by Grant Hughes / Çeviri: M. Bahadır Akgün
Bu çevirinin tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.
Bu yazı ilk olarak 24 Ekim 2019 tarihinde BR‘da yayınlanmış ve uyarlanarak çevrilmiştir.
2019-2020 sezonuna dair emin olduğumuz tek şey, sekiz aylık garip hikayeler, heyecan verici yükselişler ve insanın uykusunu getirecek düşüşlerin ardından geriye dönüp bu yolculuğun imkansızlığını görecek olduğumuzu bilmek.
2018-19 sezonu örneğine bakın. Golden State Warriors paramparça olup Toronto Raptors şampiyon olana kadar yılın gerçek hikayesinin ne olacağını bilmiyorduk: Biten bir hanedan ve yeni bir kral, ligde büyün dengeleri değiştirmeye hazırlanıyor…
Bitene kadar 2019-20 sezonunu nasıl özetleyeceğimizi bilmesek de dikkat çekmesi gereken bazı olaylar ortaya çıktı bile.
Geçen yılın bitiş şeklinin getirdiği şaşkınlık konusunda Kawhi Leonard’ın Toronto Raptors‘taki varlığı ve Warriors hanedanının doğal sona yaklaşması fikirleri en azından aklımızda bir yer kaplıyordu.
Kilit oyuncular, akımlar ve çeşitli hikayeler, ligin gidişatı ile ilgili benzer ipuçları veriyor.
DEV DÜŞÜŞLER
Fikir her zaman acayipti ama son yıllarda sıradanlaşıyordu: Warriors fazla iyiydi. Diğer takımlar hedeflerini Golden State‘in hanedanlığı bırakacağı günlerde çizmelilerdi.
Onlarla yarışmaya çalışmak veya bunu düşünmek mantıksızdı.
İki All-Star’ı ayrılan ve tecrübeli yıldızlarına da veda eden Warriors artık o takım değil. Artık zayıfladılar. Artık ölümlüler.
Onların düşüşü ile birlikte doğan boşluğu doldurmak için Milwaukee Bucks, Los Angeles Lakers, Los Angeles Clippers ve Houston Rockets NBA finaline çıkacağını iddia edebilirsiniz.
Warriors döneminin kapanışı ile yeni sezonda her şey daha renkli olacak. Zirve yarışına girme ihtimali bulunan çok sayıda takım yeniden normal sezonun önemini düşünecek. Dinlendirilen oyuncular için durum değişecek ve playoffa girilen sıralama önem kazanacak. Kimileri kadro yapılanmasını bile düşünecek.
Yıllar boyu şampiyonluk yolu, Warriors ile eşleşebilecek bir takım kurmaktan geçiyordu. Artık işler değişti.
ÇİN
Houston Rockets genel menajeri Daryl Morey, Hong Kong’da demokrasi yanlısı protestolara desteğiyle ilgili bir mesaj paylaştığında yılın sonuna kadar yanacak bir fitili de ateşlemiş oldu.
Çin’de devlet destekli basın, önce Rockets ile tüm bağları kopardı, sonra da sezon önü maçlarının yayını yasaklandı. NBA, resmi olarak özür dilese de koçlar ve oyuncular ligin uluslararası piyasadaki sorumlulukları ile ilgili durumu sorgulamaya devam edecek.
LeBron James, daha sonrasında Morey’in duruşunu kınadı ancak daha sonrasında büyük tepki aldı ve kişisel Twitter hesabından sözleriyle ilgili açıklama yapmak zorunda kaldı. Görüşleri sorulduğunda Steve Kerr daha da berbat bir tavır takındı ama o Morey’in desteklediği protestocuların yanında olmayı o bile reddetti.
Tüm bunlar NBA döngüsünde yeni ancak Washington Post’tan Jennifer Pan ve Margaret Roberts’a göre gelir arayışındaki şirketlerin neticede Çin hükümetinin taleplerine boyun eğeceği endişesi, uluslararası piyasada yeni gelişen bir durum.
Peki uluslararası bir şirket olan NBA bu konuyu nasıl ele alacak?
Oyuncular James’in yaptığı gibi yurt dışındaki gelir potansiyellerinin hasar görmesinden endişe mi duyacaklar? Yoksa taraf olmak için bu riski göze mi alacaklar?
Bir spor liginin her konuda ahlaki bir tutum takınması gerekir mi yoksa belirli yollar seçebilir mi? Yerel tepkiden korkulmalı mı?
Bunlar karmaşık, endişe verici durumlar ve daha da önemlisi, bir yere gitmiyor bu sorunlar.
DEV GERİ DÖNÜŞLER
Sixers kocaman.
Uzun uzuvlu -ilk 5’in ortalama kanat genişliği yaklaşık 2.10 metre-, iri yarı, şut ve oyun kuruculuk noktalarında son beş yıldır bariz sıkıntılar yaşayan Sixers, geçip giden bir dönemi temsil ediyor. NBA’de basketbolun kaderini fiziğin belirlediğini söylemek iddialı bir yorum olsa da Philly’nin fiziğiyle kazanmak için kurulmuş tek takım olmadığını da belirtmekte fayda var.
Milwaukee Bucks, fiziğini geçen sezon ligin en iyi savunma takımı olmak için kullandı. Üçlükler ve Giannis Antetokounmpo’nun yükselişi onların kaderini belirlese de Bucks hâlâ fiziksel güce dayalı bir oyun oynuyor. Antetokounmpo koşup giderken istediği kadar savunmacı geçiyor.
Bunun aksine Batı Konferansı’nda zirveye oynayan takımlar yeteneğe bağlı oynamaya devam ediyor. Anthony Davis, küçük fizikli Lakers için önemli olan pivot pozisyonundan dakika alacak. Montrezl Harrell ise Clippers‘ta maç sonlarının 5 numarası olabilir. Tabii JaMychal Green o rolü almazsa ve Clippers, kritik anlarda beş dış oyuncu ile oynamazsa…
İki farklı tarzın finalde karşılaşması kesin gözüküyor. Fizik vs. yetenek savaşında sonuç, her takımın gelecek yıllar için kadro yapılanmasını etkileyebilir. Zirveye oynamak isteyen takımlar iri yarı bir Sixers gibi mi olmalı yoksa koşan, adam değişen ve şut atan Clippers ya da Lakers gibi mi?
LEBRON JAMES TAHTI GERİ ALABİLİR Mİ?
LeBron James, 2013 yılından bu yana MVP olmadı ve sekiz yıllık final serisi geçen sezon sakatlığının da etkisiyle son buldu. Elbette James, çıktığı 55 maçta 27,4 sayı, 8,5 ribaund ve 8,3 asist ortalamaları yakalayıp %58,8 ile doğru şut attı.
2017-18’de olduğu gibi bu istatistikleri yakalayan tek oyuncu yine o’ydu.
Tüm bunların ışığında soru “LeBron, hâlâ ligin en iyi oyuncularından biri mi?” olamaz. Belli ki onlardan biri. Asıl mesele, özellikle de James’in artık zirveye taşıyacağı bir takımı varken, en iyi olup olmadığı meselesi.
James’in 35 yaşında başka bir aşamaya geçişini mi göreceğiz yoksa bir intikam turu kaçınılmaz mı? En iyi performansını sergileyip “gelmiş geçmiş en iyi oyuncu” tartışmalarında bir adım daha ileri atabilir mi?
Profesyonel kariyerinin en uzun dinlenme dönemini geçiren James, 2019-2020 sezonuna yenilenmiş ve motive şekilde girebilir. Savunmadaki yoğunluğu birkaç sezondur yok ama geri dönebilir.
James bunları yapar, sağlıklı kalır ve MVP istatistikleri üretirse şampiyonluk yarışını da etkileyecek ve efsanesine yeni bir sayfa kazandıracak.
JAMES VE RUSS: BİR DOSTLUK RESMİ
Bu sefer mesele Rockets‘ın Carmelo Anthony’yi benchten gelmeye ikna etmeye çalıştığı dönemdeki gibi değil. Topla oynamayı seven Chris Paul’u topun elinde olmasını çok seven James Harden’ın olduğu kısa rotasyonuna eklemeleri gibi bile değil.
Anthony konusunda takımın şansı zaten düşüktü. Paul’un da savunması ve topsuz değeri, bir süre sonra tartışılır hâle geldi.
Russell Westbrook ve afaki top kullanma oranı, tarz olan esneklik eksikliği ve topsuz oyunda görünmez halini takıma dahil etmenin zorluğu daha farklı. Bu kez zorluk seviyesi göklerde.
Houston, bu ikiliyi bir seviyeye kadar kullanacak. Harden ve Westbrook, gerçek bir başarısızlık olmak için fazla yetenekliler ancak iki eski MVP’nin birbirlerinin verimini ne ölçüde azami seviyeye çekebileceği, Batı’dan hangi takımın finalde olacağı konusunda belirleyici olacak.
Westbrook, kariyerinin en büyük zorluklarından biriyle karşı karşıya. Harden açık bir şekilde daha iyi bir oyuncu: Daha verimli, daha etkili skorer ve fiziksel olarak düşüşteki Westbrook’a göre zirvesine daha yakın. Bu da Russ’ın değişmek zorunda olan taraf olduğunu gösteriyor.
Artık topsuz oyunda durup bekleyemez. Savunmayı istemezse yapmamak gibi bir seçeneği yok. Tüm maçı yalnızca potaya penetresi ile domine edemez.
Eski alışkanlıklar kolay kolay silinmez ve Westbrook’un inatçılığı da karakterine işlemiş durumda. Daha fazla top hareketliliği çağrısı ve daha az “Hep Russ, her yerde Russ” tarzı oyun, son yıllarda Thunder‘ın karakteri hâline gelmişti. Westbrook değişebilecek, uyum sağlayabilecek olsa şimdiye kadar yapardı diye düşünebilirsiniz.
Rockets, yeni Russ’a kumar oynuyor. Bu kumarın getirilerini yakında göreceğiz.
2021 SERBEST OYUNCU PİYASASI
NBA, anı yaşamamızı istemiyor. Bizi bekleyen şeyler, bugün yaşananlardan her zaman daha fazla ilgi çekiyor. Hâl böyleyken 2019-20 sezonu daha başlamadan 2021 ile ilgili dedikodular duymaya başlayacağımızı kabul edelim.
Bir kez daha süper yıldızlar piyasada olacak ve bazı takımlar ligde yine dengelerin değişeceği endişesini yaşıyor.
Giannis Antetokounmpo listede başı çekiyor ve arkasında oyuncu opsiyonları olan dört dev isim var: Kawhi Leonard, LeBron James, Jrue Holiday ve Paul George. Rudy Gobert, Blake Griffin ve Victor Oladipo’yu da listeye dahil edin. 2017’nin kısıtlı draft sınıfını da unutmayın. Oradan da De’Aaron Fox, Donovan Mitchell ve Jayson Tatum var.
Takımlar oyuncuların takımda kalma konusundaki istekliliklerini tartarken bazı takas ihtimalleri doğacak.
Bazen oynanan sezondan keyif alamamamız çok üzücü. Ancak NBA’in doğası gereği gelen hareketlilik de maçlar kadar ilgi uyandırmaya devam ediyor. Ne kadar garip gözükse de iki yıl ötesi, bugün yaşananlar üzerinde gerçekten etkili.