by Utkan Şahin / info@eurohoops.net
Basketbolseverler için Perşembe ve Cuma gecelerinin vazgeçilmezi Turkish Airlines EuroLeague!
En yakın arkadaşınızın doğum günü de olsa, yarın mutlaka yetiştirmeniz gereken bir işiniz bile olsa bu gecelerde gözünüzü EuroLeague’den ayırmak hiç kolay değil. Mesela geçen hafta… Hangi lunapark geçen haftaki Anadolu Efes – Fenerbahçe Beko maçı kadar eğlenceli olabilir ki? Yahut hangi macera filmi sizleri ASVEL-Milano maçındaki kadar sürpriz bir sonuç verebilir?
Bu sebeple biz basketbolseverler için o geceler Ekim’in başlangıcından sezonun bitimine kadar rezerve edilmiş durumda… Üstelik bazı haftalarda çift maç sebebiyle Salı ve Çarşamba gecelerimiz de dolu. Aynen bizi bekleyen haftada olduğu gibi…
Fakat bir sorunumuz var.
Gönlümüz elbette her maçı izlemek ister ama yeni sistemle birlikte EuroLeague’de her maça yetişmek kolay değil. Bazı geceler aynı anda 5 maç birlikte oynanıyor ve bu karmaşada insan, önemli detayları kaçırabiliyor.
Bu sebeple Eurohoops Fırın sizler için yeni bir yazı dizisi başlatmaya karar verdi. Bu ve gelecek haftalardaki yazılarımızda EuroLeague’de her hafta gözlerinizi ayırmamanız gereken 3 önemli maçı seçeceğiz.
Bu maçları da sezonun geneline etkisi ve takımların vermesi gereken sınavlara göre seçmeye çalışacağız.
Hazırsanız, işte EuroLeague’in 14. haftasında sizler için seçtiğimiz 3 maç…
Panathinaikos – Fenerbahçe Beko
Maçın saati: 22:00 / 17 Aralık Salı
İki takımın dereceleri: 8-5 / 5-8
İki takımın sıralamaları: 6. sıra / 13. sıra
2017’deki playoff eşleşmesinden beri OAKA’daki Panathinaikos–Fenerbahçe Beko maçları oldukça çekişmeli geçiyor.
O salonda, iki takım arasında oynanan son 5 karşılaşmanın galibi de son 5 dakikadaki performanslarla belli oldu. Dolayısıyla geçmişiyle birlikte bu iki takımın arasındaki rekabet basketbolseverler için oldukça davetkar.
Öte yandan… Uzun zamandır beri bu rekabette ilk kez favori olan taraf Yeşiller.
Her ne kadar haftasonunda ligde ilk kez kaybetmiş olsalar da Rick Pitino’nun gelişinden beri Panathinaikos iyi bir basketbol oynuyor. 5 maçta 4 galibiyet aldılar ve aldıkları tek yenilgi ise Barcelona deplasmanında geldi. Üstelik yenilmiş olsalar da maç içindeki performansları ümit vericiydi.
Ayrıca Panathinaikos’un zayıf karnı olan pota altında Fenerbahçe’nin de problem yaşıyor olması onlar adına bir şans.
Fenerbahçe, hem taraftarı hem de oyuncuların kendileri adına kötü bir kırılma olabilecek iki maçtan sonra Atina’ya gidecek. Efes karşısındaki iki maçta da lacivert-beyazlılar en iyi gününde olmamasına rağmen kaybetti. İki maçta da işler kötü giderken bir anda dağılmaları oldukça düşündürücü bir durumdu.
Fakat Fenerbahçe’nin bunu düşünecek zamanı yok. Sarı-lacivertlilerin playoff takımı olabilmesi için deplasmanda kazanması gerekiyor ve buna da bir an önce başlaması lazım. Şu ana kadar deplasman karnesi oldukça kötü. Ayrıca ilk 8’te yer alan takımlar arasında da sadece Khimki’yi yenebildi ve eğer yukarıdakilerden birini geçecekse onları mağlup gerekecek.
Panathinaikos, Pitino’nun gelmesiyle birlikte yukarıdaki 5’nin arasına katılmaya başladı. Eğer ilk 4 için iddialı olmak istiyorlarsa onların da evlerinde kusursuz ilerlemesi lazım.
Maçın Kritik İstatistiği: De Colo&Sloukas vs Calathes&Fredette
Fenerbahçe Beko’nun hem hücumda hem de savunmada birçok problemi var. Temelde uzun rotasyonunda hem nitelik hem de nicelik olarak sorun yaşıyorlar.
Sloukas ile De Colo’nun uyumsuzluğu hala söz konusu ama en azından kısa kalitesiyle ALBA, Baskonia ve Khimki karşısında maçı lehlerine çevirebildiler. Bu konudaki istatistik de her şeyi açıklıyor. Fenerbahçe, kısalarının hem verimlilik hem de asist sayısı olarak rakip kısalardan geride kaldığı 7 maçta da kaybetti. Kısalarının rakiplere üstünlük kurduğu maçlarda sadece Zalgiris‘e kaybetti. O maçta da yapılan saçma hatalar olmasa sarı-lacivertliler kazanacaktı.
Dolayısıyla Fenerbahçe, OAKA’da maçı lehine çevirecekse bunu iki kısasının yetenekli elleriyle yapması ve Calathes&Fredette ikilisini geçmesi gerekiyor. Çünkü iş uzunlara kalırsa, bu konuda vasat olan Panathinaikos’un bile gerisindeler.
Valencia Basket – Kirolbet Baskonia
Maçın saati: 23:00 / 17 Aralık Salı
İki takımın dereceleri: 5-8 / 6-7
İki takımın sıralamaları: 14. sıra / 9. sıra
Biliyorum, kağıt üzerinde pek iç açıcı bir maç değil.
Fakat Salı akşamının diğer büyük maçı Real Madrid–Olimpia Milano karşılaşması, OAKA’daki maçla aynı saatte başlıyor. Dolayısıyla onları listeye koymamız biraz anlamsız olacak. İspanyol derbisi en azından bir saat sonra başlıyor ve Panathinaikos–Fenerbahçe maçı sonrası yatmadan gözlerinizi bu maça çevirebilirsiniz. Hele de skor başa baş gidiyorsa…
Üstelik playoff yarışı için bu maç bir anlam ifade edebilir.
Ev sahibi Valencia, sezona felaket başladıktan sonra bir anda basketbol oynamayı hatırladı. Sanırım koç Ponsornau’nun kovulacağı haberleri oyuncularda da bir şeyleri tetikledi. Sonuç olarak son 5 maçta 3 galibiyet almayı başardılar. Kaybettikleri Kızılyıldız maçında da hakemlerin büyük bir gazabına uğradılar.
İlk başta herkes bu çıkışı kolay fikstüre bağladı ama geçen haftaki Zalgiris galibiyeti bu düşünceleri biraz değiştirmiş olabilir. Evet, Litvanya ekibi iyi bir durumda değil ama ne olursa olsun Kaunas’ta kazanmak öyle kolay bir şey değil. Üstelik Colom’un sahada olduğu anlardaki Valencia‘nın hücum performansı oldukça etkileyiciydi.
Bu sebeple de bana göre aslında bu onlar için bir test maçı! Savunmaları pek öyle söylemese de hücum performansları onları playoff adına yarışmacı kılabilir. Sonunu getirmeleri zor ama en azından bir süre bu umutla ilerleyebilirler. Bu umudu kazanmaları içinse hali hazırda bu yarışmanın içinde olan bir takıma karşı performansları belirleyici olacak.
İşin Baskonia tarafı ise tam olarak bir el falı!
Bir bakıyorsunuz sahada CSKA‘yı yenen bir Baskonia var… Sonra tekrar bakıyorsunuz Maccabi ve Efes‘ten tarihi farklar yiyen başka bir Baskonia…
Oyun olarak Tornike Shengelia’nın etkileyici performansları dışında pek de göz kamaştırıcı değiller. Kısa rotasyonları zaten problemliydi, bir de takımın iki önemli kısası Vildoza ve Henry sezona kötü girdi. Vildoza, %30 ile Henry ise %26.8 ile üçlük atıyor. Tam anlamıyla bir felaket!
Fakat Kızılyıldız galibiyeti belki onlar için bir ışık göstermiş olabilir.
Takımın bu aralar şut atabilen tek kısası Nik Stauskas, sezonun en iyi performansını sergiledi ve Shengelia’nın aradığı partner oldu. İkisi o maçta 7/9 ile üçlük atarken takımının geri kalanın 3/14 ile atması zaten her şeyi özetliyor. Fakat Baskonia’nın her anlamda istikrara ihtiyacı var. Hem Shengelia’nın yanındaki partner açısından hem de sahadaki performansları açısından…
Dolayısıyla Valencia deplasmanında gösterecekleri performans önemli. Hele de Perşembe akşamı Real Madrid ile oynayacaklarını düşünürsek…
Maçın Kritik İstatistiği: Dış Şut Performansı/Savunması
Baskonia için kritik istatistik dış şut sokmak, Valencia içinse savunma olacak.
Çünkü ikisi de işin diğer tarafında ortalama seviyede yer alıyor. Baskonia ligde rakiplerini en düşük üçlük yüzdesinde tutan 10. takım. Valencia ise dış şut yüzdesi olarak ligin en iyi 9. takımı! Fakat roller değiştiğinde ikisi de felaket!
Bask ekibi, %33.6 üçlük yüzdesiyle ligin en kötü 5. takımı! Üstelik sadece 2 oyuncusu %35’in üstünde üçlük yüzdesiyle oynuyor. Diğerleri ise felaket durumda… Valencia ise dış şut savunması açısından korkunç bir performans sergiliyor. Rakipleri onlara karşı bu maça kadar %40.9 üçlük yüzdesiyle oynadı ve bu alanda ligin en kötü takımı onlar.
Dolayısıyla maçın kader noktası Baskonia’nın dış şut performansıyla, Valencia’nın dış şut savunması olacak.
ALBA Berlin – Bayern Münih
Maçın saati: 22:00 / 17 Aralık Salı
İki takımın dereceleri: 4-9 / 5-8
İki takımın sıralamaları: 16. sıra / 15. sıra
Ligde son iki haftada iki mükemmel derbi maçı izledik.
12. haftada Panathinaikos ile Olympiakos, hem hikayesi hem de performansı açısından basketbolseverlere unutulmaz bir ziyafet sundu. Geçen hafta ise Fenerbahçe Beko ile Anadolu Efes, özellikle ilk yarıdaki tempoda aynısını yaptı.
Bu hafta derbi heyecanını başka bir ülkeden alacağız. Üstelik bu derbiye EuroLeague tarihinde ilk kez şahit olacağız: ALBA vs Bayern!
EuroLeague’in genel resmine bakarsak… Bu maç belki de gelecek adına çok belirleyici olmayacak.
Bayern Münih, geçen sezonki performansından bir hali uzakta… Evet, geçen sezon da deplasmanda kazanmakta çok zorlanıyorlardı ama basketbol seviyeleri onları playoff için yarışmacı bir takım yapmıştı. Fakat bu sezon hem kısa rotasyonundaki problemleri, hem de potayı savunmada yaşadıkları zorluk onları geriye attı. Hele de Dedovic sakatlığından beri hücumdaki problemleri daha da büyüdü.
ALBA ise sonu asla istediğiniz gibi bitmeyen muhteşem bir film gibi!
O filmi izlemekten kendinizi asla alamıyorsunuz ama sonu geldiğinde hep filmin geri kalanına yazık olmuş demek zorunda kalıyorsunuz. Gerçekten harika basketbol oynuyorlar. Sadece Luke Sikma’nın rakip forvetlere ‘basketbol böyle bir oyunmuş’ dedirtecek kadar üstünlük kurması bile bence onların maçlarını izlemek için bir sebep. Fakat maalesef EuroLeague, henüz onları başarılı kılacak kadar değişmedi. ALBA, EuroLeague’de kazanan bir takım olmak için yeterliği sertliğe ve keskinliğe sahip değil. Bundan dolayı da performansları harika olsa da ligde 16. sırada yer alıyorlar.
Dolayısıyla da playoff yarışı her iki takım için de pek gerçekçi değil ama bana göre bu iki takımın EuroLeague’deki durumları hiç önemli değil. Adı üstünde, derbi maçı… Aralarındaki yerel rekabet bile maçın izlenmesi için bir sebep! Üstelik bu rekabet belki tarihi açısından çok büyük hikayeler üzerine kurgulanmış değil ama son dönemde bize birçok etkileyici karşılaşma sundu.
Almanya’da son iki final serisinde bu iki takım karşı karşıya geldi ve özellikle 2018’deki enfes bir final serisiydi. Keza bu sezon ligdeki maçta oldukça heyecanlı bir karşılaşmaydı. Aynısını EuroLeague’de de beklememiz için hiçbir sebep yok!
Maçın Kritik İstatistiği: Bayern’in Deplasman Performansı!
Maçın cevabını basit bir coğrafi durum belirleyebilir. Eğer Bayern Münih’li oyuncular, EuroLeague’de sadece Almanya dışarısını deplasman olarak algılıyorsa bu maçın galibi olabilirler ama Berlin onlar için deplasmansa üzgünüm, işleri zor. Çünkü EuroLeague’in açık ara en kötü deplasman takımı onlar!
Hali hazırda EuroLeague’de deplasman galibiyeti olmayan tek takım Bayern! Hatta galibiyet bir yana henüz deplasmanda tek haneli farkla kaybettikleri maç bile yok. Deplasmanda rakiplerinden 21.9 sayı fark yediler. Deplasmanda hem en az sayı atan takım onlar, hem de en çok 3. sayı yiyen takım da onlar. Yani deplasman maçları onlar için tam olarak bir kayıp!
Bir takım eğer deplasmanda maç başına 66.0 sayı ortalamayla, evinde ise 84.0 sayı ortalamayla oynuyorsa bunun tek sebebi evlerindeki potayı daha çok sevmeleri olamaz. Genellikle bunun açıklaması agresiflik ve baskı karşısında potadan uzaklaşmayı tercih etmesiyle alakalı olur. Bayern bunun tam bir örneği… ALBA ise zaten bunu isteyen bir takım. Savunmadaki sertlik pek onların işine gelmiyor. Dolayısıyla eğer yumuşak bir maç olursa işlerin ALBA lehine gitme ihtimali daha yüksek.
Fakat bu iki takımın yerel hikayesinde Bayern, ALBA’yı genellikle daha agresif ve fizikli olduğu için alt etmeyi başardı. Son maçtaki Alex King gibi… Dolayısıyla Berlin’de bunu hatırlamayı başarırlar ise onlar için sezonun ilk deplasman galibiyeti gelebilir.
Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!