NBA’in Kendisine Bile Söyleyemediği Küçük, Kirli Sır: Uyku Eksikliği!

24/Eki/19 11:14 Eylül 13, 2020

Mehmet Bahadır Akgün

24/Eki/19 11:14

Eurohoops.net

NBA’de bazen kötü biten birliktelikler yeniden başlayabiliyor.

by Baxter Holmes / Çeviri: M. Bahadır Akgün

Bu çevirinin tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.

Bu yazı ilk olarak 14 Ekim 2019 tarihinde ESPN‘de yayınlanmış ve uyarlanarak çevrilmiştir.

26 Şubat günü bir öğleden sonra ve dört günde üç maçın oynandığı bir aralık. Miami Heat pivotu Hassan Whiteside hızını almış durumda. Ertesi akşam Heat, Golden State Warriors‘ı konuk edecek, sonra da Houston’a uçup 28 Şubat günü Rockets ile oynayacak ama o sırada o Warriors maçının kaçta biteceği (22:00), uçağa ne zaman bineceklerini (23:30 veya daha geç), Houston’a ne zaman ineceklerini (02:00) ve Rockets maçı öncesi otele ne zaman varacaklarını düşünüyor. “Yarın bunlar var” diyor.

“Uyku önemli” diyor Whiteside. Çok önemli. “Kariyer maçınız ile berbat bir maç oynamanız arasındaki fark uyku olabilir.” Ancak arada bir de NBA hayatının koşturması var. Bu kadar önemli bir şey için bu durumun anlaşılması özellikle zor. Whiteside’ın dediği gibi “İhtiyacınız olan uykuyu uyumak çok zor.”

Bununla başa çıkmak için Houston uçağında birkaç saat uyumayı umduğunu söylüyor. Otel yatağının iyi olmasını umuyor ama asla garantisi yok. Sık sık aldığı melatoninin kendisine uyumasında yardımcı olmasını umuyor ama maçtan sonra bu da kolay değil. Hâl böyleyken bile mevcut NBA takviminde düzenli ve kaliteli bir şekilde uyumak mümkün mü?

“Hayır” diyor Whiteside. “İmkansız. İmkansız.”

Yorgunluk, çok uzun zamandır takımların altı aydan kısa bir sürede 82 maç oynadığı ve sezon başına 75.000 kilometreye kadar uçuş yaptığı -NFL takımları yılda yaklaşık 45.000 kilometre uçuş yapıyor ve 75.000 kilometre ile dünyanın etrafında neredeyse iki kez dönebiliyorsunuz- NBA’deki yaşamın bir gerçeği. 2018-2019 sezonu boyunca ortalama bir NBA takımı her 2,07 günde bir maç oynadı, üst üste iki günde 13,3 maça çıktı ve üst üste 25 hafta boyunca bir günde 375 kilometre uçuş yaptı.

Oyuncular ve koçlardan antrenman personeline kadar ligdeki bazı görevliler NBA’deki bu cefanın getirdiği yükün -basketbolun fiziksel gereklilikleri, günlük aksaklıklar, altı ila sekiz aylık uzun seyahatlerin getirdiği bu yükün- pek de hoş karşılanmadığını düşünmeye başladı. Bazı uzmanlar bu konuda veri toplamaya başladı. Bu verilere göre uyku eksikliği, NBA’in sessiz zararı. O eksiklik, NBA’deki sporcuların vücutları ve zihinlerine derin ve geniş çaplı hasarlar veriyor.

Genel menajerlerden biri buna “çok büyük br mesele” diyor. Bir başka GM şunları ekliyor: “Çok yüksek bir vampir nüfusuna sahibiz. Seyahatler düşünülünce daha da fazla. Hepimiz buna daha iyi çözümler istiyoruz.” Bir üçüncüsü ise “Tüm lig için gerçek bir sorun” şeklinde konuşuyor.

Meseleyi ele alması istenen NBA, “oyuncu sağlığı ve iyiliğinin ligin temel odak noktası olmaya devam ettiğini” belirten bir açıklama yaptı ve “önemli maç takvimi değişiklikleri, yeni bir havayolu programı yatırımı, zihinsel sağlık ve iyilik üzerine odaklanma ve giyilebilir teknolojiden” söz edip “uykunun bu çabalar dahilinde yakından incelenen bir konu olduğunu” kaydetti.

Yine de ligin son yıllarda takvimin uzatılması, üst üste beş sezondur arka arkaya maç oynanan günlerin sayısının düşürülmesi, beş günde dört maç oynanan dönemlerin ortadan kaldırılması, 22:30’da başlayan ve ulusal televizyonda yayınlanan maçların sayısının düşürülmesi ve daha fazla izin günü yaratılması gibi  tüm çabalarına rağmen uyku eksikliği, hâlâ oyuncu sağlığı ile yakından ilgilenen üst düzey bir lig yetkilisinin “çözümü olmayan en büyük sorunumuz” dediği bir konu.

“Herkesin bildiği küçük, kirli bir sır.”

Staples Center’daki konuk takım soyunma odasındaki koltuğunda Tobias Harris, etrafına bakıyor. Takım arkadaşlarını, teknik ekip yetkililerini tek tek soldan sağa gösteriyor.

“Bu odadaki herkese sorun” diyor Harris, “hep uykudan söz ediyorum.”

“Bence birkaç yıl içinde” diye devam ediyor sözlerine “uyku eksikliği, NFL’deki çarpışmalar gibi konuşulan bir mesele olacak.”

2017-2018 sezonunun başları. Harris o dönemde Detroit Pistons forması giyiyor ve Los Angeles Lakers‘a kaybetmişler. Harris en sevdiği konuda konuşurken yan koltukta giyinen Reggie Jackson kafasını sallayıp inliyor. Jackson bu sözleri daha önce dinlemiş. “Bazıları ‘yatacak zamanın var’ diye şaka yapıyor” diyor Harris kaçamak bir ifadeyle. “Ancak ben ertesi gün en üst seviyede iş yapabilecek durumda olmalıyım.” Tobias Harris şöyle yapıyor: İzin günlerinde işlerini 18:00’e kadar bitiriyor ki gecelik dokuz saat uyku hedefini gerçekleştirebilmek için 20:30’da yatağa girebilsin. Maç akşamlarında maç biter bitmez dinlenmeye ve vücudunu toparlama başlıyor. Maçın, vücudunun uyku üretimini doğal olarak sağlayan hormon olan melatonini bastırırken onun uyandıran bir hormon olan kortizol salgılamasına neden olduğunu biliyor. Birkaç dakikalığına formasını çıkarmadan önce adrenalin hâlâ damarlarında dolaşıyorken derin nefesler alıyor, kalp ritmini düşürmeye çalışıyor ve nefesi düzene girene kadar yaptıklarını bir iPad’den takip ediyor.

Bu onun “sessiz zamanı.” Hedef ne peki? Yatağa girdiği zaman derin, dinlendirici bir uykuya dalabilmek için dengesini sağlayabilmek.

Dahası da var. Harris, neredeyse günlük bir şekilde beyin dalgalarını inceleyen bir makine ile seyahat ediyor ve 45 dakikalık antrenmanlarda bunu kullanıyor. İki kulağına ve şakaklarına sensörleri yerleştiriyor ve üç kabloyu daha sonra makineye bağlıyor. Sonra da bir film ya da program izliyor. O program sırasında makine, beyin dalgalarını okuyor. Eğer odaklanma ve konsantrasyon için optimal seviyenin dışında bir değer varsa program başlamıyor.

Harris’in yaptığı şeye sinirsel geri bildirim deniyor. Verimliliği tıbbi uzmanlar tarafından tartışılsa da Harris, bu tekniğin destekçisi ve yorgunluğa karşı devam eden savaşında bu tekniğin kendisini bilgilendirdiğine inanıyor.

Son beş sezondur Harris’in rutini bu ancak seyahat ve uyku kaybının etkileriyle başa çıkma ihtiyacı duyan tek NBA oyuncusu kesinlikle o değil.

Örneğin LeBron James. Dört MVP ödülü bulunan yıldızın form durumu ve fiziksel olarak sağlığına yıllık yedi haneli paralar harcadığı biliniyor. Ancak James’in her şeyden çok minnet duyduğu şey uyku. James’in deplasmandaki otel odalarında sıcaklık 20-21 derece civarında oluyor, yatağa girmeden 30 ila 45 önce yanındaki elektronik aletleri kapatmış oluyor ve bu olduğu zaman da telefonundaki bir uyku uygulaması, yaprakların üzerine düşen yağmur sesiyle ona serenat yapıyor. James’in Tim Ferriss ile gerçekleştirdiği programda dediği gibi “İdeal bir REM uykusundan daha önemli bir şey yok.”

Tecrübeli oyuncu Andre Iguodala da 2013’te Warriors‘a katılmadan önce neredeyse 10 yıl boyunca uyku eksikliği yaşadığını söylüyor. Artık bir uyku uzmanı ile çalışan Iguodala, gece uykusuna zarar verebilecek uzun kestirmelerden kaçınıyor. Telefonunu uçak modunda tutuyor ve yatak odasında televizyonu kapatıyor. “Uçaktaki uyku ideal uyku değil” diyor, “yani aslında sayılmaz.”

Portland Trail Blazers guardı CJ McCollum da lisedeyken gün içinde kestirmeye ve geceleri dokuz saat uyumaya çalışmaya başlamış. NBA’de de mümkün olduğunca erken uyuyor. “Uyku eksikliği dinlenme sürecinizi mahvediyor, performansınızı, bilişsel işlevlerinizi, düşüncelerinizi, sahadaki hareketliliğinizi mahvediyor” diyor McCollum. “Uyku her şey.”

Blazers‘ın kanat oyuncusu Kent Bazemore’un kendi seyahat rutini var. Elektronik aletler yok, simsiyah perdeler var ve bunları gecelik yedi saat uyku hedefi doğrultusunda yapıyor. “Bunun farkında olmalı, vücudunuzun doğru şekilde olduğundan emin olmalısınız.”

42 yaşında NBA’in en yaşlı oyuncusu konumundaki Vince Carter’ın uzun kariyerinin kilit noktalarından biri ne? “Uyku. Benim için bir numaralı şey uyku.”

Timothy Royer, Houston’da bir otele doğru seyreden Orlando Magic otobüsünde camdan dışarıya bakıyordu. 2015 sonbaharında saçma derecede geç bir saatti. Takım birkaç saat önce maç yaptığı başka bir şehirden yeni gelmişti, üç maçlık bir deplasman yolculuğunu bitirmek için oradalardı ve üst üste iki gün oynayacakları maçların ikincisi için sahaya çıkacaklardı. Dünyanın kalanı uyuyordu. Önceki üç yılda Magic ile çalışan sporcu performans uzmanı Royer, seyahat yüzünden bitkin düşmüştü, midesi bulanıyordu ve kafası bulanmıştı.

Etrafına baktı. Otobüs çok seçkindi. Oyuncular milyonerdi, dünyanın en büyük sporcularından bazıları oradaydı. Yine de gördüğü her şeye ve takıma katıldığı günden beri topladığı verilere dayanarak Royer, NBA takviminin getirdiği cefanın bu oyunculara böyle bir otobüste seyahat etme fırsatı tanıyan fiziksel hünerlerinin yavaş yavaş kuyusunu kazdığına inanmaya başlamıştı.

“Delilik bu” diye düşündü. “Kim bunu her gün yapabilir ki?”

Yedi yıllık bir sürecin aydınlanma anıydı bu.

Sporcu performansı ve vücudu konusunda uzmanlaşan bir şirket olan Neuropeak Pro’da klinik nöropsikolog olan Royer, NBA’e 2007 yılında seyyah pivot Chris Kaman’ın vasıtasıyla adım atmıştı. İkili, Royer’ın sinirsel geri bildirim tekniğinin odak sorunu yaşayan ve çocukluğunda kendisine dikkat kaybı hiperaktivite (ADHD) bozukluğu teşhisi konulan Kaman’a yardımcı olabileceğini düşünen bir aile dostu aracılığıyla Michigan’da tanışmıştı.

Tıbbi uzmanlar, sinirsel geri bildirim teknolojisinin ADHD tedavisindeki yeterliği konusunda ayrı düşse de Kaman, Royer’ın kendi hayatını değiştirdiğini söylüyor ve daha sonrasında Neuropeak Pro’nun üst şirketi Neurocore’un yatırımcılarından biri oluyordu. Beş yıl kadar sonra Royer ve ekibi farklı spor dallarında profesyonel sporcular ile çalışırken dikkat bozuklukları, uyku yönetimi, stres ve anksiyete alanlarında uzmanlaşan Royer da 2012-2013 sezonu öncesinde Neurocore’un sekiz yıl önce temel yatırımcıları olan DeVos ailesinin sahipliğini yaptığı Magic’te danışmanlık görevini üstleniyordu.

Royer da takımla birlikte seyahatlere ve NBA rutininin saçmalıklarını not almaya o zaman başlamıştı.

Royer, meslektaşlarının onayından geçmiş bir bilim insanı değildi; titiz, çift-kör çalışmalar yapmıyordu. Uyku eksikliği ve uyku eksikliğinin fizyolojik etkileri üzerine hiçbir çalışma yapmamıştı ancak gördükleri onu bir duraklatmıştı. NBA’deki cefanın vardiyalı bir iş gibi -ama bir mezarlıkta haftanın farklı günleri mesai yapan işçilerden daha iyi durumd olduğunu düşünmeye başlamıştı. Bu işte bir grup çalışan kısa vadelerde farklı ölçülerde acımasız bir şekilde çalışıyor ve farklı zaman dilimlerinde meşakkatli seyahatler gerçekleştiriyordu.

Özellikle bu son bileşen hayati önem taşıyordu. Güneşin doğuşu ve batışına bağlı günlük ritimler, dikte edilen günlük uyku ve uyanma döngüleri… Eğer bu ritimler değişirse vücuttaki her hücre etkileniyor. Öyle ki Dünya Sağlık Örgütü’nün Uluslararası Kanser Araştırma Ajansı, başka meslek grupları ile birlikte acil sağlık çalışanları, askeri personel, pilotlar, itfaiyeciler ve hukukçuları etkileyen günlük mesai değişikliklerinin getirdiği bozukluklarının kansere yol açabilen etkenler arasında sayıyor.

Zaman dilimleri arasında zikzak çizmek de durumu daha kötüleştiriyor. “Dünyada vardiyalı işçileri, NBA oyuncularına yapıldığı gibi seyahat ettirecek bir fabrika yok” diyor Royer.

Yine de gecenin erken saatlerinde otobüsteki o ana kadar Royer, NBA takvimi ve ligin seyahat ve uykuya olan yaklaşımının elden geçirilebileceğine inanmaya devam ediyordu. Oyuncular eğitilebilirdi ve uyku düzenleri gözlemlenebilirdi. Maç sayısı azaltılabilirdi. Seyahat takvimleri değişebilirdi.

O günden bu yana geçen beş yılda bu önlemlerin faydalı olsa da yetersiz olduğuna inanmaya başladı. Uyku eksikliği ona göre sahadaki NBA oyuncuları için ayak bağı olmanın da ötesinde. Uyku eksikliği muhtemelen oyuncuları sakatlıyor ve hayatlarını kısaltıyor.

Uyku eksikliği yalnızca NBA’in sorunu değil. Aslında herkesin sorunu. 2011 yılında CDC, yetersiz uykunun kamu sağlığı sorunu olduğunu açıkladı. Boston’s Brigham and Women’s Hospital ve Harvard Medical School uyku sağlığı direktörü Dr. Charles Czeisler tarafından yapılan bir araştırmaya göre son 50 yılda ABD’de mesai günleri ortalama uyku süresi 8,5 saatten 7 saatin altına düştü. Bunun bazı sonuçları var.

Berkeley’deki University of California’da nörobilim ve psikoloji profesörlüğü yapan ve Center for Human Sleep Science’ın kurucusu ve direktörü Matthew Walker’ın dediği gibi: “Yaklaşık 10.000 bilimsel deney çalışmasının sonuçlarına göre altı saat veya altındaki uyku süresi ile hiçbir aksaklık olmadan hayatta kalabilen insan sayısı, tam bir rakama yuvarladığımız ve nüfusa oranına baktığımız zaman, sıfır.”

Kronik uyku kaybı; kanser, diyabet, obezite, kalp hastalığı, kalp krizi, Alzheimer, bunama, depresyon, felç, psikoz ve intihar riskini artırıyor. Northwestern University’s Feinberg Tıp Okulu’nda nöroloji departmanı uyku sağlığı başkanı Phyllis Zee’nin dediği gibi “Uyku eksikliği yalnızca beyni değil tüm organları etkiliyor. Diğer organlarınızı yumrukluyormuş gibi düşünün.”

Peki NBA oyuncuları sezon içerisinde günlük ne kadar uyuyor? Bir rakam atmak yanlış olur ancak üç ayrı NBA takımı ile çalışan Czeisler, ortalama beş saat yanıtının sıklıkla geldiğini belirtiyor: Çok ünlü oyuncuların bazıları ona gecelik 3-4 saat uyuyabildiklerini söylemiş. Bu uyku eksikliğine sebep olan farklı sebepler var ve bunlardan biri de NBA’in gece hayatındaki siren sesi. Bununla birlikte bir eski ve dört mevcut NBA teknik ekip yetkilisi, ayrı ayrı şekillerde oyuncular için 24 saatlik döngülerde altı saatlik uykunun yaygın olduğunu söyledi. Bu miktara gece uykusu ve birçok NBA oyuncusunun yaptığı maç önü kestirmesi de dahil.

Peki ya o şekerlemeler? Uyku uzmanlarına göre o şekerlemeler o kadar da yararlı değil.

“Günlük bir ritmimiz var ve uyumamız ve dolayısıyla ideal uyku çekmemiz gereken zamanlar var” diyor Walker. “Gün içinde uyumaya çalışmak daha kötü uyku niceliği ve niteliği ile sonuçlanıyor ve önemli sağlık sorunlarına yol açıyor. Gece vardiyası yapan çalışanlar ile gerçekleştirdiğimiz yüzlerce çalışmadan biliyoruz bunu.”

Czeisler, NBA oyuncularına gecelik 8 ila 10 saat uyku tavisyesinde bulunuyor. 26-64 yaş aralığındaki yetişkinlerin National Sleep Foundation’a göre 7 ila 9 saat uyuması gerekiyor ancak onlarca yıldır farklı takımlarda çalışan ve şimdilerde NBA takımlarından birinin teknik ekibinde görev yapan bir kişi, oyuncuların bu miktarların yanından bile geçmediğini söylüyor. Gecelik uykuları düşünüldüğünde o teknik ekip görevlisinin verileri ve kişisel gözlemine göre oyuncuların uyku süresi ya düşük ya da çok düşük.

NBA’de görev yapan bir yöneticinin dediği gibi eğer bir kişi uzun süre boyunca günlük 4-5 saat uyursa hayatta kalır. “Ancak biz oyuncularımızdan yalnızca hayatta olmalarını istemiyoruz. Elit seviyedeki diğer kişilere karşı elit seviyede performans göstermelerini istiyoruz onlardan.”

“Bu ikisi arasında dev bir fark var.”

Tags NBA