by Utkan Şahin / info@eurohoops.net
“‘umut’ tüyleri olan bir şeydir
ruha tüner
ve sözsüz bir melodiyi söyler
durup dinlenmeden”
Fenerbahçe Beko, Perşembe gecesi Pire’de belki de son gerçek şansını çok iyi kullanarak Olympiakos’u mağlup etmeyi başardı.
Sarı-lacivertliler buradan da eli boş dönseydi, matematiksel olarak şansını sıfırlamayacaktı ama kendisini geri dönülmesi çok zor bir durumda bulacaktı. Muhtemelen playoff potasıyla arasındaki fark 4 maça kadar çıkacak ve son 5 maçını kaybetmiş bir takım olarak tek şansı, 2. yarıda kusursuz bir performans sergilemek olacaktı. Hatta belki kusursuzluk bile yetmeyebilirdi.
Fakat Zeljko Obradovic ve öğrencileri, bu sonuçla karşılaşmadı ve yarışa bir şekilde tutundu.
Evet, şu aşamada hala işleri hiç kolay değil. Sarı-lacivertlilerin hem basketbol hem de sahadaki sonuçlar açısından 2. yarıda bambaşka bir performans sergilemeleri gerekiyor. Fakat en azından Valencia maçının son bölümündeki karanlıkla birlikte aynı güneşin bir dağın arkasında batması gibi kaybolup gitmiş gözüken umut, bir kez daha onlara geri döndü.
Belki bunu iyimser bir bakış açısı olarak görebilirsiniz. Sonuçta Fenerbahçe Beko, sadece 1 galibiyet aldı ve hala gitmesi gereken çok yol var. Fakat bana sorarsanız, bu maçtan sadece bir galibiyet olarak bahsedemeyiz.
Sarı-lacivertli takım, Pire’deki maçta bu sezon ilk defa sahadaki basketbolu açısından gelişebildiğini gösterdi. Son yazımda da söylediğim gibi, sezon içerisindeki gelişim bir basketbol takımı için sezonun anahtar noktasıdır. Bu maça kadar ise sonuçlardan bağımsız bir şekilde Fenerbahçe’den bunu göremedik. Pire’deki son maçta ise ortaya bazı filizler çıktı.
Bu yazıda ise bu filizlenmelerin ne kadar büyüyebileceğine ve/veya bunun bir yalancı bahar ile açan çiçek olup olmadığına bakacağız.
İkincisi çok önemli çünkü bu sezon Fenerbahçe, ilk kez bir umutla karşılaşmıyor. Felaket başlangıç sonrasında arka arkaya gelen 3 galibiyet sonrasında da onların yukarı doğru ivlenmesi bekleniyordu ama kolay fikstüre rağmen sarı-lacivertliler, mental olarak çok ağır 4 yenilgi aldı.
Fakat Emily Dickinson’ın yukarıdaki dizelerinde de anlattığı gibi; umut dediğimiz şey de tam olarak bu. Ruhumuzda hiç bıkmadan bir melodi söyleyen, tüyleri olan bir şey o.
Dolayısıyla da üzerine konuşulmayı hak ediyor!