By Utkan Şahin / info@eurohoops.net
Dünya tarihi için küçük ama biz yaşayanlar için büyük bir 10 yılı daha geride bırakmamıza artık sadece 9 gün kaldı.
Her zamanki gibi bu 10 yılda da takvim yaprakları birer birer attıkça dünya her anlamda değişmeye devam etti. Teknoloji değişti, hayatımıza sosyal medya diye bir kavram girdi, her şey ama her şey değişti. Basketbol bile 10 yılda çok farklı bir hale geldi.
Fakat gelin gözardı edelim şimdilik değişimi…
Koca bir 10 yılı geride bırakıyoruz ve bu koca 10 yıla biraz saygı duruşunda bulunmamız gerekiyor. Bu sebeple de Eurohoops Fırın olarak, bu 9 günde farklı farklı konularda son 1o yılın unutulmazlarına bakacağız.
Bu yola ING Basketbol Süper Ligi’nin son 10 yılıyla çıkıyoruz.
Muhtemelen lig tarihinin en iyi 10 yılını geride bıraktık. Peri masalları, dominasyonlar, Avrupa’da iddialı takımlar, büyük koçlar ve unutulma yıldızlar… Son 10 yılda bütün her şey karşımıza çıktı.
Biz ise bugün geride kalan 10 yılda Basketbol Süper Ligi’nde izlediğimiz yıldızlardan en iyi kadroyu oluşturacağız! Hazırsanız, karşınızda 2010-2019 yıllarının karma kadrosu:
PG: Carlos Arroyo #30
Oynadığı sezonlar: 2011-2015 sezonları arasında
Başarıları: Türkiye Ligi şampiyonluğu (2 kere), Türkiye Kupası, EuroChallenge, Final MVP’si
Takımlar: Beşiktaş Sompo Japan, Galatasaray Doğa Sigorta
Liderlik ve karizma…
Carlos Arroyo’yu en iyi anlatacak sıfatlar bu ikisi olabilir. NBA’de yıllarca mücadele ettikten sonra Türkiye’ye gelen Porto Rikolu yıldız, 5 yıllık Türkiye kariyerinde yaptıklarıyla bu kadroya girmeyi hak etti.
Nasıl etmesin?
O, Türkiye’nin 3 büyük takımının 2’sini de yıllar sonra bu ligde şampiyonluğa taşıdı.
Ergin Ataman ile kurduğu bağ ile önce Beşiktaş‘ın unutulmaz 3 kupalı sezonunun yıldızlarından biri olan Arroyo, arkasından ise Galatasaray ile basketbol şubesinin efsanelerinden biri olabileceği 4 yıl geçirdi.
Yıllar sonra gelen şampiyonlukta önemli rol oynayan yıldız guard, ayrıca Galatasaray’ın kulüp tarihinde ilk kez EuroLeague’de Top-8 oynamasında da büyük pay sahibi oldu.
PG: Bobby Dixon #35
Oynadığı sezonlar: 2012-2019 sezonları arasında
Başarıları: Türkiye Ligi şampiyonluğu (4 kere), Türkiye Kupası (3 kere), Cumhurbaşkanlığı Kupası (3 kere) EuroLeague şampiyonluğu, Final MVP’si
Takımlar: Pınar Karşıyaka, Fenerbahçe Beko
Bobby Dixon, 2012 yazında Fransa’dan Türkiye’ye yolcu olduğu zaman herhalde kimse ondan böylesine bir kariyer beklemiyordu. Hoş, o sadece burada değil, bütün hayatı boyunca kendisinden beklentilerin çok üstüne çıkmayı başardı.
Türkiye’ye gelinceye kadar fiziksel dezavantajları sebebiyle Avrupa’nın alt sınıf takımlarında dolaşan Dixon, burada ise kendisine bambaşka bir kariyer kurdu.
Önce Ufuk Sarıca‘nın Karşıyaka’daki unutulmaz takımının saha içi lideri olan yıldız oyuncu, takımının belki de lig tarihinin son 30 yıldaki en büyük peri masalarından birini yazmasını sağladı. İzmir’de Cumhurbaşkanlığı Kupası, Türkiye Kupası ve lig şampiyonluğu kazanan Dixon, Karşıyaka’nın tarihinde ilk kez EuroLeague’e gitmesini sağladı.
Kendisi de o sezondan sonra EuroLeague’e gitti ama başka bir formayla…
İzmir’deki unutulmaz sezonlarının arkasından Fenerbahçe yolcusu olan Dixon, burada da gönüllerde taht kurmayı başardı.
O, ilk geldiğinde bu transfere pek sıcak bakılmıyordu. Karşıyaka gibi bir takımın lideri olmakla EuroLeague şampiyonluğu için kurulmuş bir takımın parçası olmak farklı şeylerdi ve 32 yaşındaki bir Amerikalının böyle bir değişim yaşaması Avrupa’da çok fazla gördüğümüz bir durum değildi. Fakat Dixon, yine ve yeniden herkesi şaşırtmayı başardı.
Meşhur Khimki maçında yaptığı savunmayla farklı bir role girebileceğini gösteren Dixon, Fenerbahçe’nin üst üste 5 yıl Final Four oynamasının önemli parçalarından biri oldu.
Devşirme olarak 12 Dev Adam formasını da giyen tecrübeli guard, her iki takımla da yaptıklarıyla bu listeye girmeyi hak etti.
G: Shane Larkin #0
Oynadığı sezonlar: 2018-2019 sezonları arasında
Başarıları: Türkiye Ligi şampiyonluğu, Cumhurbaşkanlığı Kupası (2 kere), Final MVP’si
Takımlar: Anadolu Efes
Kısa sürede çok büyük etki!
Shane Larkin’in saha içindeki performansı da bu ülkede yaptıklarını da en iyi bu cümleye açıklayabiliriz.
O, bu listedeki oyuncular arasında en az süre Türkiye’de oynayan oyuncu. Hatta ilk geldiğindeki performansını düşünürsek sadece 1 yıllık bir dönemden bile bahsedebiliriz. Fakat hiç önemli değil, o kısa sürede büyük bir etki yaratmayı başardı.
Sinan Erdem’deki meşhur Barcelona maçındaki unutulmaz performansıyla fitili yakan Larkin, o günden beri de alev alev yanıyor.
Sadece ligde değil, EuroLeague’de de hiç görmediğimiz performanslara imza attı. Önce geçen sezon Final Four tarihinin rekorunu kırdı, sonra yetmedi ve gitti, 49 sayıyla tüm zamanların rekorunu kırdı. Keza ligde de Türk basketbol tarihinin ilk gerçek 7 maçlık serisinde son maçta unutulmaz bir performans sergiledi.
En kritik maçta 38 sayı atarak Efes‘in 10 yıl sonra lig şampiyonluğunu kazanmasını sağladı. Ayrıca 38 sayıyla final serileri tarihinde de 2000’den beri görmediğimiz bir sayı performansını ortaya koymuş oldu.
Dediğim gibi kısa sürede çok büyük etki.
Larkin ne kadar daha eski kıtada kalır bilmiyorum ama Efes‘in salonun doluluğuna bakarsak onun buradaki varlığı gelecekteki basketbolcu adaylarını da etkileyeceği kesin!
SG: Bogdan Bogdanovic #13
Oynadığı sezonlar: 2014-2017 sezonları arasında
Başarıları: Türkiye Ligi şampiyonluğu (2 kere), EuroLeague şampiyonluğu, Cumhurbaşkanlığı Kupası, Türkiye Kupası, Final MVP’si
Takımlar: Fenerbahçe Beko
Gencecik bir oyuncu olarak geldi buraya, büyük bir lider olarak ayrıldı.
Partizan’da gösterdiği çıkış sonrası, büyük bir takıma gitmesi oldukça doğaldı. Öyle de oldu. Zeljko Obradovic faktörüyle kariyerine burada devam etmeye karar verdi.
Büyük bir potansiyeldi ama daha 22 yaşındaydı, İngilizceyi bile doğru dürüst bilmiyordu ancak her şeyi yavaş yavaş, sıra sıra halletti. O, burada hamdı, pişti ve yandı.
İlk sezonunda potansiyeli yüksek bir görev adamıydı. Hücumda Bjelica ve Goudelock’tan sonra gelen, maç içerisinde ana görevi bazen rakip takımın en önemli oyuncusunu tutmak olan bir oyuncuydu ve bu işi harika yaptı. Maccabi serisinde Devin Smith’i kitledi ve Final Four’un gizli kahramanlarından biri oldu.
İkinci sezonunda ise artık hazırdı, takımın kısa lideri olabilirdi. Bunu da mükemmel yaptı. Sezona kötü başlasa da zaman içerisinde kritik yerlerde takımın kısa lideri olmayı başardı ve Fenerbahçe’nin Final Four yolunda büyük bir rol oynadı ancak bu sefer de yanması gerekiyordu. O da Final Four’da yandı.
Son sezonunda ise pişti. Sakatlığı sebebiyle onun için zor bir sezon başlangıcı oldu ama bir sezon önce Final Four’da aldığı tecrübe onun büyümesini sağlamıştı. Bu sefer daha özgüvenliydi ve oyun içerisinde alması gereken bütün kararları çok doğru bir şekilde alarak takımının şampiyon olmasını sağladı.
Bogdanovic’in gösterdiği gelişimle Fenerbahçe’nin şampiyonluk yolundaki üç sezonundaki benzerliği görüyorsunuz değil mi? Onunla birlikte Fenerbahçe de hamdı, pişti ve yandı.
Sırp yıldız, geçirdiği üç yıllık sürece sadece basketbol takımının değil, kulübün efsane oyuncularından biri oldu. Bir keresinde bir kitapta “Efsane olmak için imkansızı yapmanız” gerekir sözünü okumuştum. O da bunu yaptı. Fenerbahçe’nin daha önce hiç kazanamadığı, herkesin bir maç alsak yeter dediği OAKA deplasmanında son yılların en inanılmaz performanslarından birini sergileyerek Fenerbahçe’yi iki maçta da zafere taşıdı.
Kariyerini artık NBA’de sürdürüyor ve gözüken o ki bir daha yolunun eski kıtaya düşmesi çok zor ancak dönüp dönmemesi onun adına hiçbir şeyi değiştirmez. O artık bu ülkede bir efsane!