By M. Bahadır Akgün / info@eurohoops.net
Herkese çok güzel bir haberimiz var: Turkish Airlines EuroLeague geri dönüyor!
Evet, hepiniz çok beklediniz biliyorum. Özellikle transfer döneminin yavaş yavaş bitmesiyle birlikte sıcak yaz geceleri hiç çekilmez oldu. Üstelik boşluğu doldurmasını beklediğimiz Dünya Kupası da maalesef o hissi pek veremedi ama artık başınızı kaldırabilirsiniz çünkü yeni sezona 1 günden az bir süre kaldı.
Sizleri çok seven Eurohoops Fırın hemen klavyeye sarıldı ve geri kalan günlerde hap gibi yutabileceğiniz takım analizlerini karşınıza getirmeye karar verdi.
Gün gün huzurlarınıza takım analizlerini ve ilgi çekici raporları taşıdık.
Sırada ise yaz döneminin en flaş takımı Barcelona var!
ALBA Berlin Takım Analizi: Keyifli Basketbol, Az Galibiyet
Bayern Münih Takım Analizi: Doğru Organizasyon, Soru İşaretli Kalite
Valencia Takım Analizi: Ortalama Ama Yetmez
Baskonia Takım Analizi: Küçük Şehir, Büyük Gelenek
Kızılyıldız Takım Analizi: Veteranlar Takımı
Maccabi Tel Aviv Takım Analizi: Play-off’lar Neden Zor İhtimal
Panathinaikos Takım Analizi: Yeni Başlangıçlar, Yeni Heyecanlar
Olimpia Milano Takım Analizi: Ettore Messina Dertlere Deva Olacak mı?
Anadolu Efes Takım Analizi: İstikrar, Başarı Karşılığını Bulacak mı?
Real Madrid Takım Analizi: Sezona En Hazır Takım
Fenerbahçe Beko Takım Analizi: Zaman, Sağlık ve İletişimsizlik
İmza Üzerine İmza, Sürpriz Üzerine Sürpriz: Barcelona Sil Baştan
Barcelona, Turkish Airlines EuroLeague’de en son şampiyon olduğunda takvimlerde 2011 yılı, en son Final Four oynadığında ise 2014 yılı vardı. Kaldı ki o Final Four’da da büyük bir hayal kırıklığına sebep olan yarı finalde ezeli rakipleri Real Madrid‘e tam 38 sayı farkla kaybetmişlerdi.
O günden bu yana Katalanlar bir arayış içerisinde. 2014-2015 sezonunda ev sahibi avantajına rağmen playoffta Olympiakos engelini aşamayan Barcelona, 2015-2016 sezonunda ise bu kez de sezonun sürpriz takımı Lokomotiv Kuban karşısında playoff eşleşmesini kaybederek Berlin’deki Final Four’da kendisine yer bulamadı.
O Kuban’ın baş antrenörü Georgios Bartzokas ile ertesi sezona başlayan Barcelona, bambaşka ümitlerle sezona girdi ancak takım yeni formatta yalnızca 12 galibiyet alınca bu kez playoff bile yapamadı. Yine değişiklik vakti gelmişti: 2017-2018 sezonuna Sito Alonso ile girdi Barcelona. Katalanlar için işler o kadar kötü gitti ki Alonso, sezon sonunu bile göremedi. Şubat ayında bu kez rota takımın efsanevi çalıştırıcısı Svetislav Pesic’e çevrildi. Pesic, gelir gelmez 10 gün içerisinde Real Madrid karşısında kazanılan Kral Kupası zaferi ile güven oyu alırken takım tarihinin belki de en başarısız sezonunu bir şekilde kupa ile kapatmayı başardı.
Daha sonrasında her ne kadar efsane olsa da artık takımın aradığı yeni enerjinin önündeki engel gibi gözükmeye başlayan Juan Carlos Navarro’nun gölgesinden çıkan Barcelona, 2018-2019 sezonunu ise önceki iki yıla göre çok daha iyi geçirdi. Kadroda dev değişiklikler yoktu ancak bilhassa Thomas Heurtel’den büyük katkılar alan, Ante Tomic’i kısmen de olsa hayata döndüren Pesic’in Barcelona’sı normal sezonun ikinci yarısındaki Anadolu Efes maçında ikili averajı almış olsa belki de playofflara saha avantajı ile girecekti. Ancak şanssızlıkları o ki bu kez de lacivert-beyazlıların tarihinin en iyi sezonlarından birine denk geldiler ve playofflarda temsilcimiz karşısında kaybederek Vitoria’daki Final Four’a da gidemediler.
Yıllar süren Final Four hasreti canlarına tak etmiş olacak ki Barcelona bu yaz transfer piyasasında esti gürledi! Transfer döneminin henüz başında yıllardır NBA’de oynayan Nikola Mirotic’i Avrupa’ya döndüren Barcelona, daha sonra -bana göre geçen sezon Jan Vesely ile birlikte MVP ödülünü bile hak eden- Cory Higgins’i ve EuroLeague’in şüphesiz en iyi uzunlarından Brandon Davies’i kadrosuna kattı. Bu imzalar yetmiyor gibi eski oyuncusu Alex Abrines’i de NBA’den döndüren Katalanlar, son olarak Dünya Kupası öncesi Thomas Heurtel’den gelen sakatlık haberi üzerine Avrupa’da birçok takımın ilk 5 oyuncusu olabilecek kalibredeki Malcolm Delaney’i kadrosuna kattı.
Barcelona bu yaz en çok transfer yapan takım değil ancak en çok sayıda flaş transferi yapan takım oldukları kesin! Dahası bana kalırsa bu beş ismin tamamı EuroLeague’de yılın takımına seçilebilecek oyuncular ve sadece bu bile “sil baştan” yakıştırmasını açıklıyor diye düşünüyorum. Ne demek istediğimi transfer karnesi ve ilerleyen kısımda detayları ile açıklayacağım. Gelin Barcelona’nın bu yaz yaptığı beş transferdeki karnesine birlikte bakalım.
Transfer Karnesi
Oyuncular hakkında uzun bir değerlendirmeyi incelemek yorucu olabileceği için onları karşınıza karne şeklinde çıkartmaya karar verdik. Sadece bu yazın en iyi transferi hakkında daha uzun bir değerlendirme bulacaksınız. Diğerleri için üniversitede olduğu gibi oyuncuların karşısında bir not ve küçük bir değerlendirme bulacaksınız.
Cory Higgins (A): Turkish Airlines EuroLeague’in en iyi oyuncularından biri olan Higgins, Gaziantep günlerinden sonra CSKA Moskova’da oynadığı oyunla daha da devleşti. Gittiği takımı doğrudan şampiyonluk adayı yapabilecek bir isim.
Brandon Davies (A): EuroLeague’de herhangi bir takımın reddedemeyeceği kadar iyi bir uzun. Şut menzilinin yüksek olmaması sorun değil zira hem savunmada hem de hücumda dominant pota altı oyunu istediği şekilde katkı verebilmesini sağlıyor.
Alex Abrines (A-): Alex Abrines bavullarını toplayıp Avrupa’dan ayrıldığında herkes ondan çok daha farklı şeyler bekliyordu. NBA’de kötü işler de yapmadı ancak buraya küçük de olsa buruk bir tatla dönüyor. Yine de Avrupa’nın en önemli oyuncularından biri olacağı aşikar.
Malcolm Delaney (B+): Malcolm Delaney, EuroLeague’den ayrılırken ligin en revaçta guardlarından biriydi ancak NBA kariyeri sonrası Çin Ligi’nde oynadı ve son durumu çok belirgin değil. Yine de vaat ettiği çok fazla şey var ve dahası Kevin Pangos ile Heurtel’in bulunduğu bir guard rotasyonunda oynayacak olması da bu transferin riskini azaltıyor.
En İyi Transfer: Nikola Mirotic (A+)
Barcelona bu yaz Nikola Mirotic dışında hiç transfer yapmamış olsa da EuroLeague’de yazın en iyi transfer takımlarından biri olacaktı. Sadece bu bile Mirotic transferinin büyüklüğünü açıklamaya yetiyor. Ekim 2014’ten bu yana 5 yıllık NBA kariyerinde 319 maça çıkan Mirotic, henüz 28 yaşında ve bu yaz bile NBA’den önemli teklifler aldı.
Dolayısıyla NBA takımları ona bu kadar ciddi paralar ve rol veriyorken Barcelona’nın onu Eski Kıta’ya dönmeye, hem de daha önce formasını giydiği Real Madrid’in ezeli rakibine gelmeye ikna etmesi neresinden baksanız büyük iş.
Transferin sahadaki görüntüsüne bakacak olursak da Mirotic, son beş yıldır EuroLeague’de sahaya adım atmadı ancak Avrupa’nın en üst düzey kulüp turnuvasının en iyi oyuncularından biri olduğu açık. NBA’e büyük bir isim olarak giden Mirotic, daha büyük bir isim olarak geri döndü.
NBA’de edindiği tecrübeyi burada daha üst düzey bir şekilde kullanacağı kesin ancak bunun dışında güçlü fiziği, pozisyonuna göre çok uzun boyu ve çabuk ayaklara sahip olmasa da oyun görüşü ve yumuşak bilekleri sayesinde topu yere vurabiliyor olması onu EuroLeague’de eşsiz bir isim yapıyor. Ondan gün aşırı double-double izleyebiliriz ve Barcelona Mirotic gibi bir yıldızla aslında kısa olmayan kısa beşlere ve alan açabilmesi sayesinde aslında çok uzun olan uzun beşlere dönebilir.
Örnek vermek gerekirse; Malcolm Delaney – Cory Higgins – Alex Abrines – Adam Hanga – Nikola Mirotic beşinin size sunacağı atletizm, savunma ve yetenek toplamını düşünebiliyor musunuz? Bu takımın alan açma konusunda bir sorun yaşamayacağı da aşikar… Barcelona bu yaz muhteşem transferler yaptı ve takımın genel transfer karnesine A dışında bir not vermek imkansız…
Takım Dizilişi
Oyun kurucu: Malcolm Delaney – Kevin Pangos – Thomas Heurtel
Şutör guard: Cory Higgins – Pau Ribas – Kyle Kuric
Kısa forvet: Alex Abrines – Adam Hanga – Roland Smits
Uzun forvet: Nikola Mirotic – Victor Claver – Pierre Oriola
Pivot: Brandon Davies – Ante Tomic – Artem Pustovyi
Bu Takım Ne Oynar: Çok Şey…
Aslında transfer karnesinde bu takımın oynayabileceği düzenlerden birine çok kısa da olsa değindim ancak bunu açmak gerekirse bu takımın farklı düzenlerde bambaşka şeyler yapabileceğini söylememiz gerekiyor.
Saha içerisinde direksiyonu teslim edebileceği birçok oyuncusu olan Barça’nın belki de bu isimler arasında direksiyonu teslim etmemesi gereken tek isim -sakatlıktan döndüğü zaman- Thomas Heurtel olacak. Ancak Svetislav Pesic’in Heurtel konusundaki geçen yılki tutumu düşünülürse sahalara döner dönmez Heurtel’in bu takımın lideri olması beni şaşırtmaz. Diğer yandan bu başta Higgins olmak üzere bu takımın Delaney ve Pangos gibi iki önemli yaratıcısı daha var ancak son yıllarda olgunlaşan oyunu düşünüldüğünde en güvenilir el Higgins gibi gözüküyor.
Cory Higgins, CSKA Moskova’yı geçen sezon Will Clyburn ile birlikte EuroLeague şampiyonluğuna kadar taşırken bu yaz büyük Barcelona projesinin bir parçası oldu ve buraya harika bir takımın ortalama üstü rol alan bir parçası olarak imza attığına inanmıyorum. Dolayısıyla sahada topu uzun süreler Higgins’in elinde görebiliriz. Bu noktada Delaney’in top paylaşma konusunda Higgins ile ne kadar işbirliği içinde olacağı önem kazanabilir zira o da top kullanmayı seven bir isim.
Bunun dışında forvetten ve hatta pivot pozisyonundan da çeşitli setleri yönetebilecek olan Barcelona’nın inanılmaz bir oyun çeşitliliği olacak. Belki de EuroLeague’de daha önce görmediğimiz kadar bol bir oyun çeşitliliğinden söz ediyorum… Uzun forvetlerinin üçü de alan açabilen oyuncular olan Barcelona’nın Pesic gibi tecrübeli bir koçla bu konuda sorun yaşayacağını düşünmüyorum. Dahası her ne kadar daha önce belirttiğim gibi top paylaşımı konusunda Delaney’in tutumu önemli olacak olsa da takımdaki diğer oyuncular ball hog olarak bilinen, topu eline almadan oynayamayan, top elinde olduğu zaman takımın akışkanlığını baltalayan isimler değil.
Barcelona isterse Mirotic veya Claver’i 3 numarada kullanıp Delaney ve Higgins’in 1 ve 2 numaraları doldurduğu çok uzun bir beşle oynar ve bu konuda hiçbir sıkıntı yaşamaz. İsterse de Mirotic’i 5 numaraya çeker ve sahada şut atabilen beş oyuncu birden bulunur ve fizik olarak hiçbir takım karşısında ezilmez.
Daha önce de belirttiğim gibi bana kalırsa bu noktada önemli olan Pesic’in taktik takıntılarından ne kadar sıyrılıp bu takıma ne kadar özgürlük vereceğine bağlı. Bir de elbette takımın uyum konusunda ne kadar yol kat ettiğine bağlı ancak ben bunun oyun aklı bu kadar yüksek bir takımda ciddi bir sorun teşkil etmeyeceği kanaatindeyim.
Özetlemek gerekirse Barcelona hiçbir takım karşısında kağıt üzerinde şut konusunda eksiklik yaşamaz, fiziğiyle ezilmez gibi gözüküyor. Guardlarından alacakları katkının devamlılığı onların sezonunda belirleyici olabilir. Zira son durumu muğlak olan Delaney, geçen sezonu Pesic’in sisteminde vasat geçiren Pangos ve sağlıklıyken soru işareti olan, sakatlıktan nasıl döneceği belirsiz Heurtel ile guard rotasyonları devasa yetenek toplamına rağmen şüphe uyandırabilir.
Hazırlık Maçları: İspanya Turunda Yakın Maçlar
05 Eylül Barcelona Lassa-Morabanc Andorra: 69-71 (Kyle Kuric 11 sayı) *
09 Eylül Barcelona Lassa-Joventut: 87-85 (Kyle Kuric 18 sayı) *
11 Eylül Barcelona Lassa-Morabanc Andorra: 93-92 (Nikola Mirotic 25 sayı) *
14 Eylül Barcelona Lassa-Obradoiro: 80-77 (Cory Higgins 22 sayı) *
Bu takım için maalesef hazırlık maçları çok belirleyici değil zira İspanyol takımları dışında hiçbir takımla hazırlık maçı oynamadılar. Ancak Barcelona’nın diğer takımların birçoğuna göre önemli bir avantajı var: Ana rotasyonundaki oyuncuların çok büyük bölümü hazırlık sürecinin tamamında takımla çalışabildi. Dünya Kupası’na Pangos, Ribas, Oriola ve Claver’i gönderen Barça, Heurtel’den sakatlığı nedeniyle, Delaney’den ise takıma çok geç katılması nedeniyle hazırlık sürecinde yararlanamadı.
Dolayısıyla bir önceki bölümde belirttiğim “guardlarından alacakları katkının soru işareti olması” burada da ortaya çıkıyor zira bu takım ile guardlarının uyumunun en üst seviyede olmayacağı aşikar. Dahası Real Madrid ile oynanan Süper Kupa finalinde Barcelona, Delaney’den 13 sayı, 3 ribaund, 2 asist ve Pangos’tan 2 sayı, 1 ribaund, 5 asist katkısı alabildi. Elbette Real Madrid, gün itibariyle EuroLeague’in en hazır takımı ve onlar karşısında her takım zorlanacaktır ancak Barcelona’nın bu uyumu yakalayana kadar EuroLeague’de neler yapabileceğini de görmek lazım. Hazırlık maçları bu açıdan bize hiçbir veri sunmuyor.
Öte yandan Barcelona lige Obradoiro ve Baskonia karşısında galibiyetler ile başladı ancak bu maçlarda da sakatlığı bulunan Pangos hiç forma giymezken Delaney de galibiyetlerde kısıtlı katkılar verdi. Barcelona kağıt üzerinde EuroLeague’in belki en yetenekli kadrosu ancak o yeteneği uyum ile birleştirmeleri şart.
İzlenmesi Gereken İsim: Svetislav Pesic
Barcelona bu yaz beş üst düzey transfer yaptı. Kadrosunda eski NBA oyuncuları, dev EuroLeague yıldızları, Dünya Kupası’nda altın madalya kazanmış üç oyuncusu var… Ancak benim performansını en çok merak ettiğim kişi hiçbiri değil. Svetislav Pesic’in bu takımı nasıl yöneteceği benim için büyük bir soru işareti.
Kendi düzeninden çıkmayı çok sevmeyen, modern basketbola uyumunu kusursuz düzeyde gerçekleştirememiş bir koçun eline verilmiş sınırsız yeteneklere sahip bir takımdan söz ediyoruz. Pesic, geçen sezon Pangos’ta yaptığı gibi bu takımın yeteneklerini de kendi sınırlarında kullanmayı tercih ederse sezon sonunda büyük bir hayal kırıklığı ile karşılaşabiliriz. Başta Delaney olmak üzere takıma yeni katılan oyuncular, uzun süredir kendi yeteneklerini -neredeyse- diledikleri ölçüde ortaya koyan isimler. Hâl böyleyken onların ellerinden “oyuncaklarını” almak bana çok mantıklı bir tercih gibi gelmiyor.
Peki Pesic, uyum sağlaması hâlinde modern oyunu kusursuz bir şekilde oynayabilecek bu takıma o oyunu oynatabilecek mi? Aslında bu dev projenin başarısına veya başarısızlığına da bu sorunun yanıtı karar verecek.
Diğer yandan Barcelona yönetimi bu yeni proje ile birlikte koçunu da değiştirmeli miydi? Bence hayır. Takımın en başarısız sezonlarının ardından takımı tekrar ihtişamlı günlere çıkarma yolunda elindeki kadroyla önemli işler yapmış, kulübün efsanesi olmuş bir ismi bu kadar kolay gözden çıkaramayacak olmaları bir yana Pesic de tüm katı koçluk tarzına rağmen ikamesi o kadar da kolay bulunamayacak bir koç Barcelona açısından. Amiyane ifadeyle: “Pesic’i gönderseler kimi getirecekler yahu?” Dolayısıyla bence Barcelona bu yola Pesic ile çıkmaya mecburdu. Ancak Pesic’in önünde artık son iki sezondan farklı bir sınav var. O sınavı nasıl vereceği hem Pesic’in kalan kariyerinin hem de Barcelona’nın yakın geleceğinin adını koyacak.
Ne beklemeli: 2010 Paris’te rüyadan uyanan Barcelona, 2020 Köln’de yeni bir rüyayı yaşayabilir
2003’te Svetislav Pesic yönetimindeki Barcelona, kendi evinde EuroLeague’i kazanmıştı. Daha sonra 2010’da Paris’te aynı başarıyı tekrarladılar ancak aradan geçen 10 yıl, Katalanlar için çok parlak bir 10 yıllık süreç olmadı. Ancak artık ellerinde bambaşka bir şans var. Barcelona için Final Four’un altında kalacak her sonucun başarısızlık olduğu görüşündeyim ancak şampiyonluğun gelmemesi ne Pesic ne de Barcelona için başarısız bir sonuç olur.
Bu takımın ne yetenek seviyesi ne de kalitesi ile başa çıkabilecek çok sayıda takım var EuroLeague’de. Hâl böyleyken Barcelona, Final Four beklentilerinin bir kez daha altında kalırsa o zaman organizasyona dair konuşulacak bambaşka şeyler olabilir.
Bununla birlikte bugünden bakınca Barcelona’nın Mayıs ayında dev bir kutlama yerine sahne olmaması için -kağıt üzerinde- geçerli sebeplerin sayısı çok az ve 2010’da Fransız başkentinde biten bir rüyanın yenisine Almanya’da başlayabilirler…
Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!