by Zach Buckley / Çeviri: M. Bahadır Akgün
Bu çevirinin tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.
Bu yazı ilk olarak 23 Ağustos 2019 tarihinde Bleacher Report‘ta yayınlanmış ve uyarlanarak çevrilmiştir.
NBA sürekli bir evrim hâlinde ve süper yıldızları hiç de farklı değil.
Bugünlerde parkenin kahramanları daha iyi koşullara sahip, daha çok yönlü ve hiç olmadıkları kadar yetenekliler. Ama ynı zamanda temellerinde ise onların lige girişlerinden çok daha önceye dayanan bir şey yatıyor.
Bugünün her yıldızının daha önce oynamış bir benzeri var. Her ne kadar görünüş olarak benzemeseler de oyun tarzları ve verimlilikleri benziyor. Elbette bire bir kopyalar değiller zira lig ciddi ölçüde değişti ancak aynı kitabın farklı bölümleri gibi gözüküyorlar.
2010’lu yıllar artık son aylarını yaşıyorken -uçan arabalar geldi mi bu arada?- nostaljik hastalığa yakalandık. O yüzden gelin 1990’ların yıldızlarında bugünün elitlerini arayalım.
Giannis Antetokounmpo: Kevin Garnett
Giannis Antetokounmpo, pozisyonsuz basketbolun yüzü. Kariyerinin en az yüzde altısında her pozisyonda oynadı ve gerçek pozisyonu konusunda pivot hariç her şey yazılabiliyor.
Onun için yapılacak kıyaslarda aklınıza gelecek herkes kullanılabilir.
Eski koçu Jason Kidd “Magic Johnson ve Kevin Garnett olabilir” demişti Giannis için. Eski takım arkadaşı Pau Gasol ise Russell Westbrook (potaya gidişleri), Shaquille O’Neal (hız, yetenek, fiziksel üstünlük), Kevin Garnett (yoğunluk ve agresiflik) ve Kobe Bryant’tan (odak, oyuna bakış, hırslı yapısı) parçalara sahip olduğunu belirtmişti.
Antetokounmpo, yukarıdakilerine her birinin ve daha fazlasının karışımı ancak ona en yakın isim Garnett olarak gözüküyor.
1990’larda NBA koçları pozisyonlar konusunda daha sıkı olsa da Garnett, onları klasik ön alan fikrinden çıkarmayı başardı. İlk sezonunda dakikalarının %52’sini 5 numaradan aldı. İkinci sezonunda ise %37’sini 3 numaradan aldı sürelerinin. Üçüncü sezonunda 4 numara pozisyonunda %82 oranında oynadı.
Garnett, içeride rakiplerini tutabiliyor, dışarıda ise daha küçük oyuncuları durdurabiliyordu. Topu yere vurabiliyor, onun vücuduna sahip insanlarda görülmedik şekilde şut yaratabiliyordu ve patlayıcı bir atletizme, üçlüğü olmasa bile onu dışarıdan sağlam bir hücum oyuncusu yapan bir karışıma sahipti. Antetokounmpo da bu modeli MVP ödülüne çevirdi.