by Greg Swartz / Çeviri: M. Bahadır Akgün
Bu çevirinin tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.
Bu yazı ilk olarak 7 Kasım 2019 tarihinde BR‘da yayınlanmış ve uyarlanarak çevrilmiştir.
Kadrosu ne gösterirse göstersin, her NBA takımının bir zaafı var.
Bazen yumuşak bir dış savunma, bazen top kaybından keyif alan bir oyun kurucu, bazen liderlik eksikliği… Aşil topuğu her yerde bulunabiliyor. Ligin en iyi takımlarında bile.
Sezonun yaklaşık %10’u geride kalmışken huzurlarınızda NBA takımlarının şu ana kadar en büyük zaafları…
SAVUNMA
Charlotte Hornets: İç savunma
Hornets, yedi maçta dört galibiyet aldı ancak o kadar kaliteli bir takım değil. Yine de birçoklarının Kemba Walker’ın ayrılığı sonrası beklediğinden çok daha iyi bir takım.
Büyük bir zaaf ise rakiplerinin pota çevresindeki başarısı. Charlotte, maç başına yalnızca 3,4 blok yapıyor ve bu anlamda ligde sondan ikinci. Ayrıca rakip takımlar pota civarında %67,0 ile isabet buluyor. Bu anlamda da sondan dördüncüler.
Houston Rockets: Savunma arzusu
Eric Gordon’ın düşüş gösteren performansı da burada dikkat çekiyor ancak asıl endişe verici kısım, takımın savunmadaki berbat başlangıcı.
PJ Tucker dışında savunmayı pozisyon pozisyon ciddiye alan birini bulmak zor. Berbat bir Washington Wizards karşısında 158 sayı yemek, alarm çanlarını çaldırmış olmalı.
Los Angeles Lakers: LeBron James’ sezon ortası savunma düşüşü
James’in sezonlarının alametifarikası artık biliniyor.
Sezona hem hücumda hem savunmada harika başlıyor, ritmi belirliyor ve takım arkadaşlarını işin içine dahil ediyor. Anthony Davis gibi bir süper yıldız ve yetenekli takım arkadaşları varken bunda sorun olmayacaktır.
Genelde James’in takımları, Noel günü büyük bir maç oynuyor. Konsantrasyon o dönemde hâlâ yüksek oluyor. Noel’den Şubat ayına kadar James’in savunmadaki çabası çok aranıyor…
Bu sezon ortası düşüşü, uzun playoff yolculuğu için şart olabilir ancak aynı zamanda kötü alışkanlıklara da yol açabilir ve etrafındakilerin savunmada hevesi kırılır. Yükselişteki bir Lakers‘ta James’in beklenen çabasızlığına takım arkadaşlarının nasıl reaksiyon göstereceğini göreceğiz.
HÜCUM
Brooklyn Nets: Post-up yapamama
Kevin Durant olmasa da Nets, skor konusunda sıkıntı yaşamıyor.
Beş oyuncu maç başına 14+ sayı ortalaması ile oynuyor ve Irving, 31,7 sayı ortalaması ile başı çekiyor. 27 yaşındaki yıldız, hala en iyi bire bir hücumculardan biri ve etrafında da çok sayıda şutör var.
Peki sorun ne? Takımda geleneksel uzun forvet olmayınca ve DeAndre Jordan ile Jarrett Allen da potaya koşmayı seven pivotlar olunca Nets‘in post-up oynayabilecek bir oyuncusu yok.
Nets, maç başına post-up sayısı (0,3) ortalamasında lig sonuncusu…
Memphis Grizzlies: Üçlük
Çaylak Ja Morant, gerçekten büyük bir potansiyele sahip olduğunu gösterdi ve 19,5 sayı, 5,5 asist, 1,5 top çalma istatistikleri ve %50,0 üçlük isabet oranı yakaladı.
Dış şutu ortalama üzeri olsa da Grizzlies‘deki diğer oyuncular, üç sayı çizgisinin gerisinde daha sıkıntılı isimler.
Memphis, maç başına 30,2 denemede %26,5 isabet ile lig sonuncusu. Morant ve Solomon Hill dışında kalan oyuncular %23,9 ile üçlük atıyor. Bu şekilde bu performansı sürdürmek mümkün değil.
New York Knicks: Hücum yaratıcılığı
Sezona yedi maçta altı mağlubiyet ile başlayan Knicks, birçok konuda tamamen karmaşa içerisinde. Söz konusu hücum olunca kimin sayı atacağını kimse bilmiyor.
Knicks‘in hücum verimliliği, ligde sondan üçüncü ve çaylak RJ Barrett da 18,3 sayı, %43,4 saha içi isabet oranı ile Knicks’in en iyi skoreri.
Oyun kurucu pozisyonu Elfrid Payton, Dennis Smith Jr. ve Frank Ntilikina arasında her zaman felaket oldu ve takım, ligde en az asist yapan üçüncü takım oldu. Kadro yetenekli olsa da önce pası düşünen tecrübeli bir oyun kurucu takıma sınıf atlatır.
Portland Trail Blazers: Oyun kuruculuk
Damian Lillard ve zaman zaman CJ McCollum dışında şut yaratan kimse yok.
Bu sorumluluk geçen yıl benchte çok büyük oranda Evan Turner’ın omuzlarında oluyordu. Jusuf Nurkic bile bacağı kırılmadan önce pivot pozisyonunda yetenekli bir pasör olarak görev yapıyordu.
Hassan Whiteside’ı almak ribaundlarda katkı sağladı ve üçüncü bir skorer seçeneği doğurdu ancak hücumda kendisi tam bir kara delik: Maç başına 0,7 asist yapıyor. Portland, bulduğu sayıların %42,5’ini asist üzerinden buluyor ve bu anlamda lig sonuncusu. Dahası, Lillard maç başına 7,3 asist yaptığı hâlde durum bu.
Bu takımın ligin en iyi 10 hücum takımından biri olmasının önünde lig sonuncusu oldukları maç başına 17,7 asist ortalaması duruyor.
Utah Jazz: Hücum ribaundları
Jazz‘in NBA’in en iyi savunma takımı olduğuna şüphe yok. Donovan Mitchell da üçüncü yılında bir adım ileriye atmış gibi gözüküyor.
Büyük zaafları ne? Hücum ribaundlarında Utah lig sonuncusu ve yalnızca 5,3 hücum ribaundu ortalamaları var. Mücadeleye girilen tüm hücum ribaundlarında Jazz, yalnızca %35,1 oranında başarı sağlayabiliyor ve bu anlamda da sonuncular.
Rudy Gobert ve Ed Davis’in olduğu bir takım için bu istatistikler çok düşük.
KADRO YÖNETİMİ
Los Angeles Clippers: Aşırı dinlendirme
Clippers‘ın çok az zaafı var. Paul George dönmeden bile durum bu… Kawhi Leonard’ın MVP seviyesinde oynamasından takımın yan parçalarına Clippers‘ın en büyük rakibi kendisi olabilir.
28 yaşındaki Leonard, daha şimdiden iki maç dinlendi. Bu da George’un omuz sakatlığından hâlâ dönmediği düşünülünce aşırı bir rakam. Leonard gerçekten sakatsa ve dinlenmeye ihtiyacı varsa, tamam. Ancak bunu da Clippers soyunma odasındakiler dışında bilen yok.
Clippers “ya şampiyonluk ya fiyasko” modunda ancak Leonard’ı sıklıkla kenarda oturtmak, playofflarda dördüncü sıranın altına düşmek anlamına gelebilir ve bu durumda da saha avantajına sahip olamazlar.
Miami Heat: Geleneksel olmayan bir oyun kurucu katkısı
Miami alev alev başlamış olsa da tecrübeli guard Goran Dragic’i benchten getirme tercihi, bazı saçma top kullanma istatistiklerine yol açtı.
Heat, maç başına en çok asist yapan üçüncü takım olsa da aynı zamanda en çok top kaybı yapan takım onlar ve asist/top kaybı oranları da bu sebeple ligde 21. sırada.
Jimmy Butler, 7,3 asist ortalamasıyla takımının lideri ancak forvet Justise Winslow (5,8) ve pivot Bam Adebayo (5,2) da top paylaşımı konusunda ellerinden geleni yapıyorlar. Takımda bu top paylaşma kabiliyeti harika olsa da geleneksel bir oyun kurucu kullanmamaları, her takımdan daha fazla top kaybı yapmalarına neden oldu.
Milwaukee Bucks: Malcolm Brogdon yerine Eric Bledsoe’ya maaş verme kararı
Küçük piyasası olan Bucks‘ın geçen yaz serbest kalan kilit oyuncularının tamamını tutabilmesi beklenmiyordu ancak Brogdon yerine Bledsoe’yu seçmek de büyük hataydı.
Bucks, Bledsoe’ya Mart ayında dört yıllık 70 milyon dolar değerinde kontrat verip onu serbest oyuncu piyasasına düşürmedi ve o da Doğu Konferansı finalinde %29,4 ile şut atarken 10,2 sayı ortalaması üretip yanıt verdi. Böylesi bir mali taahhüt, Khris Middleton, Brook Lopez ve George Hill’e verilen kontratlar da düşünülünce Brogdon’ın ayrılığı anlamına geldi.
O da Pacers‘tan dört yıllık 85 milyon dolar değerinde bir kontrat aldı. 26 yaşındaki Brogdon, 22,5 sayı, 5,3 ribaund, 9,7 asist ortalamalarıyla oynuyor. 29 yaşındaki Bledsoe ise şu ana kadar %43,5 ile şut attı ve 13,7 sayı, 4,9 asist ortalamaları yakaladı.
Brogdon’ın ayrılığına göz yummak onların hep yakasında olacak.
Oklahoma City Thunder: Chris Paul, Dennis Schroder için takas ortağı bulmamak
Organizasyonun yeni oyun kurucusu Shai Gilgeous-Alexander, beklenenden daha iyi bir performansla 21,8 sayı ortalaması yakaladı ve bu anlamda takım lideri oldu. Ayrıca %46,1 ile şut atarken 7,2 ribaund ve 3,3 asist istatistikleri üretti.
Haklı olarak Thunder‘ın top kullanma konusunda lider oyuncusu olsa da Schroder ve Paul da onun elinden topu çok sık alıyorlar.
Belki playofflara kalmaktan daha da önemlisi Paul ve Schroder için takas ortağı bularak hem gelecekte maaş bütçesinde yer açmak hem de hünerli 21 yaşındaki guardın rolünü artırmak.
KADRO YÖNETİMİ, II. KISIM
Orlando Magic: Dengesiz kadro
Magic’in uzun forvet veya pivot oynayabilecek beş oyuncusu var ve oyun kurucu oynayabilecek belki de hiç oyuncusu yok.
Nikola Vucevic, ligin en iyi pivotları arasında ancak onun yanına Aaron Gordon ve Jonathan Isaac gibi iki uzun daha koymak, üçünün de ya ortalama ya da ortalama altı üç sayılık atışçılar olduğu düşünülünce pek uyumlu olmuyor.
Oyun kurucu DJ Augustin’in berbat başlangıcı da bunlara eklenince Orlando’nun ligde en kötü hücum eden takım olamsı şaşırtıcı değil.
Orlando’nun bu kadroyu bir dengelemek ve arka alanı geliştirmek için 1-2 takasa çok ihtiyacı olduğu açık.
San Antonio Spurs: Oyuncu gelişimi ile hemen kazanmak arasındaki denge
70 yaşındaki baş antrenör Gregg Popovich kenardayken San Antonio Spurs‘te plan “ya zirve ya fiyasko” olmalı. Kadrolarındaki genç guardlar düşünülünce Spurs‘ün şampiyonluk adayı olarak görülmesi için çok daha gelişime ihtiyaç var.
LaMarcus Aldridge, DeMar DeRozan, Rudy Gay, DeMarre Carroll ve Patty Mills gibi tecrübeli oyuncular ya en iyi dönemlerinin alacakaranlığını yaşıyor ya da o dönemleri geride bıraktılar. Öte yandan Derrick White, Dejounte Murray, Lonnie Walker IV ve Bryn Forbes ise takımın geleceği gibi gözüküyor.
Kadroda genelde oyuncuların en iyi performanslarını gösterdiği 27-29 yaşları arasında kimse yok. Şimdilik bu takım, normal sezonda 50 galibiyet alıp ilk turda elenecek gençlik ve tecrübenin garip bir karışımı.
Toronto Raptors: Bench derinliği
Son şampiyon altı maçta dört galibiyet ile iyi bir başlangıç yaptı ve bunu büyük oranda Pascal Siakam, Kyle Lowry ve Fred VanVleet’e borçlular.
VanVleet’in ilk 5’e geçişi onun verimliliği açısından harika olsa da bench için çok kötü yansıdı.
Raptors‘ın ilk 5 oyuncuları rakiplerine bu sezon 46 sayı fark attı ve bu anlamda ligin en iyi üçüncü takımı oldular. Bench ise 19. sıradaki New York Knicks kadar kötü. Raptors‘ın benchinin maç başına attığı 26,7 sayı, NBA’de en düşük beşinci ortalama.
Washington Wizards: Yeniden yapılanma sürecini kabullenememek
Bu Wizards, John Wall yokken asla iyi olmayacaktı. Başarılı sayılabilecek sezon ancak genç çekirdeği mümkün olduğunca parlatırken Bradley Beal’ı da yıldız olma durumuna giderek daha fazla yaklaştırmak olurdu.
Bunun yerine Wizards, 30 yaşındaki Isaiah Thomas’ı ilk 5 oyun kurucusu olarak başlatıyor. O da takımda maç başına en çok şut deneyen üçüncü oyuncu. Dahası yerine girdiği oyuncu da 31 yaşındaki Ish Smith.
Thomas’ın böyle büyük bir rol almasına göz yummak, onun defolarını kapatmak için herkesin savunmada daha çok uğraşmasına da neden oluyor.
OYUN İÇİ AYARLAR
Boston Celtics: Ribaund
Takımın en çok ribaund alan oyuncusu 2,03’lük Gordon Hayward olursa orada bir sorun var demektir.
Celtics ve Hayward’da durum bu. Hayward’ın 7,5 ribaund ortalaması, Jayson Tatum ile birlikte takımda başı çekiyor.
Boston, ribaund yüzdesinde ligde 28. sırada. Al Horford, Aron Baynes ve Marcus Morris’in kaybı düşünülünce bu kötü ribaund performansı çok da şaşırtıcı değil…
Sakat oyuncular iyileşince ribaund ortalaması artacak olsa da bu takım hala fizik ve ön alan deneyimi konusunda sıkıntılı.
Denver Nuggets: Hız/Geçiş
Altı maçta dört galibiyet almış olsalar da Nuggets, izlediğimizden çok daha iyi bir takım olmalı.
Bu küçük düşüşün sebeplerinden biri, hız ve geçiş skorundaki eksiklik. Denver, Nikola Jokic’in pasörlüğü ve genç, atletik guardlar ile dolu kadro düşünülünce bu hücumlardan fazlasıyla fayda sağlamalı.
Koşarken pozisyon başına 1,08 sayı gibi iyi bir ortalama yakalasa da Denver, hız ve geçiş hücumu sayıları konusunda lig sonuncusu. Nuggets‘ın daha fazla kolay isabet bulmak için zorlayacak parçaları var.
Philadelphia 76ers: Son şutu kim atacak?
Sixers, çoğu maçta bu sorunu yaşamayacak çünkü maçı zaten bitirmiş olacaklar.
İlk altı maçlarında toplamda 13 dakika, önde oldukları “clutch time” oynadılar. (Clutch time: Maç sonunda skorun yakın olduğu dakikalara verilen isim.)
Öte yandan sürenin bittiği anlarda şutu kimin atacağına dair net bir yanıt yok. Takımın topla en iyi oynayan oyuncusu Ben Simmons ancak henüz tek bir üçlük isabeti kaydetmiş değil. Joel Embiid topu alırsa büyük ihtimalle boyalı bölgede ikili sıkıştırmaya uğrar. Bu durumda geriye Tobias Harris, Al Horford veya Josh Richardson kalıyor ama onların da hiçbiri kritik anlarda başvurulan oyuncu olmadı şu ana kadar.
Phoenix Suns: Penetre eksikliği
Sezona yedi maçta beş galibiyet ile başlamak, Suns için harika bir başarı. Ricky Rubio, topu hareketlendiren oyuncu ve Devin Booker’ın arka alan ortağı olarak veteran rolünü mükemmel oynuyor.
Phoenix, ligin en iyi 10 hücumundan birine sahip ve tek bir eksikleri var: Penetre yapacak oyuncu.
Tepede topu alıp boyalı bölgeye girip şutörlerin etrafını boşaltabilecek isimler, savunmaları dağıtıyor. Şu ana kadar fazlasıyla iyi olan Suns, penetre sayılarında lig sonuncusu ve genel olarak penetrelerde %42,6 ile isabet buluyorlar.
Sacramento Kings: Top hareketliliği
Sezona yedi maçta iki galibiyet ile başlayan Kings, geçen sezon bulduğu ivmeyi kaybetti ve bu muhtemelen Luke Walton’ın hatası.
Kings‘in top hareketliliği neredeyse durma noktasına geldi ve takım, maç başına en az pas yapan takım oldu. Geçen sezon maç başına 292,1 pas veren takım, bu sezon şu ana kadar 198,6 pas ortalaması ile oynuyor.
Takım netice olarak asist ortalamasında 26., olası asistlerde ve asist sayılarında ise lig sonuncusu.
OYUNCU VE OYUNCU İKİLİSİ SORUNLARI
Chicago Bulls: Lauri Markkanen’in geri adım atması
İyi bir ikinci sezonu geride bırakan Markkanen, Bulls‘un yeniden yapılanmasının kalbinde yatıyor. Şu ana kadar hayal kırıklığı yarattı.
İlk maçta Charlotte Hornets karşısında 35 sayı ve 17 ribaundluk performansının ardından yalnızca 12,0 sayı, 6,6 ribaund ve 2,0 asist ortalamalarıyla oynayıp %32,9 saha içi, %28,6 üçlük isabet oranları yakaladı.
Zach LaVine, Wendell Carter Jr., Coby White ve Otto Porter Jr., takımı zaman zaman taşısa da Bulls‘un playofflarda bir şansa sahip olabilmek için daha verimli bir Markkanen’e ihtiyacı var.
Cleveland Cavaliers: Organizasyonun parçası gibi gözükmeyen çaylaklar
Bu Cavs sezonunun en önemli olayının üç adet ilk tur seçimi Darius Garland, Dylan Windler ve Kevin Porter Jr.’ın başlangıcı ve gelişimi olması bekleniyordu.
Bunun yaşanması için hâlâ çok zaman var ancak bu üçlü şu ana kadar beklentilerin altında, sakatlıkla boğuşan veya cezalı isimler oldular.
Beşinci sıradan seçilen Garland, takımın ilk 5 guardı olarak %29,2 ile şut atıp 7,6 sayı ve 3,3 asist ortalamaları yakaladı. Windler henüz antrenman kampındaki sakatlığı sonrası maça çıkamadı. Hakemle temasa girdiği için ceza alan Porter Jr. da %30,3 ile şut atıyor, 5,3 sayı ve 2,3 ribaund ortalamalarıyla oynuyor.
Her şeyden öte, Cavs‘in bu sezon çaylaklarının gelişimini ve potansiyelini görmeye ihtiyacı var.
Dallas Mavericks: Doncic-Porzingis ikilisinin uyumu
Dışarıdan bakınca Luka Doncic -Kristaps Porzingis ikilisi uyumlu gözüküyor.
Mavericks, en iyi hücuma sahip ve altı maçta dört galibiyet ile başladı. İki yıldız da iyi istatistikler üretiyor, Doncic her maçta triple-double tehdidi oluşturuyor.
O zaman sorun ne? Mavs‘in ikilinin maç başına sahayı paylaştığı 26 dakikada net verimliliği -5.0. Yalnızca Doncic sahadayken o verimlilik 22,8’e fırlıyor.
Dallas’ın potansiyelinden azami verim alması için iki oyuncunun da birbirlerini nasıl tamamlayacaklarını öğrenmesi gerekiyor.
Minnesota Timberwolves: Andrew Wiggins
Wiggins, bu yıl biraz daha iyi olsa da Timberwolves, o yokken hâlâ çok daha iyi bir takım. Maksimum kontratı olan bir oyuncu için bu çok büyük bir sorun.
Wolves, Wiggins kenardayken 100 pozisyon başına 11,3 sayı daha fazla atıyor. 24 yaşındaki forvet ise %43,3 saha içi, %33,3 üçlük isabet oranları yakalamış durumda.
Wiggins için gelişmiş istatistikler de iç açıcı değil. Artı-eksi verimliliği -1,5 olan Wiggins, kariyerinin altıncı sezonunda da eksilerde…
Indiana Pacers: the Domantas Sabonis-Myles Turner uyumu
Her iki uzun da sezona iyi başlamış olsa da geçmiş yıllar ve ilk maçların sonuçları bize bu ikilinin sahada iyi bir ikili olmadığını gösteriyor.
Hem Turner hem de Sabonis, en iyi performanslarını pivot pozisyonunda gösteriyor ancak ikisi de ilk 5 oyuncusu olmak için fazlasıyla yetenekli. Bu da Sabonis’in boyalı bölgeden uzun forvet pozisyonuna sürüklenmesine ve bazen daha kısa, daha çabuk 4 numaraları savunmasına neden oluyor.
Bu sezon birlikte oynadıkları dört maçta birlikte oynarlarken -3,9 net verimlilik yakaladılar. Sabonis oyunda yalnızken o verimlilik 7,9’a çıkıyor. Geçen sezon da benzer bir istatistik söz konusuydu. Indiana, iki uzun oyundayken +2,8, yalnızca Sabonis oyundayken +5,2 ile oynuyordu.
SAĞLIK VE CEZALAR
Atlanta Hawks: John Collins’in cezası
Collins, harika bir başlangıç yaptı ancak daha sonra 25 maç ceza aldı ve bu da umut vaat eden Hawks takımını, bu cezanın süresi dolmadan playoff yarışının dışında bırakabilir.
22 yaşındaki uzun, 17,0 sayı, 8,8 ribaund ve 2,0 blok ortalamaları ile oynuyor; %52,5 ile saha içi, %47,4 ile üçlük atıyordu.
O yokken Jabari Parker, De’Andre Hunter, Alex Len ve Bruno Fernando daha fazla süre alacaktır ancak Trae Young’ın yanındaki mükemmel uzun olma konusunda hiçbiri Collins kadar iyi değil.
Detroit Pistons: Blake Griffin’in devamlılığı
Pistons, geçen sezon 41 galibiyet ile kendisini zar zor playofflara attı ancak Griffin, playofflardaki yedi maçı da kaçırdı.
Bu sezon daha şimdiden o sayıyı geçen Griffin, sekiz maç kaçırdı ve bir süre daha oynamayacak. Pistons da o maçlarda üç galibiyet alabildi.
Dahası geçmiş performanslar düşünülünce Griffin’in sakatlık geçmişi de Pistons’ın yanında değil. Geçen sezon 75 maça çıkan Griffin, 2013-14 sezonundan bu yana bu kadar çok maça çıkmamıştı.
Geçen sezon 24,5 sayı, 7,5 ribaund, 5,4 asist ortalamalarıyla oynayan Griffin, bu takımın sorgusuz sualsiz lideri ancak Griffin uzun süre oynamazsa bu kez yalnız o değil tüm takım playoffları kaçıracak.
Golden State Warriors: Stephen Curry’nin eli
Warriors, Kevin Durant’in Brooklyn’de olmasına dayanabilir. Klay Thompson’ın sakatlıktan dönüşünü beklemek bile telafi edilebilir, özellikle de Warriors‘ın ona playofflara kadar ihtiyacı yokken…
Curry’yi üç aylığına kaybetmek? Bu kadarı çok fazla.
Ligin en kötü savunmasına sahip olmaları gözardı edilse bile Curry’nin hücum ve liderlik için zaten deneme yanılma sezonu olan dönemde sahada olmaması, Warriors’ın playoff umutlarına hançeri sapladı.
New Orleans Pelicans: Dizler
Diz sorunları, Pelicans‘ın en iyi iki oyuncusuna büyük hasar verdi ve takım yedi maçta tek galibiyet alabildi.
Harika çaylak Zion Williamson, menisküs yırtığı sonrası Aralık ayına kadar oynamayacak. Veteran guard Jrue Holiday ise birkaç maçı diz sakatlığı nedeniyle kaçırdı, istatistikleri de 14,2 sayı, 6,0 asist ve %37,3 saha içi isabeti seviyelerine düştü.
Bu takımın şampiyonluk umudu olmasa da Holiday ve Williamson’ın sahada birlikte olması, Pelicans‘ın playoff umutlarının kaçmaması için çok kritik.
Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!