By Dionysis Aravantinos / @AravantinosDA – Çeviri: Anıl Can Sedef
Dünya çapında üç basketbol turnuvasının itibarı tartışılmaz seviyede yüksek: NBA, Turkish Airlines EuroLeague ve Çin Ligi CBA. Dünyanın en iyi oyuncuları bu üç ligde mücadele ediyor, içlerinden bazıları üçünde de mücadele etmiş durumda.
Çoğu Amerikalı olan bu oyuncular, basketbol dünyası açısından özel bir bakış açısına sahip. Dünyanın farklı yerlerine gidiyor, farklı şehirleri ve yaşam tarzlarını görüyor, farklı tarzlarda basketbol oynayıp birbirinden çok farklı taraftar profilleriyle muhatap oluyorlar.
Onların gözünden turnuvalar arasındaki farklar bu nedenle önem taşıyor. Onların EuroLeague ve CBA’e NBA’le aradaki mesafeyi kapatmak için vereceği tavsiyeler bu nedenle önemli.
Ya da üç turnuvanın da artık aynı kurallara oynanıp oynanamayacağına dair soruyu yanıtlayabilecek en yetkin isimler onlar.
Eurohoops 10 özel oyuncuyla bu üç konuyu konuştu, bu üç ligde de forma giymiş isimler iki bölümden oluşan bir anketi yanıtladı.
İşte, soru soru konu başlıklarıyla ankete verdikleri cevaplar:
Üç turnuva arasındaki genel anlamda farklılıklar nelerdir?
- DJ White:NBA’de her gün 24 saat kullanabileceğiniz tesisler var. Çin’de ışıklar antrenman bittiği anda kapanıyor. EuroLeague’de Baskonia‘da oynarken salona olan erişimim iyiydi ama NBA’deki gibi değildi. NBA’de her gün her zaman basketbol var. Her şeye erişimizin var, takım şefleri vs. Çin Ligi’nde oynuyorsanız otelde kalıyorsunuz, otel yemeği yiyorsunuz, seyahatler kolay değil. Avrupa’da da seyahat durumu Çin’dekine benzer.
- Dorell Wright:
NBA: Dünyanın en iyi oyuncuları. En büyük turnuvası. NBA’le hiçbir şey rekabet edemez. En üst seviyede oynayan oyuncular, hiçbir şey üstüne çıkamaz.
EuroLeague: Dünyanın en iyi ikinci turnuvası. Uluslararası yeteneklere karşı NBA’e gelmeden önce genç yaştalarken mücadele ediyorsunuz. Uluslararası basketbol evrim geçiriyor. Genç oyuncular çok genç yaşta dünyanın en iyi ikinci turnuvasında oynama fırsatı buluyor. Luka Doncic gibi. Bazı Amerikalılar da geliyor. EuroLeague harika çünkü daha takım odaklı. Sezon boyu hiçbir maçta 20 sayı üstü atan bir oyuncu bile olmayabilir. Düzenli olarak bir grup isim 8-12 sayı arası atar. Bu çok etkileyici bir şey. Avrupa’da 12-14 sayı atmak, NBA’de 22 atmak gibi bir şey. Birçok insan bu nedenle maç başı 6 sayı atan Avrupalı bir oyuncunun neden seçildiğini anlayamıyor. Avrupa’da skor yapmak çok zor. Farklı. Avrupa’da skor yapabilmek için uğraşmanız gerekiyor. NBA bu açıdan daha şova yakın bir lig. EuroLeague’de atmosfer de çılgınca.
CBA: Büyük para. Sahaya çıkıp becerilerinizi gösteriyorsunuz. Bir takımın yalnızca iki yabancı oyuncusunun olması bu turnuvaya zarar veriyor. Çinli oyuncuları geliştirmek için uğraşıyorlar ama EuroLeague’le rekabet etmek istiyorlarsa daha çok Amerikalı oyuncuları gelmeye ikna etmeliler. Mesele para değil. Çin Ligi, EuroLeague seviyesinde değil. Daha çok Amerikalı oyuncular için sahaya çıkıp olabildiğince sayı atma üzerine kurulu. Yine de harika bir platform ve orada oynayan birçok oyuncu NBA’e dönebiliyor. Oradaki birçok oyuncu ailelerini destekleyecekleri iyi paralar kazanıyor. Çin Ligi’ndeki bir takım iyi Çinli oyuncuları varsa başarılı olabiliyor. Çin Ligi’ndeki yabancı oyuncular için önemli olan maç başı 30 sayıdan fazlasını atmak. - Josh Akognon: Çin’de çok şut şansı geliyor. Savunmayı pek umursamıyorlar. Ancak maçın sonunda diğer Amerikalı oyunculara karşı savunma yapmanı istiyorlar. Çin’de en önemli mesele bol bol sayı atıp maçı kazandırman. Bunları nasıl yaptığın Avrupa’daki gibi önemli değil. Orada her şeyin bir yapısı var, herkes her şuta önem veriyor. NBA’de oyun sayılar üzerinden oynanıyor. Avrupa bu üçlü içerisinden en sert sistemin olduğu ve oynaması en zor yer.
- Bobby Brown: NBA daha atletik ve daha hızlı. Yüksek tempolu, hızlı ve yüksek enerji gerektiren bir oyun oynanıyor. EuroLeague daha temaslı, fiziksel bir oyun var. Bazılarının oyun temposu diğerlerinden daha yüksek. Daha rekabetçi. Çin Ligi son zamanlarda çok daha iyiye gitti. NBA’e benzer yüksek hızlı, yüksek skorlu bir oyun oynanıyor. NBA tabii ki en iyi lig, EuroLeague hemen arkasında.
- Chris Singleton:
NBA: Üç basketbol ligi arasındaki en temel farklar yetenek, takımlar ve kültür. Bana göre NBA son yıllarda savunma odaklı olmaktan kim daha çok sayı atabilire döndü. Diğer yandan NBA hep en iyi oyunculara sahip olacak çünkü en çok dikkat çeken yer orası. Her çocuk NBA’de oynamayı hayal eder.
EuroLeague: EuroLeague en iyi şekilde takım odaklı lig. Bir oyuncu istatistikler için de oynayabilir, sahanın iki tarafında etkili olmak için de. Kötü bir gece geçiriyorsa takım arkadaşları boşluğu doldurup katkı verir. Ayrıca koçlar savunmada yapılara ve oyun konseptlerine daha çok önem veriyor. - CBA: Basket atmak. CBA tamamen istatistiklerle ve istatistiklerin galibiyete dönüşmesiyle ilgilidir. Çin’de oynarken bunu ilk elden gördüm. Çok sayı atmam, çok ribaunt almam, çok basket bulmam gerekiyordu. Başka türlü günün sonunda kazanan olamazsınız. Kötü de değildi. CBA’de oynayan yabancı oyuncular EuroLeague veya NBA’de uygun rolde yer bulabilirler.
- Alex Kirk:
NBA: NBA’de çok fazla oyuncuya dayalı hücum var ve savunma yapısı savunma üç saniyesi kuralı nedeniyle biraz farklı. Atmosfer açısından, seyirci dördüncü çeyreğe kadar pek havaya girmiyor. - EuroLeague: EuroLeague oyun tarzı açısından NCAA’e benziyor. Çok daha fazla takım oyunu ve sistem var. EuroLeague’de bazı salonlarda daha parkeye adımınızı attığınızda yuhalamaya başlıyorlar. Böyle atmosferlerde oynamak heyecan verici. EuroLeague’de NBA’deki kadar pazarlama geliri yok tabii ki. CBA de öyle. En büyük farklardan biri bu. Özellikle bir yabancı oyun için.
- CBA: CBA oyuncuya dayalı hücumlar açısından NBA’e benziyor. Özellikle Amerikalı guardlar için. Atmosfer biraz garip. Sanki takımlar taraftarlara maça gelsinler diye para ödüyor. Herkes iki takımı da destekliyor. Kim smaç yapmış kim üçlük atmış umursamadan seviniyorlar.
- Josh Powell:
- NBA: NBA en iyisi. Dünyanın en iyisi olmasının bir nedeni var. Basketbol konsepti çok daha farklı. En iyi sporcular, yetenekler, aklınıza gelen ne varsa en iyisi. Luka Doncic’in dediği gibi NBA’de skor yapmak daha kolay. Oyuncuların mücadele biçimi biraz farklı, üç saniye kuralı işleri çok değiştiriyor. Çünkü potaya giden kulvarlar çok daha açık. Çok fazla maç olduğu için maç atmosferleri çok daha rahat. NBA hakkında şöyle bir şey var, savunmayı beceremiyorsanız gerçekten sizi perişan ediyorlar. Avrupa’da ya da Çin’de o kadar kötü değil. Çünkü orada takım arkadaşlarınız alan savunması ya da ikili sıkıştırmalarla yardımcı olur. NBA’de ise perişan ederler.
- EuroLeague: Avrupa’da takımlar rotasyonun tamamına, takım oyununa odaklı bir oyun var. Gerçekten büyük bir mücadele yaşanıyor, üst düzey oyuncular oynuyor. Oyunun rekabetçi doğası, basketbol tarzı farklı. Atmosferler de çok farklı. NBA’de takımlar Avrupa’daki gibi baskı altında olmuyor. Avrupa’da her maç önemli, her maç playoff maçı gibi oynanıyor.
- CBA: CBA’in boyalı alanda üç saniye kuralı yok. CBA’de büyük maçlar var ama çoğunlukla tek yapmanız gereken sahaya çıkıp her akşam yüksek istatistikler yapmak. Hiç ara yok. Bazı oyuncular burada beceremiyor, NBA’de oynayabiliyor. Bazıları da burada harika oynuyor ama NBA’de iş yapamıyor. Bazıları da iki yerde de iyi. Savunmada üç saniye kuralı teke tek savunma yapamayanlara yardım ediyor.
- Maciej Lampe:
- NBA: Tabii ki dünyanın en iyi organizasyona sahip en iyi ligi. Diğer ikisiyle kıyaslanmaz bile çünkü en iyi oyuncular NBA’de. Oyun tarzı farklı, daha oyunculara dayalı bir lig. Yıldız oyuncuların büyük söz hakkı var. Lig ihtişamlı anlar ve yıldız oyuncuların daha çok sayı atmasına dayalı. Potaya giden yollar biraz daha açık.
- EuroLeague: Dünyanın en iyi ikinci ligi. NBA’le EL arasındaki en önemli fark buradaki takımların yalnızca EL oynamamaları. Ayrıca kendi ulusal liglerinde de oynuyorlar. Farklı oyun tarzı, farklı kurallar. Takım basketboluna daha odaklı bir lig. Takımlar çok daha fazla set ve ikili oyun oynuyor.
- CBA: NBA’i olabildiğince taklit etmeye çalışıyor. Takım başına sadece iki yabancı biraz ilginç olmasını sağlıyor. İki yabancı oyuncu yalnızca 2. ve 3. çeyreklerde beraber oynayabiliyor.
- Derrick Williams: Herkes NBA’in seviyesini biliyor. EuroLeague büyük mücadele yaşanan bir başka büyük lig. Çin Ligi de iyi bir lig ama kurallar biraz farklı. Yalnızca iki yabancı oynayabiliyor. Avrupa’nın ulusal liglerinde benzer sınırlamalar var. Rekabet açısından NBA ilk sırada, EuroLeague ikinci, CBA üçüncü. EuroLeague’de sevdiğim şey her maçın daha önemli olması. 30 maç oynanıyor, her maç durumunuzu değiştirebiliyor. Özellikle de acayip bir playoff yarışı oluyor. NBA’de sezon uzun, oyuncuları etkiliyor. Bazı oyuncular All-Star arasından önce hiç oynamayabiliyor.
- Malcolm Delaney:
NBA: NBA dünyanın en iyi ligi, herkes bunu biliyor.
EuroLeague: Çok kontrolcü. Bir takım olarak her şeyi beraber yapmak zorundasınız. Beraber yemek, aynı kıyafetler, Amerikalılar için çok daha kolej tarzı bir yer Avrupa. Özellikle de takım atmosferi olarak. Çok daha takım odaklı. Çin’deki yaşama göre hayat daha güzel.
CBA: Çin basketbolunda iki ihtimal var: Takımda iyi Çinli oyuncular varsa üst seviye bir takım olabilirsiniz. Her takımda iki Amerikalı oyuncu ve bir sürü çok hırslı oynayan Çinli oyuncu var. Bazı takımlar şampiyonluk için mücadele ediyor. Ama insanların düşündüğü kadar kötü bir lig değil. Oyuncular çok sayı atıyor ama o çok sayı atanlar şampiyonluğu kazandırmıyor. Şampiyon olanlar genelde hem iyi yabancıları hem de iyi Çinli oyuncuları olanlar. Genelde insanlar büyük istatistikler yapanlara bakıyor ama şampiyonlukları onlar kazanmıyor. Çin bir açıdan çok acımasız, 30 sayı ortalamayla oynayıp gönderilebilirsiniz. Spor salonları genellikle soğuk, taraftarlar içinde montla oturuyor. Bazı bench’lerin altında ısıtıcı olması gerekebiliyor yoksa üşüyorsunuz.
EL ve CBA, NBA’le aradaki farkı nasıl kapatabilir?
- DJ White: Farkın kapanacağını düşünmüyorum. Ama NBA’den oyuncular gelebilir. Benim gibi. Çin Ligi her geçen gün daha iyiye gidiyor, Avrupalı oyuncuların oraya gidişiyle rekabet seviyesi yukarı çıkıyor. Bence bu iki lig büyümeyi sürdürecek. EuroLeague zaten her geçen gün NBA seviyesindeki oyuncuların artışıyla büyüyor.
- Bobby Brown: Bu hiç olacak mı, emin değilim. NBA en iyi oyuncularla en iyi lig, çok parası var. EuroLeague takımları Amerikan oyuncuları getiriyor. CBA bence bu farkı hiç küçültemez ama her yıl daha iyiye giden bir lig. Çinli oyuncular giderek daha iyi oluyor. Artık NBA’e gidenler bile var. Çin Ligi’nde de çalışanlar karşılığını alıyor.
- Dorell Wright: Bence EuroLeague’i daha çok takımla, maçla ve şehirle büyütmeleri lazım. Çok rekabetçi bir lig. En güzel zamanlarımdan bazılarını EuroLeague’de geçirdim. Büyük takımlara karşı oynadım. Ulusal liglerin önemini özellikle taraftarlar için biliyorum. Geçmişte bunları kaldırmaları lazım diye bir açıklama yaptım ve herkes bana deliymişim gibi baktı. Bamberg‘de geçirdiğim bir yılın ardından bunu anlıyorum. Bence EuroLeague şu an doğru yolda, genç oyuncuları geliştiriyor. Çin’in daha çok yabancıya izin vermesi ve daha rekabetçi olması lazım. Bu sayede bazı oyuncular 70 sayı atıp durmaz. Bir açıdan güzel bir şey ama oyuncuları yoruyor. Devamlılıklarını azaltıyor. Çin’de iyi paralar ödeniyor ama rekabet yok.
- Chris Singleton: EuroLeague’le NBA’in arasındaki farkın kapanması zor çünkü orası gibi bağımsız bir lig değil. CBA o farkı daha çok yıldız ve daha çok yabancı oyuncu getirirse azaltabilir. Kapatıp kapatamayacaklarını bunu ne kadar istedikleri gösterecektir.
- Alex Kirk: En basit cevap, daha çok para lazım. Oyuncuların ve koçların daha çok para almasının yanı sıra imkanlar da artar. Ağırlık antrenmanları, beslenme, daha çok pazarlama fırsatı. Bence bunun en basit yolu EuroLeague ve CBA’i tüm dünyada yayınlatmak. Bu sayede ilgiyi artırmak. Oyun olarak büyük bir fark olduğunu düşünmüyorum. EL takımları Warriors‘la rekabet eder demiyorum ama Çin ve Avrupa’da oynamış ve şu an NBA’de oynayan gerçekten iyi oyuncular var. Bu nedenle arada oyun olarak çok bir fark olduğunu düşünmüyorum. Para olarak fark açık.
- Josh Powell: Zor olur bu iş. EuroLeague bu açıdan NBA’e en yakını. Bunun nedeni de yetenek seviyesi.
- Maciej Lampe: EuroLeague küçük detaylarda NBA’le olan farkı kapatıyor. EL sezonu NBA sezonundan daha kısa. Örneğin NBA’de sezon uzun olduğu için çok fazla kötü maç oluyor. Maç daha uzun çok daha fazla kötü pozisyon oluyor. Özellikle de kazanan bir takımı tutmuyorsanız. EuroLeague’de bu pek yok. Maç daha kısa, daha mücadeleli. Detaylara daha çok dikkat ediliyor. Çin için farkı azaltmak vakit alacaktır. Sebebi de yabancı sınırı. Çinli oyuncular çok daha iyiye gidiyor ama daha zamana ihtiyaç var.
- Derrick Williams: Bu soruyu giderek daha fazla düşünüyorum çünkü bugünlerde NBA’deki oyuncuların çeyreği Avrupa çıkışlı. NBA’deki 70 oyuncuyu alsanız Avrupa’ya döndürseniz iki turnuva arasındaki yetenek farkı çok yakın olabilir. NBA değerini kaybetmez ama Avrupalı oyuncular gayet iyi. Farklı bir strateji ve yolla başka bir basketbol oynuyorlar. Amerikan basketbol tarzı çok agresif, hücumcu, hareketli, atletik Avrupa’nın yöntemi çok daha taktiğe dayalı, takım odaklı. Avrupalılar şut atabiliyor. NBA’de bugün her şey üçlüğün etrafında dönüyor. Yıldızların etrafına şutör koymak çok önemli. Avrupalılar bu açıdan başarılı oluyor çünkü farklı pozisyonlarda sahanın her yerinden şut atabilen oyuncular. En güzel örnek Porzingis. O boyuyla 4-5 oynayıp üçlük sokabiliyor. Bunu yapabilen pek Amerikalı yok. Bence farkı kapatabilirler. Çin’deki Dünya Kupası maçları ilginç olacak. Sırbistan kadrosundaki oyuncular herkese rakip olabilir. Avrupa basketbolu genel olarak büyük çıkışta.
- Malcolm Delaney: Bence asla bu fark kapanmaz. Çin’in EuroLeague’e yaklaşabileceğini bile düşünmüyorum. Avrupa basketbolu çok daha ciddiye alıyor. Çin’de yalnızca iki yabancı oynarken EuroLeague’le kıyaslanamaz. Çin’de beş Amerikalı oynatabilseniz biraz daha eşit olur. Ama hiçbir lig NBA’i yakalayamaz. Yaklaşamaz bile.
Bu üç lig aynı kurallarla oynanmalı mı, alışmak zor oluyor mu?
- DJ White: Bence aynı kurallarla oynatılmalılar ama bunun olacağını sanmıyorum. NBA, Avrupa’dan farklı. Özellikle fauller konusunda buna alışmam gerekti. Adapte olmak vakit aldı. TV’den maçlar izleyerek durumu anlamaya çalıştım. NBA ya da Çin’de Avrupa’daki gibi her topun önemi yok. Avrupa’da her top önemli. Avrupa’da takım gözlemleme de koçların felsefeleri de biraz farklı. İşin sonunda basketbol basketboldur.
- Chris Singleton: Aynı kuralları kullanmaları zor. NBA bu üçlü içerisinde en farklı olan. En iyi lig olduğuna göre farklı kalmak isteyeceklerdir. Belki de daha iyi bir basketbol için büyümeye karar verirler.
- Dorell Wright: Bence bu fikir, olacak bir şey değil.
- Alex Kirk: Bence olabilir. Neden dünyanın farklı yerlerinde farklı kurallarla oynanmasının gerektiğini anlamıyorum. En önemli fark savunma üç saniyesi olur. NBA’de hareketli topun potadan alınabilmesini isterdim. Harika olurdu. EuroLeague’de her çeyreğe iki dakika daha, ilginç olurdu. Ama bazen daha uzun oynamanın oyuncuları yorup yavaşlattığını düşünüyorum. EuroLeague’in yüksek tempolu 10 dakikalık çeyreklerini seviyorum.
- Josh Powell: Üç farklı kural kitabı yerine bir tane olmalı. Dünyanın her yerinde aynı kurallarla oynanmalı. Bu oyunu bir araya getireceksek olması gerek. Oyun tarzı farklı olabilir ama kurallar aynı ya da en azından olabildiğince benzer olmalı. Bence değişikliklere adapte oldum ama herkesin olabildiğini düşünmüyorum. Belli başlı kurallar bazı oyuncuları zorluyor. Belli şeyleri uzun süredir aynı şekilde yapan oyuncular zorlanabiliyor. Her yerde kurallar aynı olsa harika olurdu.
- Maciej Lampe: Bu karmaşık bir konu çünkü tarzlar çok farklı. Özellikle de NBA ve EuroLeague kıyasında. Aynı kurallara dönmeye çalışıyor ama zaman alacaktır. Ligler tamamen farklı. NBA bir oyuncular ligi. EuroLeague henüz o noktada değil. Genel anlamda farklı.
- Derrick Williams: Kurallara alışmak biraz zordu. Çünkü ben melez tip bir oyuncuyum. Hem boyalı alana gidiyorum hem de potaya giderken farklı yönlere hareket ediyorum. Avrupa’da boyalı alanda bekleyebiliyorsunuz. Savunma üç saniyesi yok. Alanı savunabildiğiniz için farklı hamleler, taktikler, yollar kullanarak basket bulmak gerekiyor. Başta zordu. Pek alışmadığım şeyler yapıyordum ama beceremiyordum. Birkaç maç sonra alıştım. Orada yapabileceğim belli hareketleri çözdüm. Tabii ki farklı. Avrupalılar, NBA’e geldiğinde bunu anlıyorsunuz. Örneğin potanın üstündeki topu çıkartıyorlar. Oyunun fizikselliği de çok önemli. Kalçayla itmeleri ve potaya giderken kurulan temasları çalmıyorlar. NBA’de yıldızlar bir sürü serbest atış buluyor. Bir sürü düdük çıkıyor. Oyuncuların daha az sakatlanmasını, oyunun daha temiz olmasını istiyorlar. Ama ben Avrupa’da oyunun temaslı ve sert olmasını seviyorum. Temastan kaçmak yerine temas almaya çalışıyorum.
- Malcolm Delaney: Bence aynı kuralları kullanmalarına gerek yok çünkü farklı basketbollar oynanıyor. NBA, EuroLeague’den çok farklı. İki lig bir araya gelmeyecekse bu pek mümkün değil. Son birkaç yılda EuroLeague’in bazı kurallarını aldı ama…