By Utkan Şahin / info@eurohoops.net
Herkese çok güzel bir haberim var: Turkish Airlines EuroLeague geri dönüyor!
Evet, hepiniz çok beklediniz biliyorum. Özellikle transfer döneminin yavaş yavaş bitmesiyle birlikte sıcak yaz geceleri hiç çekilmez oldu. Üstelik boşluğu doldurmasını beklediğimiz Dünya Kupası da maalesef o hissi pek veremedi ama artık başınızı kaldırabilirsiniz çünkü yeni sezona 2 günden az bir süre kaldı.
Sizleri çok seven Eurohoops Fırın hemen klavyeye sarıldı ve geri kalan günlerde hap gibi yutabileceğiniz takım analizlerini karşınıza getirmeye karar verdi.
Gün gün huzurlarınıza takım analizlerini ve ilgi çekici raporları taşıyacağız. Bu sebeple hala yapmadıysanız Eurohoops’u favorilerinize atmanın tam zamanı.
Sırada ise EuroLeague’in en köklü takımlarından Real Madrid var.
ALBA Berlin Takım Analizi: Keyifli Basketbol, Az Galibiyet
Bayern Münih Takım Analizi: Doğru Organizasyon, Soru İşaretli Kalite
Valencia Takım Analizi: Ortalama Ama Yetmez
Baskonia Takım Analizi: Küçük Şehir, Büyük Gelenek
Kızılyıldız Takım Analizi: Veteranlar Takımı
Maccabi Tel Aviv Takım Analizi: Play-off’lar Neden Zor İhtimal
Panathinaikos Takım Analizi: Yeni Başlangıçlar, Yeni Heyecanlar
Olimpia Milano Takım Analizi: Ettore Messina Dertlere Deva Olacak mı?
Anadolu Efes Takım Analizi: İstikrar, Başarı Karşılığını Bulacak mı?
Sezona En İyi Giren Takım
Avrupa’yı bu yaz transfer kasırgası aldı. Belki de modern EuroLeague’de hiç görülmediği kadar çılgın bir transfer dönemi yaşadık. Haliyle herkes yeni sezon için çok iddialı. Fakat transferlerin getirdiği toz toprağın yavaş yavaş dağılmasıyla birlikte şunu söyleyebilirim ki; sezona en iyi durumda başlayan takım kesinlikle Real Madrid!
İspanyol devi, kadro içindeki bütün problemlerini çözdü mü? Hayır… Ancak büyük takımlar arasında birbiriyle oynamaya en alışkın, düzeni oturmuş ve kadro kalitesi en yüksek takım onlar.
CSKA Moskova ile Barcelona Lassa kadrolarıyla dikkat çekiyor. Yine de iki takım yepyeni bir düzen kuruyor. Fenerbahçe, transferleriyle kadrosundaki bazı problemleri düzeltse de onlarda da iki büyük transferin oyuna adapte olması zaman alacak. İddialı takımlar arasında en hazır gözüken Efes… Lacivert Beyazlılarda Moerman ve Larkin’in sakatlıkları var.
Dolayısıyla Pablo Laso ve öğrencileri, büyükler arasında sezona en hazır giren takım…
Peki sezon sonu için de en iddialı takım diyebilir miyiz? Bu sorunun cevabı kolay olmayacak.
Real Madrid, muhtemelen yetenek tavanı olarak ligdeki en iyi takım değil. Özellikle yaz pazarına De Colo hayaliyle girip Nicolas Laprovittola’yı aldıklarını düşünürsek… Diğer yandan ne vereceğini, hangi standartlara çıkabileceğini en açıkça bildiğimiz takım da onlar. Diğer iddialı takımların sezon hikayelerinin nasıl olacağını bilmiyoruz. Belki her şey yolunda gidecek belki de tepe taklak olacak. Real Madrid, bu kadrosuyla taraftarını kolay kolay hayal kırıklığına uğratmaz.
Oyun planlarının içine gireceğiz ama öncelikle gelin, transferleri birlikte notlandıralım.
Transfer Karnesi
Oyuncular hakkında uzun bir değerlendirmeyi incelemek yorucu olabileceği için onları karşınıza karne şeklinde çıkartmaya karar verdik. Sadece bu yazın en iyi transferi hakkında daha uzun bir değerlendirme bulacaksınız. Diğerleri için üniversitede olduğu gibi oyuncuların karşısında bir not ve küçük bir değerlendirme bulacaksınız.
Nicolas Laprovittola (C-): Elit bir yaratıcı, iyi şutör / Bu seviyede daha önce beklentileri karşılayamadı, topsuz oyunda verecekleri soru işareti
En İyi Transfer: Jordan Mickey (A)
Bu yaz çok konuşulmadı belki ama… Real Madrid, Jordan Mickey’i alarak kusursuz bir hamle yaptı.
Hatırlayacaksanız, geçen sene Avrupa için çaylak olan özel performanslar izledik. Öyle bir rekabet içinde dahi bence en çok fark yaratan Mickey’di. Onun ne kadar özel blok sezgileri olduğunu NBA’deki kısıtlı sürelerinde bile görmüştük. Pota altında büyük bir caydırıcı olması şaşılacak bir durum değildi.
Hücumda kıtaya böylesine bir adaptasyon sağlaması benim için biraz sürpriz oldu.
%57.2 ikilik ve %35.1 üçlük yüzdeleriyle EuroLeague’in en skorer pivotu oldu. Böylesine hızlı ayaklara sahip bir uzunun %35 ile üçlük sokunca böyle bir etki yaratması çok normal. Çaylak oyuncular arasında verimlilik puanı (15.3) ve sayı ortalamasında (14.2) lider, blok ortalamasında (1.1 blok) 2. ve ribaund ortalamasında (5.0) 4. olmayı başardı.
Real Madrid, Tavares’ten beri hep ligin en özel uzun rotasyonuna sahip takımıydı. Mickey ile birlikte burada hem güçleri hem de opsiyonları arttı.
Takım Dizilişi
Oyun kurucu: Sergio Llull – Facu Campazzo – Nicolas Laprovittola
Şutör guard: Fabien Causeur – Jaycee Carroll
Kısa forvet: Rudy Fernandez – Jeff Taylor – Gabriel Deck
Uzun forvet: Anthony Randolph – Trey Thompkins – Felipe Reyes
Pivot: Walter Tavares – Jordan Mickey – Usman Garuba
Bu Takım Ne Oynar: Llull Geri Dönecek mi?
EuroLeague’de bu yaza kadar kadro istikrarı her takımın en önem verdiği olguydu.
NBA karşısında yaşanılan yenilgilere karşılık; Real, Fenerbahçe, CSKA Moskova gibi büyük takımlar, belli eksikleri göze alarak hep kadro istikrarının peşinden koştu. Efes‘in bir yazda kadroyu sıfırdan kurarak başarılı olması, Avrupa genelinde de bazı alışkanlıkları değiştirdi. Yukarıda bahsettim… Büyük takımlar, yazın kadrolarında önemli plan ve personel değişikliklerine gitti. Real Madrid, bu fotoğrafın dışında kalan tek takım.
Belki De Colo transferini bitirebilseler onlar için de benzer bir durum olacaktı. “İstikrar” şu anlar için en güçlü avantajları. Laso’lu dönemde kurdukları o çekirdek yıllar içerisinde birer, ikişer eklemeyle iyice kaynaştı ve ortaya böyle bir takım çıktı.
Diğer yandan kadro istikrarının moda olduğu dönemde belki de en kusursuz kadro planlamasını Real Madrid yaptı.
Laso, yıllar içerisinde – özellikle playoff’ta Fenerbahçe‘ye elendikleri seneden sonra – çeşitlilik anlamında silahları çok kuvvetli bir takım oluşturdu. 2019 model Real Madrid’in geldiği hale bakar mısınız? Bu takım isterse Campazzo-Fernandez-Taylor-Mickey-Tavares beşiyle aynı anda çıkıp inanılmaz fizikli bir şekilde sahada kalabilir.
İsterse de Llull-Campazzo-Taylor-Deck-Randolph ile kısa beş oyunu oynayabilir. Oynamaktan kastım, elit seviyede oynamak. Öyle anlık planlar dahilinde değil.
Üstelik Jordan Mickey transferi onları daha da iyi hale getirdi.
Bu yaz Petersburg’a yolcu olan Gustavo Ayon, bu ligin en değerli uzunlarından biri. Meksikalı pivot, yıllardır Real hücumuna büyük avantajlar getirdi. Fakat son dönemde ikili oyundaki zaafları, Real’in en büyük kusurlarından biri olmuştu. Mickey belki Ayon’un bazı özelliklerine hiç sahip değil ama Meksikalı pivotun getirdiği dezavantajları masadan kaldırabilir.
Barcelona’yla oynanan Süper Kupa Finali’nde açıkça gördük ki… Tavares’in benchte olması ya da Davies’e eşleşmede kaybetmesi Real için savunma adına eskisi kadar büyük bir problem olmadı. Mickey işleri değiştirdi. Dahası ileride Mickey ile Tavares’i aynı anda da sahada görebiliriz. Bunun düşüncesi bile bence rakip koçları tedirgin ediyordur.
Bana şampiyonluğun formülünü sorsanız; kadro istikrarı, çeşitlilik ve yeteneği söylerdim. Real Madrid hepsine sahip. Zaten geçen sezon şampiyon olması gereken takım da onlardı. Olamadılar.
2019-20 dönemi için de sınav sorusu bu olacak…
Geçtiğimiz 17 Mayıs akşamında Real Madrid, finale çıkmayı sadece 2 dakika 23 saniyelik bir bölüm sebebiyle kaybetti.
Ellerindeki pota altıyla ve oyun kurgularıyla CSKA karşısında hep bir adım öndeydiler. Sergio Rodriguez ve Kyle Hines olmasa belki maç ilk yarıdan bitecekti. Bitmedi ve son çeyrekte yaşanan o sekans Real Madrid’in ipini çekti.
Peki ne oldu o bölümde?
Real Madrid, geçirdiği üzücü sakatlık sonrası iyi dönemeyen ve sezon boyunca verimsiz olan Llull ile 3 kez üst üste dış atış kullandı. Takımın lideri olarak İspanyol yıldız oyunu o kadar zorladı ki maçın bütün rüzgarı değişmesine sebep oldu.
Buradan çıkarmamız gereken sonuç; Llull’ün artık bittiği sonucu değil. Sadece en kritik anda Real, takıma liderlik yapmasını beklediği isimden tam tersi bir katkı aldı. Bu her büyük oyuncunun başına gelebilir. Fakat önemli bir şey var: Bu sezon bunun tekrarlanmama ihtimaline dair Real’in ikinci bir planı var mı?
İspanyol devi, tutmayan Prepelic hamlesi yerine Nicolas Laprovittola’yı alarak takıma bir başka top yönlendirici daha kattı. Causeur’in genellikle işler sıkışmadan pek oynamaya niyeti olmadığını düşünürsek, Real için bu sezonu rahatlatacak hamlelerden biri olabilir. Fakat daha fazlasını vaat etmiyor. Açıkçası, Laprovittola’nın playoff ya da Final Four zamanı geldiği zaman gösterebileceği mental sertlik beni fazlasıyla kuşkuya düşürüyor.
Campazzo her sezon ilerliyor ama o da henüz kendi skorunu üreterek takımı taşıma konusunda kendini en üst seviyede kanıtlamadı. Dolayısıyla Real’in elinde en üst seviyede saha içi liderliğine güveneceği ilk isim hala Llull.
Tam olarak bundan dolayı da zaten Laprovittola transferini çok uzun önce bitirmelerine rağmen De Colo belki gelir diye açıklamadılar. De Colo’yla birlikte alternatif yaratma şansını kaçırmamak için. Fakat Fransız yıldız İstanbul’u tercih edince her şey yeniden Llull’e kaldı.
Bu Kasımda 32 yaşına girecek olan Llull geri dönecek mi? İşte Real adına iş Final Four’a geldiğinde bu sorunun cevabı önemli olacak.
Basketbol bireysel performanslar açısından da büyük bilinmezliklerle dolu. Dolayısıyla sorunun cevabı konusunda söyleyebileceğimin her şeyin tersi yaşanabilir.
Real taraftarı olsaydım eğer Dünya Kupası beni ümitlendirebilirdi. İspanyol yıldız, belki çok dominant bir turnuva geçirmedi ama özellikle Avustralya maçında iş ona geldiğinde o sorumluluğun hakkını verdi. Üstelik fiziksel olarak da geçen sezona kıyasla çok daha iyi gözüktü.
Fakat sorunun cevabının ne olacağı hiç belli olmaz. Real’i de tam bu durum benim gözümde en büyük favori haline getirmiyor.
Evet, yıllardır birlikte oynuyorlar. Evet, çeşitlilik ve yetenek açısından çok güçlüler ama Final Four geldiğinde hala bu öldürücü adama muhtaçlar. Bu muhtaçlık da onlara özellikle Barcelona karşısında geri adım attırabilir.
Hazırlık Maçları: Kupalı Başlangıç
Dünya Kupası’nda Arjantin ile İspanya final oynadığı için Real Madrid, hazırlık döneminde kısıtlı bir kadroydu. Hücumda da daha çok Jaycee Carroll’ın eline baktı ama yıldızlar gelince sezona ne kadar hazır olduklarını gördük.
İspanya Süper Kupası’nda Brandon Davies’in sahada olduğu anlar dışında pek zorlanmayan Laso ve öğrencileri, sezona kupayla başladı.
Real Madrid, ligde ise ilk iki maçını çok zorlanmadan kazanmayı başardı.
06 Eylül Real Madrid-Zenit: 80-77 (Jaycee Carroll 20 sayı) *
07 Eylül Real Madrid–Unicaja Malaga: 76-69 (Jaycee Carroll 18 sayı) *
11 Eylül Real Madrid-Oviedo: 73-68 (Jordan Mickey 16 sayı) *
12 Eylül Real Madrid–Baskonia: 72-66 (Jaycee Carroll 23 sayı) *
14 Eylül Real Madrid-Zaragoza: 63-72 (Jaycee Carroll 16 sayı) *
İzlenmesi Gereken İsim: Facu Campazzo
Campazzo, son 2 yılla birlikte başkabir seviyeye çıktı.
Onun kadar özel yaratıcıları genellikle sertlikle yıldırmayı çalışırsınız ama Arjantinli genleri sağ olsun belki de sertlik onun en özel yanı. Hem fiziksel olarak hem de mental olarak onun karşısına ne kadar zorlarsanız zorlayın, o adeta bundan beslenerek daha da güçlü hale geliyor.
2 yıl önce yedek guard olarak ne kadar yeterli olacak derken o giderek bu takımın saha içi liderlerinden biri haline geldi. Panathinaikos serisinde Calathes karşısında yaptıklarını düşünün…
Evet, biliyorum bu topraklarda kendisi pek sevilmiyor ama onun gibi hem sihirbaz hem de savaşçı bir adamı izlemek gerçekten çok keyifli.
28 yaşındaki yıldız, her geçen gün kendi çıtasını yukarı koya koya ilerliyor. Bakalım, kendi seviyesini bu sezon ne noktaya getirecek?
Ne beklemeli: Şampiyonluk
Real Madrid, çılgın transfer dönemine rağmen şampiyonluk iddiasından hiçbir şey kaybetmedi.
Ellerinde yetenek de var, o en büyük kupayı nasıl kazanacağını çok iyi bilen oyuncular da… Üstelik altını çize çize belirttiğim gibi, diğerlerin aksine onlar yeni bir düzen oluşturmakla vakit kaybetmek zorunda değiller.
Bakalım 24 Mayıs akşamı, onların kadro istikrarı mı başarılı olacak yoksa sil baştan yapma geleneği mi sahadan zaferle ayrılacak?