by Eurohoops Team / info@eurohoops.net
NBA’de 2018-19 hikayesinin sonu her geçen maç, her geçen hafta biraz daha yaklaşıyor. Takımlar yavaş yavaş playoff ve draft havasına girmek için hedefleri doğrultusunda her detayı ayarlıyor.
Bazıları için her galibiyet, bazıları için ise her mağlubiyet artık altın kadar önemli ve hedeflerine bir adım daha yaklaşmak için hiçbirinin boşa gitmemesi gerekiyor.
Bunun aracı olarak belli oyuncular da sezonun bu noktasında diğer herkesten biraz daha öne çıkıyor. Eurohoops, NBA’de sezonun bitiminde son viraja girmeden o virajın en önemli isimlerini belirledi:
New York Knicks – Zion Williamson
Hayır, espri ya da şaka değil. Knicks için kadrolarındaki herhangi bir oyuncu şu an Zion Williamson’ı alma ihtimallerinden daha önemli değil. New York medyasının gözü kulağı da sürekli Zion’da.
Herkes biliyor ve herkes farkında: Kaybetmekler istiyorlar ve Zion için kaybetmek istiyorlar.
Cleveland Cavaliers – Kevin Love
Cleveland da aslında Knicks gibi draft için bol bol kaybetmek isteyenlerden. Ama onları şu an diğerlerinden ayıran bir şey var: Büyük planlarının ne olduğu belli değil ve bütün yıl da anlamak mümkün olmadı.
Love sahaya döndüğü bu son günlerde takımın genç kadrosunun ve parçalarının etrafında toplanabilecekleri önemli bir oyuncu olursa neler yapabileceklerini görmeye başladık. Kısacası, durum biraz alıştığımız “yeniden yapılanan takımın” durumundan farklı.
Cavs‘in elinde henüz gelecekte yıldız olabilecek potansiyel gösteren, büyük bir yetenek bulunmadığından takımdaki tamamlayıcı konumundaki tüm oyuncuların onun gibi bir referans noktasına ihtiyacı vardı. Geleceklerinde kimlere yer olduğunu anlamak için Love’ın da parkede olmasına ve yolda birkaç galibiyet feda etmeye ihtiyaçları var.
Chicago Bulls – Lauri Markkanen
Şimdiye kadarki en klasik ve açıklamaya muhtaç olmayan cevap olabilir. Ama Lauri Markkanen bu sezon 39 maça çıkabildi, 19 sayı, 9 ribaunt ortalamalar tutturdu.
Ama Bulls‘un oyuncu olarak potansiyelini, tavanını, yelpazesini görebilmek için çok daha fazlasına ihtiyacı var. Şimdiye dek çok iyi bir sınav veriyor. Yalnızca iyi oynamıyor, bir oyuncu olarak da sınırlarını genişletiyor.
Chicago’nun 2019 draft’ında doğru stratejiyle doğru ismi seçmek için Lauri’nin takımın geleceği için nerede durduğunu ve nereye gidebileceğini daha net görmeleri gerek.
Atlanta Hawks – Trae Young
Sezon başından bu yana bu yanıt Atlanta için asla değişmedi. Atlanta için bu sezon ilk olarak Trae Young’ın “ilk yılı” olmasıyla önemli oldu, öyle başladı, sürdü ve öyle de bitecek.
İşin güzel tarafı Young da bunu bilerek, kötü başladığı sezonda çıkışa geçecek zamanı ve fırsatı olduğunun farkında oynadı. Şu an onun için manzara çok olumlu.
Doncic’in ardından Yılın Çaylağı ödülü için ikinci aday olarak görülüyor. Özellikle hücumda sağlam bir özgüven ve keskinlikle oynuyor. John Collins’le uyum içinde, yükselişine fırsat verecek alanı sağlıyor.
Sezonu bu bahsettiğim açılardan yükselerek bitirirse Atlanta için kusursuz bir sezon bitmiş olacak.
Washington Wizards – John Wall
Evet, sahada bile olamayacak. Hem de gelecek sezon bitene kadar. Ama John Wall, kontratı ve büyük şanssızlıklarla örülmüş sakatlık hikayesi Wizards‘ın bu sezon bitene kadar kaderini belirleyen tek şey olmaya devam edecek.
Takasın son günü ondan gelen son kötü haber sonrası Otto Porter Jr.’ı takaslamış olmaları onlar için hikayeyi özetliyor.
O neredeyse 1,5 sezon boyu kenarda kalacakken Wizards’ın parkeye kimleri koyduğunun uzun bir süre çok bir önemi olmayacak.
Miami Heat – ?
Miami Heat için yazının mantığını oluşturan oyuncuyu bulmak, en önemlisi belirlemek fazlasıyla zor. Çünkü hedefleri tam olarak nedir, bunu anlamak çok zor.
Bir yandan Dwyane Wade emeklilik turunda onlara beklenmedik derecede büyük bir katkı veriyor. Diğer yandan Josh Richardson ve Justise Winslow oyuncu olarak yeteneklerinin sınırlarını test ediyor, istikrarları ve esneklerini adeta deniyorlar. Öbür tarafta Hassan Whiteside çalkantılı ama sonunda (bir şekilde) etkili olduğu bir sezonu bitiriyor.
Ama Heat için en büyük soru hala havada: Bugünü mü hedefliyorlar, geleceği mi? Zirveyi mi istiyorlar, yoksa gelecek için mi hazırlanıyorlar? Miami’nin bütün bu sorulara yanıtı bir soru işareti. Dolayısıyla onlar için kimin en önemli olduğunu bilmek zor.
Charlotte Hornets – Kemba Walker
Hornets‘in kadrosunda şu an yıldız, gelecekte de yıldız gibi oynayabilecek bir oyuncu var. Dolayısıyla Kemba sezonun her virajında en önemli isimleri oldu.
Hele de sezonun sonuyla beraber serbest kalacağı günlerin de yaklaştığı düşünülürse hedefe ulaşıp ulaşmadıkları ve elbette Walker’ın buna vereceği reaksiyon onlar için büyük önem taşıyor.
Belki çok tahmin edilebilir ve birkaç sezondur durum aynı ama… Hornets’in gerçeği bu: Kema kadrolarında tartışmasız en istikrarlı şekilde değerli oyuncu.
Orlando Magic – Terrence Ross
Magic’in yıldızı Nikola Vucevic, atleti Aaron Gordon, tek oyun kurucusu D.J. Augustin. Ama bir isim var ki her iyi oynadığında takımı tamamlıyor, yukarıdaki hiçbir ismin kattığı bir yaratıcılık ve patlayıcılık katıyor.
Gel gör ki kendisi bir o kadar da istikrarsız bir isim. Terrence Ross yaptığı kritik katkının yanı sıra bu “devamsızlık” riskiyle her zaman tedirgin eden türden oyunculardan. Ayrıca katkısının düştüğü günler de öneminin daha iyi anlaşılmasını sağlıyor.
Magic’te bütün dişliler tıkır tıkır çalışır, galibiyet gelirken, playoff da pek uzak bir hedef gibi gözükmüyor. Ama Ross su kaynatırsa hepsinin durumu değişebilir.
Detroit Pistons – Reggie Jackson
Pistons birkaç sezon boyunca Stan Van Gundy’nin kurduğu yapıyı denedi. Basketbol olarak zaman zaman işler yürüdü. Çoğu zaman yürümedi. Çok basit bir sebebi vardı: Reggie Jackson’ın istikrarsızlığı ve sakatlıkları.
Bu sezon tam 60 maça çıkan ve 60’ına da ilk beşte başlayan Jackson bu sezon kariyer ortalamalarının neredeyse hepsinde “normalin” üstünde. Detroit de playoff bölgesinde.
Takımın playoff yürüyüşüne devam edebilmesi için iki yıldızından iyi performanslara ihityaç duyduğu doğru. Ama ne Blake Griffin ne de Andre Drummond’ın pozisyonu oyunun akışı için Jackson kadar hayati.
Sezonun kalanında kesinlikle sakatlanmamalı, hatta ve hatta sezon formunun aynen sürmesi gerekiyor.
Brooklyn Nets – D’Angelo Russell
İyi bir NBA takipçisinin kendi kendine bulabileceği bir yanıt daha. Basit gerçekler bazen tamamen ortadadır. D’Angelo’nun Nets‘teki konumu da oldukça açık ve net.
Nets’in doğrıu geliştirerek ve büyüterek bir araya getirdiği görev adamları çekirdeğini tamamlayacak bir yıldıza ihtiyaç duyuluyor.
D’Angelo bu sezon o boşluğu doldurdu. Gerçekten yıldız gibi gözüktüğü form dönemleri yakaladı, All-Star oldu. Takımın playoff dışıyla arasında 3,5 maç varken D’Angelo’nun yıldız olmaya devam etmesi Nets’in yıllar sonra playoff hedefine ulaşması için en önemli faktör.
Boston Celtics – Al Horford
Boston Celtics‘in birden fazla sorunu var. Kyrie Irving’in takımın gidişatından memnun olup olmadığı şüpheli, Gordon Hayward’ın yeniden yıldız gibi oynayıp oynamayacağı şüpheli, Jayson Tatum birinci yılında çarpmadığı duvara ikinci yılında çarpmış gibi, Jaylen Brown mutsuz ve formsuz girdiği sezonda kendine yeni geliyor.
Ama bir sorun var ki sezon başından bu yana takımın şefinin, Brad Stevens’ın dilinde. İsimlerden bağımsız, bütün takıma izafe edilen bir sorumlulukla Celtics’in tepesinde: İnişli ve çıkışlı savunma.
Sakatlıklar, pota altı rotasyonunun bu nedenle daralması, takımın görev paylaşımındaki meseleler konusundaki mutsuzluğu da tetikledi. Celtics savunmasının merkezindeki adamın sezon sonunda yükselmesi bu noktada elzem.
Bunun için en önemli adam, kesinlikle, Al Horford. Tecrübeli uzunun vites artırması hem saha içindeki hem de dışındaki huzur artacaktır.