NBA’de Şike Nasıl Döndü: Donaghy’nin İtiraflarındaki Çifte Standart

08/Mar/19 17:09 Mart 8, 2019

Mehmet Bahadır Akgün

08/Mar/19 17:09

Eurohoops.net

Eurohoops Çeviri, NBA tarihinin en büyük şike skandallarından birine birinci ağızdan ışık tutuyor.

by Scott Eden / Çeviri: M. Bahadır Akgün

Bu çevirinin tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.

Bu yazı ilk olarak 19 Şubat 2019 tarihinde ESPN’de yayınlanmış ve uyarlanarak çevrilmiştir.

NBA tarihinin en büyük şike skandallarından biri bundan yıllar önce patlak verdi. Hakem Tim Donaghy’nin adıyla anılan bu dev skandal, 13 sezon boyunca ligde görev yapan eski hakemin itiraflarıyla herkesi şoke etti.

O dev skandala dair Donaghy’nin itiraflarını Eurohoops Çeviri dilimize kazandırdı.

İlk bölüm: NBA’de Şike Nasıl Döndü: Üzeri Örtülen Şike Skandalı

İkinci bölüm: NBA’de Şike Nasıl Döndü: Cepten Çıkan Para Tomarları

Üçüncü bölüm: NBA’de Şike Nasıl Döndü: Şikenin Parkedeki Yüzü

Dördüncü bölüm: NBA’de Şike Nasıl Döndü: Kimler, Ne Kadar Kazandı?

Beşinci bölüm: NBA’de Şike Nasıl Döndü: “Bahis Var, Şike Yok!”

Altıncı bölüm ile nokta koyuyoruz:

VAKA 6: 

Bir maçta şike yapmak ne demek? Ve yıllar, hatta on yıl sonra bile bu şikenin kanıtını nasıl ortaya çıkaramazsınız? Şike yöntemleri görece belli. Şike yapan bir oyuncu kolay sayıya izin verebilir, atış kaçırabilir, kendi takımının skorunu düşürmeye çalışabilir. Öte yandan bir hakem de fazla sayı çıkmasını sağlayabilir, serbest atışlara sebep olacak fauller çalabilir. Bir hakem, faul konusunda bir takımı hedef alıyorsa rakip için skoru normalde olacağından daha yukarıya çekebilir.

Nereden başlayalım? Donaghy, 12 Aralık 2006’daki anlaşma ile 21 Mart 2007 tarihi arasında 40 maç yönetti. Alınan bir bilgiye göre Ruggieri, o maçtan sonra şike düzeneğinin kontrolünü aldı. O maçlara dair bahis oranlarının geçmişini inceleyerek başladık ve o incelemeler vasıtasıyla hangi takıma daha çok bahis yapıldığını belirledik. Dahası, aşırı fazla oran değişiklikleri veya hatta belli hamlelerin zamanlamaları da bir kumar örgütünün bahis oranı stratejilerine dair işaret verebilir. Tüm işleri gizli yürütme arzularına rağmen kumar düzenleri genelde iz bırakırlar. Bu izler aracılığıyla Donaghy’nin Battista için hangi tarafı seçtiğini bulduk.

Daha sonra 40 maçın tamamının kayıtlarını topladık ve hakemlik konusunda geniş bir deneyimi bulunan bir araştırmacıyı bu maçları dikkatle izlemek, Donaghy ve diğer hakemlerin faul kararlarını incelemek üzere görevlendirdik. O kararlardan %2,6’sı bir hakem kararı değildi ve çalışmanın dışında bırakıldı.

Elbette bir hakemin bir takıma diğerinden fazla faul çalması normal. Kararlarda her zaman bir dengesizlik olacak. Ancak o dengesizliği bahis oranlarındaki değişiklik dengesizliğiyle karşılaştırdık ve asıl önemli karşılaştırmanın Donaghy’nin faul kararları ile maçı kazanan takım arasında olmadığı görüldü. Önemli karşılaştırma, daha çok bahis yapılan takım ile ilgiliydi.

Tüm bu süreci tamamladığımızda Donaghy’nin faul kararlarının %70 oranla daha fazla bahis yapılan takımın lehine olduğu ortaya çıktı. Aynı zamanda o 40 maçlık dilimdeki 10 maçta, kazanan takımın handikapının kazanıp kazanmayacağına dair nadiren şüphe olduğu ortaya çıktı. Bu tip durumlarda maç sonucuna etki etmek isteyen bir hakem muhtemelen durumu değiştirmek konusunda yetersiz kaldığını düşünecektir. Ya da skor zaten lehineyse böyle bir ihtiyaç sezecektir. Böylece o maçları hesaptan çıkarıp farklı galibiyetlere baktığımız neticede Donaghy’nin 30 çekişmeli maçtan 23’ünde daha fazla bahis yapılan tarafın lehine daha fazla faul çaldığını gördük. Dört maçta %50-50 oranında faul çalmıştı. Tim Donaghy’nin daha az bahis yapılan takımın lehine daha fazla faul çaldığı maç sayısı mı? Üç.

Başka bir deyişle Donaghy’nin faul kararlarında kendi bahsinin lehine, aleyhine ve dengeli düdük çaldığı maçların sayısı sırasıyla 23-4-3 şeklindeydi.

Bahis oranları ile bir hakemin verdiği kararlar arasında herhangi bir korelasyon olmaması gerektiğini savunacak biri olursa bu ihtilafa dair ihtimaller çok düşük gözükebilir. Öyle de gözüküyor. Bu veriler incelendiğinde ESPN istatistikçileri kılı kırk yararak şöyle bir çıkarıma vardılar: Tim Donaghy’nin bu dengesizliği yaratan kararları rastgele almış olma olasılığı 6.155’te 1.

Verilerimizi 15 yıl boyuncaNational Science Foundation’da istatistik ve olasılık alanlarında program direktörlüğü görevi üstlenen Keith Crank’e de gönderdik. Bu rakamlar üzerine bir “hipotez testi” uyguladı. Daha sonra aynı hesapları Donaghy’nin maçlarında görev yapan diğer ikişer hakeme dair de yaptı ve “Olasılık” veya “O” olarak adlandırdığı sayıyı elde etti. Crank’in yöntemi kesin bir incelik içeriyordu: Bir hakemin gösterebileceği her türlü eğilimi en basit şekilde gösterecekti. Farklı maçlar da dahil edilecekti. Hiçbir veri değişikliğine gerek duyulmayacaktı.

Crank daha sonra yalnızca Donaghy’nin söz konusu sezonda yönettiği tüm maçlardaki kararları için “Olasılık”ı hesapladı. Oran 0,232 çıktı. Başka bir deyişle o faul kararlarının rastgele gerçekleşme ihtimali %23,2’ydi. Pek olası değil ancak şoke edici olduğu kesin. Crank bununla da kalmadı. 2006-07 sezonunda neticede net bir aralık vardı. Anlaşmanın başından Battista’nın etkisinin bittiği noktaya kadar oynanan 40 maç… İki hakem tarafından aynı anda çalınan faulleri çıkaracak olursanız Donaghy’nin faullerindeki oran %4,1’e kadar düşüyordu.

Profesyonel istatistikçilere göre %5’in altındaki her türlü olasılık, önemli bir sonuca işaret eder. Yani bir şey bulmuşsunuz demektir. Bizim durumumuzda o %4,1’lik oran, herhangi bir eğilimi olmayan bir hakemin Tim Donaghy’nin çaldığı faullerin yalnızca %4,1’ini çalacağı anlamına gelen bir orandı.

OCAK AYI SONUNDA ESPN’e yaptığı açıklamada NBA şunları belirtti:

“Konuyu açıklığa kavuşturmak adına Pedowitz ekibi ve NBA, Donaghy’nin yönettiği maçların sonucunu değiştirmeye çalışıp çalışmadığını belirlemek için temel istatistiksel ve veriye dayalı analizler yaptı. Tüm çabalarımız, tam olarak ne yaptığını ve nasıl yaptığını anlayıp bundan sonra oynanacak maçlarda bütünlüğü korumak üzere önlem alma yönünde odaklanmıştı.”

NBA, o istatistiksel analizlere dair özellikleri paylaşmadı ancak özetle açıkladı. Ligden yapılan açıklamaya göre çalışmalar, Donaghy’nin bahis yaptığını kabul ettiği maçların olduğu dönemin tamamını kapsıyordu. O döneme Donaghy’nin yönettiği 194 maç da dahil. Bu doğrultuda alınan kararlardaki tutarlılık, taraflı faul ihtimalleri, faul zamanlamaları, üst üste çalınan fauller, çalınan düdük sayıları ve bahis oranlarındaki değişiklikler de incelendi.

“Bu analizler,” diyordu NBA, “tarafsız bir hakemin Donaghy’nin çaldığı düdükleri çalmayacağına dair bulgularınızı desteklemiyor.”

TIM DONAGHY her zaman bahislerinin kazanması için maç sonuçlarına bilerek etki ettiğini açıkça reddetti ve bahislerini, içeriden aldığı bilgilere göre yaptığını iddia etti. Ancak kişisel konuşmalarında farklı bir tutum takındığı zamanlar da oldu.

Donaghy, 2009 yılında serbest kaldığından beri Sarasota’daki müstakil evde kalıyor. Serbest kaldıktan sonra da bir süre devam ettiği bahis oynamayı artık bıraktı. İddialara göre gelirini sahip olduğunu mülklerinden gelen kiradan sağlıyor.

Ancak Donaghy daha cezaevinden çıkmadan önce bir yayın evi onun anılarını basmayı planlıyordu. New York dergisinin 2015’teki iddiasına göre NBA bir şekilde o kitabın yok edilmesi için yayın evini ikna etti. Donaghy daha sonra başka bir yayıncı buldu: Küçük, bağımsız, yeni açılmış bir yayıneviydi. O kadar yeniydi ki bu Florida’daki yayınevi, ilk baskısını Personal Foul ile yapacaktı. Söz konusu yayınevi Shawna Vercher isminde bir siyasi danışman ve yazar tarafından işletiliyordu. O ilişki neticede mahkemede bitti. 2010’da Vercher’i dava eden ve kitabının haklarını çalmakla itham eden Donaghy, davayı kazandı.

Davanın parçası olarak mahkemeye sunulan evraklara göre Donagy’nin kitabın reklamını yapmaya devam ettiği dönemde başladı asıl kopuş. O kopuş sürecinde bir yalan makinesi testi söz konusu oldu. Vercher, Aralık 2009’da Donaghy’nin kendisine şike yapıp yapmadığının sorulacağı bir yalan makinesi testine girmesini istedi. Donaghy bunu yapamayacağını söyledi. Vercher ise yazılı olarak bir kez daha istedi. Donaghy’nin dediğine göre avukatları bunu yapmamasını söylemişti. Vercher nedenini sordu.

Donaghy yanıtladı, o testi geçemezdi çünkü.

Tim Donaghy’nin aklanacağı tek olay bu olmayacaktı. Tommy Martino, kendi berber dükkanının dinlenme odasında oturduğumuzda bana “Maça altı sayılık bir etkiyi her türlü yapabilir, bana böyle söylemişti,” diyordu. Martino, Ağustos 2009’da serbest kaldıktan sonra hep orada çalışmıştı.

Martino’nun söylediklerini anlamak için bir an durdum. “Bunu sana ne zaman söyledi?” dedim. Martino tam olarak hatırlamıyordu. “Bütün o b*k püsürün olduğu dönemde” dedi.

Martino, Donaghy’nin kendisine bazı maçların şike yapılamayacak maçlar olduğunu söylediğini anımsıyordu. Martino’nun deyişiyle “Büyük farkları kontrol edemiyordu.” Eğer bir maçta fark bahsin çok ötesinde açılmışsa Donaghy, o farkı indirmek konusunda etkisiz kalıyordu. Çünkü o zaman çok fazla faul çalması gerekiyordu ve her şey belli oluyordu.

PROFESYONEL BİR KUMARBAZ, bir keresinde Donaghy ile skandal hakkında görüşüyor. Donaghy hapisten çıktıktan birkaç yıl sonra gerçekleşiyor bu görüşme. Basketbolu yakından takip eden bu kumarbaz, o sezon Donaghy’nin yönettiği maçlarda kaybettikten sonra aniden meraklanıyor.

Kumarbaz, Donaghy ile yaptığı görüşmeyi ismini kullanmamam şartıyla bana da anlattı. O kumarbaz duydukları karşısında devamlı şoka uğramıştı. Donaghy, bilerek aleyhine bahis yaptığı takıma karşı daha çok faul çalıyordu. O kumarbaza başka taktiklerden de bahsetmişti:

“Daha ilk dakikadan savunma faulü çalmayı çok sevdiğini söyledi.”

Böylece Donaghy, aleyhine bahis yaptığı tarafı daha az agresif savunma yapmaya zorluyordu. “Her takımın ya pivotunu ya da en değerli oyuncusunu seçiyordu ve onları faul problemine sokmaya çalışıyordu.”

Kumarbaz şöyle devam ediyordu sözlerine: “Bana ayrıca milyonlarca dolar bahis yaptıklarını ve daha fazlasını istemediği için kendisini salak hissettiğini de söyledi.”

BİR DE DONAGHY’nin eski dostu Aron Kulle var. Kulle, Donaghy’nin kendisinin ofisine büyük bir gerginlik ile geldiği bir günü anımsıyor. Donaghy’nin hayatındaki diğer birçok kişi gibi Kulle ile eski hakem tüm ilişkilerini bitiren bir çöküş yaşamışlar arkadaşlıklarında. Bir noktada Donaghy, Kulle’nin kendisine yaklaşmasını yasaklatmış. Ancak 2007 sonlarında ikili yakın arkadaşlarmış.

2005’te Sarasota’ya taşınmasından bu yana Donaghy, Kulle’nin bir topluluk merkezinden yönettiği yerel genç takım liglerinde sık sık gönüllülük yapıyordu. Donaghy’nin kariyerinin bitişinden sonra, henüz cezaevine girmeden önce Donaghy, Kulle’nin ofisine telaşla dalıyor ve “Hayatım kaydı” diyor.

Ofisin pencereleri o dönemde genç takımdaki çocukları antrenman yaptığı basketbol sahasına bakıyormuş. Çocukların ayakkabılarından çıkan sesler duyulurken Kulle ayağa kalkıyor, odada yürüyor ve perdeleri kapatıyor. Donaghy o sırada ağzındaki baklayı çıkarıp her şeyi anlatıyor:

“Handikapların ne olacağını biliyordu. Bunu nasıl kontrol edeceğini biliyordu. Diğer hakemlerin aklına farklı oyuncularla ilgili nasıl gireceğini biliyordu. Böylece diğer hakemler de onun peşinden gidiyordu. Şike yaptığını kabul etti.”

Donaghy’nin söyleyecekleri bittiğinde Kulle sandalyesine yaslanıyor. O sırada hakemin hikayesini kendinden geçmiş bir şekilde dinlemiş Kulle. Bütün kumar, para, gizem, yozlaşma, çıkar sağlamak için sonsuz bir arayış, bulaşıcı bir fırsatçılık, şaşırtıcı derecede kolay şikecilik… Ancak artık Kulle’nin zihninde tek bir şey varmış ve o da hikayenin etik tarafı değilmiş: Ya da aslında hikayede birçoklarının etiği bu:

“Bana söylediğin şey doğruysa,” demiş Kulle, Donaghy’ye “zengin olacaksın.”

Kulle’nin gözlerinde dolar işaretleri çıkmış o anda. Çoktan başlamış düşünmeye. Bundan nasıl çıkar sağlayabilirim? Bu işe yatırım yapabilir miyim? O anda, daha önce Donaghy’nin düzeninin farkına varan birçok kişi gibi Kulle de fırsatı fark etmiş.

“Tek gördüğüm,” demiş Donaghy’ye, “bir film…”

Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!