, Pierria Henry, Raymar Morgan, Chris Babb, Augustine Rubit ve Brayndon Hobbs gibi isimleri bir üst seviyeye gönderen Ulm, bu sezon da yeni bir oyuncuyu Avrupa’ya sunuyor: Javonte Green

Kolejden sonra İspanya ve İtalya 2. Liglerinde oynayan Green, EuroCup’taki ilk sezonunda ortalığı yakıp yıktı.

Çok büyük bir skorer değil ama son dönemde Avrupa’da onun kadar eşleşmesi zor bir oyuncu çok fazla görmedim. Smaçlarına sosyal medyada denk gelmişsinizdir. Avrupa’nın atletizm olarak en öne çıkan isimlerinden biri o. Fiziksel olarak da çok güçlü. Zaten bu sayede birden çok pozisyonda oynayabiliyor. 1.96 boyu normalde 2 numaralar için bile çok uzun değil ama o sürelerini forvetten alıyor.

Green’in oyun yapısına baktığımızda deliciliğini olduğunu görüyoruz. Atletizmi ve fiziksel yapısı gereği sürekli rakip savunmalara eşleşme problemi yaratıyor. Amerikalı oyuncu, şutlarının %52.2’sini pota çevresinden kullanıyor. Zaten Green iyi bir şutör değil. EuroCup’ta %36.1 gibi kabul edilebilir bir yüzdeyle üçlük atsa da maç başına sadece 2.4 üçlük denemesinde bulunuyor. Oyun bilgisi hiç de fena değil. Ben kendisini alt liglerde hiç izlemedim ama izleyen oyununu Almanya’da bu konuda geliştirdiğini söylüyor.

İşin savunma tarafında ise muhteşem bir oyuncu. Maç başına 2.5 top çalmayla EuroCup’ta açık ara lider durumda yer alıyor. Bununla birlikte birden fazla pozisyonu savunabiliyor ve gerçekten savunmada büyük fark yaratıyor. (Defensive ratingi 100.6)

Green böylesine bir sezondan sonra yukarıya doğru adım atacaktır. Çünkü oyunun her iki tarafında da bu kadar eşleşme problemi yaratan bir oyuncu çok fazla gelmiyor. Burada önemli olan onun gideceği takımın oyun yapısı olacak. Tempoyu zorlayan, ona açık sahada pozisyon hazırlayan bir takıma gitmesi, kariyerini daha da yukarıya taşıyabilir.

Jock Landale – Partizan

Pozisyon: Pivot
Yaşı: 23
İstatistikleri: 16 maç 11.2 sayı, 6.5 ribaund, 0.7 blok, 15.1 EFF

Bu yazıyı 2 ay önce yazmış olsaydık, Jock Landale’yi koyma konusunda tereddütlerim olabilirdi. Avustralyalı pivot, son 2 ayda büyük bir gelişim gösterince şüpheler de gitti.

Kolej kariyeri sonrasında ilk profesyonel deneyimi için Partizan’a gelen Landale, yaz döneminin konuşulan transferlerinden biriydi. 2.11 boyu ve kalıplı fiziğiyle bu kıtada kendine iyi bir kariyer kurabileceği düşünülmüştü.

Avustralyalı çaylak sezonu çok da iyi başlamadı. İstatistiklere fena olmasa da pozisyon almada bariz problemler yaşadı. Kolej dönemine göre kilo vermesi oyununu etkiledi. Sezonun devamıyla birlikte büyük gelişim gösterdi.

İkili oyunun bitiriciliğini etkileyici bir seviyeye çıkan Landale, pota çevresinde de yumuşak bilekleri sayesinde çok iyi bir tamamlayıcı. Ayrıca şutunu da koleje göre daha iyi bir seviyeye çıkardı. Avustralyalı pivot özellikle ikili oyun sonrası tepe ve sağ üst köşeden attığı üçlükleri bir silah haline getirdi.

Landale, iyi bir pas istasyonu olabileceğini gösteren pasajlar da sundu. Hala biraz ham üst seviye için gerekli yeteneklere sahip.

Landale’nin problemlerinden bahsedersek… Genç uzun zaman zaman sert oyuncular karşısında kaçarak oynuyor ve savunmada çok temel problemleri var.

Trinchieri’nin çaylak bir oyuncu için doğru bir öğretici düşünüyorum. İtalyan koç, kariyeri boyunca Avrupalı olmayan oyuncuları bu kıtaya adapte etme konusunda önemli işler çıkardı. Landale de bunun son örneği. Son dönemde pota altında çok daha dominant. Kupada ve Buducnost maçlarında isminden fazlasıyla söz ettirdi.

Henüz 23 yaşında. İleride kesinlikle EuroLeague’de fırsat bulacaktır.

Martin Hermannsson – ALBA Berlin

Pozisyon: Guard
Yaşı: 24
İstatistikleri: 12 maç 13.7 sayı, 4.5 asist, 1.8 ribaund, 13.5 EFF

Martin Hermannson’u ilk izlediğim zamanı iyi hatırlıyorum. EuroBasket 2017 öncesi hazırlık maçında İzlanda, Rusya’yla karşılıyordu. Asıl amacım Tryggvi Hlinason’ı izlemekti ama o gün Hermannson, Rusya savunmasını tek başına parçalamıştı.

O zaman 22 yaşında olan İzlandalı guard, Fransa 2. Ligi’nde oynuyordu. Kısa bir sürede basamakları teker teker çıktı. EuroBasket’te performansı Hermannsson’ı Fransa 1. Ligi’ne taşıdı. Kendini orada da kanıtlayan genç guard, bu yaz ALBA Berlin ile anlaştı.

Kendisi için en doğru kararı verdi. Avrupa basketboluna birçok yeteneğini kazandırmış olan Aito Reneses ile çalışmak onun için büyük fırsattı ve o da bu fırsatı şu ana kadar çok iyi kullandı.

İzlandalı guardın oyuncu profiline bakarsak… Harika bir şutör. Fransa’dan beri hiç %40 üçlük yüzdesinin altına düşmedi ve bunu maç başına 1.7 isabetle yaptı. Top yönlendirici olarak da önemli bir opsiyon. Kariyeri boyunca birden çok pozisyonda oynadığı için – İzlanda milli takımında 3 numarada bile süre aldı – hem tepeden hem de forvetten ikili oyun yönlendirebiliyor.

Hermannson enerjik bir oyuncu. Sürekli tempoyu yukarı çıkarmaya çalışıyor ve takımı için kolay sayılar yaratabiliyor. Asıl değerli olan bunu yaparken topu çok dikte etmemesi. Reneses ile birlikte sürükleyici oyuncu olma konusunda kendisini geliştirse bile bencil bir oyuncu değil. Rytas maçında ortaya koyduğu performans, sorumluluk almaktan çekinmediğini de gösteriyor.

Onun için problem savunmada başlıyor. Zaman zaman tembellik yapabiliyor. Özellikle tempo arttığı zaman birebir savunmada kolay geçilebiliyor.

Onun EuroLeague’de Janis Strelnieks gibi değerli bir rol oyuncusu olacağını düşünüyorum.

Matt Thomas – Valencia

Pozisyon: Guard
Yaşı: 24
İstatistikleri: 16 maç 12.7 sayı, 1.2 ribaund, 1.7 asist, 10.8 EFF

Geçtiğimiz sezon Obradoiro’da Avrupa’da ilk sezonunu geçiren Matt Thomas, gösterdiği performansla birçok dev İspanyol takımını peşinden koşturmuştu.

12.7 sayı ortalamasıyla Valencia‘nın en skorer oyuncusu olan Thomas, Bojan Dubljevic ile birlikte İspanyol ekibinin EuroCup’taki en büyük kozu.

Oyuncu profiline bakarsak… İnanılmaz bir şutör. Hatta Avrupa’nın en iyi 5 şutöründen biri o olabilir. EuroCup’ta maç başına 2.1 üçlük isabetiyle %46.0’lık bir yüzde tutturdu. EuroCup’ta üçlük isabetinde ilk 10’da yer alan oyuncular arasında maç başına 5’ten az deneme yapan tek oyuncu o. Bu, onun ne kadar verimli olduğunun bir başka kanıtı.

Thomas, çok fazla potaya giden bir isim değil. Eğer dış şut atamıyorsa genelikle orta mesafeyle hücumu bitiriyor. İşin daha da etkileyici kısmı dip atışlar dışında sahanın herhangi bir yerinden %50’in altında şut atmıyor.

Negatif yönlere bakarsak… Oyun içinde diğer alanlara katkısı oldukça az. Bu yüzden sadece spesifik bir rolde kullanılabilinir.

Thomas’ın Valencia ile gelecek sezon da garanti sözleşmesi var. Bu yüzden EuroLeague’de oynaması için takımını oraya götürmesi lazım. Bunu başaramasa bile kariyeri Jaycee Carroll, Jon Diebler ve Matt Janning’in kullanıldığı rollere benzeyebilir.

Nigel Hayes – Galatasaray Doğa Sigorta

Pozisyon: Forvet
Yaşı: 24
İstatistikleri: 10 maç 15.7 sayı, 5.6 ribaund, 1.8 ribaund, 17.8 EFF

“Sezona biraz yavaş başladığımı söyleyebilirim, o dönemde yaşadığım sıkıntıların büyük kısmı mentaldi. O sorunlarımı kafamda çözdükten sonra sezon boyunca iyi performans gösterdiğimi söyleyebilirim.”

Nigel Hayes, yaz döneminde Galatasaray Doğa Sigorta’nın en ilgi çekici transferlerinden biriydi. Avrupa’ya ilk kez gelen Amerikalı forvet, yetenekleri ve özellikle hazırlık maçlarındaki istatistikleriyle bir merak yaratmıştı.

Sezona başlangıcı aynı seviyede olmadı. Evet, bize saha içerisinde yapabildiği şeyleri gösterdi ama devamlılığı çok düşüktü. Ayrıca takımdan çok istatistik için oynuyor gibiydi. Özellikle sezonun ilk bölümünde Amerikalı oyuncunun EuroCup ile lig istatistikleri arasında bu kadar büyük fark olmasını ben buna bağlıyorum. Bu aslında çok normal. Çünkü daha önce NBA’in kıyasından dönmüş ve hayali tekrar oraya dönmek olan Amerikalı oyuncuların çoğu bunu yaşayabiliyor.

Aralık ayıyla birlikte Hayes’te pozitif bir değişiklik olmaya başladı. Kendi açıklamasına göre mental problemlerini çözen Amerikalı oyuncu çok daha istikrarlı, pozisyonun kıymetini bilen bir isim haline geldi. O zaman da yetenekleri ön plana çıkmaya başladı.

Amerikalı oyuncunun hücum silahları ortada. Hayes, genellikle yerleştiği sağ tarafta neredeyse her yerden – sağ dip üçlük atış dışında – yüzdeli bir şekilde bitirebiliyor. (%67.8)

Tüm bunları hem asist üzerinde hem de birebir üzerinden yapabiliyor. Hayes, EuroCup’ta sayılarının %58.0’ini asist üzerinden buluyor. Amerikalı oyuncu potaya yaklaştıkça bu sefer birebirlerini devreye sokuyor. Pozisyonuna göre çok uzun olmasa da üst vücudunun kalıplı olması, topu yere vurabilme yeteneğiyle orta mesafeden ve pota çevresinden kendi sayılarını yaratabiliyor. -İkilik atışlarda asist olmadan attığı basket yüzdesi (%59.0)-

Hayes, ribaundlarda da agresif bir oyuncu olmaya başladı. Amerikalı forvet Aralık’tan beri 7.0 ribaund ortalamasıyla oynuyor. Onun için anahtar kelime agresif olmak. Zaten işin hücum kısmında yetenekleriyle fark yaratabilen bir oyuncu. Daha agresif olduğu zaman oyun içerisinde daha fazla departmanda katkı verebiliyor.

Negatif yönlerine baktığımızda ise… Hayes, hala bir çaylak. Bazen yeteneklerine çok güveniyor ve pozisyonları zorlayabiliyor.

Böylesine atletik ve yetenekli bir oyuncu Avrupa’da kendine iyi bir kariyer kurabilir. Giderek verimsizleşen bir skorer de olabilir, Avrupa’da ismi büyüyen bir oyuncu da… Bu yüzden kariyerinin nasıl devam edeceğine o karar verecek.

Aaron Harrison – Galatasaray Doğa Sigorta

Pozisyon: Swingman
Yaşı: 25
İstatistikleri: 9 maç 13.1 sayı, 3.1 ribaund, 3.1 asist, 11.3 EFF

Yaz döneminde Aaron Harrison, Galatasaray‘ın en heyecan verici transferi değildi. Kolejde Kentucky ile ilk yılında önemli performanslar sergilese de sonrası pek parlak olmadı.

Draft edilmeyen Harrison, NBA ile G-League arasında mekik dokudu. Avrupa basketboluna adapte olabilecek bir profilinin olmaması sebebiyle Webster ve Hayes’tan beklentiler daha yüksekti. Sezonun başlamasıyla birlikte Harrison, bu fikirleri tamamen boşa çıkardı.

Harrison, burada sabit bir şutör olmayacağını hemen gösterdi. Sezon başında Galatasaray hücumu çok iyi işlemiyorken Amerikalı forvet, birçok kez kendi yaratıcılığı üzerinden takımın taşıyıcı ismi oldu. Üstelik bunu harika bir verimle yaptı. Harrison, EuroCup’ta maç başına 2.1 isabetle %44.2 üçlük yüzdesiyle oynadı ve bunu yaparken sayılarının sadece %26.3’ünü – Galatasaray’da bu konuda en düşük isim – asist üzerinden buldu. Amerikalı forvet, pasörlüğünü de 3.1 asist ortalamasıyla gösterdi.

Harrison Avrupa kültürüne belki hala tam olarak adapte olamadı. Özellikle devamlılık konusunda bazen problemler yaşıyor ve savunması hala yeterli değil. Ancak ligde Fenerbahçe‘ye karşı oynadığı oyun bütün Avrupa’nın ilgisini çekti ve bu performans başlangıç için fazlasıyla yeterli.

Philip Scrubb – Zenit St Petersburg

phil scrubb zenit ile ilgili görsel sonucu

Pozisyon: Guard
Yaşı: 26
İstatistikleri: 16 maç 11.4 sayı, 3.9 ribaund, 5.2 asist, 15.6 EFF

Gordon Herbert yönetimindeki Fraport Skyliners, son 5-6 yılda Avrupa basketboluna çok fazla sayıda yetenek sundu.

Jordan Theodore’un yükselişi Banvit’ten önce orada başladı. Johannes Voigtmann ve Danilo Barthel, burada gösterdikleri performanslarla EuroLeague seviyesine çıktı. Theodore’un kendisiyle konuştuğumda bunu şehre durumuna bağlamıştı. Alman ekibi, bunlar dışında 2 ismi daha son dönemde vitrine çıkardı: Tai Webster ile Phil Scrubb! 

Geçtiğimiz sezon harika bir uyum yakalayan ikili, takımı playoff’lara da taşıyınca yazın ilgi çekici isimleri haline geldi. Webster, Türkiye’nin yolunu tuttu. Scrubb ise Zenit ile imzaladı.

Kadroların hedefleri, Webster’in bu sezon daha öne çıkacak performans sergilemesini vaad ediyordu. Scrubb’ın topu paylaşması gereken daha çok isim vardı ve üstelik Zenit, yaz döneminde Brandon Jennings gibi bir kumar oynadı. Yine de Kanadalı, o karmaşada kendini gösterdi.

Milli Takımı’nın da bir parçası olan Scrubb’in en öne çıkan özellikleri ise çeşitliliği ve verimliliği…

26 yaşındaki Scrubb, hep özel bir şutördü. Fraport’ta geçen sezon Almanya Ligi’nin en skoreri olmuş, maç başına 2.8 üçlük isabetiyle oynamıştı. Bunu %45.5 gibi yüksek bir yüzdeyle başardı.

Scrubb’ı yukarı seviyeye çıkartan şey, koç Herbert’in yanında gösterdiği gelişim oldu. Kariyerinin başında çembere pek fazla gitmeyen, gitse de iyi bir bitirici olmayan Kanadalı guard, Almanya’da bunu da geliştirdi. Hala 1 numaralı hücum opsiyonu o değil ama bu sezon şutlarının %30.3’unu çember etrafında kullandı ve %50.0 gibi bir yüzde tutturdu.

Diğer gösterdiği gelişim, oyun kurucu özellikleri özelinde. Kariyerinin başında daha çok atıcı guarddı. Fraport’ta ikili oyunların bütün opsiyonlarını oynayabilen bir oyuncu haline geldi. Geçen sezon koç Herbert, Webster’ı daha çok 2, Scrubb’ı 1 numarada oynattı. Bu durum onun oyunun da olumla anlamda büyük bir değişim yarattı.

Scrubb, Zenit’te oynadığı için iyi maaş alıyor olmalı. Bu yüzden onu EuroLeague’de yakında görmeyebiliriz. Fakat basketbolda her iki guard pozisyonunu oynayabilen oyuncu ihtiyacı bu kadar artarken Scrubb’ın oynamayı hak ettiği yer kesinlikle EuroLeague!