by John Gonzalez / Çeviri: M. Bahadır Akgün
Bu çevirinin tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.
Bu yazı ilk olarak 27 Şubat 2019 tarihinde The Ringer’da yayınlanmış ve uyarlanarak çevrilmiştir.
Panathinaikos‘un başına geçen Rick Pitino’nun anlatacak çok hikayesi, bugünlerde o hikayeleri anlatacağı bir dolu zamanı var.
Panathinaikos öncesi bir yıldan uzun süre koçluk yapmayan Pitino, bir noktada sonsuza kadar emekli olabileceğini düşünmüştü. Ekim 2017’de Louisville’deki 16 yıllık görevine kolej basketbolunu sarsan bir skandal sonrası son verilen Pitino, o skandaldan sonra ceza almadı ve masumiyetini savunmaya da devam etti. Dahası, hiçbir oyuncuya 5 dolar bile vermediğini söyledi. Ancak Louisville kendisini kovduktan sonra ne kadar aklansa da bir daha kolejde iş bulamayacağından korkuyordu.
Aralık 2018’de ise bir arkadaşının arkadaşı aradı. Yunanistan’da bir iş fırsatı olabilirdi. Atina’nın en büyük takımlarından Panathinaikos’u yönetme fırsatı… Noel öncesi resmi teklif geldi. Teklifi kabul etti ve Noel günü Yunanistan’a uçtu.
Pitino, kendisi için düzenlenen karşılamadan ötürü memnundu. Panathinaikos taraftarı, takımlarıyla ilgili tutkulu bir taraftar grubu ve bu durum yeni koçları için de geçerli. Takımın sahibi Dimitris Giannakopoulos, Atina’da tanınan bir isim. Giannakopoulos, takımın kontrolünü babasından devraldı. Giannakopoulos’un iş adamı sıfatı da var ancak 44 yaşındaki bu adamı ünlü halk kahramanı veya düşman olarak ünlü yapan şey o iş saatleri dışında yaptıkları. Kendisi bir bakıma Yunan Al Davis. Tabii Davis’in daha zengin, daha genç ve daha az s*kine takan versiyonu. EuroLeague tarafından farklı gerekçelerle farklı cezalar alan ve yasaklara tabi tutulan Giannakopoulos, bazı hakemleri ve o hakemlerin ailelerini ölümle tehdit etmiş, taraftarlara da hakaretlerde bulunmuştu. Kendisi Instagram’da da garip ama eğlenceli video ve fotoğraflar paylaşmayı seviyor. Rakip takım sahiplerini hakemlere rüşvet vermekle suçladığı oluyor. Pitino’nun selefi Xavi Pascual’i görevinden alan Giannakopoulos, takımda kalan oyunculara teknik ekipte değişikliğin onların hatasız olduğunu göstermediğini söyledi. Ayrıca takımdaki oyuncuların artık 7 gün 24 saat kafalarının Panathinaikos’ta olması gerektiğini, yoksa kontratlarını feshedeceğini ve EuroCup’ta bile oynayamayacaklarını söyledi.
Giannakopoulos daha yakın dönemde de omzundan bir operasyon geçirdikten sonra hastanede sigara içerken çekilen bir fotoğrafını takipçileri ile paylaşmıştı ve Pitino o konuyla ilgili “Evet, hastane onu çok sıktı” yorumunda bulundu.
Pitino oraya gittikten sonra kendisiyle birkaç kez telefonda konuştuk. Ya telefonu hemen açıyordu ya da beni hemen ardından geri arıyordu. Konuşmasının sorun olmayacağı kadar vakti olduğu hissine kapıldım. Daha sonra da onu görmeye gidebilmem için bir plan yaptık.
Kendimi böylece Atina’da buldum. Amerika’da yaşayan Yunan kökenlere sahip bir dostumu da yanımda götürdüm. Dave the Greek sayesinde Olympiakos’a dair derin kökleri bulunan nefreti öğrendim. Giannakopoulos’un ilginç kişiliğini ondan öğrendim. Takımdaki insanlar ve şehirdeki taraftarlarla onun sayesinde tanıştım.
Dave’in Yunan taksici arkadaşı Andreas ile buluştuk. Giannakopoulos’tan bahsettiğimiz anda kendisini “Yunan Scarface” diye andı. Abarttığını sanıyordum ki Giannakopoulos’un tıpkı Al Pacino’nun Scarface’teki karakteri gibi paylaştığı bir fotoğrafını gösterdi.
(…) Daha sonra Pitino ile Agora’da bir masada oturduk. Takım, Pitino’ya bir daire tutmuş ve kendisine bir de araba temin edilmiş. Dairesi büyük ve park yeri var. Ayrıca oturduğumuz kafe kadar büyük bir yüzme havuzu da varmış ancak sanıldığı kadar etkileyici değilmiş. Orada otururken bir Olympiakos taraftarının Giannakopoulos’a saygısızlık yaptığını söyledi. Herhalde tükürmüştü. Daha sonra Giannakopoulos, o adamı bulup kendisine getireceklere ödül vereceğini söylüyor. Pitino’ya o adama ne olduğunu sordum, Pitino da patronuna sormuş. Adam özür dilemiş, Giannakopoulos da sorun olmadığını söylemiş.
“O adam,” diyerek gülüyor Pitino, “muhtemelen altı ay sonra iki tane kırık kol ile ortaya çıkacak.”
(…) Taraftarlar öfkeli, takım sahibi Bond filmlerinden çıkma bir sabıkalı gibi. Panathinaikos zor bir sezon geçiriyor. Son dönemde daha iyi durumda olsalar da Pitino’ya göre playoff yapma şansları pek yüksek değil çünkü asıl sorun şut atamıyor olmaları. Yine de Pitino takımın deneyimine güveniyor. Yunanistan’a gerçek bir hayranlık besliyor, keza patronuna da öyle. Kendisinin Londra’da eğitim gördüğünü ve aslında tamamen farklı bir insan olduğunu söylüyor Pitino: “Gerçekten tatlı biri.” Ayrıca Pitino da Atina’da çok seviliyor. Marbury’yi Çin’de veya Hasselhoff’u Almanya’da görmedim ama Pitino’yu Yunanistan’da gördüm. Muazzam.
(…) Pitino’ya göre Atina’da yaşadığı en komik durum da gittiği her yerde insanların “Foto, foto, koç, foto,” diye yanına geliyor olmaları. Ayrıca insanlar Pitino’ya sürekli “Yalnızca Panathinaikos” gibi söylemlerde bulunuyormuş. Panathinaikos’un GM’liğini yapan Manos Papadopoulos ile gittikleri bir yerde Papadopoulos, oraya belki de bir daha gitmemeleri gerektiğini, zira mekan sahibinin Olympiakos taraftarı olduğunu söylediğinde Pitino’nun cevabı “Manos, alt tarafı yemek yiyeceğiz” olmuş.
(…) Yemeğimiz bittikten sonra Agora’nın önünde dikiliyordu Pitino. Çift kapılı bir Skoda trafiğin ortasında frenlere asıldı, şoför camını indirdi. Sokağın karşısında bir şekilde gözlük takan Pitino’yu tanımıştı. Ben yanında dikiliyordum ama bilmesem tanımazdım herhalde. Sonra şoför “Koç,” diye bağırdı. Sağ eliyle yumruğunu Pitino’nun göğsünün sol tarafına doğru iki kez vurduktan sonra “Ben kırmızıyım,” dedi. Olympiakos taraftarı, sonra da gitti…
“Hayatımda böyle bir şey hiç görmedim” diyordu Pitino gülerek.
(…) Pitino’ya bir arayışta olduğunu, yeni işinin onun için bir terapi gibi olduğunu söyledim.
“Tam da öyle.”
İşin aslı sıkılmıştı Pitino. Panathinaikos‘ta göreve başlamadan önce Miami’deki evinde geç saatlere kadar kolej basketbolunda koçluk yapmak varken niye izlediği konusunda hayıflanıyordu.
“Özledim” diyordu. “Hep olumlu bir insan oldum ve sıkıldığım fikrinden nefret ediyordum. Bundan nefret ediyor ve o fikirden uzaklaşmak istiyordum. İşi kabul etmemin sebeplerinden biri de buydu.”
NCAA’deki mali skandal öncesi 2015’te Louisville yardımcı koçu Andre McGee, resmi ziyaretlerde genç oyuncuları “eğlendirmek” için fahişeler ve striptizciler tutuyordu ve NCAA, bu yüzden de Pitino’nun başında bulunduğu teknik ekibe ceza vermişti.
Pitino yanlış yardımcılar seçtiğini ama 30 tanesinin de başantrenör olduğunu söylüyor: “Elimde kimse kalmayınca insanlardan öneri aldım. 2-3 tanesi kötü yardımcılardı, benim hatam.”
McGee neticede kovuldu, Louisville de 2016 NCAA’de mücadele etmeyerek kendisini cezalandırdı. Pitino’nun yaşadığı skandallar bunlarla sınırlı değil. 2010’da ise deneyimli çalıştırıcı, Louisville’de bir restoranda 2003 yılında cinsel ilişkiye girdiğini kabul ettiği bir kadına karşı başka bir davada ifade verdi. Kadın, Pitino’ya şantaj yaptığı gerekçesiyle hapse girerken Pitino da “Hepimizin zaafları ve hataları oluyor” diyerek hatasını kabulleniyordu.
Tüm bunların ardından Louisville’i suçlamadığını söylüyor Pitino, “Böyle tercih ettiler,” diyor.
(…) Olympiakos – Panathinaikos rekabetiyle ilgili Manos Papadopoulos çok şey biliyor. Yaklaşık 30 yıldır Panathinaikos yönetiminde görev yapan bu kır saçlı, büyük cüsseli adam geçen onca zamana rağmen hâlâ her maçtan önce çok fazla stres yaşadığını söylüyor ve sebebini de bilmiyor. O maçlar onun için o kadar önemli ki bir yerden sonra titremeye başlıyor.
“Ekstra bir durum,” diyor Papadopoulos Yunanistan Ligi için. “Herhalde bir tek Yunan halkı anlayabilir bunu. Komik olan da diğer ülkelerden gelen insanların bize daha öncesinde inanmıyor olmaları. Geldikleri zaman bunun bir parçası oluyorlar ve hemen anlıyorlar.”
Pitino teklifi kabul etmeden önce eşi kendisine bunu yapmak istediğine emin olup olmadığını soruyor. Zira Joanne, uçağa binmeden önce Giannakopoulos’u arama motorunda aratmış ve eşi Giannakopoulos ile çalışacak biri için çok da mantıklı bir fikir gibi gözükmüyor bu durum. Pitino, eşine endişelenmemesini söylemiş ve imzayı atmadan önce yakın dostu Wallace ve Panathinaikos’un yıldızı Calathes ile de görüşmüş.
Calathes, yeni koçu için “Tabii Avrupa basketboluyla ilgili hiçbir şey bilmiyordu. Bütün hayatını ABD’de geçirmişti. Herhalde farklı bir şey deneyimlemek ve yapmak istedi,” diyor.
Hiçbir şey değilse bile Giannakopoulos ile çalışmak Pitino için farklı bir deneyim. Ocak 2018’de EuroLeague, Giannakopoulos’un Fenerbahçe taraftarları ve Panathinaikos’un eski başantrenörü Zeljko Obradovic‘e yönelik ifadeleri nedeniyle 44 yaşındaki takım sahibine soruşturma açtı. Giannakopoulos, 12 ay ceza aldı ancak daha sonra cezası 5 aya indirilip kalan kısım 60.000 Euro para cezasına çevrildi. Giannakopoulos, önce takımı EuroLeague’den tamamen çekme tehdidinde bulundu, sonra cezayı ihlal etti. Geçen yıl bir kez daha 60.000 Euro cezaya çarptırıldı ve daha sonra o miktar toplamda 300.000 Euro’ya kadar çıktı.
Kasım ayında ise Olympiakos’u hakemlere rüşvet vermekle suçlayınca 30.000 Euro daha ceza aldı. Hakem raporunda ise şunlar yazıyordu:
İkinci çeyrek bittiğinde ev sahibi takımın sahibi içeride bekliyordu ve bize şunları söyledi: “Her şeyi biliyoruz. 20.000’er bahis yaptığınızı biliyoruz, İtalyan ve Leh olanlar. Yalnızca İspanyolun bir suçu yok. Bertomeu ve Stokes’a her şeyi göndereceğiz.”
(…) Giannakopoulos’un EuroLeague’e karşı bu eylemlerine nasıl hâlâ devam edebildiğini sorduğumda Eurohoops’tan Antonis Stroggylakis, Giannakopoulos’un daha önceden hem takım sahibi hem de başkan olduğunu ancak son dönemde başkan unvanını Papadopoulos’a devrederek EuroLeague’in görüş alanından çıkmayı hedeflediğini söyledi. Yine de kafam karışmıştı, takım sahibi EuroLeague kurallarına tabii değil miydi? Hem evet, hem hayır. “Karmaşık” dedi Stroggylakis.
Giannakopoulos, hakemlerin soyunma odalarına giriyor ve onları rüşvet almakla suçluyor. 2013’te Olympiakos ile oynanan bir maçtaki hakem raporuna göre Giannakopoulos, soyunma odasında bir hakeme küfredip “Buradan çıkamayacaksın” diyordu. 2015’te CSKA Moskova ile Atina’da oynanan bir playoff maçından sonra bir adım daha ileriye gitmiş ve hakemlere “Sizi öldüreceğim. Bu akşam Yunanistan’dan sağ çıkamayacaksınız! Gözlerimle bunun sözünü veriyorum” diyordu. Ayrıca hakemlere “Annenizi, karınızı, çocuklarınızı sizin önünüzde s*keceğim” dediği de iddia ediliyordu. İnanılmaz kısmı ise Panathinaikos’un iki maçı da kazanmış olmasıydı.
Bu olayları sorduğumda Pitino, “Hakemleri pek sevdiğini sanmıyorum” diyordu. Bir rapora göre CSKA Moskova maçından sonra hakemler gece 1’e kadar salonda kaldıktan sonra polis eşliğinde önce otele, daha sonra da hava alanına gitmişlerdi.
Organize suç bağlantılarını merak ettiğim Giannakopoulos için Pitino “Sanmam” diyordu. “Bence bu Scarface muhabbeti yüzünden öyle bir imajı oluştu. Gerçekte Dimitri bir iş adamı. Onunla tanışırsınız.”
Elimden geleni yaptım. Oraya gitmeden önce Panathinaikos medya sorumlusu ile görüştüğümde sorun olmayacağını söylemişti ama gittiğimde sorun oldu. Mail ve mesajlardan sonra Yunanistan Kupası yarı finalinin oynanacağı günden önceki sabah medya sorumlusu bana kendisinin takviminin dolu olduğunu ve muhtemelen ertesi gün salonda olmayacağını söyledi.
Kendisi iyi biri ve yalnızca işini yapıyordu ancak medya sorumlusunun söylediği şeyde bir yanlışlık olmalıydı. Cezalıyken bile maçlara giden Giannakopoulos’un yılın en büyük maçlarından birini kaçırması çok mümkün gözükmüyordu. Dahası o takvimi çok dolu adam sonsuz sayıda fotoğraf paylaşmakla meşguldü ve en iyi medya sorumlusu bile o durumu çok meşgul diye tanımlamakta zorlanırdı.
(…) Giannakopoulos maça gitti ve tıpkı Pitino’nun bana gönderdiği mesajda olduğu gibi Olympiakos ile oynanan maç her zamanki gibiydi: “Tam bir savaş.”
(…) Yunanistan’daki vergi oranlarını da düşününce Giannakopoulos, her yıl çok ciddi ölçüde para kaybediyor. Pitino’ya göre bunu yapmasının sebebi Panathinaikos‘u çok seviyor, Panathinaikos’a tutku besliyor olması: “Her yıl servet kaybediyor, umutsuzca kazanmak istiyor.”
Yarı final maçı daha iyi olamazdı. Maçtan önce bu maça dair çok fazla hikaye duymuştum ancak olan bitenler beklentileri de aştı. 1900’lerin başlarında basketbol oyuncuları, sahayı çevreleyen metal çitler nedeniyle “kafes dövüşçüleri” gibi anılırmış. Yunanistan’da bu durum hâlâ geçerli. Benchlerin arkasında koruyucu bir duvar vardı ve insanların sahaya bir şeyler atmamaları için de tribünlerin önüne ağ gerilmişti.
Önlem almak için haklı sebepleri vardı. Salondaki hava, sigara ve meşale dumanları nedeniyle çok ağırdı ve tribünler tıklım tıklım doluydu. Neredeyse hiç kadın taraftar yoktu. Çocukların sayısı da çok azdı. En ön sırada yüzünü yeşil-beyaz boyamış bir adam, Olympiakos benchine doğru devasa bir şişme penis sallıyordu. Onun yakınlarında başka, üstsüz bir adam bir şekilde salona soktuğu trampeti çalıyordu. Olympiakoslu oyuncular salona girdiğinde dev bir pankart açıldı ve taraftarlar hep bir ağızdan bağırmaya başladılar:
“Olympiakos, or*spu çocukları.”
Devreye 15 sayı önde girdi Panathinaikos. Rahat bir galibiyet alacak gibilerdi. Sonra garip bir şey oldu. Olympiakos’un ikinci yarıya çıkmayacağı dedikodusu yayılmaya başladı. İmkansız dedim. İmkansız olmadığını söyledi sigarasını yakarken havalandırma tarafını işaret eden gazeteci. Olympiakos, sahadan çekilmişti. Muhtemelen dumandan ötürü çekildiklerini söylediler. Ancak sonradan anlaşıldığı üzere hakemlerden şikayet etme sırası Olympiakos’taydı. Ancak rüşvet suçlaması yerine onlar kararlar nedeniyle oynamayı bırakmayı tercih ettiler.
“Taraftarlar meşale etti, oyuncular meşale yanıkları yüzünden hastaneye gitti, plastik mermi bile kullanıldı. Maçlar yine de oynandı,” diyordu Stroggylakis. “Bu daha önce yaşanmadı. Benim bildiğim kadarıyla daha önce böyle bir şey olmadı.”
Pitino maçın ardından koç odasında Panathinaikos‘un kendi döneminde en iyi savunmayı yaptığını söyledi. Olympiakos’un nasıl hakemleri suçlayabildiğini anlamıyordu ama bu, taraftarın aldığı keyiften daha az önemliydi. Pitino daha sonra telefonunu alıp mesajları karıştırmay başladı ve dönüp sordu: “Dimitri’nin ne yaptığını gördün mü?”
Bir kolu ameliyat sonrası hâlâ askıda olan Giannakopoulos, maç boyu çift elle alkış tuttuktan sonra boş Olympiakos bench’ine kırmızı bir kadın iç çamaşırı koymuştu. Çünkü tabii böyle bir olay yaşanırsa diye kırmızı kadın iç çamaşırını yanında hazır tutuyordu.
Ertesi gün Olympiakos, Giannakopoulos’un gelecekte Pire’deki salona giremeyeceğini ve yabancı hakemler olmazsa Yunanistan Ligi’nde Panathinaikos ile oynamayacağını açıkladı. O açıklamadan sonra Pitino bana Giannakopoulos’un yaptığı şeyden ötürü kötü hissettiğini, hatta utandığını söyledi. Ben o kadar emin değildim. Giannakopoulos daha sonra kendisi bir açıklama yapıp basketbol dünyasından, Olympiakos hariç özür diledi.
Maçtan sonra onu aradım ama buna karşı uyarıldım. Giannakopoulos’un kırmızı iç çamaşırını nereden ve nasıl bulduğuyla ilgili gülüp eğlenirken bir gazeteci sesini alçaltıp “Çok yüksek sesle konuşmayın. Cidden. Onun mekanındayız. Onun adamları etrafımızda” dedi. Etrafıma baktım, yakınımızda sadece kalkanları ve ağır silahları olan polisler vardı. O tavsiyeyi dinledim.
Pitino şimdilerde burada, bu insanlarla çalışıyor. Sayısız kez “Böyle bir şey görmedim” dedi bana. Tabii yalnız değildi. Bir zamanlar NBA görmüş Sean Kilpatrick de aynısını söylüyordu.