By Semih Tuna / info@eurohoops.net
Anadolu Efes geçen sezon tarihinin en başarılı yıllarından birini geride bıraktı. Basketbol Süper Ligi’nde uzun yıllar sonra şampiyonluğa ulaşan lacivert-beyazlılar, Turkish Airlines EuroLeague’de ise tarihinde ilk kez final oynamayı başardı.
Hâl böyle olunca baş antrenör Ergin Ataman ve Anadolu Efes yönetimi, sahip oldukları kadroyu korumak istedi.
Böylesi bir tercihin yanlış olduğunu söylemek çok güç. Neticede kadro uyumu Avrupa’da işleri çok değiştiriyor ve istikrar çoğu zaman başarıya giden kısa yolun anahtarı oluyor.
Yine de bunun garanti olduğunu söylemek güç.
Peki bizleri nasıl bir Anadolu Efes, Anadolu Efes‘i nasıl bir sezon bekliyor? Eurohoops Fırın, EuroLeague takımlarını değerlendirmeye temsilcilerimizden Anadolu Efes ile devam ediyor…
İstikrar
“Çok önemliydi bizim için. Yaz dönemi planımızı bunun üzerine kurguladık. Geçen yıl çok üst düzey oynayan oyuncularımızı -transfer döneminde rakiplerimiz de oldu- tutmayı başardık.”
Ergin Ataman, kadronun çekirdeğini korumaları hakkında Eurohoops’a bu açıklamaları yapmıştı.
Anadolu Efes teknik ekibi, oyuncuları ve izleyiciler dahil herkes, şampiyonluk hedefiyle başlanan sezonda takımı diğer ekiplerden ayıran en önemli detayın ‘istikrar’ olduğunu biliyor.
Takım sporlarında bir grup atleti aynı amaca odaklamak, onların alışkanlık ve akışkanlık kazanmasını beklemek bazen acı verici olabilir. Geçen basketbol yılının ortalarına doğru Anadolu Efes‘in başına gelenler gibi…
Büyük yeteneklerin büyük hayallere inanmalarını sağlayıp kimyayı saha içi ve dışı oluşturmak da sizin tavanınızı yükseltir. Yine geçen yıl Anadolu Efes‘in yaşadığı gibi…
****************
Anadolu Efes, kurulmasının ardından 11 ayı geçmemişken EuroLeague finaline ulaştı. Doğal olarak oyunculara talep vardı. Fakat Ataman istikrar istiyordu. Büyük kulübü tanımlayan olgulardan biridir. Eğer bir oyuncunun (ailesel sebepler hariç) takımından ayrılmasını istemiyorsan, bunun yaşanmasına izin verme.
Gelen başarı, oyuncuların kaşelerini de doğal olarak yukarı çekti. Takımın yöneticileri ise ülkenin tüm damarlarını etkileyen bu krizde taşın altına elini sokup çekirdeğin ülke dışına çıkmamasını sağladı.
Anadolu Efes, 2019-20 sezonuna ‘kazanma’ gayesiyle giriyor. Bu takımın nerede olursa olsun 1 numaralı hedefi kazanmak.
Lacivert Beyazlılar, 90’lı yılların başında kazandığı ‘başarı’ etiketini, o kültürü bir süredir unutmuşa benziyordu.
Hatırladı.
Bunun sürdürülebilirliği ne kadar olacak? Beraber göreceğiz.
En İyi Transfer: Alec Peters
Ergin Ataman, inandığı sisteme bağlı bir koç. Kafasında bir oyun planı ve onu başarıya götüren oyuncu profilleri var.
Kamuoyunda onun 4 yedeği olarak farklı bir profile gitmesi gerektiğini düşünenler olsa da inandıklarından vazgeçmedi. Alec Peters ile anlaştı.
Alec Peters’ın Moerman’dan çok fazla farklı şey sunmayacak belki Ataman’a. Belki buna ihtiyaç da yoktur. Bu geniş kadronun A planının çok güçlü olması onları zafere götürebilir. İyi veya kötü, bir mantık çerçevesinde gerçekleşti bu transfer.
Artık eskisi gibi Moerman kenarda olduğunda hücum tıkanmayacak, pick and pop oyunları işlevsiz kalmayacak.
NBA’deki tek senesi, CSKA Moskova’da vasat biten yılı derken Alec Peters’ın oynamaya, oyun pratiği kazanmaya ihtiyacı var. Avrupa’da ona bu özgürlüğü, ‘kendi olabilme’ fırsatını tanıyabilecek ender koçlardan birisi Ergin Ataman. Moerman’ın sakatlığı yüzünden de bu imkanı bol bol yakalayacak.
Avrupa’nın en gözde takımlarından birisinde, spot ışıkları üzerinde olacak Peters’ın. Gerisi onun elinde.
Kısa Kısa… 2019-20 Model Anadolu Efes
*Vasilije Micic, Sırbistan Milli Takımı ile hem hazırlık dönemi hem de Dünya Kupası’nda (maalesef acı bir haber alana kadar, oradan sonra ne oynasa boş) üzerine hem oturmayan ve hem de dar gelen bir rol yüzünden ne isteneni ne de bekleneni verebilmişti. Cumhurbaşkanlığı Kupası’nda ise istatistik olarak olmasa bile sahaya verdikleriyle kendi standartlarının bile üzerine çıktı, oyunu domine etti. Sezona çok ama çok formda başladı. Geçen sezon istikrar anlamında büyük bir rol kat etmişti, bunu geliştirmesi EuroLeague’in En İyi 5’ine seçilmesi anlamına da gelebilir.
*Askerdeyken samimi bir arkadaşım, Tibor Pleiss ile Anadolu Efes‘in sözleşmesini uzattığı haberini verince inanmamış ve doğrulamak için 2 ayrı kişiyi daha aramıştım. Tibor Pleiss, normal sezonun bazı karşılaşmalarında verim verebiliyor, zaten senelerdir ispat etti bunu. Ancak işlerin daha çok anlam kazandığı bölümlerde sahada kalamıyor. Bunu da senelerdir ispatladı. Anadolu Efes, son EuroLeague finalisti bir takım. Bu apoletteki bir takımın defolarının da o bölümler için daha az olması gerek.
*Chris Singleton. Ergin Ataman’ın yıllardır istediği uzunu kadrosuna katması, Adrien Moerman’ın sakatlığına kısmetmiş. Takımın EuroLeague sezonunu bazı açılardan kurtaracak ölçüde. Yalan söylemeyeceğim size… Chris Singleton; Kuban ve Panathinaikos serüvenin ilk döneminde Avrupa basketbolunun geleceğine dair çok şeyler vaad etmişti. 2 senedir pek piyasada yok. Aslında var gibi ama silik. 5. yabancı uzun olarak rotasyona dahil olması ve diğer 4 oyuncunun sağlayamayacağı çeşitliliği cephanesinde bulundurması onu Ataman’ın en önemli silahlarından yapacak. Bir üstte Tibor’un defolarından bahsetmiştik. Singleton burada devreye girecek. Hangi Singleton’un sahada olacağı ise Anadolu Efes‘in çıtasını yukarı çıkaracak veya düşürecek.
*James Anderson yerine de daha üst kalite bir oyuncuya gideceğini düşünmüştüm Anadolu Efes‘in. Bu ismin de Kuzminskas olacağını tahmin ediyordum, yanıldım. Litvanyalıya ilgi göstermediler bu yaz. Tibor’dan farklı olarak James Anderson seçiminin kendi içinde bir mantığı var. Geçen sezon Fenerbahçe‘nin kısa 5’ine karşı panzehir olmuş ve onun oyunlarıyla maçları çözmüştü Anadolu Efes. Genelde sadece EuroLeague’de oynayacak, iyi bir takım arkadaşı.
*Ergin Ataman, sahada oyun kurucu özelliklerine sahip 3 isimle sahada yer almaya bayılıyor. Bu 3’lü birbirine alışınca o takımı izlemek de müthiş lezzetli oluyor. Bu sene denkleme Tolga da girecektir. Avrupa’da rolünün Buğrahan’dan daha fazla olacağını düşünüyorum. Tolga Geçim demişken… Onu 7 senedir yakından takip eden birisi olarak bu seviyeye çok geç vardığını düşünüyorum. Varsın geç olsun, önemli olan kalıcı olmak. Güvenildiğinde, rol verildiğinde ve o da odağını yalnızca basketbol yaptığında Avrupa’nın istisnasız her takımına ciddi katkılar yapabilecek bir oyuncu.
*Bryant Dunston sezon öncesi bana savunmalarının geçen sezona göre daha iyi olduğunu düşündüğünü söylemişti. Tabii bunu dediğinde Chris takıma katılalı 3 gün olmuştu. Tolga ve Peters, ikameleri olan oyunculardan çok farklı değiller. İşin savunma yönüyle tanınmıyorlar. Malzeme aynı. Bu malzemenin iletişiminin artması genel savunma refleksini yukarı çeker. Dunston‘ın da muhtemelen alt metinde vermek istediği buydu. Anadolu Efes’in üst düzey bir savunma takımı olmasını beklemiyorum ama geçen sezon geçiş hücumlarında sergilediklerini patlayıcılığı da TV başına geçtiğimde tekrar, aynı heyecanla izlemek istiyorum.
*Anadolu Efes, yerli rotasyonunun daha geniş olması sebebiyle Fenerbahçe Beko’ya nazaran bir adım daha favori Basketbol Süper Ligi’nde. EuroLeague’in 34 hafta oynanacak olması nedeniyle artık herkes 15’er kişilik kadrolar kuruyor. Efes’te herkes süre bulacaktır ama Ergin hoca bazen, bazı oyuncular konusunda tutucu oluyor. 10 aya yayılan sezon, milli takım araları nedeniyle yeterince dinlenemeyen oyuncular ve 80’den fazla maç oynayan takımın bu tempoyu bir sene daha kaldırması zor olabilir.
Takım Dizilişi
Oyun Kurucu: Shane Larkin – Vasilije Micic – Doğuş Balbay – Ömercan İlyasoğlu
Şutör Guard: Rodrigue Beaubois – Buğrahan Tuncer – Mustafa Kurtuldum
Kısa Forvet: Krunoslav Simon – Tolga Geçim – James Anderson
Uzun Forvet: Alec Peters – Adrien Moerman – Yiğitcan Saybir
Pivot: Bryant Dunston – Tibor Pleiss – Sertaç Şanlı
İzlenmesi gereken isim(ler): Shane Larkin & Vasilije Micic
Yedek oyun kurucu rolüne getirilen bir adamın Avrupa’nın altını üstüne getirecek performansı… Avrupa’nın altını üstüne getirmesi için transfer edilen oyuncunun ise yedek rolünü dahi kıvırmakta zorlanması.
Shane Larkin ve Vasilije Micic’in sezon ortasına kadar konumları ters düz olmuş vaziyetteydi. Bazı kırılma anları yaşandı elbette. Pire’de Olympiakos’a karşı oynanan maç aslında ilk sinyalleri vermişti. Düzenin oturması kolay olmadı.
Ancak gerçekleştiğinde, Avrupa’da düşen yetenek skalasının içinde güneş gibi parladı Vasa Micic – Shane Larkin ikilisi. Birisi Avrupa’nın en klas ikili oyun yönlendiricilerinden oldu, diğeri Avrupa’nın en patlayıcı skoreri.
Bu ikiliyi birbirinden ayırmak hiç kolay değil. Benim nazarımda Avrupa’nın en kuvvetli guard ikilisini bu sezon daha erken uyum sağlamış bir biçimde tüm sezona yayarak izlemek, EuroLeague’de takip etmesi en keyifli şeylerden biri olacak.