Fenerbahçe Beko – Zalgiris İlk Düello: Sertlik, Mükemmelliyet ve Gurur

17/Nis/19 12:45 Nisan 17, 2019

Utkan Sahin

17/Nis/19 12:45

Eurohoops.net

Fenerbahçe Beko ile Zalgiris Kaunas playoff serisinin ilk maçında karşı karşıya geldi. Peki dün gece neler gördük? Serinin ilerleyen döneminde neler olabilir? Eurohoops Fırın yazıyor!

by Utkan Şahin / info@eurohoops.net

“Hayır, kesinlikle beklemiyordum. Bu sonuç normal bir sonuç değil. Ancak bazen bu tip durumlar olabiliyor, bu akşam da böyle bir maç oynandı.”

Playoff serisi dün gece başladı… İlk maçın kazanan tarafı Zeljko Obradovic‘in bile beklemediği hikaye parkede yaşandı.

Fenerbahçe Beko maçın favorisi olan taraftı ve bu yüzden kazanması hiç sürpriz değil. Ancak sahada gördüklerimize her EuroLeague akşamında tanıklık edemiyoruz. Bu yüzden bu maç, üzerinde konuşulmayı fazlasıyla hak ediyor.

Bilhassa Fenerbahçe savunması. Zeljko Obradovic‘in takımı dün gece bizlere “kusursuz bir savunma nasıl yapılabilir?” sorusunun cevabını gösterdi. Bunu yalnızca izin verilen 43 sayı üzerinden söylemiyorum. Zalgiris 43 değil de 65 sayı atsa da aynısını söyleyecektim. Çünkü Fenerbahçe; pozisyon pozisyon savunmada mükemmeliyeti ortaya koydu. Ortaya da inanması güç bir sonuç çıktı.

O zaman lafı çok fazla uzatmayalım da dün gece neler olduğuna geçelim…

Hücumlar Çaresiz, Savunmalar Ayakta

Maç, hiç böyle bir sonuca gidecek gibi başlamadı. Aksine herkesin beklediği gibi sert ve temposu oldukça düşüktü.

İki takımın ilk çeyrekte toplamda 13 faul yapması, karşılaşmanın ne kadar “fizikli” bir şekilde başladığının kanıtıydı. Her iki takım da her perdede, her pozisyon almada rakibini üst düzey sertlikle karşıladı. Hakemler de bu sertliğin dozajının kaçmaması için düdük standartlarını biraz aşağıya indirdi.

Bu sertlik, iki takımın hücum planlarına darbe vurdu. Hem Fenerbahçe hem de Zalgiris, rakibinin hücumunun güçlü olduğu yerlerde oynamasına izin vermedi.

Saras beklendiği gibi hem Dixon hem de Sloukas‘ın bütün konfor alanına saldırdı. İkisini de ne toplu oyunda ne de topsuz oyunda rahat bıraktı. Dixon birçok yarı saha hücumunda topu eline alamadı. Sloukas ise ikili oyun sonrası işleyebileceği pas kanalları bulamadı.

Bu sebeple Fenerbahçe, hücumlarını forvetlerinden şekillendirmek zorunda kaldı. Guduric belki 5 sayı attı ama Fenerbahçe, alışık olduğu saha içi yerleşimini oturamadı. Sonuç olarak Sarı Lacivertli ekip, 10 dakika sonunda 3 asiste karşılık tam 4 top kaybı yaptı.

Diğer yarı sahada ise Fenerbahçe, ilk andan itibaren Zalgiris’in potaya yaklaşmasına izin vermedi. Zeljko Obradovic sürekli pota altını kalabalık tuttu.  Zalgiris, ne ikili oyun sonrası ne de ters eşleşmelerde uygun pozisyonu bulabildi. Obradovic, takımının sürekli toplu tarafta daha fazla oyuncuyla kalmasını sağladı. Hatta bunun için üçlükleri bile zaman zaman riske etti.

Zalgiris’in pota altında Brandon Davies’e top indirmeye çalıştığı pozisyonları hatırlayın… Etrafta sürekli bir şekilde yardıma gelebilecek birden fazla oyuncu olduğunu anımsayacaksınız. Zaten Zalgiris yardımlar gelmesin diye her hızlı oynamaya çalıştığında top kaybı yaptı. İşler onlar adına hücumda o kadar çığrından çıktı ki pek görmediğimiz bir biçimde Grigonis ile sırtı dönük hücum oynamaya çalıştılar.

Sonuç olarak da konuk ekip; tam 6 top kaybı yaptığı, pota altından 1/6 isabetle oynadığı ve tam 4 üçlük atmak zorunda kaldığı bir çeyreği geride bıraktı.

Datome, Kalinic ve Kırılma Anı

Tam bu noktada bir kırılma noktasının geldiği belliydi. Hangi koç rakibinin savunmasını çözebilirse, karşılarındaki ekibi soyunma odasına kadar dağılmış bir şekilde gönderebilirdi.

Açık konuşmak gerekirse… Hem Melli hem de Vesely‘in 2 faul alması nedeniyle ben bunu başaracak takımın Zalgiris olabileceğini düşünüyordum. Sonuçta Zalgiris gibi fizikli bir takım karşısında uzun rotasyonun iki ana ismi olmadan Fenerbahçe‘nin pota altını bu kadar iyi kapatmaya devam etmesi kolay değildi.

Burada devreye iki forvet giriyor. KalinicDatome ikilisi mükemmelden de öte bir performans sergiledi.

Zalgiris’in Deon ve Antanas gibi iki kalıplı pivotla oynamasına rağmen bu ikili, Ahmet’in pota altında hiç yalnız kalmasına izin vermedi. Her pozisyonda pota altına geldiler ve boyalı bölgedeki üstünlüğün bir an bile el değiştirmesine izin vermediler. Dışarıya püskürtülen Zalgiris, bu sefer Wolters ve Walkup’un penetreleriyle hücumunu düzene sokmaya çalıştı. Bir sezon önceki Zalgiris maçını hatırlayın. İstanbul’da sürekli Fenerbahçe savunmasını tepeden delerek kazanmışlardı.

Bu plan da işe yaramadı. Çünkü faul çizgisinden pota altına kadar olan bölüm o kadar kalabalıktı ki Zalgiris’in kısaları penetre edebilecekleri bir tane bile kulvar bulamadı.

Kırılma anı, Fenerbahçe’nin alışkın olmadığı bir şekilde birebirler üzerinden geldi. Fenerbahçe bu ligde en az birebir oynayan takımı. Fakat savunmalar bu seviye çıktığı zaman artık başka bir çareniz olmuyor. Fitili yakan oyuncu, 2 sezon önce bunları yapabileceğini söyleseniz kimsenin inanmayacağı Kalinic‘ti.

Kalinic‘in isabete çevirdiği ilk dört şuta bakar mısınız? Çok değil, geçen seneye kadar rakiplerinin şut atmaya zorladığı bir oyuncuydu Sırp isim. Birçok maç topunda rakipler, Kalinic‘i yalnız bırakarak hücumu onun bitirmesini isterdi.

Evet, biliyorum… O, play-off’larda hep etkileyiciydi ama dün gece onun oyuncu özelliklerinde yer almayan şeyleri de yapabildiğini gösterdi. Penetre üstünden şut attı, uzun üstünden kaldırıp attı, penetreyle potaya gidip bitirdi. Bunları daha önce Fenerbahçe formasıyla yapan isim, dün gece maçtaydı. Kalinic ona nazire yapar gibi oynadı. Dün gece tek farkları Kalinic, Bogdan gibi kafasını sallamadı.

Kalinic böyle oynamaya başlayınca da Zeljko Obradovic‘in eli rahatladı ve maçı değiştirecek hamleyi yaptı.

Sloukas üzerinde ısrar etmedi, forvetten üretebilen Kalinic ve Guduric‘in yanına Dixon’ı koydu. Sloukas bu takımının hücumunun ana belirleyicisi. Aynı zamanda topu ve tempoyu öldürmesiyle de bilinen isim. O çıkıp denkleme Dixon eklenince Fenerbahçe, hücumda çok daha hareketli ve opsiyonlu bir takım haline geldi.

Tam o anlarda Fenerbahçe’nin 3 kısası da birebir üzerinden yaratabildiği için Zalgiris savunması açılmak zorunda kaldı ve bu da tepede kısalara yaptıkları baskının anlamsız kalmasını sağladı.

Dixon, oyuna girdiğinde 04.56’da skor 23-17’ydi. Gelen 15-4’lük seri tüm maçı değiştirdi.

O ana kadar 9/18 saha içiyle oynayan sarı-lacivertliler, bu bölümü 6/8 ile geçti. Bu sürede belki sadece 2 asist yaptı ama aşağıdaki pozisyonda da görebileceğiniz gibi hem set temposu hem de saha içi yerleşimi maksimum seviyedeydi. Hal böyle olunca da bütün rüzgar Fenerbahçe’ye kaydı.

Maç bu noktada bitti. Kırılma anında yumruğunu masaya sert vuran FenerbahçeZalgiris‘in nefes bile almasına izin vermedi. Saras, ikinci yarıda Davies’i faul çizgisine çıkartmaya çalıştı; Wolters ile Walkup’ın penetre alanları bulmasını denedi fakat ortada bir Fenerbahçe gerçeği var.

Eğer Fenerbahçe’ye bir kere psikolojik üstünlüğü kaptırırsanız bir daha sizin ayağa kalkmanıza izin vermez.

İkinci yarıda bu şekilde oldu. Zalgiris‘in sertliğin bu düzeyinden kaçtığını gören Fenerbahçe, rakibinin iyice üstüne gitti ve onları psikolojik olarak sahadan sildi.

Dün gece yaşananların büyüklüğünü anlatmak adına birkaç noktaya dikkat çekmek istiyorum. Sarı-lacivertliler, bir playoff maçında takımın iki ana oyuncusu Sloukas ve Vesely‘den sadece 4 sayılık bir katkı almasına rağmen rakibini 30’a vurdu.

Bu korkutucu bir durum. Fenerbahçe’nin rotasyon derinliği o kadar etkileyiciydi ki Zalgiris karşısında en büyük iki yıldızını devreye bile sokmak zorunda kalmadı. Üstelik son çeyreğin neredeyse tamamını süre almayan oyuncularıyla oynamasına rağmen yarattığı o enerjiyi devam ettirdi ve Zalgiris’i bitirdi.

Zalgiris’in asist ve top kaybı istatistiğine dikkat çekmek gerek… Litvanya ekibi, 7 asiste karşılık tam 23 top kaybı yaptı. Asist-top kaybı oranında %30.4’e kadar düştü. EuroLeague’de bu sezon bir maçta gördüğümüz en kötü oran bu. Fenerbahçe’nin dün gece ne yaptığını en iyi açıklayan istatistik de…

Peki Ya Şimdi Ne Olacak?

Seri öncesi yazdığım yazıda Sarunas Jasikevicius ile Zeljko Obradovic arasındaki rekabeti, bir titan ile tanrının savaşı olarak metaforlaştırmış ve bu serinin gelecekte doğacak bazı sorulara cevap olabileceğini söylemiştim.

Dün gece titanın verdiği cevap çok büyük oldu. Obradovic, elindeki imkanlarla Saras’ın takımını sahadan sildi.

Yukarıdaki videoyu belki görmüşsünüzdür. Saras, Fenerbahçe‘nin mükemmel bir şekilde uyguladığı set sonrası alkışlıyor. Belki seti takdir ettiğinden belki de takımına moral vermeye çalıştığından bilmiyorum…. Fakat bir gerçek var; kendisi ve takımı dün büyük bir bozguna uğradı.

“Çehremizi değiştirmek ve bacaklarımızın arasında bir şeyler bulmak için 48 saatimiz var. Sorumluluk almak zorundayız. Özellikle ben. Bugün oyunculara her şeyin fiziksel temas tarafından belirleneceğini anlatamadık. Rakibimiz bizi bu konuda mağlup etti”

Dün gece maçtan sonra Sarunas Jasikevicius bunları söyledi. İlk cümlenin doğru bir kullanım olduğunu düşünmüyorum ve takdir etmiyorum. Yine de ne söylemeye çalıştığını hepimiz biliyoruz.

Zalgiris eğer Perşembe günü bir kez daha fiziksel olarak ezilirse bu seri uzamaz. Hücumda düzeltmeleri gereken birçok şey var. Öncelikli olarak fizikselliğe nasıl cevap vereceklerini bulmaları gerekiyor. Yoksa 80 sayı atsalar dahi Fenerbahçe‘yi yenemezler.

Kişisel fikrim: Obradovic bu skordan hiç memnun değildir. Böyle kazanmaktansa daha çok zorlandığı bir maçı tercih edeceğini düşünüyorum. Hatta bence rotasyona bu sebeple biraz erken bile başladı. Çünkü takımı, dün gece rakibinin bütün gururunu kırdı ve Zalgiris‘li oyunculara bir cevap verme zorunluluğunda bıraktı. Sporun doğasında psikoloji çok önemlidir.

Bu tarz hikayeleri play-off’larda çok gördük.

2011’de Siena, Pire’de Olympiakos’a 89-41 ile kaybetti. Dün geceden bile daha ağır bir sonuçtu ve oradan ayağa kalkıp 2 gün sonra Pire’de Olympiakos’u 65-82 yendi. Geçen sene de benzer bir hikaye gördük. OAKA’da ilk maçı 28 sayı farkla kaybeden Real Madrid, 2 gün sonra bu sefer kazanan taraftı.

Ne oyuncuların ne de taraftarın daha önceki hikayelerdeki hatayı yapmaması gerekiyor. Geçen sezon Laso’nun başına gelen olay gibi…

“Yunan bir çocuk vardı. Otelimizin yanındaki küçük mağazada çalışıyordu. Beni görünce bana “Sahada tavuk gibi gözüküyordunuz. Kazanmayı mı istemediniz yoksa başka bir sorun mu var?” dedi. Basit ve doğru bir tanımdı. Bugün daha cesur oynadığımızı düşünüyorum.”

Fenerbahçe muhteşem bir zafer elde etti. Fakat artık ilk maç ve hikayesi bitti. Sarı-lacivertliler, dün gece 50 sayı farkla kazansaydı da bir şey değişmeyecekti.  Şu anda sadece ve sadece 1-0 önde, seriyi kazanmak için hala çok emek sarf etmesi gerekiyor. 2. maçta bir an bile tembellik kabul edilemez çünkü  Zalgiris’li oyuncular kendi gururları için sahaya çıkacak.

Ve bu da onları çok tehlikeli bir hale getirecek.

Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!