Son 5 Sezonda NBA’e En Çok Oyuncu Gönderen 5 EuroLeague Takımı

02/Tem/19 11:56 Eylül 6, 2020

Utkan Sahin

02/Tem/19 11:56

Eurohoops.net

Son dönemde hangi EuroLeague takımları NBA’e yıldızlarını kaptırdı?

by Utkan Şahin / info@eurohoops.net

Avrupa basketbolu ile NBA arasındaki güç farkı son 20 yılda giderek açılıyor.

Bir dönem eski kıtanın yıldızlarını burada tutmak kolaydı fakat artık herkesin rüyasında NBA var ve iki organizasyon arasında açılan bu fark sonrasında artık Avrupa takımları NBA ile rekabet eden bir yer değil, aksine NBA için oyuncu hazırlayan bir yere dönüştü.

Özellikle son dönemde EuroLeague’in elindeki yıldızları NBA’e göndermek zorunda kaldığı birçok örnek gördük. Son olarak da Fenerbahçe Beko’nun yıldızları Marko Guduric Memphis Grizzlies‘e, Nicolo Melli ise New Orleans Pelicans‘a yolcu oldu.

Bu durum da tabii takımların dengelerini alt üst ediyor çünkü yetenek havuzunun daraldığı bir ligde giden oyuncunun yerine aynı kalitede bir isim bulmak her zaman daha zor oluyor.

Bu sebeple de Eurohoops Fırın, eline kağıt kalemi aldı ve son 5 yılda (2014 yazından beri) hangi EuroLeague takımlarının NBA’e daha çok oyuncu gönderdiğini araştırdı.

Hazırsanız, huzurlarınızda NBA’e en çok oyuncu gönderen 5 EuroLeague takımı:

5- Maccabi Tel Aviv: 4 Oyuncu

Maccabi Tel Aviv, her zaman Amerika’yla bağlantıları kuvvetli olan bir takım oldu. Amerikalıların, İsrail’i tercih etmesi, Tel Aviv’deki sıkı gece hayatı ve bağlantılar onları hep öne taşıdı. Modern dönemdeki en iyi Amerikalı oyuncunun -Anthony Parker- onlarda oynaması bir şans değildi mesela.

Son dönemde düşen bütçeyle birlikte eskisi kadar gözde değiller belki ama hala bu listeye 5. sıradan girecek kadar iyiler.

İsrail devi, 2014 yazından beri 4 oyuncusunu NBA’e yolladı: Joe Ingles, Jordan Farmar, Dragan Bender, Jonah Bolden.

Bu isimler arasında Bender daha farklı bir yerde. Alt yapılarda bir süper star olarak gelen Hırvat oyuncu, İsrail’de üst seviyede çok fazla oynamadan NBA yolcusu oldu.

Diğer üç isim ise kadronun önemli parçalarıydı.

Son şampiyon kadronun önemli bir parçası olan Ingles ise sürpriz bir şekilde bu isimler arasında NBA kariyeri en başarılı isim. NBA’e gittiği zaman birçokları onun kısa süre içerisinde geri döneceğini düşündü fakat Avustralyalı oyuncu çok iyi bir görev adamı olmayı başardı. Hatta 4 yıl için 52 milyon dolarlık kontratı da kaptı.

Avrupa defterini Maccabi‘yle açan Farmar ise yine aynı takımla kapattı. Maccabi tarihinin en başarısız sezonunun mimarlarından olan Amerikalı guard, sezon ortasında takımdan gönderildikten sonra NBA’e geri döndü. Orada da çok fazla sahada kalamadı.

Maccabi’nin NBA’e gönderdiği son isim olan Jonah Bolden ise tek EuroLeague sezonu pek parlak geçmese de Maccabi’den sonra Philadelphia’da kontrat bulmayı başardı.

İsrail devinde yakın gelecekte bu isimlerin sayısı artabilir. Avrupa’nın gözde genç yeteneklerinden Deni Avdija ve son U20 EuroBasket’in MVP’si Yovel Zoosman onların kadrosunda yer alıyor. Özellikle Avdija’nın NBA yapmaması büyük sürpriz olur.

2014: Joe Ingles – Utah Jazz
2016: Jordan Farmar – Memphis Grizzlies
2016: Dragan Bender – Phoenix Suns
2018: Jonah Bolden – Philadelphia 76ers

4- Anadolu Efes: 5 Oyuncu

Türk basketbolunun önemli altyapılarından olan Anadolu Efes, bu başarısını son dönemde de gösterdi.

Daha önce Mirsad Türkcan, Hidayet Türkoğlu, Mehmet Okur ve Cenk Akyol’un kendi formasını giyerken draft edilmesini sağlayan lacivert-beyazlılar, son 5 yılda ise bunu Cedi Osman ve Furkan Korkmaz ile başardı.

Üstelik bu iki isim, sadece seçilmedi. Aynı zamanda NBA yolcusu oldu.

31. sıradan seçilen Cedi Osman, EuroLeague’de önemli süreler alarak NBA’in yolunu tutarken henüz 2. sezonunda da ilk beş oyuncusu olmayı başardı. 26. sıra seçimi olan Furkan ise Cedi’nin aksine Efes‘te pek fazla oynamadan NBA’e gitti. Hatta son sezonunu Banvit’te kiralık olarak geçirdi. Milli oyuncu, belki de bu sebepten Philadelphia’da da pek istediği gibi 2 sezon geçiremedi ve şu anda serbest oyuncu konumunda yer alıyor.

Efes bu iki milli oyuncunun yanında üç de yabancı oyuncuyu kendi üstünden NBA’e göndermeyi başardı.

Avrupa’nın son dönemdeki en büyük yeteneklerinden Dario Saric’in EuroLeague oynamadan gitmesine izin vermeyen Efes, 2 yıl boyunca Hırvat yıldızı İstanbul’da bizlere izletti. Saric, son sezonunu pek iyi geçirmese de NBA’e gittikten sonra ne kadar önemli bir yetenek olduğunu Sixers döneminde göstermeyi başardı.

Diğer iki isim ise Efes’in büyük umutlarla transfer ettiği fakat istediği katkıyı alamadı Amerikalı oyuncular oldu. Biri 2013/14 sezonunda oynayan Scotty Hopson, diğeri ise 2016/17 sezonunda izlediğimiz Brandon Paul!

Hopson, Efes’teki kısa döneminde potansiyelli bir yetenek olduğunu gösterse de disiplinsiz davranışları yüzünden sezon ortasında gönderildi. Hatta o dönem birçokları bu gidişi büyük bir kayıp olarak gördü. Fakat sonrasındaki kariyerinde bu problemi sık sık gözükünce gerçek de ortaya çıktı.

Sezon ortasında takıma katılan Paul ise çeşitlilik anlamında çok şey vaat ediyordu. İspanya’da özellikle yaptığı savunmayla dikkat çekmişti fakat burada bambaşka bir görüntü çizdi ve Olympiakos maçı dışında pek bekleneni veremeyerek sezonu tamamladı. Sonraki sezon ise Amerikalı kanat, kimse tahmin etmezken Spurs‘e gitti ve 1 yıl boyunca orada görev adamı olarak oynadı.

Yakın gelecekte ise Efes adına bu listeye Shane Larkin katılabilir çünkü Amerikalı yıldızın NBA’den tam 3 talibi var.

2014: Scotty Hopson – Cleveland Cavaliers
2016: Dario Saric – Philadelphia 76ers
2017: Cedi Osman – Cleveland Cavaliers & Furkan Korkmaz – Philadelphia 76ers & Brandon Paul – San Antonio Spurs

3- Real Madrid: 7 Oyuncu

İlk düşünüldüğü zaman son dönemde Real Madrid‘den Luka Doncic ve Sergio Rodriguez dışında NBA’e birisi gitmiş gibi gelmiyor ama gerçek pek öyle değil.

İspanyol devi, EuroLeague’in hep tepe takımlarından biri olduğu son 5 yılda tam 7 ismini NBA’e kaptırdı. Bunlardan bazıları -Doncic, Mirotic ve Rodriguez gibi- önemli kayıplardı, bazılarının gidişi ise Madrid’e büyük yara vermedi.

İlk bölümle başlarsak; Luka Doncic’in kaybı herhalde diğer 6 ismin kaybından daha ağır oldu İspanyol devi için…

16 yaşında geldiği Madrid’de eşi benzeri görülmemiş bir hikaye yazan Sloven genç yıldız, henüz 19 yaşındayken EuroLeague’de hem normal sezon hem de Final Four’un MVP’si oldu. Böylesine bir hikayeden sonra onu bu kıtada tutmak imkansızdı ve Doncic, biraz da yeni dünyada tarih yazmak için NBA yolcusu oldu.

Şimdilerde geri dönüşü büyük olay olan Nikola Mirotic de bu kıtada bir süper yıldız olarak NBA’e gitti. Evet, bir Doncic değildi ama oynadığı dönemde kıtanın en önemli isimlerinden biriydi. EuroLeague şampiyonluğu dışında Avrupa’da CV’sini dolduran Mirotic, 2014’te Madrid’e 3 milyon ödeterek Chicago Bulls ile anlaştı.

NBA’den Madrid’e gelen Sergio Rodriguez de büyük bir kayıptı. 2014’te Madrid formasıyla MVP seçilen, 2015’te şampiyonluk yaşayan İspanyol guard, kötü geçen sezondan sonra NBA’den 8 milyon dolarlık bir kontrat bulunca yeni dünyaya geri döndü.

Real Madrid altyapısından çıkan Willy Hernangomez ise belki Real’deyken çok fazla katkı vermedi ama İspanyol ekibi için önemli bir kayıptı. Real, kendi jenerasyonunun Avrupa’daki en iyi isimlerinden birini çok fazla yararlanamadan kaybetti.

Diğer üç isim ise Real Madrid’in çok fazla üzüldüğü kayıplardı değildi çünkü onları ana rotasyonda pek göremedik.

2015’teki şampiyon kadronun bir parçası olan Salah Mejri, o sezon Bourousis felaket oynadığı için rotasyonda iyi katkılar verdi ama İspanyolların Avrupa’da karşılığını bulamayacağı bir isim değildi. Onun NBA yapması bir sürprizdi, bu kadar yıl orada kalması daha da büyük bir sürpriz oldu.

2015/16 sezonunda Real Madrid forması giyen Maurice Ndour ise çok fazla süre alamadı. Sadece 18 maçta görev alan Senegalli uzun, bir sonraki sezon NBA’den kontrat bulmayı başardı. 2017/18 sezonunda kadroda yer alan Chasson Randle de Ndour ile benzer bir hikayeye sahip.

3. guard olarak takıma alınan Amerikalı guard, pek fazla sahaya çıkmadı. Hatta normalde bir sonraki sezon kariyerine EuroLeague’de olmayan bir takımda devam edecekti ama Wizards‘ın kampında kendini gösterince NBA’den kontrat buldu. Üstüne sakatlıklar nedeniyle 48 maçta da oynama şansı elde etti.

Gelecek dönemde ise Real Madrid adına Facu Campazzo, Anthony Randolph gibi yıldızların NBA’e gitmesi kimse için sürpriz olmaz.

2014: Nikola Mirotic – Chicago Bulls
2015: Salah Mejri – Dallas Mavericks
2016: Sergio Rodriguez – Philadelphia 76ers & Willy Hernangomez – New York Knicks & Maurice Ndour – New York Knicks
2018: Luka Doncic – Dallas Mavericks & Chasson Randle – Washington Wizards

1- Barcelona Lassa: 8 Oyuncu

Barcelona, 2013’ten beri Final Four yapamadı ve uzun süredir başarısızlığın acı tadını sürekli yaşıyorlar.

Xavi Pascual döneminde Real Madrid‘e karşı önemli bir üstünlüğü olan Katalanlar, bu dönemde ise bütün üstünlüğü ezeli rakiplerine kaptırdı. Daha da kötüsü 2 sezon üst üste playoff bile yapamadıkları sezonlar oldu.

Bu başarısızlık döneminin birçok farklı sebebi var. Bunlardan bir tanesi de özellikle ellerindeki genç yetenekleri NBA’e kaptırmaları olabilir.

Katalanlar, son dönemde Papanikolaou, Satoransky, Hezonja, Abrines, Kurucs gibi yeteneklerin henüz 25 yaşlarına gelmeden NBA’e gitmesine engel olamadı. Bundan da kötüsü özellikle Hezonja ve Kurucs’tan neredeyse hiç yararlanamadan bu durumu yaşadılar.

Yetenekleri çok farklı seviyede olsa da Real Madrid, Doncic üzerine bir takım kurabilirken Barcelona ise Hezonja’yı henüz yıldız statüsüne bile çıkmadan kaybetti. Kurucs ise bambaşka bir durum. Hezonja’nın yarattığı travma sebebiyle ona doğru dürüst şans bile vermediler.

Satoransky, Papanikalaou, Abrines ise bu iki ismin aksine Barcelona’da önemli performanslar sergiledi. Papanikaloau, Pascual’ın en sevdiği tarzda oyuncu profili olarak İspanya’daki tek sezonunda önemli bir roldeydi.

Abrines ise 22 yaşında EuroLeague’de 9.3 sayı ortalama tutturduğu bir sezonun ardından NBA yolcusu oldu. Satoransky’ın işi daha zordu. Barcelona’da işlerin iyi gitmediği dönemde kadrodaydı. Fakat Çek yıldız, o kötü dönemde bile takımın elindeki iyi parçalardan biriydi.

Barcelona bazılarını tutabilse ve bazılarını da daha doğru değerlendirebilse son 5 yılı bu kadar kötü geçirmeyebilirdi.

Katalanlar, bu beş ismin yanında üç oyuncusunu daha NBA’e kaptırdı fakat bu isimler zaten kadroda düşündükleri oyuncular değildi.

2014 yazında Dorsey, Papanikalou’yla birlikte Houston’ın yolunu tutarken 2015’te ise herkesi şaşırtan bir şey oldu ve Huertas NBA yaptı. Felaket bir sezondan sonra EuroLeague’den düşse kimse şaşırmazdı fakat o Lakers ile anlaştı.

Katalanlar için hayal kırıklığı bir transfer olan Pleiss ise en azından takımda çok kalmadı ve Utah yolcusu oldu.

Barcelona’da son dönemde Pierre Oriola’nın ismi NBA’le anılıyordu ama kurulan son kadroyu düşünürsek ileride de Barcelona, NBA ekiplerinin gözdesi olmaya devam edebilir.

2014: Kostas Papanikolaou &- Houston Rockets & Joey Dorsey – Houston Rockets
2015: Mario Hezonja – Orlando Magic & Tibor Pleiss – Utah Jazz & Marcelinho Huertas – LA Lakers
2016: Tomas Satoransky – Washington Wizards & Alex Abrines – OKC Thunder
2018: Rodions Kurucs – Brooklyn Nets

1- Fenerbahçe Beko: 8 Oyuncu

Fenerbahçe, zirveyi Barcelona’yla paylaşıyor ama bu listede herhalde nitelik olarak en büyük kayba onlar uğradı.

Zeljko Obradovic takımın başına geçtikten sonra Avrupa’nın en iddialı ve güçlü takımlarından olan sarı-lacivertiler, bu dönemde üst üste 5 kere playoff yaptı ve tarihinde ilk kez EuroLeague şampiyonluğu yaşadı. Üstelik bütün bunları NBA’e en önemli yıldızlarını kaptırırken başardı.

Giden isimlere baktığımız zaman bile bunun önemi anlaşılıyor.

Marko Guduric, James Nunnally ve Bojan Bogdanovic üçlüsünü bir kenara ayırırsak diğer 5 isim, Fenerbahçe‘deki dönemlerinde kıtanın en önemli yıldızları arasında yer alıyordu.

Sarı-lacivertli taraftarın gönlünde taht kuran Nemanja Bjelica, 2014/15 sezonunda MVP olarak NBA’ın yolunu tuttu.

Ekpe Udoh ve Bogdan Bogdanovic ise şampiyon kadronun en büyük ikilisiydi. Bogdan Bogdanovic OAKA’daki inanılmaz performansıyla, Ekpe Udoh ise Final Four’daki mükemmel performansıyla EuroLeague tarihine damga vurdu. Aradan 2 yıl geçmesine rağmen Fenerbahçe hala bu ikilinin boşluğunu doldurmaya çalışıyor.

Brad Wanamaker‘ın belki Fenerbahçe kariyeri bu üç isim kadar özel değildi ama Amerikalı oyuncu, bir sezon önce Darüşşafaka‘da modern EuroLeague rekorları kıracak bir sezon geçirmişti. Üstelik sezonun son bölümünün de yıldızlarındandı. Keza Melli de Brose’deki o büyüleyici oyununu belki İstanbul’da sergilemedi ama takımı için sahada ne gerekiyorsa hep onu ortaya koydu.

Bugün Wanamaker-Bogdan-Bjelica-Mellli-Udoh gibi bir beşliyi yaratmanız çok mümkün değil. Bu beşli arasından üç oyuncuyu bile yan yana getirseniz, şampiyonluğun en önemli adayları arasına gelirsiniz.

Çünkü ortada öyle büyük bir yetenek havuzu yok.

Üstelik Bojan, Guduric ve Nunnally de kimsenin kolay kolay kaybetmek isteyeceği isimler değildi. Bojan’ın Fenerbahçe’deki son sezonu özellikle Top-16’dan sonra iyi geçmedi ama Hırvat oyuncu çok değil, bir gün önce NBA’de kendine 4 yıl için 73 milyon dolarlık bir kontrat buldu.

Guduric ve Nunnally ikilisi ise Fenerbahçe kadrosu içerisinde önemli rolleri olan isimlerdi. Her şeyi bir kenara koyalım; Fenerbahçe’deki sezonlarında ikisinin de üçlük yüzdesi hiçbir sezonda %40’ın altına düşmedi.

Bütün bu kayıpları düşündüğümüzde Fenerbahçe’nin son 5 yıldaki en büyük problemi, EuroLeague’deki büyük rakiplerinden çok NBA’e giden yıldızlarını tutamamak oldu.

2014: Bojan Bogdanovic – Brooklyn Nets
2015: Nemanja Bjelica – Minnesota Timberwolves
2017: Bogdan Bogdanovic – Sacramento Kings & Ekpe Udoh – Utah Jazz
2018: Brad Wanamaker – Boston Celtics & James Nunnally – Minnesota Timberwolves
2019: Nicolo MelliNew Orleans Pelicans & Marko Guduric – Memphis Grizzlies