By Buğra Uzar/ buzar@eurohoops.net
NBA’de yeni sezonun başlamasına artık sayılı günler kaldı. Son yılların en çekişmeli sezonu bizleri beklerken heyecan da git gide artıyor. Tabii ki yeni sezon bir kez daha birbirinden ilgi çekici hikayeler vaat ediyor.
Geçtiğimiz sezon NBA’de birçok özel hikayeye sahne olmuştu. Bunlar arasında en çok dikkat çekenlerden biri de Derrick Rose’un dirilişiydi. NBA’in en genç MVP’si olduktan sonra çok ağır sakatlıklar yaşayan ve basketbolu bırakma noktasına kadar gelen yıldız oyuncu, herkes kariyeri bitti derken küllerinden doğmuştu. Timerwolves formasıyla birçok kez eski günlerini hatırlatan performanslar gösteren Rose, “Ben daha ölmedim” demişti.
NBA’de yaklaştığımız sezonda da onun bu performansını anımsatan geri dönüşler yaşayabiliriz. Birçok oyuncu, kariyerleri adına çok kritik birer sezona giriyorlar. Onlar için bu sezon, hayati önem taşıyan bir meydan okuma. Peki onlar da Derrick Rose’un yaptığı gibi kariyerlerini yeniden canlandırabilirler mi? Eurohoops Fırın sizler için bunu başarmaya en yakın isimleri listeledi.
Dilerseniz bu sezon küllerinden yeniden doğmalarını beklediğimiz 5 isme geçelim:
1- Norman Powell
Toronto Raptors, muhteşem bir sezon geçirip tarihindeki ilk NBA şampiyonluğunu kazandıktan sonra yaz dönemini bunu kutlayarak geçirmek isterdi muhtemelen… Ancak pek de öyle olmadı. Herkesin bildiği gibi şampiyonluğun baş mimarı Kawhi Leonard, Los Angeles Clippers‘a giderken bir diğer kilit isim Danny Green de Lakers‘ın yolunu tutmuştu.
Raptors, önümüzdeki yıl başarılı olmak istiyorsa bir kez daha yeni kahramanlar yaratmak zorunda. Bunun için birçok kumar oynadılar bile. Rondae Hollis Jefferson ve Stanley Johnson gibi isimlerin yanı sıra OG Annuoby ve Norman Powell’ın da bir türlü çıkamadıkları potansiyellerini göstermeleri gerekecek.
Biz ise bu noktada Powell’a odaklanacağız. İkinci yılında oldukça başarılı bir performans gösteren Powell, 4 yıl için 42 milyon dolarlık bir kontratla ödüllendirilmişti ancak düşüş ondan sonra başladı. Bir türlü Raptors’ın ondan beklediği sonraki adımı atamayan Powell, geçtiğimiz sezon da rotasyonda çok geriye düştü.
Gelecek sezon onun için büyük bir şans olabilir. Sonuçta rotasyonda önemli bir boşluk var ve o da yetenekleriyle burayı doldurabilecek bir isim. İki yönlü bir oyuncu. 4 yıllık kariyerinde iki kez %40 üç sayı barajını geçti. Nick Nurse’ün de Siakam, VanVleet gibi oyuncuların performanslarına yaptığı pozitif etki de cabası.
Kendisini en çok geliştirmesi gereken nokta tabii ki istikrar konusu. Eğer sahada uzun süreler kalabilmeyi umuyorsa bu noktada kendisini geliştirmesi gerek. Eğer sadece 10-15 dakika oynayan kısıtlı bir rol oyuncusu olmak istemiyorsa bu sezon onun en büyük şansı. Bakalım düşüşe geçen kariyerini yeniden alevlendirebilecek mi?
2- Dejounte Murray
2016 NBA Draftının 29. sırasında seçilen Dejounte Murray, özellikle ikinci sezonunda gösterdiği performansla San Antonio Spurs ve Gregg Popovich’in alt sıralardan bulduğu bir başka cevher diye nitelendirilmeye başlanmıştı. Ancak kaderin onun için başka planları vardı.
Murray, seçildiği sezon da aslında yeteneklerinden fragmanlar vermişti. Özellikle Parker’ın sakatlanmasının ardından play-off’larda dahi geri adım atmamıştı. Ancak asıl çıkışı ikinci senesinde yaptı. Gerek güçlü fiziği gerekse oyun bilgisiyle Popovich’ten büyük kredi kazanan Murray, özellikle pozisyonuna rağmen ribauntlardaki etkinliğiyle dikkat çekti. Fakat geçtiğimiz sezonun hazırlık döneminde yaşadığı ağır sakatlık onun uzun bir süre sahalardan uzak kalmasına sebep oldu.
Geçtiğimiz sezonun tamamını kaçıran Murray, bu sezon ise NBA’in unuttuğu yeteneklerini tekrar hatırlatmak istiyor. Hazırlık dönemiyle birlikte sahalara geri dönen genç oyuncu, ritmini yavaş yavaş bulmaya çalışıyor. Murray’in gelişimi Spurs için de çok önemli çünkü oyun kurucu pozisyonunda sahip oldukları en büyük potansiyel o. Teksas ekibi bu zorlu Batı Konferansı’nda play-off serisini sürdürmek istiyorsa Murray’in sakatlığının etkilerini geride bırakması ve ilk sezonundan sonra yaptığı gibi üstüne koymaya devam etmesi gerek.
Murray’in oyunundaki en büyük eksiklik olarak şutunu gösterebiliriz. Özellikle pivotların bile şutör olmaya başladığı günümüz basketbolunda oyun kurucu pozisyonundan şut katkısı gelmemesi önemli bir dezavantaj. Keza saha görüşünü de biraz daha geliştirmesi gerek. Ancak oyuncu geliştirme konusunda efsanevi bir isimle çalışıyor olması onun en büyük avantajı. Bakalım Murray, sakatlık arasına rağmen potansiyeline ulaşabilecek mi yoksa yeteneklerine rağmen bir rol oyuncusu olarak sınırlanacak mı?
3- Markelle Fultz
Sadece 2 yıl önce 1. sıradan seçilen bir oyuncunun kariyeri bitme noktasına nasıl gelir? İşte bu sorunun cevabını arıyorsanız Markelle Fultz sizler için canlı bir örnek.
2017 NBA Draftının 1.sırasından seçilen ancak omzundan yaşadığı garip sakatlığın ardından adeta şut atmayı unutan Fultz, 2 sezon oyunca sadece 33 maça çıkabildi. Fakat bu oynadığı 33 maçta çizdiği tablo ise daha da korkunçtu. Üçlük veya ikilik atmayı bir kenara koyacak olursak serbest atış dahi atamayan bir oyuncu olmuştu. Bu da onun özgüveninin dibe vurmasına ve iyi yapabildiği şeyleri dahi yapamamasına sebep oldu.
Sixers‘ın bu süreci olabilecek en kötü şekilde yönettiğini de söylememiz gerek. Nitekim tarafların arası ikinci sezonun başlamasıyla birlikte açıldı. Sonuçta ise Fultz kendisini Orlando Magic‘te buldu ki Sixers‘ın bu takas sonucunda neredeyse hiçbir şey almaması da onun durumunun ne kadar kötü olduğunun bir göstergesiydi. Fultz henüz Magic’le hiçbir resmi maça çıkmadı çünkü omuzundaki sakatlık buna izin vermedi.
Bu sezon onun için kendini ispatlama sezonu olacak. Yaz dönemini çok iyi geçirdiği ve bambaşka bir şekilde döneceği iddiaları hep konuşuldu. Ancak bu daha önce birçok oyuncu için defalarca söylenen bir şeydi ve her zaman da gerçeğe dönüşmedi. Dolayısıyla onun hakkında bir analiz yapabilmek için kendisini önce sahada görmek gerek. Hazırlık dönemi maçlarında şut problemleri devam etse de özgüvenini biraz olsun geri kazanmış göründü. Üstelik oyun kurucu pozisyonundaki rakibi D.J. Agustin. Yani biraz kendisini gösterebilirse rotasyonda çok fazla süre alabilir.
Fultz eğer bu sezon Magic’le kendini gösteremezse NBA kariyeri beklenenden çok daha kısa sürebilir. O yüzden mutlaka bir şekilde basketbolu hatırlaması ve yeteneklerini göstermesi gerek.
4- Gordon Hayward
Gordon Hayward ve Boston Celtics birlikteliğinin bu noktalara gelmesini kimse beklemezdi sanırım. Ancak bir kabus gibi sakatlık, onun kontratının NBA’in en kötü kontratlarından birine dönüşmesine sebep oldu. Şimdi ise iki taraf da bir geri dönüşe büyük özlem duyuyor.
Utah Jazz ile her yıl üstüne koyduğu bir performansın ardından Hayward, Celtics‘le 2017 yılında 4 yıl için 128 milyon dolarlık dev bir kontrat imzalamıştı. Herkes onun Celtics’in ihtiyaç olduğu eksik parça olduğunu ve Yeşilleri şampiyonluğa taşıyabilecek yıldız olacağını öngörüyordu. Ancak henüz ilk resmi maçında çok ağır bir sakatlık yaşadı. Sezonun kalan kısmını kaçıran Hayward, geçtiğimiz sezon da eski görüntüsünden çok uzaktı.
Celtics’in Irving merkezli yaşadığı yoğun kaos, onun ihtiyaç duyduğu ortamın adeta tam tersiydi. Üstelik takımın çok şeyler beklediği 2 potansiyelli isim, Jayson Tatum ve Jaylen Brown onun önünde yer alıyordu ve rotasyonda istediği süreleri almakta çok zorlandı. Fiziksel olarak da eski günlerinden çok uzaktaydı. Sakatlığın verdiği tedirginlik hala üstündeydi, ilk adımı oldukça yavaşlamıştı. Bunların tamamı beklenen etkilerdi. Zaman zaman eski günlerini hatırlatan performanslar sergilese de bir türlü istikrar yakalayamadı.
Hayward şimdi hem kendisi hem de Celtics için çok kritik bir sezona hazırlanıyor. Onun hakkında söylenenler hep çok iyi bir profesyonel olduğu yönünde. Sakatlığının ardından ikinci kez bütün yaz çalışabilecek imkanı buldu ve belki de geçen yaz yapamadığı yüklemeleri bu yaz yaptı. Üstelik Irving’in gidişi ve Walker’ın gelişi, takım kimyası açısından olumlu görünebilir ki bu da Hayward’ın durumunu pozitif etkileyecektir. Bununla birlikte Horford’ın da ayrılması, çekirdeği hala genç olan bu takım için onun veteran liderliğini daha da önemli bir duruma getiriyor.
Eğer Hayward eski günlerini yakalayıp bu takıma ihtiyacı olan katkıyı verebilirse o zaman Celtics, geçtiğimiz sezon beklediği Doğu Konferansı şampiyonluğunu bu sezon yakalayabilir. Ancak aksi taktirde Hayward’ın kontratı NBA’in en kötü kontratlarından biri olarak kalmaya devam eder.