by Anıl Can Sedef / info@eurohoops.net
Bir Eurohoops geleneği 2018-19’da da devam ediyor. Artık Turkish Airlines EuroLeague’le NBA arasındaki ilişkiyi anlatmaya bile gerek yok. Luka Doncic’in ilk sezon performansı artık iki lig arasındaki “uzak akrabalığın” taçlandığı gösterge olarak önümüzde duruyor.
Dolayısıyla EuroLeague’e NBA gözlüklerinden bakmamızda ve Avrupa’nın zirvesinde kendimize sadece bir ya da birkaç yetenek değil, tam bir takım aramamızda pek sakınca görüleceğini sanmıyorum.
Lafı daha fazla uzatmadan NBA’deki sezonunda en azından 30 galibiyet arayacak 15 kişilik kadromuzu açıklamaya ve anlatmaya başlayalım:
Arka Alan
Sergio Llull-Nick Calathes-Mike James: Eğri oturup doğru konuşmak gerek. İlk seçimimizle yalnızca yeteneğe oynuyoruz. Llull’un vahim sakatlığından “eskisi gibi” döndüğünü düşünmüyorum. Ama NBA, Amerikalı Avrupalı dinlemeden her sezon EuroLeague’in en parlak guard’larını ithal ediyor. Dolayısıyla sadece isimlerin sayısı değil, NBA seviyesi konusundaki güvenilirlikleri de azalıyor. Llull’un şu anki sağlık durumu ve formu belki şüpheli ama yetenek tavanıyla oyuncu olarak deneyiminin NBA seviyesinde olduğu kesin. Hem atıcı hem yönetici hem de dinamik bir isim olarak kendisini Atlantik’e götürüyoruz.
İkinci adam olarak her kaliteli Avrupa ekibinde olması gereken “Yunan guard” kontenjanını Nick Calathes’le dolduracağız. Çünkü bir NBA takımı olsak da bize de zaman zaman yalnızca oynatan, daha muhafazakar, topun kıymetini bilen, aynı zamanda NBA’i bilen, ligin kendisinde deneyimi bulunan bir oyuncu gerekecek. Pasları, EuroLeague’de olgunlaştırdığı yönetici ve lider kimliğiyle Calathes reçeteye kusursuz uyuyor. Savunma konusundaki eksiklerini kapatmanın bir yolunu bulmak şart olacak. Ama NBA’de çok daha önemli savunma eksikleri olan isimler ligde kalmayı başarıyor, o da (en azından biz 30 galibiyetten fazlasını beklemezken) idare edecektir.
Son olarak bize 1 numaradan saf bir skorer gerekecek. EuroLeague’de saf, skorer kelimeleri bir araya geldiğinde akla bu aralar bir isim geliyor: Mike James. Olimpia Milano‘yu skor gücüyle taşıyan James’in bundan önce NBA’de Phoenix Suns formasıyla gösterdiği performanslar EuroLeague takipçilerinin hatırında. Kendini gösterip kontrat almak fazlasıyla hücuma odaklandığı ve savunmayı umursamadığı için fazla göze giremedi. Ama burada kendini kanıtlama baskısı da olmayacak. Ayrıca, çok da fazla maç kazanmayı da, onu uzun uzun sahada tutmayı da beklemiyoruz. Bu nedenle savunmadan uzak durursa pek sorun olmayacaktır.
2’de Kombo Üçlü
Cory Higgins-Alexey Shved-Nando De Colo: 1 numarada pozisyon geçirgenliği açısından çok sorunlu tercihler yaptığımızı itiraf etmek zorundayım. Ama Avrupa basketbolunu NBA’de temsil edeceksek biraz akıntıya karşı yüzmemiz şarttı. Bu eksiğimizi mecburen 2 numarada kapatmamız gerekecek. 2 numara için seçtiğimiz üç oyuncu da her iki guard’ın görevini yerine getirebilecek ama o “kutbun” farklı noktasındaki isimler.
Cory Higgins hem savunma hem hücum gücü, hem şut becerisi hem de oyun planına sadıklığıyla 1’le 2’nin tam arasında duruyor. Oyun tarzıyla da her ikisine doğru kaymayı başarıyor.
Nando De Colo çok daha fazla 2 numaraya yakın skorer bir guard ama oyunu yönetecek güdülere de, becerilere de, atletizme de sahip olduğu açık. Yalnızca uzun zamandır buna yönlendirilmiyor, pek yönlenmesi de gerekmiyor.
Son olarak Alexey Shved şu anki takımında skorer guard olarak oynamayan “arketip” bir skorer guard. Bu rolün gerektirdiği gibi yıllar içerisinde bir takımı yönetmenin, gerektiğinde topu diğerlerine de (tam anlamıyla) atmanın önemini ve lüzumunu anlamış bir isim. Yine de biz onun atıcılığına daha çok ihtiyaç duyacağız. Tabii, bir de savunmada hayalet olmaması ve şimdikinden daha az sakatlanması gerekecek. Biraz zor şeyler biliyorum ama NBA’de, hele modern NBA’de olacaksak bu takıma Avrupa standardından çok daha fazla yetenek gerekecek. Ve Shved’de bundan bol bol var.