By Utkan Şahin / info@eurohoops.net
Derrick Williams, Fenerbahçe Beko’ya imza attı ve sarı-lacivertli takım, yepyeni bir değişim rüzgarının yeni bir hamlesini yapmış oldu.
Avrupa basketbol tarihinin en başarılı koçu, aynı zamanda en tecrübelilerinden biri ve hâliyle onun tornasından çok sayıda milletten, çok farklı oyuncular gelip geçti.
Bunlar arasında Avrupa basketbolu efsaneleri, NBA yıldızları, kulüp efsaneleri de yer aldı, Zeljko Obradovic‘in parlatıp dev sahnelere yolcu ettiği toy delikanlılar da.
Derrick Williams transferi, Eurohoops Fırın’a yeni bir fikir verdi.
Zeljko Obradovic‘in koçluk kariyerine başladığı 1992 yılından bu yana takımlarından gelip geçen tüm Birleşik Amerikalı oyuncuları sıraladık.
Lafı fazla uzatmadan listemize geçelim, huzurlarınızda “Obradovic’in Amerikalıları…”
Corny Thompson
Sezon/Takım: Joventut – 1993/94
İstatistikleri: 12.7 sayı, 6.3 ribaund, 1.6 asist
Zeljko Obradovic, Partizan’dan ayrılıp İspanya yolcusu olduğu zaman koçluk kariyerinde birçok yeni pencere açtı. Onlardan bir tanesi de Amerikalı oyunculardı.
Partizan’da doğal olarak Amerikalı bir oyuncuyla çalışmayan Obradovic, Joventut’un başına geçtiği zaman hali hazırda takımda zaten kendini kanıtlamış 2 Amerikalı vardı. Onlardan bir tanesi ise Corny Thompson’dı.
EuroLeague şampiyonluğunun geldiği sezonda takımın simge isimlerinden olan Thompson’ın o dönemin uzunlarının aksine oldukça can acıtan bir şutu vardı.
Mike Smith
Sezon/Takım: Joventut – 1993/94 & Real Madrid – 1995/96
İstatistikleri: 12.5 sayı, 8.4 ribaund, 1.6 asist
Joventut’ta Corny Thompson’ın Amerikalı ekürisi ise Mike Smith’ti.
Daha sonraları İspanyol vatandaşlığı da alan Smith, o dönem Joventut’un EuroLeague’de kullanabildiği 2 yabancıdan biriydi. (O dönem en fazla 2 yabancı oynatabiliyordunuz.)
Takımın ilk beş oyuncusu olsa da hücumda Villacampa, Martinez ve Thompson’dan sonra gelen Smith, damgasını Final Four’a vurdu. Final Four finaline damga vuran Amerikalı oyuncu, arka arkaya alınan hücum ribaundlarının boşa gitmemesini sağladı ve son dakikada üçlüğü göndererek şampiyonluğu getirdi.
Obradovic ile Smith daha sonra 1995/96 sezonunda Real Madrid‘de de buluştu.
Tony Dawson
Sezon/Takım: Joventut – 1993/94
İstatistikleri: 12.7 sayı, 3.5 ribaund, 1.0 asist
O sezon Joventut’un as Amerikalıları Thompson ve Smith’ti ama başka Amerikalılar da vardı. Onlardan en uzun süre oynayanı ise Tony Dawson’dı.
Smith’in İspanyol vatandaşlığı İspanya tarafında sayılmayınca EuroLeague’de oynamayan Dawson, tüm sezon boyunca sadece ligde süre aldı. Daha sonraları Yunanistan Ligi’nde sayı kralı olacak olan Dawson, o sezon ise 12.0 sayı ortalamasıyla takımın en skorer 3. ismi olmayı başardı.
Dyron Nix
Sezon/Takım: Joventut – 1993/94
İstatistikleri: 14.2 sayı, 5.0 ribaund, 1.0 asist
O sezonu 5 Amerikalıyla kapatan Joventut’ta sıradaki iki isim ise sezon ortasında takıma katıldı.
Tomas Jofresa’nın sakatlığı sonrası takıma gelen Dyron Nix, sadece ligde oynasa da skorerliğini göstermeyi başardı. 11 maça çıkan Amerikalı skorer, 14.2 sayı ortalamasıyla sezonu tamamladı.
John Morton
Sezon/Takım: Joventut – 1993/94
İstatistikleri: 9.1 sayı, 0.8 ribaund, 1.1 asist
O sezon ortasında gelen bir diğer Amerikalı oyuncu ise John Morton’du.
Yıllarca NBA’de oynadıktan sonra Joventut ile ilk kez Avrupa’ya gelen Morton, yabancı sınırı sebebiyle ligde bile çok fazla süre bulamadı. Sadece 7 maçta oynayan Morton en azından dış şut yeteneğini gösterdi ve sonrasında İspanya’da kendine başarılı bir kariyer kurdu.
Joe Arlauckas
Sezon/Takım: Real Madrid – 1994/97
İstatistikleri: 21.2 sayı, 5.4 ribaund, 1.8 asist
Babası Litvanyalı, annesi İtalyan olsa da Joe Arlauckas da basketbol eğitimini Amerika’da aldı. Üstelik vatandaşlık olarak diğerlerini de seçmedi.
Şimdilerde kırlaşmış saçlarıyla EuroLeague için podcastler yapan efsane skorer, bir zamanlar Zeljko Obradovic‘in saha içerisindeki en büyük kozuydu. EuroLeague şampiyonu olan takımın lideri tabii ki Sabonis’ti ama onun en büyük yardımcısı ise Arlauckas’tı. Zaten Final Four’da da en iyi beşe seçildi.
O sezon takımın en skorer 2. ismi olan efsane isim, Sabonis ayrıldıktan sonra takımın merkezine geçti ve Real Madrid‘i sürükledi. 1996’da EuroLeague’de sayı kralı olarak Obradovic‘in takımından sayı kralı çıkmaz söylemini çürüten Arlauckas, 1997’de Saporta’yı alan takımın da en skorer 2. ismi oldu.
Skeeter Henry
Sezon/Takım: Real Madrid – 1994/95
İstatistikleri: 9.2 sayı, 3.2 ribaund, 2.2 asisti
Skeeter Henry’in ise Morton ve Nix ile benzer bir hikayesi var.
Rimas Kurtinaitis’in yaşadığı sakatlık sonrası sezon ortasında transfer edilen Skeeter, FIBA’nın yabancı sınırı sebebiyle sadece ligde forma giydi. 17 maça çıkan Henry, skorer bir oyuncu olarak takımına ligde yardımcı olmaya çalıştı ama playoff’ta yetersiz kaldı.
Henry Williams
Sezon/Takım: Benetton – 1997/99
İstatistikleri: 19.2 sayı, 2.8 ribaund, 1.8 asist
Henry Williams ise Zeljko Obradovic‘in kariyerinde bir ilk.
Şu ana kadar gördüğünüz kadarıyla Obradovic, daha önce de Amerikalı oyuncuları takımında önemli rollere getirdi ama Henry Williams, onun liderlik rolünü verdiği ilk isimdi. Daha doğrusu Williams, o takımın başına geçmeden önceden de liderdi ama Obradovic bunu değiştirmedi.
Obradovic’in iki yılı boyunca hücumdaki en büyük kozu olan harika guard, 1999’da Saporta Kupası kazanılırken hem MVP hem de Final Four’un en skorer ismi olmayı başardı.
Amerikalı guard, 2018 Mart’ta ise erken bir yaşta hayata gözlerini yumdu.
Glenn Sekunda
Sezon/Takım: Benetton – 1997/99
İstatistikleri: 7.2 sayı, 2.9 ribaund, 1.0 asist
Hem İrlanda hem de Amerika pasaportu bulunan Glenn Sekunda ise Obradovic‘in Benetton’daki 2. Amerikalısıydı.
Hücumdaki rolü çok fazla olmayan Sekunda, genellikle süreleri kısıtlı bir forvetti ama buna rağmen Saporta Kupası’nın kazanıldığı sezonda takımının en önemli 4. skoreri olmayı başardı.
Johnny Rogers
Sezon/Takım: Panathinaikos – 1999/2002
İstatistikleri: 7.3 sayı, 2.7 ribaund, 1.0 asist
Sonraları İspanyol vatandaşlığına geçse de Johnny Rogers, Obradovic‘in Panathinaikos dönemindeki ilk Amerikalı oyuncusuydu.
Uzun yıllar boyunca dış şut yeteneğiyle Avrupa’nın büyük takımlarında oynayan Rogers, 1999’da ise Obradovic ile birlikte Panathinaikos’a geldi. 3 sezon boyunca kadroda yer alan Amerikalı uzun, takımın 3 sezonda 2 kere EuroLeague kupasını kaldırmasına yardımcı oldu.
Yaşı gereği özellikle ilk şampiyonlukta daha çok takımına yardımcı olan Rogers, 2002’deki Bologna’ya yapılan sürprize de kritik bir katkı verdi.
Darryl Middleton
Sezon/Takım: Panathinaikos – 2000-2005
İstatistikleri: 8.5 sayı, 3.1 ribaund, 0.9 asist
Aynı Rogers gibi Avrupa’ya geldikten sonra İspanyol vatandaşlığı alan Middleton, Zeljko Obradovic‘in ilk dönemindeki önemli isimlerden biriydi.
Aslında 2000’de Panathinaikos‘a geldiğinde Amerikalı oyuncu, 34 yaşına gelmişti ama İspanya Ligi’nin son MVP’si olarak Panathinaikos’a geldi. Üstelik sonrasında kendisi 48 yaşına kadar basketbol oynadı. Bu sebeple onun şartlarına göre çok da yaşlı değildi.
Panathinaikos’ta takımın en önemli skor gücü değildi. Bodiroga ve İbrahim Kutluay hücumda Yunan devinin daha öncelikli silahlarıydı ama Middleton, tecrübesiyle takımı kendisine ne zaman ihtiyaç duysa sahne aldı.
2002 Final Four’unda önemli katkılar veren Middleton, ondan sonra 3 sezon da Yeşillerin formasını giydi. Son sezonuna kadar da Obradovic, ona hep önemli süreler verdi.
Corey Albano
Sezon/Takım: Panathinaikos – 2001/2002
İstatistikleri: 6.5 sayı, 2.0 ribaund, 0.3 asist
Devşirme Amerikalılara Corey Albano’yla devam ediyoruz.
Bu listede daha önce gördüğümüz diğer bazı Amerikalı oyuncular gibi Albano da Avrupa’ya gelince devşirildi ve İtalyan vatandaşlığı aldı. İtalya’da Verona’yla geçirdiği sezonun arkasından Panathinaikos‘a transfer olan Albano, ilk beşte başladığı sezonda sonradan yerini kaybetti.
Albano, en azından -Final Four’da sahada olmasa da- Panathinaikos ile kariyerine EuroLeague şampiyonluğu yazdırmayı başardı.
Rodney Buford
Sezon/Takım: Panathinaikos – 2002/2003
İstatistikleri: 9.3 sayı, 2.3 ribaund, 1.3 asist
Rodney Buford ise Obradovic‘in Panathinaikos dönemindeki önemli hayal kırıklıklarından biri.
Avrupa’ya gelmeden önce 3 sezon NBA’de oynayan ve son sonunda 9 sayı ortalama tutturan Amerikalı oyuncu, Panathinaikos’ta ise hiç verimli değildi.
Daha ilk maçından 0/6 saha içi performansıyla dikkat çeken Buford, Zalgiris maçı dışında yeteneklerini hiç gösteremedi ve hayal kırıklığı bir transfer olarak tarihe geçti.