by Tim Hardaway Jr. / Çeviri: Anıl Can Sedef
Bu çevirinin tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.
Bu yazı ilk olarak 5 Nisan 2019 tarihinde The Players Tribune’de yayınlanmış ve uyarlanarak çevrilmiştir.
Öncelikle şunu söyleyeyim: Paranormal Activity’yi izledim.
Tabii bu, konu hakkında uzman olduğum anlamına gelmez ama o film kesinlikle bende bir iz bıraktı. “Bilmem ki beeelki hayaletler diye bir şey vardır” diye düşünmeme sebep olan ilk şey o filmdi.
Bu arada herhalde burada durup “Beyler, hayaletler gerçek ona göre!!” filan demiyorum. Yoksa herkes arkamdan Hayalet Çocuk Timmy diye konuşmaya başlayacak.
Ama bir yandan da direkt olarak hayaletler gerçek değildir de diyemiyorum. Çünkü, dürüst olmam gerekirse, böyle bir şey dersem sanki onlara meydan okurmuşum ya da ruhlar dünyasına bir çağrıda bulunur gibi olurmuşum gibi geliyor. Bir düşün, sen bir hayalet olsaydın varolmadığını düşünen insanların peşinden gitmek için yolunu değiştirmez miydin yani? Paranormal Activity’deki insanları başına gelen de tam olarak buydu. Ben o tür bir enerjiyi kendi üzerime çekmek istemiyorum! Hayır, arkadaş.
Amaaaaaaaaaaaaaa…
Bildiğim bir otel var.
Mekanın ismi Skirvin Hilton, Oklahoma şehir merkezinde bir otel.
İlk bakışta ne düşünüyorum? Skirvin isimli bir yer perilidir arkadaşlar.
Şaka yapmıyorum. Bana inanmıyorsanız da nedenini anlayabiliyorum çünkü ben de başta sizin gibiydim. Tam bir şüpheciydim.
Ta ki… Şey, herhalde doğru tabirle “bir tecrübe” yaşayana kadar.
Birazdan bu konuyu daha detaylı anlatacağım.
Bu oteli ilk kez duyduğumda yıl 2014’tü, Knicks‘te çaylak bir oyuncuydum. Metta, Kenyon Martin, J.R. Smith, Carmelo ve diğerleriyle beraber oynuyordum. OKC’ye uçacaktık ve herkes gidip kalacağımız otel hakkında saçma sapan şeyler anlatıyorlardı. Hepsinin orada garip bir tecrübesi olmuştu. Ciddi miydi, şaka mıydı anlayamıyordum. Duvarlardan gelen seslerden, insanlar ağlıyormuş ya da gülüyormuş gibi gelen gürültülerden ya da ince fısıltılar duymaktan
söz ediyorlardı. Başka biri odadaki eşyaların yemeğe gittiği zaman yer değiştirdiğini söylüyordu.
Aşağı yukarı herkesin bir hikayesi vardı. Ama en çılgın hikaye (tabii ki) Metta’daydı. Metta bir hayaletin gerçekten kendisine dokunduğunu iddia ediyordu. Yani, gerçekten dokunduğunu söylüyordu. Her yerine. Nasıl desem, her yerine yani. Bu hikaye konusunda da tamamen ciddiydi. Anlatırken sesi ürperiyormuş ya da çekiniyormuş gibi bile çıkmıyordu.
Ben de yüzümde “Hadi canım” diyen bir yüz ifadesiyle tüm bu öyküleri dinledim. İçimden “Yok artık lannnnnnnnnnnn” diyordum. Bu herifler delirmişti.
Evet, tam olarak böyle düşünüyordum.
Birkaç yıl önce Skirvin’in perili olduğuna dair hikayeler duymuştum ama konu hiç kafama takılmamıştı. Hikayeye göre olay bir hizmetçiyle ilgiliydi ama yakın zamana kadar tam olarak ne olduğuna bakmamıştım. Wikipedia’ya göre “resmi” hikaye şöyle:
“Hikayeye göre otelin ilk sakibi W.B. Skirvin, Effie isimli bir hizmetçiyle eşini aldatıp bir de kadını hamile bıraktı. Daha sonra da itibarını koruyup bir skandala kurban gitmemek için Effie’yi yedinci kata kitledi. Hizmetçi bu olaydan sonra bunalıma girdi, çocuğu doğduktan sonra bile odasında kilitli tutuldu. Sonunda kucağıyla bebeğiyle pencereden atlayıp hem çocuğunu hem de kendisini öldürdü. Hikayenin bazı versiyonlarında hizmetçi “geniş ahlaklı bir kadın” olarak anlatılırken otel odalarında tek başına kalan erkekler, bir kadın sesinin kendisini teklif ettiğini iddia etti. Bazı başkaları duş alırken çıplak bir kadın gördüklerini söyledi. Bir adam otelde kaldığı sırada görünmez bir varlık tarafından cinsel saldırıya uğradığını iddia etti. Yıllar içerisinde otel çalışanları kendi kendine hareket eden eşyalar ve geceleri gelen garip seslerden şikayetçi oldu. Otel hakkında bir kitap yazan Steve Lackmeyer ve onun gibi Oklahoman adlı yayın organında gazetecilik yapan Jason Kersey’e göre Skirvin iflah olmaz bir çapkın ve kumarbazdı, aynı zamanda otelin 10. katını her türlü eğlence için kullanıyordu. Ama Effie öyküsünün gerçekliğine işaret eden hiçbir somut kanıt yoktu. Skirvin ailesi asistanı ve muhasebecisi olan Mabel Luty’nin metresi olduğunu biliyordu ama Luby, Skirvin’den çok yaşamıştı.”
Garip değil mi? Anlatacağım şey için bir bağlam oluşturması adına koydum. Gördüğünüz gibi kesinlikle bu mekanla alakalı bir gariplik var.