By Utkan Şahin / info@eurohoops.net
“7 yıllık görevim boyunca hiç böyle bir şey yaşamadım. Umarım en kısa zamanda bu durumdan çıkarız. Kimse için kolay değil, dinlenemiyorlar. “
Fenerbahçe Beko’nun yeni sezon başlangıcı belki de en kötü kabustan bile daha kötü oldu.
Sezon başında Zeljko Obradovic ve takımının yeni sezona henüz hazır olmadığı, yeni gelenlerin oyuna adaptasyonunun problemli olduğu ve zorlu fikstürle birlikte Fenerbahçe‘yi sert bir sezon başlangıcı beklediği aşikardı. Fakat sezonun ilk bir ayı, bunun çok ötesinde, kelimelerle kolay kolay anlatılamayan bir başlangıcı bizlere gösterdi.
Sahadaki basketbola bakmadan sadece sonuçlar bile bizi bunu söylüyor.
Sarı-lacivertliler, ilk 6 maç sonunda 1-5’lik derecesiyle EuroLeague’in 17. sırasında yer alıyor. Bu performans, Zeljko Obradovic‘in 28 yıllık koçluk kariyerinin açık ara en kötü başlangıcı olmakla birlikte Fenerbahçe’nin de 2006’dan bu yana süregelen EuroLeague macerasının en kötü performansı! Üstelik son 5 yıldaki harika dönemden sonra Fenerbahçe taraftarına belki çok uzak gelebilir ama sarı-lacivertlilerin mazisinde Obradovic’ten önce birçok hazin başarısızlık öyküsü var. Bu başlangıç, o unutulmak istenen geçmişteki performansları bile “durum” olarak geçmeyi başardı.
Sadece şu geride kalan 10 gün bile tüyler ürpertici…
Sarı-lacivertliler, önce Maccabi ve Milano deplasmanlarında Obradovic’li dönemin en kötü 10 yenilgisine girebilecek maçlar oynadı. Arkasından ligde ezeli rakibi Galatasaray karşısında alınan ağır yenilgi geldi ve son olarak da Zalgiris karşısında sonu kötü biten filmlere örnek olabilecek bir sonla Fenerbahçe, elindeki maçı verdi.
Korkutucu ve dram yüklü!
Fakat üzgünüm, daha bitmedi. Durumun ne kadar karanlık olduğunun daha da altını çizebileceğim iki örneğim daha var.
Birincisi sahadaki basketbol. Fenerbahçe, bütün bu süreç boyunca benim bir Zeljko Obradovic takımından gördüğüm, en kötü basketbolu oynadı. Sadece bu da değil, sarı-lacivertliler, şu anda açık ara EuroLeague’de en kötü basketbol oynayan takım. Ve evet, Valencia da buna dahil. Çünkü İspanyolların oynadığı şeyin adı en azından basketbol. Fenerbahçe adına ise bu 10 günlük sürede üzgünüm ki Zalgiris maçı dışında bunu söylemem mümkün değil.
İkincisi ise Zeljko Obradovic’in Maccabi maçının devre arasında yayıncı kuruluşa verdiği röportajdı…
#EuroLeague Devre arası röportajında Zeljko Obradovic:
“Geri dönmek çok zor olacak. Oynadığımız bu oyunla çok zor. Maça geri dönebileceğimizi sanmıyorum. Tabii ki deneyeceğiz ama çok çok kötü oynadık.”
— Eurohoops Türkiye (@EurohoopsTR) October 30, 2019
Bu açıklamanın alt mesajlarını okumak oldukça güç…
Bunları gerçek anlamda söylüyorsa; Sırp basketbol adamının, İstanbul’a geldiği günden beri burada oturtmaya çalıştığı birçok düşünceye aykırı bir açıklama bu. Eğer birilerine ya da bir şeye tepkiyle böyle bir açıklama yaptıysa da o zaman bütün bu anlattıklarımdan daha da korkunç bir tablo ortaya çıkmış oluyor.
Bana göre; sporda başarısızlık ile başarının yarattığı en büyük ayrım huzurla alakalı. İşler yolundayken bazı şeyleri unutabilir, göz yumabilir ya da umursamayabilirsiniz. Fakat kötü giderken her şey daha da gözünüze batar. Fenerbahçe şu anda bu ikinci durumu yaşıyor.
Milano maçının üçüncü çeyreğinde Kostas Sloukas, Joffrey Lauvergne seti unuttuğu için top elindeyken her şeyi bırakıp takım arkadaşını azarlamayı tercih etti. Lauvergne’in seti unutması elbette büyük bir hata. Fakat aynı oyuncunun geçen sezon sakatlanmadan önce de seti unuttuğuna şahit olduk. O zaman hiç böyle bir tepki görmedik. Keza işin saha dışı kısmı da benzer bir kırılma içerisinde…
Kötü sonuçların getirdiği doğal etkiyi açıkça sarı-lacivertli ekibin taraftarında da görüyoruz. Zaten endişeli ve panik olan taraftarın üstüne, her gün başka bir palavra ya da dedikodu ortaya atılıyor ve kimse çıkıp bu dedikodulara dair bir yalanlama ya da bilgi vermediği için de bu kaos daha da büyüyor.
Bütün bu kaos da belki de asıl soruyu gözlerimizin önünden başka bir yere itiyor: Nasıl oldu da Fenerbahçe bu hale geldi?
Çok değil, sadece 1 ay önce taraflı ya da tarafsız herkes tarafından bu Fenerbahçe takımı, Final Four’un en önemli adaylarından biri olarak gösteriliyordu. Şimdilerde ise sosyal medyada “Fenerbahçe, playoff yapabilir mi?” anketleri dolaşıyor.
Peki, şu günlerde bolca konuşulan “Bu takımın düzeltilemeyecek problemleri var” söylemleri, 2019/20 model Fenerbahçe takımının gerçek problemini işaret eden bir soru mu? Yoksa soru başka mı olmalı? Bu iki sorunun cevabı önemli çünkü bu cevap bizi, aslında başlıkta okuduğunuz sorunun cevabına götürecek: “Karanlık, şafağa mı yakın yoksa daha yeni mi başladı?”