Oyuncular Yanıtladı: NBA’den Sonra En İyisi EuroLeague mi, Çin mi?

19/Nis/19 12:50 Nisan 19, 2019

Bugra Uzar

19/Nis/19 12:50

Eurohoops.net

Eurohoops dünyanın en önemli üç basketbol ligini üçünde de oynamış 10 oyuncuya iki bölümlük bir anketle sordu. İşte ilk bölümde gelen cevaplar.

By Dionysis Aravantinos / @AravantinosDA – Çeviri: Anıl Can Sedef

Dünya çapında üç basketbol turnuvasının itibarı tartışılmaz seviyede yüksek: NBA, Turkish Airlines EuroLeague ve Çin Ligi CBA. Dünyanın en iyi oyuncuları bu üç ligde mücadele ediyor, içlerinden bazıları üçünde de mücadele etmiş durumda.

Çoğu Amerikalı olan bu oyuncular, basketbol dünyası açısından özel bir bakış açısına sahip. Dünyanın farklı yerlerine gidiyor, farklı şehirleri ve yaşam tarzlarını görüyor, farklı tarzlarda basketbol oynayıp birbirinden çok farklı taraftar profilleriyle muhatap oluyorlar.

Onların gözünden turnuvalar arasındaki farklar bu nedenle önem taşıyor. Onların EuroLeague ve CBA’e NBA’le aradaki mesafeyi kapatmak için vereceği tavsiyeler bu nedenle önemli.

Ya da üç turnuvanın da artık aynı kurallara oynanıp oynanamayacağına dair soruyu yanıtlayabilecek en yetkin isimler onlar.

Eurohoops 10 özel oyuncuyla bu üç konuyu konuştu, bu üç ligde de forma giymiş isimler iki bölümden oluşan bir anketi yanıtladı.

İşte, soru soru konu başlıklarıyla ankete verdikleri cevaplar:

Üç turnuva arasındaki genel anlamda farklılıklar nelerdir?

  • DJ White:NBA’de her gün 24 saat kullanabileceğiniz tesisler var. Çin’de ışıklar antrenman bittiği anda kapanıyor. EuroLeague’de Baskonia‘da oynarken salona olan erişimim iyiydi ama NBA’deki gibi değildi. NBA’de her gün her zaman basketbol var. Her şeye erişimizin var, takım şefleri vs. Çin Ligi’nde oynuyorsanız otelde kalıyorsunuz, otel yemeği yiyorsunuz, seyahatler kolay değil. Avrupa’da da seyahat durumu Çin’dekine benzer.
  • Dorell Wright:
    NBA: Dünyanın en iyi oyuncuları. En büyük turnuvası. NBA’le hiçbir şey rekabet edemez. En üst seviyede oynayan oyuncular, hiçbir şey üstüne çıkamaz.
    EuroLeague: Dünyanın en iyi ikinci turnuvası. Uluslararası yeteneklere karşı NBA’e gelmeden önce genç yaştalarken mücadele ediyorsunuz. Uluslararası basketbol evrim geçiriyor. Genç oyuncular çok genç yaşta dünyanın en iyi ikinci turnuvasında oynama fırsatı buluyor. Luka Doncic gibi. Bazı Amerikalılar da geliyor. EuroLeague harika çünkü daha takım odaklı. Sezon boyu hiçbir maçta 20 sayı üstü atan bir oyuncu bile olmayabilir. Düzenli olarak bir grup isim 8-12 sayı arası atar. Bu çok etkileyici bir şey. Avrupa’da 12-14 sayı atmak, NBA’de 22 atmak gibi bir şey. Birçok insan bu nedenle maç başı 6 sayı atan Avrupalı bir oyuncunun neden seçildiğini anlayamıyor. Avrupa’da skor yapmak çok zor. Farklı. Avrupa’da skor yapabilmek için uğraşmanız gerekiyor. NBA bu açıdan daha şova yakın bir lig. EuroLeague’de atmosfer de çılgınca.
    CBA: Büyük para. Sahaya çıkıp becerilerinizi gösteriyorsunuz. Bir takımın yalnızca iki yabancı oyuncusunun olması bu turnuvaya zarar veriyor. Çinli oyuncuları geliştirmek için uğraşıyorlar ama EuroLeague’le rekabet etmek istiyorlarsa daha çok Amerikalı oyuncuları gelmeye ikna etmeliler. Mesele para değil. Çin Ligi, EuroLeague seviyesinde değil. Daha çok Amerikalı oyuncular için sahaya çıkıp olabildiğince sayı atma üzerine kurulu. Yine de harika bir platform ve orada oynayan birçok oyuncu NBA’e dönebiliyor. Oradaki birçok oyuncu ailelerini destekleyecekleri iyi paralar kazanıyor. Çin Ligi’ndeki bir takım iyi Çinli oyuncuları varsa başarılı olabiliyor. Çin Ligi’ndeki yabancı oyuncular için önemli olan maç başı 30 sayıdan fazlasını atmak.
  • Josh Akognon: Çin’de çok şut şansı geliyor. Savunmayı pek umursamıyorlar. Ancak maçın sonunda diğer Amerikalı oyunculara karşı savunma yapmanı istiyorlar. Çin’de en önemli mesele bol bol sayı atıp maçı kazandırman. Bunları nasıl yaptığın Avrupa’daki gibi önemli değil. Orada her şeyin bir yapısı var, herkes her şuta önem veriyor. NBA’de oyun sayılar üzerinden oynanıyor. Avrupa bu üçlü içerisinden en sert sistemin olduğu ve oynaması en zor yer.
  • Bobby Brown: NBA daha atletik ve daha hızlı. Yüksek tempolu, hızlı ve yüksek enerji gerektiren bir oyun oynanıyor. EuroLeague daha temaslı, fiziksel bir oyun var. Bazılarının oyun temposu diğerlerinden daha yüksek. Daha rekabetçi. Çin Ligi son zamanlarda çok daha iyiye gitti. NBA’e benzer yüksek hızlı, yüksek skorlu bir oyun oynanıyor. NBA tabii ki en iyi lig, EuroLeague hemen arkasında.
  • Chris Singleton:
    NBA: Üç basketbol ligi arasındaki en temel farklar yetenek, takımlar ve kültür. Bana göre NBA son yıllarda savunma odaklı olmaktan kim daha çok sayı atabilire döndü. Diğer yandan NBA hep en iyi oyunculara sahip olacak çünkü en çok dikkat çeken yer orası. Her çocuk NBA’de oynamayı hayal eder.
    EuroLeague: EuroLeague en iyi şekilde takım odaklı lig. Bir oyuncu istatistikler için de oynayabilir, sahanın iki tarafında etkili olmak için de. Kötü bir gece geçiriyorsa takım arkadaşları boşluğu doldurup katkı verir. Ayrıca koçlar savunmada yapılara ve oyun konseptlerine daha çok önem veriyor.
  • CBA: Basket atmak. CBA tamamen istatistiklerle ve istatistiklerin galibiyete dönüşmesiyle ilgilidir. Çin’de oynarken bunu ilk elden gördüm. Çok sayı atmam, çok ribaunt almam, çok basket bulmam gerekiyordu. Başka türlü günün sonunda kazanan olamazsınız. Kötü de değildi. CBA’de oynayan yabancı oyuncular EuroLeague veya NBA’de uygun rolde yer bulabilirler.
  • Alex Kirk:
    NBA: NBA’de çok fazla oyuncuya dayalı hücum var ve savunma yapısı savunma üç saniyesi kuralı nedeniyle biraz farklı. Atmosfer açısından, seyirci dördüncü çeyreğe kadar pek havaya girmiyor.
  • EuroLeague: EuroLeague oyun tarzı açısından NCAA’e benziyor. Çok daha fazla takım oyunu ve sistem var. EuroLeague’de bazı salonlarda daha parkeye adımınızı attığınızda yuhalamaya başlıyorlar. Böyle atmosferlerde oynamak heyecan verici. EuroLeague’de NBA’deki kadar pazarlama geliri yok tabii ki. CBA de öyle. En büyük farklardan biri bu. Özellikle bir yabancı oyun için.
  • CBA: CBA oyuncuya dayalı hücumlar açısından NBA’e benziyor. Özellikle Amerikalı guardlar için. Atmosfer biraz garip. Sanki takımlar taraftarlara maça gelsinler diye para ödüyor. Herkes iki takımı da destekliyor. Kim smaç yapmış kim üçlük atmış umursamadan seviniyorlar.

 

  • Josh Powell:
  • NBA: NBA en iyisi. Dünyanın en iyisi olmasının bir nedeni var. Basketbol konsepti çok daha farklı. En iyi sporcular, yetenekler, aklınıza gelen ne varsa en iyisi. Luka Doncic’in dediği gibi NBA’de skor yapmak daha kolay. Oyuncuların mücadele biçimi biraz farklı, üç saniye kuralı işleri çok değiştiriyor. Çünkü potaya giden kulvarlar çok daha açık. Çok fazla maç olduğu için maç atmosferleri çok daha rahat. NBA hakkında şöyle bir şey var, savunmayı beceremiyorsanız gerçekten sizi perişan ediyorlar. Avrupa’da ya da Çin’de o kadar kötü değil. Çünkü orada takım arkadaşlarınız alan savunması ya da ikili sıkıştırmalarla yardımcı olur. NBA’de ise perişan ederler.
  • EuroLeague: Avrupa’da takımlar rotasyonun tamamına, takım oyununa odaklı bir oyun var. Gerçekten büyük bir mücadele yaşanıyor, üst düzey oyuncular oynuyor. Oyunun rekabetçi doğası, basketbol tarzı farklı. Atmosferler de çok farklı. NBA’de takımlar Avrupa’daki gibi baskı altında olmuyor. Avrupa’da her maç önemli, her maç playoff maçı gibi oynanıyor.
  • CBA: CBA’in boyalı alanda üç saniye kuralı yok. CBA’de büyük maçlar var ama çoğunlukla tek yapmanız gereken sahaya çıkıp her akşam yüksek istatistikler yapmak. Hiç ara yok. Bazı oyuncular burada beceremiyor, NBA’de oynayabiliyor. Bazıları da burada harika oynuyor ama NBA’de iş yapamıyor. Bazıları da iki yerde de iyi. Savunmada üç saniye kuralı teke tek savunma yapamayanlara yardım ediyor.
  • Maciej Lampe:
  • NBA: Tabii ki dünyanın en iyi organizasyona sahip en iyi ligi. Diğer ikisiyle kıyaslanmaz bile çünkü en iyi oyuncular NBA’de. Oyun tarzı farklı, daha oyunculara dayalı bir lig. Yıldız oyuncuların büyük söz hakkı var. Lig ihtişamlı anlar ve yıldız oyuncuların daha çok sayı atmasına dayalı. Potaya giden yollar biraz daha açık.
  • EuroLeague: Dünyanın en iyi ikinci ligi. NBA’le EL arasındaki en önemli fark buradaki takımların yalnızca EL oynamamaları. Ayrıca kendi ulusal liglerinde de oynuyorlar. Farklı oyun tarzı, farklı kurallar. Takım basketboluna daha odaklı bir lig. Takımlar çok daha fazla set ve ikili oyun oynuyor.
  • CBA: NBA’i olabildiğince taklit etmeye çalışıyor. Takım başına sadece iki yabancı biraz ilginç olmasını sağlıyor. İki yabancı oyuncu yalnızca 2. ve 3. çeyreklerde beraber oynayabiliyor.

 

  • Derrick Williams: Herkes NBA’in seviyesini biliyor. EuroLeague büyük mücadele yaşanan bir başka büyük lig. Çin Ligi de iyi bir lig ama kurallar biraz farklı. Yalnızca iki yabancı oynayabiliyor. Avrupa’nın ulusal liglerinde benzer sınırlamalar var. Rekabet açısından NBA ilk sırada, EuroLeague ikinci, CBA üçüncü. EuroLeague’de sevdiğim şey her maçın daha önemli olması. 30 maç oynanıyor, her maç durumunuzu değiştirebiliyor. Özellikle de acayip bir playoff yarışı oluyor. NBA’de sezon uzun, oyuncuları etkiliyor. Bazı oyuncular All-Star arasından önce hiç oynamayabiliyor.

 

  • Malcolm Delaney:
    NBA: NBA dünyanın en iyi ligi, herkes bunu biliyor.
    EuroLeague: Çok kontrolcü. Bir takım olarak her şeyi beraber yapmak zorundasınız. Beraber yemek, aynı kıyafetler, Amerikalılar için çok daha kolej tarzı bir yer Avrupa. Özellikle de takım atmosferi olarak. Çok daha takım odaklı. Çin’deki yaşama göre hayat daha güzel.
    CBA: Çin basketbolunda iki ihtimal var: Takımda iyi Çinli oyuncular varsa üst seviye bir takım olabilirsiniz. Her takımda iki Amerikalı oyuncu ve bir sürü çok hırslı oynayan Çinli oyuncu var. Bazı takımlar şampiyonluk için mücadele ediyor. Ama insanların düşündüğü kadar kötü bir lig değil. Oyuncular çok sayı atıyor ama o çok sayı atanlar şampiyonluğu kazandırmıyor. Şampiyon olanlar genelde hem iyi yabancıları hem de iyi Çinli oyuncuları olanlar. Genelde insanlar büyük istatistikler yapanlara bakıyor ama şampiyonlukları onlar kazanmıyor. Çin bir açıdan çok acımasız, 30 sayı ortalamayla oynayıp gönderilebilirsiniz. Spor salonları genellikle soğuk, taraftarlar içinde montla oturuyor. Bazı bench’lerin altında ısıtıcı olması gerekebiliyor yoksa üşüyorsunuz.