NBA’de Bu Sezon Patlama Yapması Beklenen 8 Oyuncu

15/Eki/19 13:55 Ekim 15, 2019

Bugra Uzar

15/Eki/19 13:55

Eurohoops.net

NBA’de yeni sezon yaklaşırken Eurohoops Fırın, patlama yapması beklenen 8 oyuncuyu sizler için listeledi.

By Buğra Uzar / buzar@eurohoops.net

NBA’de yeni sezonun başlaması için artık sayılı saatler kaldı. Tüm takımlar hazırlık sürecinde son düzenlemelerini yapıyor. Tabii ki aynı durum oyuncular için de geçerli.

Önümüzdeki sezon, birçok oyuncunun kendini gösterebilmesi için çok büyük bir anlam taşıyor. Kimilerinin takımı değişti, kimilerinin rotasyondaki önemi arttı, kimileriyse kendilerini bir üst seviyeye taşıyacak kadar çok geliştirdi.

Eurohoops Fırın da gelecek sezon patlama yapmaya en yakın 8 oyuncuyu sizler için listeledi.

Keyifli okumalar!

1- Marvin Bagley III – Sacramento Kings

Draft denilince pek de parlak seçimler yapmamasıyla bilinen Sacramento Kings, geçtiğimiz yılki draftta aradığı elması bulmuş olabilir mi? Cevabı şimdilik evet!

Kings tarafından 2018 NBA Draftının 2. sırasından seçilen Marvin Bagley III, takımla geçirdiği ilk sezonda beklentileri fazlasıyla karşıladı dersek yanılmayız. 14.9 sayı ve 7.6 ribaunt ortalamaları bir çaylak için oldukça umut vaat edici. Üstelik sezon başında rotasyondaki yeriyle ilgili problemler yaşadı. Hatta Nemanja Bjelica’nın Bagley’in önünde oynaması koç Dave Joerger’in koltuğunun ciddi anlamda sallanmasına sebep oldu. Bagley ardından dizinden sakatlıklar yaşayarak maçlar kaçırdı.

NBA’de çaylak olmanın getirdiği fiziksel ve mental yorgunluğun üstüne yaşadığı bu gibi sorunlar da istediği ritmi bulamamasına sebep olmuş olabilir. Ancak buna rağmen etkileyici performanslar da sergiledi. Bu yüzden De’Andre Fox’la birlikte Kings’i uzun yıllar başarıya taşıyabilecek bir ikili olmaları bekleniyor.

NBA sezonu geçirdikten sonra yapılan yaz idmanları her zaman daha verimli oluyor. Oyuncular ilk etapta hangi kısımlara odaklanmaları gerektiğini biliyorlar. Bu da genelde ikinci yıllarında üzerine koymalarını sağlıyor. Bagley de aynı süreçten geçti ve şimdi ikinci sezonunda yeteneklerini sergilemeye hazırlanıyor.

Rotasyondaki süresi 30 dakikanın üzerine çıkacaktır. Üstelik bu sezon pota altında Dedmon ve Holmes gibi savunma özellikleri Cauley-Stein’a göre daha iyi isimlerle oynayacak olması da bir avantaj. Onunla ilgili en büyük soru işareti ne kadar sağlıklı kalabileceği. Çünkü geçtiğimiz sezon ağır diz sakatlıklarının eşiğinden döndü ve yaklaşık 20 maç kaçırdı.

Eğer sağlıklı kalabilirse modern 4 numara tanımına büyük ölçüde oturan oyunuyla sezonun en çok dikkat çeken isimlerinden birisi olabilir.

2- Lonzo Ball – New Orleans Pelicans

2017 NBA Draftının 2. sırasında Los Angeles Lakers tarafından seçilen Lonzo Ball’un kariyeri oldukça garip bir çizgide ilerlemeye devam ediyor.

Babası LaVar Ball’un yarattığı büyük beklentileri şimdiye kadar karşılayamayan genç yıldızın sahadaki faydalı oyunu ise hem bu sebepten hem de şutundaki istikrarsızlıktan dolayı görmezden geliniyor. Lonzo’nun babasıyla çok zıt karakterler olduğunu söyleyebiliriz. Zaten şu sıralar ikili arasında kara kediler de mevcut. Ancak özellikle şut problemi konusunda kendisine yöneltilen eleştiriler acımasız olmakla birlikte haklı eleştiriler. Yine de Ball, pozisyonuna göre muhteşem bir savunmacı ve saha görüşü kusursuza yakın.

Lakers‘taki ilk sezonunda oldukça bocalayan ve tam ritim bulduğu dönemde sakatlık problemleriyle uğraşmak zorunda kalan Ball, kendini yeterince gösterememişti. İkinci sezonunda ise LeBron James’in gelmesiyle birlikte bambaşka bir role geçti. Topun genellikle LeBron’un elinde olduğu Lakers’ta yardımcı oyun kurucu rolü ve zaman zaman ceza şutörü gibi kullanıldı. Tabii ki bu onun verimli olabileceği bir tarz değildi. LeBron sakatlandıktan sonra takımın dümenine geçtikten sonra da önce Anthony Davis takasında kullanılacağı dedikoduları çıktı ardından da bir kez daha sakatlanarak sezonu kapattı.

Yaz dönemi ise beklenen oldu ve Lakers, Anthony Davis’i kadrosuna katarken Lonzo’yu da Pelicans‘a takasladı. Ball için burası bulunmaz bir şans olabilir. Öncelikle Los Angeles medyasının sürekli ensesinde olmayacak. Üstüne daha huzurlu ve beklentilerin daha düşük olduğu bir ortamda forma giyecek. Pelicans‘ın Zion Williamson’la şekillenen yeni yüksek tempolu oyunu da Lonzo için bulunmaz bir nimet. Nitekim hazırlık döneminde de Zion’la iyi bir ortaklık kurdular bile.

Tabii ki şut problemi hala devam ediyor. Yaz döneminde sık sık şut stillerini değiştirdiğine dair haberler çıkmıştı ki formunun biraz daha değiştiği aşikar. Ayrıca serbest atışları biraz daha toparlamış olması bir artı. Ancak üçlük çizgisinin gerisinde hala istikrarlı değil. Bu da uzun vadede oyununu yine olumsuz etkileyebilir. Bunların yanı sıra hala çok kırılgan bir oyuncu olduğu söyleniyor ki kaçırdığı maç sayısı da bunu doğrular nitelikte. Ayak bileğindeki sakatlıklar kronikleşmiş olabilir. Fakat burada şöyle bir nokta da var. Lonzo daha önce BBB marka ayakkabılar giyiyordu ancak son dönemde bu ayakkabıları değiştirdi. Birçok kişi de sakatlıkların bu ayakkabılardan kaynaklandığını iddia ediyordu. Yani burada pozitif anlamda bir değişim görebiliriz.

Kısacası Lonzo Ball, yenilenmiş, genç ve aç New Orleans Pelicans’ta hücumdaki meziyetlerini tam anlamıyla gösterebilecek bir ortama sahip. Savunmadaki katkısı da cabası. Bu yıl onun yılı olabilir.

3- Brandon Ingram – New Orleans Pelicans

Lonzo Ball’un ardından kaderi ona benzeyen bir başka oyuncuya geçelim. Brandon Ingram da tıpkı Lonzo Ball gibi Anthony Davis takasında Lakers‘tan New Orleans Pelicans‘ın yolunu tuttu.

Lonzo’nun aksine Ingram için konuşabileceğimiz daha fazla olumlu şey var. O da ilk yılında özellikle sezonun ilk kısmında çok zorlandı. Zayıf fiziği ve dengesiz şut stiliyle 2. sıradan seçilmesine rağmen pek bir varlık gösterememişti. Ancak sezonun ikinci kısmında oyun kurucu olarak denendiğinde ise verimi artmıştı. İkinci sezonunda da sakatlık problemleriyle uğraşsa da verimi yükselmeye devam etti. Tabii ki yine en etkili olduğu zamanlarda çoğu zaman oyun kurucu olarak oynamıştı.

Ingram üçüncü senesinde tıpkı Lonzo gibi o karmaşanın içerisinde yerini bulmakta uzun süre zorlandı. Kendisini geliştiren, şutlarını belirli bir seviyeye getiren, içeriye girdiğinde çok daha dengeli bitiren bir point forvet olmaya doğru evrildi. Onun şanssızlığı da top elindeyken daha verimli olmasıydı çünkü yanında LeBron James gibi dominant bir figür vardı. Dolayısıyla nasıl verimli olacağını keşfetmesi onun gibi genç bir oyuncu için sancılı oldu. Hatta bu yaşadığı stres, Chris Paul’ü yumruklamaya çalışmasına kadar vardı.

Ingram’ın adı da takas dedikodularında sıklıkla yer aldı. Ancak bu isimlerden ayrıldığı bir nokta vardı. Bu dedikodular onun kafasını karıştırmak şöyle dursun, oyununu daha da geliştirmesini sağladı. LeBron’un en büyük yardımcısına dönüşen genç yıldız, tam potansiyelini açığa çıkartmışken ciddi bir rahatsızlık geçirdi. Pıhtılaşma sorunu yaşayan Ingram, sezonun kalan kısmını kaçırdı ve toplamda sadece 52 maçta forma giyebildi.

Şimdi artık tekrar sağlığına kavuştu. Hazırlık dönemiyle birlikte tekrar sahalara çıktı. Yepyeni bir takımda ve Lonzo gibi o da kaostan ve baskıdan uzakta. Şu anda takımın en iyi delicisi olduğunu söyleyebiliriz. Saha görüşü pozisyonuna göre oldukça iyi. Ribauntlara girerek takımın temposunu arttırabilir. Üstelik bir yaz daha kendisini hem oyunsal hem de fiziksel açıdan geliştirme şansını buldu. Uzun kolları onun birçok pozisyonu savunabilmesine olanak tanıyor ki bu çok fazla takdir görmeyen bir özelliği.

Onunla ilgili de en büyük soru işaretleri de topsuz oyunda ne kadar verimli olabileceği ki bu konuda geçen sezon oldukça iyi sinyaller vermeye başlamıştı. İkincisi de şutunun ne kadar istikrarlı olacağı. Bu konularda kendini geliştirebilirse Pelicans, All-Star seviyesinde bir oyuncu kazanmış olabilir.

4- Bam Adebayo – Miami Heat

2017 NBA Draftının 14. sırasında seçilen Bam Adebayo tabiri caizse gümbür gümbür geliyor. 22 yaşındaki pivot, her sene üstüne koyduktan sonra bu sezon aradığı fırsatı fazlasıyla bulmaya hazırlanıyor.

İlk senesinden itibaren atletik yetenekleri, savunması ve ribauntlardaki etkinliğiyle dikkat çeken Adebayo, gerçek bir canavar olma yolunda ilerliyor. İki sene boyunca Hassan Whiteside’ın yedekliğini yapan Adebayo, yıldız oyuncunun Portland Trail Blazers‘a takas olmasıyla birlikte Heat‘in ilk beş pivotu olacak ve uzun süreler de sahada kalması bekleniyor. Çok çalışkan bir isim olduğu kendisini geliştirmesinden belli.

Aslında Adebayo, sahada kaldığı dakikalarda Whiteside’tan daha verimli bir performans sergilese de benchten gelmek zorunda kalmıştı. Bu sezon önünde böyle bir engel yok. Üstelik takımın yeni lideri Jimmy Butler’ın tam sevdiği tarzda bir oyuncu. Bu da otomatik olarak onun takım içindeki değerini arttırıyor. Hazırlık döneminde topu yere vurarak bir şeyler üretmeye de başladı ve böylece yüzü dönük olarak da etkili olmanın adımlarını attı. Bunu devam ettirebilirse etkinliği de artacak.

Adebayo ile ilgili en büyük soru işareti ise değişen basketboldaki pivot tanımına pek uymaması. Yani şut konusunda ciddi problemleri var ve menzili sınırlı. Günümüz pivotlarının şut menzillerini üçlük çizgisinin gerisine çektiklerini düşünürsek Adebayo bu noktada sırıtıyor. Bunun yanı sıra zaman zaman enerjik oyunu onun çabuk faul problemine girmesine sebep oluyor ve atletizmine rağmen çok iyi bir çember savunucusu değil.

Udonis Haslem gibi bir mentörün yanı sıra Spoelstra gibi NBA’in en iyi koçlarından birisiyle çalışması da kendisi için büyük bir avantaj. Bakalım Adebayo, Whiteside’ın ayrılmasıyla ayağına kadar gelen bu fırsatı nasıl değerlendirecek?

5- Jaren Jackson Jr. – Memphis Grizzlies

Memphis Grizzlies, geçtiğimiz yılki draftın 4. sırasından seçtiği Jaren Jackson Jr.’la kendilerini uzun yıllar boyunca taşıyabilecek bir yıldız bulmuş olabilir. Daha da iyisi bu yılki draftın 2 numarası Ja Morant ile onu kusursuz tamamlayacak bir isim.

Yıllarca Mike Conley ve Marc Gasol önderliğinde tabiri caizse ekmeğini taştan çıkartan Grizzlies, geçtiğimiz sezon başlattığı değişimi bu yaz da devam ettirdi ve yeniden yapılanma sürecini oldukça iyi temeller üzerine kurdu. Jaren Jackson Jr., bu yeni yapılanmanın ilk ana noktasıydı ve geçtiğimiz sezon sergilediği oyunla taraftarlarına ümit verdi.

Yaşına rağmen çok olgun oynayan ve oyunu çok iyi bilen genç oyuncu, modern basketbol için ideal uzun tanımlamalarına uyan bir isim. Çember etrafında bitiriciliği çok iyi, sırtı dönük oynayabiliyor, topu yere vurabiliyor, şutu fena olmayan bir seviyede ve oldukça iyi bir savunmacı. Tüm bu özellikler onu geleceği çok parlak bir isim yapmaya yetiyor da artıyor.

Grizzlies’ın bu sezon drafttan seçtiği Ja Morant ile iyi bir ikili olmalarını da bekliyorum. Morant tempoyu arttırabilen bir guard. Jaren Jackson Jr.’ın verimi de açık sahada artış gösteriyor. Üstelik ikili oyunlarda da birbirlerini tamamlayabilirler ve Grizzlies’ın yeni, gelişmiş ve modern “Conley-Gasol” ikilisi olabilirler.

Genç oyuncunun gelişimi için etrafında tecrübeli ve sert veteranların olması çok önemlidir. Jaren Jackson Jr. bu konuda da şanslı. Andre Iguodala’nın takımdan er ya da geç ayrılacağını varsayarsak yanında başta Jae Crawder ve Jonas Valanciunas olmak üzere iyi veteranlar yer alacak. Her iki isim de ona oyunun sertlik kısmında yardımcı olabilir ve NBA’e adaptasyonunu hızlandırabilir.

Jackson Jr.’la ilgili ilk sezonundan kalan en büyük endişe ise sakatlık riski. Nitekim geçen sezon özellikle quad’ındaki sakatlık onu çok zorladı ve All-Star arasından sonra forma giyemedi. Eğer sağlıklı koyabilirse yeteneklerini geliştirdiğini herkese gösterecektir. Bu da Memphis’in geleceğe daha da umutla bakmasını sağlayacaktır.

6- Mitchell Robinson – New York Knicks

Hüzün, keder, hüsran, karamsarlık… New York Knicks‘in son yıllardaki sezonlarını böyle tarif edebiliriz. Yakın gelecekte de durum pek değişeceğe benzemiyor. Özellikle de bu yaz hedefledikleri kimseyi alamadıklarını düşünürsek… Ancak tabii ki tüm bu kötü tabloda bazı olumlu noktalar da yok değil. Bunların başında ise Mitchell Robinson geliyor.

Geçtiğimiz sezonki draftın 36.sırasından seçilen Robinson, draftın en önemli steal’larından birisi haline dönüşme yolunda emin adımlarla ilerliyor. Aslında belki de son yıl drafta hazırlanmak için koleje gitmekten vazgeçmeseydi çok daha yüksek sıralarda seçilebilirdi. Ancak kader onu New York’a getirdi. Belki de onca kötü gelişmeden sonra onlara ufak bir teselli ikramiyesi vermek istemiş olabilir…

Robinson, Knicks‘le sezonuna yavaş başladı. İstikrarlı olarak süre almakta zorlandı ancak daha sonra yeteneklerini gösterdi ve tırnaklarıyla kazıyarak yerini kaptı. İşin savunma kısmında çok üst seviyelere gelebilecek bir isim. Çemberi muhteşem koruyor, öyle ki bir maçta 9 blok yapmışlığı dahi var. Bununla birlikte her iki pota altında da ribauntlar konusunda da oldukça etkili. Pozisyon almayı çok iyi biliyor ve fiziğini çok iyi kullanıyor.

Savunmadaki uzmanlığının yanı sıra hücumda da iyi bir bitirici ancak hücum repertuvarı çok geniş değil. Bu konuda kendisini geliştirmesi gerekiyor ki yaz döneminde şut konusunda ciddi çalışmalar yaptığına dair haberler vardı. Ancak hazırlık maçlarında henüz bu kısımda bir gelişme kaydettiğini gösteremedi ve görece olarak da kötü bir hazırlık dönemi geçirdiğini de söyleyebiliriz.

Robinson’ın kısmetsizliği ise Knicks gibi “ilginç” diyebileceğimiz bir yönetimle çalışması. Yaz döneminde Durant, Irving, Kawhi gibi süper yıldızları kadrosuna katamayan Knicks, tüm salary cap boşluğunu 4-5 numara oynayabilen oyunculara bastı. Yani takımda gelişime açık potansiyelli ender oyuncularından birinin önünde rotasyonu şişirdi. Bu karmaşada Mitchell’ın nasıl ve ne kadar süre alabileceği muamma. Bu da onun gelişimine sekte vurabilir.

Yine de Taj Gibson, Markieff Morris gibi veteranlarla çalışacak olması onun için değerli çünkü bir pota altı oyuncusu olarak NBA’in sertliğine bir an önce alışması gerekiyor. Her antrenmanda da karşısında böyle bir sertlik göreceği için bu konuda kendisini geliştirmesi şart olacak.