by Zach Buckley / Çeviri: M. Bahadır Akgün
Bu çevirinin tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.
Bu yazı ilk olarak 30 Ağustos 2019 tarihinde BR‘da yayınlanmış ve uyarlanarak çevrilmiştir.
NBA yıldızlarının yükselişi farklı zamanlarda oluyor.
Kimi daha baştan şüphesiz elit seviyede oluyor. LeBron James, lige maç başına 20 sayı atan bir skorer olarak giriş yaptı. Luka Doncic, Oscar Robertson’dan beri kimsenin görmediği bir başlangıç yaptı. Stephen Curry, kariyerine üçlük verimi ve çok sayıda isabetiyle başladı.
Ancak birçok önemli basketbolcunun gelişmek için vakte ihtiyacı vardı. Şimdilerde ani gelişim konusundaki takıntımıza rağmen bir oyuncunun lige girer girmez parlamamasında hiçbir sorun yok.
Aslında bir NBA yıldızının yavaş bir başlangıcı aşmasını beklerken bulursanız kendinizi, aşağıdaki beş NBA yıldızının o yollardan geçtiğini de bilin.
Kyle Lowry
Kyle Lowry’nin kariyer yolu, asla gidilmeyen bir yol.
2006 NBA Draftı’nda Memphis Grizzlies tarafından 24. sıradan seçildikten sonra üç yıl geçmeden Houston Rockets‘a takaslandı. Rockets, ondan daha iyi verim aldı ancak yaklaşık 3,5 yıl sonra oradan da takaslandı.
Başka oyuncularla birlikteyken iyi oynamadığı şeklinde bir itibarı oldu ve bunun aksini ispat edecek verimliliğe de sahip değildi. 2012’de sınırın kuzeyine geçince 10,4 sayı, 4,8 asist ortalamaları ile %42,0/%33,0/%78,3 şut isabet oranlarına sahipti.
Ne o ne de Toronto Raptors birbirinden emindi. Yeteneklerini göstereceğini ancak iki yıl içinde serbest kalıp takımdan ayrılacağını düşünüyordu.
Raptors ise 2013 yılında onu neredeyse New York Knicks‘e gönderiyordu ki Knicks o anlaşmadan caydı.
Ancak Lowry ve Raptors, ligin sürpriz başarı hikayesi oldu. Raptors, ona ilk 5 rolünü ve sonra da organizasyonun anahtarlarını teslim etti. O da saha içi liderlik ve muhteşem istatistikler ile yanıt verdi. Toronto’ya gittiğinden beri NBA’in en çok sayı atan, asist yapan, üçlük atan, top çalan ve galibiyet katkısı veren 20 oyuncusundan biri.
Dokuzuncu sezonunda ilk kez All-Star seçilirken o günden bu yana All-Star kadrosunun hiç dışında kalmadı.
Khris Middleton
Khris Middleton, savunmaları mahveden hız değiştirme yeteneğini göstermeden çok uzun zaman önce başlayıp durmayı biliyordu.
Texas A&M’de yaklaşık 2,5 sezon boyunca ilgi uyandırdıktan sonra üçüncü sezonunda menisküs yırtığı yaşadı. Yalnızca bir ay sahalardan uzak kaldı ancak aldığı hasar bundan kötüydü. Artık aynı oyuncu değildi ve 2012 NBA Draftı’nda 39. sıraya kadar düşmüştü.
NBA kariyeri de ikinci turdan seçilen oyuncular gibi başladı: Benchte ve genel ilginin çok uzağında. Middleton, Kyle Singler ve Kim English gibi çaylakların arkasındaydı.
English, NBA’de son maçına Nisan 2013’te çıktı. Singler ise son dört sezonda 7,5 verimlilik ortalaması tutturabildi.
Çaylak sezonu sonrası Middleton, Detroit Pistons‘tan Milwaukee Bucks‘a Brandon Knight – Brandon Jennings takasında maaşı karşılaması için takaslandı. Bucks‘ta ise farklı bir oyuncu olup ilk üç sezonunda %45,0 ile saha içi isabet oranı kaydederken 14,5 sayı ortalaması yakaladı. Daha sonrasında yaşadığı sakatlık ile dördüncü sezonuna 3,5 ay kadar geç başladı.
Ancak Middleton bir kez daha bu lig için ne kadar güçlü bir oyuncu olabileceğini gösterdi. 26 yaşında ilk kez 20 sayı ortalaması yakaladı. Ertesi sezon ilk kez All-Star seçilip Milwaukee’nin 60 galibiyet alan takımında birincil yan rolün sahibi oldu.
İkincil bir skorer ve oyun kurucu olan Middleton, gerek çabuk bir bire bir yaratıcı, gerek ölümcül bir dış şutör, gerekse çok yönlü bir savunma silahı olarak farklı şeyler yapabileceğini gösterdi. Kimse bu sıçramayı beklemiyordu.